Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bir Darbeci Subayın Anıları – 27 Mayıs Öncesi ve Sonrası
Bir Darbeci Subayın Anıları – 27 Mayıs Öncesi ve Sonrası

Bir Darbeci Subayın Anıları – 27 Mayıs Öncesi ve Sonrası

Adnan Çelikoğlu

1960’tan sonra gelişen olaylar 22 Şubat, 21 Mayıs ve hatta bazı kişilerin iddiasına göre 12 Mart, 12 Eylül, yalnızca Aydemirin kabahati olamaz. 27 Mayıs’tan…

1960’tan sonra gelişen olaylar 22 Şubat, 21 Mayıs ve hatta bazı kişilerin iddiasına göre 12 Mart, 12 Eylül, yalnızca Aydemirin kabahati olamaz. 27 Mayıs’tan sonra meydana gelen 22 Şubat ve 21 Mayıs olaylarında, komitenin kurulmasında yapılan hataların ve sonradan parçalanışının büyük etkisi vardır. Eğer genel eğilim olmasaydı, Silahlı Kuvvetler Birliği kurulur, başına Genelkurmay başkanı geçmez miydi?

Bu olayların kusurunu Aydemire yüklemek büyük yanlış olur. Ama şunu da Söyleyeyim ki, merhum Aydemir bu hareketleri kendisinin yaptığını kabul etmek için canını verdi. Komite kendi yaptığı anayasayı kaldırmış ve kendi meşruiyetini kendi yıkmıştır. Bu olayların ordu safları arasında karışıklık yaratmaması imkânsızdı. Komite siyasi partilere teslim olmuş, kurucu meclisle pazarlık gücünü kaybetmişi. Bu durumda Komiteye sahip çıkmak görevi Silahlı Kuvvetler Birliğine düşmüştü. Eğer Komite başını kuma sokmasaydı, ve daha olumlu bir bakış açısıyla, Komitenin yeterli politik deneyimi ve ayak oyunlarını bilen birkaç kişisi olsaydı veya bazıları yola çıkarken düşündükleri idealleri kişisel çıkarlara yeğ tutabilseydi, bu durumu görür ve gereken tedbiri alabilirdi. O günlerde, baştan sona herkesin ihtilalci kesildiğini görmeyenler, sonucu Talât Aydemir’in üzerine atmakla kendilerini kurtardıklarını zannediyorlar.

Hele bütün telkinlere rağmen tabii senatörlük lokmasını yutmalarının sonuçlarını hesaplasınlar. 27 Mayıs’ı yapanlar, buna sahip çıksınlar. Bildiklerini yazsınlar. Günahları ve sevapları ile bu çocuk onlarındır. Konuştuğum bütün arkadaşlarıma bunu telkin elliyorum.

Bana göre 27 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde özel bir yere sahiptir. Her olayda olduğu gibi iyi ve kötü tarafları olacaktır. Saklamadan yazalım ve ancak o zaman tarihi yazanlar, doğruyu bulurlar.

***

KURMAY ALBAY ADNAN ÇELİKOĞLU

Türk ordusunun değerli kurmay subayı aziz ve dost yürekli Kurmay Albay Adnan Çelikoğlu ağabeyimi bu anı dizisinde ben de birkaç satırla tamıma olanağı bulabildiğim için kendimi mutlu sayıyorum.

Yakın tarihimizin önemli olaylarından olan 27 Mayıs 1960 devrim hareketi içinde yer alan Çelikoğlu, en yürekli kişilerden biridir.

Birçok silah arkadaşının dönemin iktidarı Demokrat Parti tarafından ihtilal hazırladıkları gerekçesiyle yakalanarak idam sehpalarına kadar uzanan bir yola girmelerini önleyen yine onun cesareti olmuştur.

27 Mayıs devrim hareketinin hazırlanmasında büyük hizmeleri geçen Çelikoğlu daha sonraki yıllarda arkadaşlarıyla yol ayrımına girdi.

9 Şubat Olayı sırasında, dönemin Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’in emir subayı olarak, birçok arkadaşını tehlikelerden koruması tarihte unutulmayan bir yer tutar.

27 Mayıs Devrim hareketinin istenilen hedeflere varmaması Turk Ordusu içinde yeniden bir hareketin başlamasının en başta gelen nedeni oldu.

Kurmay Albay Talât Aydemirin Harp Okulu komutanı olduğu sırada kurulan “Türk Silahlı Kuvvetler Birliği” 22 Şubat 1962 günü yeniden harekete geçmiş. Türkiye için yeniden olaylı günler başlamıştır.

22 Şubat hareketi içinde yer alan Adnan Çelikoğlu, hareketin durdurulması için verilen söze rağmen, 69 subay arkadaşıyla birlikte Başbakan İnönü tarafından emekliye ayrıldı. Yazılı olarak verilen sözlere rağmen bir zamanlar emekli olmaktan kurtardıkları Orgeneral Cemal Tural tarafından ağır bir dille suçlandılar.

Tural’ın bu ağır dille suçlamasına ve kendilerine “şerefsizlikle” itham etmesini kabullenemeyen Çelikoğlu, Orgeneral Tural’ı mahkemeye vermekten hiç çekinmedi.

Orgeneral Tural’ı “önce kendileriyle birlik” sonradan karşı olduğu gerekçesiyle “dava” eden Çelikoğlu içinde olmadığı 21 Mayıs silahlı ayaklanmasına da katılmakla suçlanarak tutuklandı.

Çelikoğlu yollarını ayırdığı çok eski arkadaşı Talât Aydemir’in 21 Mayıs 1963 hareketi içinde gösterildi. Bu suçla yargı önüne çıkarılan Albay Çelikoğlu için tekrar sıkıntılı günler başladı. Daha sonra Mamak duruşmalarında beraat eden albay köşesine çekilerek sivil yaşam içersinde başarılı bir işadamı olarak kendisini gösterdi. Anılarını kaleme alarak bir kitap haline gelerek yayımlanması en büyük arzusuydu. Bana bıraktığı bu anılarını yayınlatabildiğim için kendimi mutlu sayıyorum. Lisede edebiyat öğretmenim olan Ulviye Çelikoğlu ve eşi Adnan Çelikoğlu artık hayatta değiller. 27 Nisan 2002 tarihinde vefat eden değerli dostum ve ağabeyimin son arzusunu geç de olsa yerine getirebildiğim için çok mutluyum.

Bu vasiyetin yerine getirilmesinde çok büyük yardımları olan Yapı Kredi Yayınları’na ayrıca teşekkürü bir borç biliyorum.

Yakın tarihimize ışık tutacak olan bu anılar çok önemli bir belge niteliğini de taşıdığı için Adnan Çelikoğlu albaya rahmet diliyor, ruhunun şad olmasını diliyorum.

Gazeteci  Ergin  Konuksever

-Adnan Çelikoğlu, anılarını 1990 yılında kaleme almıştı. Zaman zaman günün olaylarına değindiği “bugün”, “şimdi” gibi sözcükleri kullandığı tarihlerin 1990 civarındaki günler olduğunun gözönünde tutulması gerekmektedir. (Editörün Notu)-

ÖNSÖZ

Milliyet gazetesinde, 27 Mayıs olayları ile ilgili olarak yayımlanan Suphi Karaman’ın yazısında “Sorumlu kilit noktasında bulunduğum için, tarihi asla yanıltmam” demektedir. Ne büyük bir söz. Kendisinin yazısında belirttiği gibi, ihtilalin içinde yer alan kişiler, olayların akışını kendi bulundukları noktadan izlemektedirler. Ancak bu nokta dışında gelişen olaylar konusunda başka kişilerin bildikleri dc bulunabilir.

9 Subay olayları ile ihtilal hazırlığının sıfırlandığını söylerken, büyük bir yanlışa neden oluyor. Hemen dört yıl süren ihtilale hazırlık safhası olmasaydı, acaba işler 27 Mayıs gecesindeki gibi akacak mıydı? Hiç tahmin etmiyorum.

27 Mayıs, 1955 yılından beri hazırlanmaya başlanmış ve sağlam zemine oturtulmuştur. Bu gerçeği kimsenin inkâr etmesi mümkün değildir. Osman Köksal’ın Muhafız Alayı Komutanlığı’na tayini ve Suphi Karaman’ın Erkân Şubesi Müdürlüğüne atanması Sezai Okan’ın telkini ile olmuştur.

Orgeneral Gürsel’in Mart 1960 tarihinde 3 ay izin alıp, Temmuza kadar emekliliğini beklemek üzere İzmir’e gitmek istediğini acaba kaç kişi biliyor bugün?

Orgeneral Gürsel’e zorla izin verilmedi. Kendi isteğiyle gitti. 27 Mayıs’ın lideri neden emekli olmayı tercih etti acaba?

İhtilal hazırlığı içinde olan gruptan Dündar Seyhan’ın Amerika’ya, Talât Aydemir’in Kore’ye ve Sadi Koçaş’ın Londra’ya gitmesi normal miydi? Gürsel’e durumu bildiren Koçaş’ın Londra’yı tercih etmesi hiçbir düşünce ile açıklanamaz zannediyorum. Belki de bunun üzerine Gürsel, emekliliğini beklemek için İzmir’e gitme kararını vermiş olamaz mı?

27 Mayıs’ın tarihi yazılacaksa herkes kendi bildiğini yazsın. Bunları inceleyecek olan tarihçiler bu sayede doğru karar verebilirler. Yoksa hiç kimsenin yanlışları değiştirmeye gücü yetmez.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur