Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Darbe Günlükleri
Darbe Günlükleri

Darbe Günlükleri

Aydın Kulak

Şiir; evlenen bir genç kızın gelinliği, toy bir delikanlının sevgilisinden aldığı ilk ateşli öpücük gibidir. Şiir; sevgidir, güzelliktir, içtenliktir. DARBE GÜNLÜKLERİ  ARTIK BİR ŞİİR…

Şiir;
evlenen bir genç kızın gelinliği,
toy bir delikanlının sevgilisinden aldığı
ilk ateşli öpücük gibidir.
Şiir; sevgidir,
güzelliktir,
içtenliktir.

DARBE GÜNLÜKLERİ  ARTIK BİR ŞİİR KİTABININ ADI…

Nedir şu şiir yazan adamlardan çektiğimiz? Bakın sonunda bu da oldu. Adamın biri tuttu “Darbe Günlükleri” adını bir şiir kitabına verdi. Bundan sonra darbe yapmak isteyenler korkarım günlük falan da tutmayacaklar artık!

Korkacaksın şu şair milletinden vesselam. Bak sen şu acemi şaire!

Evet, aynen böyle dostlar. Tuttu, acemi bir şair yeni bir şiir kitabı çıkardı. Adı da Darbe Günlükleri..

Bu acemi şair kısa yoldan şöhret olmak için mi seçmişti bu çarpıcı ismi acaba? Yani başka ne amacı olabilir ki?

Yok canıııım, siz hiç şiir yazıp şöhret olan adam gördünüz mü? Yani şöhret olan varda, yaşarken pek değil..Bir şair ancak ölünce kıymete biner yoksa başka türlü olmaz öyle şey. Şiir kitabı çıkardın mıydı, okuyucuya üste para bile versen, şairini meşhur edemezsin. Eee, o halde bu adam farkedilmek istiyor diyelim. Aaa, bak bu oldu. Daha güzel oturdu yerine. Yani adam hem şiirim hem de söylediklerim farkedilsin, duyulsun ve paylaşılsın diye böyle bir şey yapmış olabilir.

O halde ne yazmış bakmak lazım sahiden.

Acemi şair 10 Eylül 1980 tarihinde askeri okula girmiş. O, okula girdikten tam iki gün sonra da darbe gelmiş. Sıkıyönetim falan falan.

Dışarıda okumaya cesaret edememiş. Boykotlar, çatışmalar, kurtarılmış bölgeler, polislerin ve öğretmenlerin bile siyasi cephelere bölündüğü günler. Tam on üç yaşındayken hayatının kararını vermek zorunda kalmış. Askerliği meslek olarak seçmiş ve bir Deniz Astsubayı olarak yıllarca görev yapmış. Mesleğin zorluklarından dolayı şiirini yazamamış ve hep içinde biriktirmiş.

Emekli olunca da Veysel Hoca’nın şiir atölyesinde almış soluğu. Yeniden şiire dönmek, yeniden o güzelim çağrışımları yüreğinde yaşayabilmek için.Nitekim iyi de olmuş fakat işi biraz abartmış yani. Darbe günlükleri de olur mu canım! O kadar da olmaz ki!

12 Eylül günleriyle biraz hesaplaşıyor gibi acemi şair. Bazı zaman da sanki ti’ye alıyor gibi. Hani dizeleri falan da fena değil. En azından eh dedirtecek cinsten. Kitap on lira, indirimli satanlardan alırsanız biraz daha ucuz oluyor. Kitabı okuyunca bu parayı eder diyorsunuz yani. Biraz ucuza aldıysanız, kar bile etmiş sayılırsınız.

Ama özellikle vurgulamak istediği bir şey var. Zaten bu çarpıcı ismi de o yüzden seçmiş. Astsubayların emek ve onur mücadelesi. Tıpkı Tekel işçileri, Tariş işçileri gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin emekçileri olan Astsubaylar ve hatta Uzman Çavuşlar; hala yoğun bir hak ve onur mücadelesi veriyor. Onlar; üzerlerinde taşıdıkları devletinin saygın üniforması nedeniyle sokaklara dökülüp eylem yapamıyor. Ya devletin polisiyle karşı karşıya gelirsem, ne kadar çirkin bir görüntü olur diye seslerini soluklarını çıkartamıyor. Onlar medyada sadece Umur Talu gibi yürekli bir kalem aracılığıyla biz de yanıyoruz diyebiliyor. İşte bu kitap ilk kez astsubayların hak ve onur mücadelesine atıfta bulunuyor.

Elbette sırf ciddi konular olmaz.Adam, aşk şiirleri de yazmış. Hani o romantik şiirlerden. Bu acemi şair sahiden de biraz çılgın. Lise yıllarında yazdığı garip şiirleri de koymuş kitabına. Ben buyum, böyle başladım, buraya geldim ama daha yolum var der gibi. Hani o liseli çocukların başını döndüren sevdaları yaşamış belli ki. Onların izlerini taşıyan ve zaman zaman arabeske kaçan şiirleri de var.

Artık Türk Şiir dünyası o kadarına da göz yumacak canım. Şunun şurasında bir şair kolay yetişmiyor. Hani şair milleti olarak sanal alemde on milyonları bulduk (artık on milyon bir oldu, çünkü bu adam şair nüfusuna kayıtlı değildi) ama büyük kitabevlerine şiir kitaplarını sokamıyoruz henüz. Semt kitapçıları da “abi satmıyor yav” diyor.

Neyse, bir de yazdıklarına bakalım adamın azıcık. Belki de işe yarar birşeyler  vardır. Ne dersiniz?

ÇOCUKÇA

darbe amca darbe amca

hadi çık sokağa

beni yakala

oynayalım

kovalamaca

ha hi ha!

ben sokaklara kaçayım

sen jandarma gönder bana

ben gizli yerlerde

köşe bucak saklanayım

olsun oyun köşe kapmaca

hadi yakala beni

yakala darbe amca

ha hi ha!

……

MASUM

….

Vallahi de Billahi

Aşk silahımla hiçbir kahveyi taramadım

Hiçbir arabayı kurşunlamadım

Ve Hiçbir gazeteciyi vurmadım roketatarımla Kenar mahallelerde yasadışı miting bile yapmadım ….

EVİNİZİN ÖNÜNDEN GEÇECEĞİM

Bundan sonra sokağınızdan geçeceğim hep, Bundan sonra evinizin önünden geçeceğim Sen kapıya çık Sen cama çık Sen perdeyi arala Sen aşık ol bana Sen gül bana …..

MONA LİZA-I

Şimdi bir şeyleri düşlemek geliyor içimden Bir balıkçının ağlarını attığını düşünüyorum denize “Rasgele Reis” demek istiyorum –umut içimizde- Ya umutsuzluk?

Yağmur yağar mı ki şimdi Afrika’da yoksa Güney kutbunda penguenler ya aşk, ya ben?

“Mona Liza seni seviyorum”

Biz çocukluğumuzu beraber yaşadık seninle-yani ikimiz- Aynı tabloda gözükmedik hiç, ama aşkımız!

O durgunluk neden gözlerinde, suskunluk dudakların, Ya yine ben, o bilinmeyen aşığın!

Sen bilirsin beni, Da Vinci bilmez, ya ellerin bilir mi beni?

Reis topladı ağlarını -hop bir balık, iki balık- Boşa uğraşma Reis, biz ne umudu, ne aşkı yüzyıllardır yakalayamadık, …..

Eh, kitabın tamamını aktaramadığım için üzgünüm. Tadımlık bu kadar oluyor. Umarım yukardaki dizeleri beğenmiş ve şu acemi şair hakkında hükmünüzü vermişsinizdir.

Ne diyorsunuz, sizce bu şiirler okunmaya değer mi?

Okuyucu sizsiniz ve karar da sizin. Ben yazarım, sonrasına karışmam. Paşa keyfiniz bilir!

Bence, darbe olacaksa aşk darbesi olmalı yani. Sokaklarında hüzünlerin devriye gezdiği, dağlarında vuslatın yaban güllerinin tomurcuklanıp yeşerdiği, göklerinden yaprak yaprak gül sağanaklarının boşaldığı, dallarında sevda şarkılarıyla şakıyan serçelerin olduğu; o nazlı yarin hırçın ve zalim darbeleri..

Başka darbelere karşıyım arkadaş…!

Kitap; Sokak Kitapları Yayınevi tarafından yeni yayınlandı. Ayrıca Aydın Kulak’ın ilk şiir kitabı. Bildiğiniz gibi kitapçılar acemi şairlerin kitabını satmıyor pek. Ama siz yine de inadına sorun ve ısrarla isteyin. Bakarsınız şiirin yapacağı darbe de bu olur!

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Şiir
  • Kitap AdıDarbe Günlükleri
  • Sayfa Sayısı92
  • YazarAydın Kulak
  • ISBN9944205146
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviSokak Kitapları / 2010

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Hazlar ve Günler ~ Marcel ProustHazlar ve Günler

    Hazlar ve Günler

    Marcel Proust

    Marcel Proust’un 20’li yaşlarında kaleme aldığı, kısa anlatılardan ve şiirlerden oluşan bu eser, bir bakıma Kayıp Zamanın İzinde’nin habercisidir. Honoré’nin yakışıklı sofra arkadaşı gençliğin...

  2. Tuzlu Fıstık ~ Sertap YarTuzlu Fıstık

    Tuzlu Fıstık

    Sertap Yar

    BİR KADIN AĞLIYOR AYNADA! Hatırı sayılır tarçın kokulu gecelerin rengi vardı teninde. Ellerinde ise kırmızı güllerin izleri.Yitik bir aşk bakışlarında tuzla buz olmuş sanki....

  3. Sevdaya mı Tutuldum? ~ Orhan Veli KanıkSevdaya mı Tutuldum?

    Sevdaya mı Tutuldum?

    Orhan Veli Kanık

    “Sevdaya mı Tutuldum?” Orhan Veli’nin Nahit Hanım’a verdiği bir çift şiir defterinden oluşuyor. Bu iki deftere baktığımızda, şairin 1942 yılına kadar yazdığı şiirleri, muhtemelen...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur