Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Japon Sevgili
Japon Sevgili

Japon Sevgili

Isabel Allende

“Yaz Boz Tahtası” Haldun Taner’in Devekuşuna Mektuplar başlıklı köşe yazılarından oluşan ikinci kitabı. 1970’li yıllarda günlük olaylar, toplumsal, siyasal, kültürel gelişmeler, değişmeler ve en…

“Yaz Boz Tahtası” Haldun Taner’in Devekuşuna Mektuplar başlıklı köşe yazılarından oluşan ikinci kitabı.

1970’li yıllarda günlük olaylar, toplumsal, siyasal, kültürel gelişmeler, değişmeler ve en önemlisi tekrarlanan sorunlar çevresindeki görüşleri ilgiyle izlenen, gazete yazarlığına bir kültürel derinlik, edebi lezzet getiren bir yazardı Haldun Taner. O günlerde Haldun Taner gibi tiryakisi olan yazarların köşe yazıları okurlarınca kesilir, biriktirilir, saklanırdı. O yüzden de bu yazılardan oluşan kitaplar büyük ilgi görürdü. Haldun Taner, “Yaz Boz Tahtası”nda bir araya getirdiği, “Milliyet” gazetesinde yayımlanmış, güncelliğini yitirmeyen yazılarında yine eleştirel aklını, ince zekâsını, kıvrak dilini ustalıkla kullanıyor. Sağlam düşüncenin duruluğu, derinliklerdeki çelişkileri yakalayan çok yönlü bakış açısı bu kitabında da dikkati çeken bir özellik.

Haldun Taner, “yaz boz tahtası” olmaktan kurtulamayan bu ülkenin meselelerine kafa yoranların gözardı edemeyecekleri bir yazar.

İşte bayrama da erdik, yetiştik.

Bu yıl, mübarek şeker bayramı çekişmeli bir seçim hengâmına rastladı. Her yıl tatlı yiyip tatlı konuşurken, bu yıl tatlı yiyip acı konuşuyoruz.

Seçim konuşmalarını dinliyorsunuz elbet. Herkes birbirine kara çalıp duruyor. Ortaya serilen kirli çamaşırlara bakınca, umuru devleti bu zevata mı teslim edeceğiz, diye bir kuşku alıyor insanı. Hiçbir evde, kahvede, müessesede, huzur, sükûn kalmadı. Herkes birbiri ile dalaşta. Kulüpçülük bir, particilik iki; bayılıyoruz birbirimizle bu iki alanda kapışmaya. Her seçim öncesi, her maç sonrası, tüm heyecan stokumuzu bu iki alana harcıyoruz. Neden? Coşkulu ve duygusal milletiz de ondan. En tembel harcı, düzayak ve kulaktan dolma tepkiler bu yolda boşaltılıyor da ondan. Bilime, tekniğe, düşüne, sanata, köklü ve kalıcı şeylere, dolayısıyla, çaba isteyen, kültür isteyen, kafa yormak gerektiren, uzun süre tavında tutulu ilgi isteyen güç alanlara harcamaya yanaşmadığımız heyecan ve enerjimizi, Cemil’in golünü, Demirel’in demecini tartışarak gazetelerin o sabahki bir yorumunu dilimize takarak bağır bağır harcamak, işimize geliyor da ondan.

Yalınkat yaşamaya alışmış, alıştırılmış bir toplumun başlıca ilgi alanları da elbet gazetelerin ilk ve son sayfaları, televizyonun haber ve spor bültenleri dışına taşamıyor.
Bu iki alanda çiğnenmiş lokmaları geveleyip çorbaya güya tuzumuzu katıyoruz.

“Mademki konuşuyorum, öyleyse varım” kuruntusuna kapılıyoruz.

Sağır dilsizlerin parmak işaretleri ile konuştuklarını hep bilirsiniz. Geçen gün böyle bir grubun arasında bir tartışma çıkmış. Sağır dilsizlerden biri Erbakan’ın mantıkdışı bir görüşüne karşı kendi fikrini belirtirken iki parmağı kırılmış. Anlayın hiddetinin şiddetini. MSP’liler bunu muhakkak, “Tanrı razı gelmedi” şeklinde yorumlamışlardır.

Başkaları ise aynı hareketi, ister dilli kulaklı, ister sağır dilsiz olsun, insanoğlunun, bazı safsatalar karşısında alışılmış alfabenin dışına çıkmak gereksinmesine yorabilirler.

Yine seçim sırasında, bazı partilerin, bazı partilere dostluk paktı önerdikleri duyuldu. Arada ne şartlar ileri sürüldüğü, dört duvar arasından pek sızmadı. Ama belki de bir parti öbürüne.

“Birbirimize ileri geri sövmek, ancak bizi yıpratır, yaralar. Oysa seçmen yolcu, biz hancı. Üç aşağı beş yukarı, yine Mecliste baş başa kalacağız. Gelin bir anlaşma yapalım” demiştir. “Biz sizin parti hakkındaki iftiralarımızı durduralım. Siz de bizim hakkımızda bildiğiniz gerçekleri yaymaktan vazgeçin. Var mısınız?”

Bayram geldi. Politikacılar üç gün için mütareke bile yapmadı.

Oysa, bizim bildiğimiz, bayram, dargınların barıştığı, hataların bağışlandığı gündür. “Müslümanın dargınlığı bir tülbent kuruyana kadar sürer” diye bir de eski laf var. Gelin görün ki, o tülbent, ağzı köpüklü hatiplerin tükürük saçan hınçlı konuşmalarından, kolay kolay kuruyacağa benzemez.

Şimdi, bayram geleneğine uyularak, bu yıl da milletin babası Sayın Cumhurbaşkanımız herhalde bir bayram mesajı yayımlayacaklardır. Ve muhtemelen son zamanlarda yaptıkları tarafsız konuşmalarda olduğu gibi, nifakın zararları, birleşmenin faydaları üzerinde duracaklar, kişisel hayat tecrübelerinin ve teemmüllerinin eleğinden geçmiş görüş ve tercihlerini ölçü tutup, bunları milli bünyemizin ve geleneksel kalıtımızın da zorunluğu sayıp açıklamak lütfunda bulunacaklardır. Böylelikle kararsız, çekimser yurttaşlar, hangi çeşit düşünüşlere iltifat edilmek, hangilerine edilmemek gereği üzerinde aydınlığa kavuşmuş olacaklardır.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıJapon Sevgili
  • Sayfa Sayısı336
  • YazarIsabel Allende
  • ISBN9789750735363
  • Boyutlar, Kapak, Ciltsiz
  • YayıneviCan Yayınları / 2017

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Violeta ~ Isabel AllendeVioleta

    Violeta

    Isabel Allende

    Violeta, 1920 yılının fırtınalı bir gününde, beş oğlu olan bir ailenin ilk kızı olarak dünyaya gelir. Daha doğduğu andan itibaren olağanüstü olaylar hayatına damga...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Dune ~ Frank HerbertDune

    Dune

    Frank Herbert

    İyi bir bilimkurgu ve iyi bir edebiyat yapıtı okumak isteyen herkesin yolu Dune serisinde birleşiyor… İthaki’nin yepyeni “Bilimkurgu Klasikleri” dizisi Dune efsanesiyle başlıyor… Okurlar...

  2. Sondan Başlıyoruz ~ Chris WhitakerSondan Başlıyoruz

    Sondan Başlıyoruz

    Chris Whitaker

    Yılın En İyi Cinayet Romanı GUARDIAN • WATERSTONES • MIRROR • EXPRESS Kaliforniya’da okyanus manzarasına bakan yamaçlarda, sakin bir kasaba. Duchess Day Radley, tutunamamış...

  3. Yanlış Yer Yanlış Zaman ~ Gillian McallisterYanlış Yer Yanlış Zaman

    Yanlış Yer Yanlış Zaman

    Gillian Mcallister

    Ekimin sonları. Saat gece yarısını geçmiş. On yedi yaşındaki oğlunu bekliyorsun. Geç kaldı. Sen pencereden izlerken ortaya çıkıyor, fark ediyorsun ki yalnız değil; bir adama doğru...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur