Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Düş Sandığım; Türk Kadınlarının Cinsel Fantezileri
Düş Sandığım; Türk Kadınlarının Cinsel Fantezileri

Düş Sandığım; Türk Kadınlarının Cinsel Fantezileri

Yasemin Candemir

Gazeteci Yasemin Candemir türk kadınlarının cinsel fantezileri üzerine hazırlamak istediği kitap için gazeteye bir ilan verdi: “Belgesel bir kitap için fantezilerinizi gönderin. Yayınlanan fantezilere…

Gazeteci Yasemin Candemir türk kadınlarının cinsel fantezileri üzerine hazırlamak istediği kitap için gazeteye bir ilan verdi: “Belgesel bir kitap için fantezilerinizi gönderin. Yayınlanan fantezilere telif ödenecektir. kitapben@gmail.com”… Bu ilana cevap veren kadınların takma isimlerle yazdıkları fanteziler bu kitapta toplandı. Erkekler hazır olun! Bir sonraki ilan sizin için olacak…

“Mastürbasyon yapmak için odanın her yanını aradım ama bir şey bulamadım. En son, buzdolabında kalan muz gözüme ilişti. Küvete muzla beraber girdim…”
Mine
“Porno filmlerdeki kadınlar gibiydim. Kendimi zaten bir parça onlar gibi hissediyor ve bu hissi seviyordum…”
Zehra
“Geçen arkadaşım söyledi, fantezilere para veriyormuşsunuz. Benim fantezim Şükrü. Kitabı alırsa bunu da okur…”
Hicran
“Galiba Türk kadınlarının yatak odalarına sızmayı başarmıştım ve yorganı hafifçe aralıyordum…”
Yasemin Candemir

“Cinselliği bir yabancı gibi değil ama tam da içinde olmak istedikleri şekilde veya yaşadıklarını aktararak yazı diline dökmeleri, gelen fantezilerin en dikkat çekici yanlarından biri… Demek ki, Türkiye’de, konuşamayan bir azınlık olarak kadınların kendilerini ifade etmeye ve hatta bunu cinsel fantazmalar sayesinde başarmaya başladıklarını izliyor ve gözlemliyoruz”.
Prof. Dr. Ali Akay

“Trend diye sıfır beden Fashion TV kızlarını kolunuza takmak hoşunuza gidebilir; toplumsal statü olarak erkekliğinizi bir süre okşayabilir ama beyninizin yatağında, kendi kendinize üç ve bir’i eğer başka bir hayâlle ve başka bir biçimde çarpıştırıyorsanız “in” olan sizi kesmez çünkü. Kendi ininizdeki hayvanın ne istediği aslolandır zira… bu kitap önemli. Bizim erotik imgemize ışık tutuyor; yani bakmamız gereken yere, kendimize bakıyor. Bir anlamda “Erotürk” diye bir kavram uydurasım geliyor… ‹çeriğin sosyolojik, psikolojik, etik, tarihsel okumalara açık olduğu kadar, kadınlar için bir anlamda kendine yardım kitabı özelliği taşıyacağını da düşünüyorum…”
Cem Mumcu

Önsöz

Her şey, 2001 yılında, bir erkek dergisinde çalıştığım sırada başladı. Yazdıkça, okudukça daha çok merak ediyordum. Yabancı­lar bizim gibi değildi. Onlar cinsellikle ilgili arzularını, taleplerini, hatta yaşadıklarım paylaşabiliyorlardı. Oysa biz Türkler, kapalı bi­rer kutu gibiydik. Birbirimize çok yakın bile olsak, cinsel hayatla­rımızdan haberdar değildik. Benim sürekli görüştüğüm biri, belki histerik bir kadındı, belki gecelen bir femme fatale’e dönüşüyordu. Bilemezdim. Merak kediyi birkaç ay önce öldürdü. Biraz çevre bas­kısıyla, biraz merakımı yenmek arzusundan hareketle ve biraz da yıllar önce ABD’de basılan ve Türkçe’ye de çevrilen, Nancy Friday’in Benim Gizli Bahçem* adlı kitabından aldığım güçle, gazeteye ilan verdim: “Belgesel bir kitap için fantezilerinizi gönderin. Yayın­lanan fantezilere telif ödenecektir, kitapben@gmail.com” .

Bu başlangıç sonrasında keyifle arkama yaslanıp, gelecek mail­leri beklemeye başladım. Başta ağırlıklı olarak erkekler yazıyor, kadınlar daha çok telif miktarını öğrenmeye çalışıp, ancak ikna ol­duktan sonra göndermeye başlıyorlardı. İlan yedi gün boyunca yayınlandı. Türkiye’nin her tarafından arka arkaya fanteziler geli­yordu. Ardından Sevim Gözay, ilanı Akşam gazetesindeki köşesi­ne taşıdı. “Cinsel fantezini gönder, telifin bankaya yatsın!” başlığı altında yayınladığı yazısı şöyle devam ediyordu: “Şaka yapmıyo­rum, gerçek bir ilan bu. Ekonomik krizde ilaç vazifesi görecek bir ilan hem de . Genç ve parlak fikirli bir kadın (adı bende sabit), ya­yma hazırladığı bir kitap için bu ilanı, bu köşeden duyurmamı istedi. Ben de topluma ışık tutacak bu renkli projede bir tuzum olsun diyerek yer veriyorum. Bir nevi sosyal sorumluluk. Kitabın içeri­ği, Türk kadınlarının ve erkeklerinin cinsel fantezileri… Yayınla­nacak fantezilerin sahiplerine ödeme yapılacak ve elbette isimleri gizli tutulacakmış. Birden çok fantezi gönderip köşeyi dönme ihti­mali de var ayrıca. İlginçlik olsun diye veya kafa bulmak için, ‘elektrik direğinin tepesinde yapmak isterim’falan gibi sululuk et­meyip, insaniyet namına gerçek fantezilerinizi gönderirseniz, hem topluma ayna tutmuş olacaksınız hem de entelektüel bir esere kat­kıda bulunacaksınız. Adres aşağıda, haydi Allah zihin açıklığı ver­sin…”

Bu yüzden, teşekkür edeceğim kişilerin listesinin başında Se­vim Gözay var. Onun yazısından sonra insanlar, sorgusuz sualsiz onlarca mail gönderdiler. En çok da kadınlar.. Galiba Türk ka­dınlarının yatak odalarına sızmayı başarmıştım ve yorganı hafifçe aralıyordum. Sosyomat gibi bloglar da duyarsız kalmadılar bu teşebbüse. Kendi fantezilerini de yazarak üyelerine çağrı yaptılar “Gönderin!” diye. Elinizde tuttuğunuz kitabın hikâyesi bu Bu ki­tabı ben yazmadım. Ben sadece yayına hazırlayan, okurlara ulaş­ması için ön ayak olan kişiyim, hepsi bu.

Kitabı tek yorumlayan da ben olmamalıydım Fantezileri de­taylara inerek inceleyen profesyonellerden biri, Mimar Sinan Üni­versitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Akaydı. Başlar­ken” kısmında, bizi çıkış noktamızdan alıp başka bir yere götür­düğüne inandığım yazısını okuyacaksınız. İkinci teşekkür ona. Ki­tabın hazırlık aşamasında bana destek veren yayın yönetmenim Muhittin Sirer’e, gazeteci arkadaşlarım Arzu Erdoğan, Füsun Sa­ka, Gülenay Börekçi, Ayçan Saroglu ve Bedia Ceylan Güzelce’ye de teşekkür ederim.

İlanı vermem için beni zorlayan kayınbiraderim Engin Candemir ve Türkiye koşullarında bir kadının bu çalışmayı yapmasının zorluklarını göğüsleyen eşim Ergun Candemir’e de özel olarak te­şekkür ederim. Siz olmasanız merak etmeye devam ediyor olur­dum, emin olun. Son olarak. Cem Mumcu’nun, hem bir psikiyatr hem de bir yazar kimliğiyle “Sonsöz”de söylediklerine de kulak vermenizi rica ediyorum…

Sevgilerimle
Yasemin Candemir

Başlarken

BİR KADIN PORNO EDEBİYATI

Elimizdeki dosyada yer alan vakalara baktığımızda, en dikkat çekici gelişmenin, Türkiye’de bir erotik pornografinin ve kadınla­rın sesinden bir cinsellik düzenlemesinin onaya çıkmaya başlamış olması olduğunu ileri sürebiliriz. Cinselliği bir yabancı gibi değil ama tam da içinde olmak istedikleri şekilde veya yaşadıklarını ak­tararak yazı diline dökmeleri, gelen fantezilerin en dikkat çekici yanlarından biri. Türkiye’deki çeşitli şehirlerden gelen bu şahitlik­lerin, kimi zaman klişeleri tekrar etmesi, kimi zamansa cinsellik dışı bir siyasi mevzunun, banşın, bölgedeki sorunların pasifik bir yoldan, daha fazla kayıp vermeksizin, anaları, kardeşleri ve baba­ları üzmeden gerçekleşebilmesi hayâllerini “olmamış bir fantazma” gibi algılatmaları (Diyarbakır’dan yazanın örneğinde olduğu gibi), atipik örnek oluşturması açısından çok ilginç.

Pornografik edebiyat diye adlandırılan edebiyatın, birkaç keli­meye ve hatta düzen kelimelerine (‘Şunu yap!’ veya ‘Bunu yap!’ gi­bi) indirgenerek yapıldığını biliyoruz. Gelen fantezilere bakarak, Türk kadınlannda şiddetin ve erotizmin birleştiğini artık rahatlık­la varsayabiliriz. Tasvirler, bu tip yazılarda edeb! olmaktan çok uzak kalarak, sadece heyecanı tetiklemekle işlevsellik kazanmak­ta. Durumu anlatmak veya tasvir etmekten geçen bir pornografik erotizmin, kadınların dünyasına girmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Karakterlerin (çocukluk arkadaşı, komşular, yakın çevre veya iş arkadaşları) veya mekânların (havuz, araba içi, piknik bezi ve hat­ta kütüphane) değişmesi yeterli olabiliyor.

Birçok vakada, bir hizmet verme, aşağılanma, hizmetçilik veya patrona hizmet gibi ikili ilişkilerin sınıfsal yapısı dikkat çekmek­te. Ancak burada daha da ilgi çeken şey şu: Kadınların kendi öz­gürlük alanlarını hayâl ederken, patronlarıyla birlikte eşit bir iliş­kiye girebilmeleri fantazmını takip edebiliyoruz. Öte yandan, “eri­şemeyecekleri” bir hayatı yaşayan erkeklerle birlikte olma fantezi­sinin de, bugün artık “beyaz atlı” prensin yerini almaya başlaması söz konusu. Evlilik bekleyen ve bekâretlerini kocalarına saklaya­cak olan kadınların, anık bekâretten öte kendi cinsel orgazmları­nı yaşama istekleri ön plana çıkmaya başlıyor: Bu bir bakıma mâdun ile celladın yan yanalığı.

Buradaki cinsel şiddet, daha çok kendisini aşağılama veya “fahişeleşme” (Bunuel’in “Gündüz Güzeli” filmini düşünebiliriz) fan- tazmına doğru kayıyor, hatta bazen gözetlenmek, teşhircilik öğe­lerini de izliyoruz. Bu vakalarda, kendilerine sözleşmeli bir cellat arayan kadınların baskı altına alınma fantezileri de gözlemlenebi­liyor, ama yine de çoğu vakada, “bir kadın özgürleşmesinden söz etmek doğru olacaktır.

Kadın, kendisini veren, cinselliğini gösteren ama aynı zaman­da kendisi de hazza ulaşan bir varlık olarak, hizmet verdiğiyle cin­sel olarak aynı platforma oturmayı arzuluyor. Burada bazen ka­dınların eşlerinden çok başkalarını düşünmeleri ise, psikotik ola­rak zor bir ana tekabül edebiliyor: Kadın veya erkekleri düşüne­rek kendi eşiyle beraber olan kadınların tatminsizlikleri veya ba­zen tecrübe eksiklikleri, beraber oldukları erkeklerin de, cinsel olarak kendilerini tamamen tatmin ederken, yanı sıra ne kadar bencil olduklarını düşündürtüyor.

Bir fantazma. gerçekleşemeyen bir hülyanın, hayâlde gerçek­leşmesi demek; ama bu da cinsel tatminin, gerçek üzerinden de­ğil de biçimselik ve hayâl gücü üzerinden geliştiğini düşündür­tüyor. İkili ilişkilerde, kadınların patronlarıyla ilişkilerinde, nasıl bir mâdun-cellat ilişkisi mevcutsa, iş kadınlarının yöneticiliğinin arkasındaki tatminsizlik ve sevgi eksikliği, o kadınların ikili, biri gerçek diğeri ise gizli bir yaşam yaşamalanna neden olmakta. Bir tür şizofreni olarak adlandırılamayacak, postmodern yaşamlarda­ki değişkenliği işaretleyen ikili yapıların yaşamları ikiye bölmesi, iş ve zevk arasındaki ayrımın Freudyen ikiliğini bize göstermekte Haz ve Gerçek ilkesi tamamen ikiye ayrılmış durumda ki, bu her zaman ayrılamayabiliyor. Gerçek dünyanın verdiği tatminsizlik sadece cinsel olarak değil, aynı zamanda iş dünyasının tatminsiz­liğini de beraberinde getiriyor. Bu durum tam da, ikili, gerçek ve gizli hayatlara yol açıyor.

Aslında madunların konuştuğunun ve patronların veya cinsel fantazmı yaşayanların az konuştuğunun farkına varıyoruz. Ço­ğunlukla anlatı şeklinde olan bu pornografik yazılardaki fantazma öğesinde, kadınların hayatta konuşamadıklan zamanlarda bile, yazılarında konuştuklarını görüyoruz “Madunlar konuşabilir mi?” sorusunu, fantazmalara baktığımızda, “Konuşmaktalar” şek­linde cevaplayabiliriz.

Demek ki, Türkiye’de, konuşamayan bir azınlık olarak kadın­ların kendilerini ifade etmeye ve hatta bunu cinsel fantazmalar sa­yesinde başarmaya başladıklarını izliyor ve gözlemliyoruz. Para­doksal olarak bu dil, cinselliğin içinden geçiyor. Bu duruma göre, aynı zamanda, post-feminist bir dönemin içindeki biyolojik ayn­ının, cinsel olarak ayrılmadığını fark etmeye başlıyoruz. Erkek ve kadın olarak ayrımın, biyolojik olmaktan da öte sosyal bir olgu farkı olduğunu düşündüğümüzde, kadınların bu biyolojik farkı da sosyal farkı da fantazmalarında aşmakta olduklarını, toplumsal ve cinsel semptomlara bakarak gözlemleyebiliriz. Burada hayâl gücünün edebiyattan çok daha fazla olduğunu, erotik dergilerden, kadın dergilerinin fantezi sayfalanndan, popüler kültür dünyasın­dan, medya ve televizyondan kaynaklandığını görmek, edebi bir pornografinin klişeleşmiş bir pornografi olduğunu bize hatırlatı­yor (yine de, kütüphaneciyle sevişme hayâli kurulan vakanın en a- tipik vaka olduğunu söyleyebiliriz). Bazense, hayâllerin kaynağı­nın, çocukluk yaşamlarının, bir bellek bloğu gibi fantazmaların içine yerleşmekte olduğunu izleyebiliyoruz (çocukluk aşkı, kom­şu, fotoğrafçı stüdyosunda hayâller kurmakankenlere ve erkek dergilerine soyunan kadınlara benzemek fantazmı). Kıyafet fetişiz­mi içindeki vakalarda ise, taksitlerin vaktinin hatırlanması, haz il­kesiyle gerçeklik ilkesinin her zaman ayrılmadığını bize hatırlatı­yor…

Prof. Dr. Ali Akay

“Kadın psikolojisini otuz yıldır incelememe rağmen, büyük soruya cevap bulamadım: Cerçekte kadınlar ne istiyor?” Sigmund Freud

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Cinsellik
  • Kitap AdıDüş Sandığım; Türk Kadınlarının Cinsel Fantezileri
  • Sayfa Sayısı144
  • YazarYasemin Candemir
  • ISBN9786054054237
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviOKUYAN US YAYIN / 2009

Yazarın Diğer Kitapları

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur