Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Dört Günlük Bir Aşk
Dört Günlük Bir Aşk

Dört Günlük Bir Aşk

Serdar Soydan

Kadınlar ideallerini yarattıklarını sanırlar erkeklerde. Oysa yaptıkları birer sahte tanrıya dönüştürmektir onları. Oscar Wilde Sevda her yıl kışa doğru yazlığa gider. Bu onun nasıl…

Kadınlar ideallerini yarattıklarını sanırlar erkeklerde.
Oysa yaptıkları birer sahte tanrıya dönüştürmektir onları.
Oscar Wilde
Sevda her yıl kışa doğru yazlığa gider. Bu onun nasıl biri olduğunu da anlatıyor bize.
Hem düzenli, kendince alışkanlıkları, adetleri olan biri, hem de sıradışı bir kadın.
Bir sevgilisi var. Dört yıldır birlikteler.
Belki bir süre sonra evlenecekler de.
Aksini düşündürecek bir şey yok ki ortada.
En azından şimdilik.

Kadınlar ideallerini yarattıklarını sanırlar erkeklerde.Oysa yaptıkları birer sahte tanrıya dönüştürmektir onları.Oscar Wilde
Sevda her yıl kışa doğru yazlığa gider. Bu onun nasıl biri olduğunu da anlatıyor bize.Hem düzenli, kendince alışkanlıkları, adetleri olan biri, hem de sıradışı bir kadın.Bir sevgilisi var. Dört yıldır birlikteler.Belki bir süre sonra evlenecekler de.Aksini düşündürecek bir şey yok ki ortada.En azından şimdilik.

Dudaklarını özlüyorum. Ellerini özlüyorum. Kokusu burnuma geliyor hiç olmadık zamanlarda. Bedeni benim bedenime karışmışken, yorgan üstümüzden kaymış, sevişmenin o insanı allak bullak ediciliği içinde tüm yönler şaşmış, dünya gitgide uzaklaşmışken… Her şeyini özlüyorum. Keşke daha fazla vaktimiz olsaydı.

Ama yok, o zaman da soğurdum. Uzaklaşırdım belki ondan. Bu haliyle güzel. Bu haliyle bir rüyayı andırıyor. İnsanın asla duyamayacağı ve kaldığı yerden devam etmek için kendini yeniden yataklara vuracağı, uyumak, içinde uyanmak için paralanacağı çatlı bir düş. Evet, aynen böyle.

Bir düş gördüm. Düşümdeydi.

Şimdi uyanmış, anneannesine gördüklerini yarım yarım, heyecanla anlatan küçük bir kız çocuğuyum ben. Onu anlatıyorum.

25 Kasım,Çarşamba

Hiç olmadık zamanlarda içimden kaçmak gelir. Alıp başımı gitmek. Evet, belki tam olarak kaçmak değil, gitmek böyle ifade etmek daha doğru.

Ortadan kaybolurum. Ne mutlu ki böylesi şımarıklıklarımı kaldırabilecek bir işim ve ailem var.

Bir dergide editör olarak çalışıyorum. Sadece iki yüz kişinin umursadığı bir edebiyat dergisinde. Yani neredeyse sevdiğim arkadaşlarıma özel mektuplar yollamak gibi bir şey yaptığım. Bu sebeple rahatım. Anne ve babam artık altmışlı yaşlarını süren bir çift. Abim ve ben büyüdükten sonra kendilerini ikinci bir balayı ile ödüllendirdiler Ne olduysa ondan sonra oldu, Kendilerini birbirlerine adamış, adeta aşka ve zevke tapan bir çift oldular. Böylece, bize yeteri kadar para ve sevgi ki bu ikisi kendini güvende hissetmenin olmazsa olmazlarıdır bıraktıktan sonra hayatlarımızdan çekildiler.

Abim küçüklüğünden beri Amerika’ya gitmek isterdi. Dokuz on yaşındayken çocukça bir istek sanmıştık. Ama üniversiteyi orada okudu, sonra yüksek lisans, derken bir sevgili… Şimdi erkek arkadaşıyla Kaliforniya’da yaşıyor. Bir eşcinsel için doğru adres orası sanırım Hiç yoktan buradakinden rahat olacağı kesin

Bir de erkek arkadaşım var. Yaklaşık dört yıldır birlikteyiz. Arifle evliliğe doğru ilerleyen bir ilişkimiz var. Bazılarınız için dört yıl evliliğe ilerlemek için yeter de artar bir süre olsa gerek. Ama bu benim tarzım. Biraz ağırdan almayı seviyorum. Emin olmayı.

Hiç olmadık zamanlarda başını alıp gitmek isteyen yanım gibi, düzen delisi bir yanım da var. İnsan karmaşık olabiliyor. Çelişkili. Yani bazı şeylerim böyle vakitsiz, anlık değildir. Aslında çoğunlukla öyledir ya. Dışarıdan bakıldığında ufak başımı alıp gitmelerim dışında düzen delisi bir kadın olarak görünüyorumdur herhalde. Yani, en azından ben öyle sanıyorum.

Örneğin ayda iki kez kuaföre gitmek. Hiç sektirmeden hem de. Aynı gün ve aynı saatte. Ya da on dokuz yaşımdan beri her hafta en az bir kitap okumam. (Bunu bir tek anneannem öldüğünde sektirdim. Çünkü anneannem öldüğünde bir sandik dolusu günlük bıraktı geride Ve ben bir hafta boyunca onun gözlerden uzak evindeki bu bir sandık günlüğü okudum.)

Düzenli olarak yaptığım şeylerden biri de yazlığa gitmek Hem de bu mevsimde. Delilik gibi geliyor değil mi Bence tam tersi. Düşünsenize yaz ortasını. Cinnet geçirtici sıcaklar, kalabalık sokaklar, sürekli gürültü yapan çocuklar… Benim iyi bir tatilden beklediğim şey dinlendirici olmasıdır. Ve yazlık yerler yazın dinlendirici olmaktan uzak gelir bana. Bu sebeple sezon dışında, neredeyse kışın başında gitmeyi tercih ederim.

Bomboş, dinlendirici, ancak bir yerden sonra çıldırtıcı olur yazlıklar sezon dışında. Tabii bir de güvenlik sorunu var. Nispeten korunaklı bir site içerisinde villamız. Gözlerden uzak, denize sıfır Kimsenin gelip de evlerden birine girdiği görül…

Eklendi: Yayım tarihi

“Dört Günlük Bir Aşk” için 2 yanıt

  1. aynen…bu gidişle batacam galiba….tüm kitapları bir anda okumak istiyorum…öyle ki iki kitap bile okuyabiliyorum…yakında 3 kitap birden okumaya başlarsam şaşırmayın ama bu kitaptada gerçekten güncel hayat aşklarına dokundurma yapıyor gibi…fırsat bulursam almalıyım..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yerli)
  • Kitap AdıDört Günlük Bir Aşk
  • Sayfa Sayısı115
  • YazarSerdar Soydan
  • ISBN6054228676
  • Boyutlar, Kapak12x17 cm, Karton Kapak
  • YayıneviArtemis Yayınları / 2010

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Ah Bu Sevda! – Türk Edebiyatında “Öteki” Cinsellik Öyküleri 1872-1928 ~ Serdar SoydanAh Bu Sevda! – Türk Edebiyatında “Öteki” Cinsellik Öyküleri 1872-1928

    Ah Bu Sevda! – Türk Edebiyatında “Öteki” Cinsellik Öyküleri 1872-1928

    Serdar Soydan

    Nabizade Nazım’dan Recaizade Mahmut Ekrem’e, Ahmet Rasim’den Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Suat Derviş’e; Tanzimat’tan harf devrimine dek Türkçe edebiyatın zenginleşmesine katkı sunmuş isimlerin metinleri...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Aşkın Gözyaşları III / Kimya Hatun ~ Sinan YağmurAşkın Gözyaşları III / Kimya Hatun

    Aşkın Gözyaşları III / Kimya Hatun

    Sinan Yağmur

    “Şems! Ey seyyarelerin en tekinsizi! Çarpacak bir beni mi buldun? İyi ki beni buldun. Hoş âmedî! Hoş âmedî! Seni arıyordum Şems! Ama dağıla dağıla....

  2. İksir/Şehir Sendromu ~ Ali Aytaçİksir/Şehir Sendromu

    İksir/Şehir Sendromu

    Ali Aytaç

    Modern zamanların, durup düşünmeye izin vermeyen rutinleri… Sürekliliğin; farkındalıkdan götürdükleri… Gökyüzündeki yıldızları unutmamıza neden olan şehir ışıkları… Kendimizi kendimizden uzak tutan meşgaleler… Kariyer insanı...

  3. Ateş, Su ve Aşk ~ Varol McKars (Varol Karslıoğlu)Ateş, Su ve Aşk

    Ateş, Su ve Aşk

    Varol McKars (Varol Karslıoğlu)

    Aşkın ölümsüzlüğüne uzanan evrensel bir yolculuk... Ülkeler, kültürler, ilişkiler ve duygulardan oluşan zengin bir galeri... Âdeta bir dünya romanı. Hangimiz “kül olup yeniden gül olma” arzusunu yaşamadık ki? Farklı ülkeler ve dönemler arasında âdeta duygusal bir ağ kuran “Ateş, Su ve Aşk”, bu arzunun evrensel bir anatomisini çiziyor.

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur