‘’Yolculuk ve kendimiz eşzamanlıdır. Yürüdükçe, bitirmeye çalışıyoruz ikimizi.’’ Diyerek başlar Sözün Yolculuğu. Peki, bitirilmeye çalışılan nedir? Var oluşun yokluğa doğru ilerleyip, benliğini tamamlama serüveninde, ne zaman ki dış etkenler –olaylar, kişiler, koşullar…- kendini yokluğa taşımak isteyenlerin önüne engel olarak çıkarsa o vakit bitmeye başlıyor yolculuk.
Romandaki kahramanın (Can’ın) mutlu olduğu ve ruhundaki zelzeleleri susturabildiği, avutabildiği iki dünya karşımıza çıkıyor; Kitap okumak ve hayallere dalmak.
İnsan sabrını zorlayan olaylar, özellikle de duygular, karşısında ne kadar bekleyebiliyoruz, nasıl tepkiler verebiliyoruz ve neler hissedebiliyoruz? Gibi sorulara sertçe cevap vermesi açısından kitap, zihni düşündürmeye zorluyor.
Her şeyin süratle geliştiği ve yaşandığı çağda, gittikçe yalnız kalan kalpler, sahibin bulmak ve ona kavuşmak uğruna ailesini, değerlerini gözünü kırpmadan nasıl hiçe saydığını anlamaktayız.
Aşkla tanışan ve yanan gönlün sevdiğinden başkasını görmeyen bakışları, yalnızca gönlünün çığlıklar kopararak seslendiği ve ne olursa olsun gibi mutlak bir inançla aşkına varıp, onun varlığını yaşama sevincine şahit olmak ve ister istemez sevinmek kitabın önemli mesajlarındandır.
Yüreğimizdeki duygular ve dünyanın acımasızlığı karşısında yenik düşen kahraman (Canan) çareyi intiharda bulmaya çalışmaktadır, fakat yazgısı onu sürekli engelleyip durmaktadır. İntihar düşüncesinden, Psikiyatrist Zerrin ile tanışmaları ve terapiler sonucunda kurtuluyor.
Gerçekte ölüm çözüm değildir. Fakat umudunu yitiren ve yaşama ışığını kaybedenler (Can) gözünü kırpmadan ölüme giderler. Ölümün hayalleri de yendiğini görüyoruz romanda.
***
‘’Bütün insanlarda muhakkak bir kusur vardır’’ der Psikiyatrist Zerrin. Hayatı hem yaşayarak hem de sözcüklerin dünyasında tanıyarak ‘insana faydalı olmak’ ilkesiyle mutluluk ile mutsuzluğu tanımlayıp, ‘biraz sonraların’ nelere getireceğini kestirebiliyordu Psikiyatrist Zerrin. Ve inandığı güzel şeyleri Canan’a öğretmek için elinden geleni yapıyordu. Empati kurmanın önemi kitapta çok güzel şekilde tanımlanmıştır.
İnsanların yaşadığı sistemde öyle ya da böyle doğal olarak; inançlarını, duygularını, bakış açısını, etkileyeceğini hatta kişiyi bütünüyle egemenliğine alıp, istediği biçime ve renge koyabileceğini görüyoruz romanda.
Dayatılan her ne ise, hiçbir zorbalığı kabullenmeyen (Can ve Zelal) kimselerin olduğu gerçeğini görmekteyiz. İnsanın kendi kendine inşa ettiği küçücük bir dünyada da yaşayabileceğini anlıyoruz kitapta. Ayrıca yerine getirilen her arzunun ‘’iyi’’ değil, ‘’kötülük’’ vereceği sonucu karşımıza çıkıyor. Arzular ancak sessizlik içinde yaşanırsa, kimselere rahatsızlık verilmediği takdirde benliği huzurlu kılar, düsturu kitapta gizlice belirtilir.
Yaşamaktan vazgeçen (Canan) bir kimsenin umudunu yitirmemesi gerektiği, umudunu yitirmeyen birinin de (Can) her an yaşamaktan vazgeçebileceği hakikati karşımıza çıkıyor. Ve sahip olduğumuz her şeyin hiçbir şey olabileceği ihtimalinin acı gerçeğiyle yüzleşiyoruz romanda.
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Roman (Yerli)
- Kitap AdıSözün Yolculuğu
- Sayfa Sayısı272
- YazarÖmer Çoban
- ISBN9786055676469
- Boyutlar, Kapak13x21 cm, Karton Kapak
- YayıneviAramis Yayınevi / 2011-12
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Hayal ~ Ayşe Kulin
Hayal
Ayşe Kulin
Ayşe Kulin, Dönüş’ün ardından yeni kitabı Hayal’de 1983’ten bu yana yaşamında yer alan renkli olaylara ve ilginç anekdotlara yer veriyor. Bu kitapta yazarlık hayaliyle...
- Huzur ~ Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur
Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur’un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini “huzur”a kavuşturacak bir “iç nizam”ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri...
- Felatun Bey İle Rakım Efendi ~ Ahmet Mithat Efendi
Felatun Bey İle Rakım Efendi
Ahmet Mithat Efendi
Şekilsel Batılılaşmayı temsil eden ve kimlik bunalımı yaşayan Felâtun Bey, günlerini gezip eğlenmekle geçirir. Râkım Efendi ise tam tersine ağırbaşlı, çalışkan, vaktini boşa harcamayan,...