Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Yetişkinlik ve Yaşlılık – Gelişimi ve Psikolojisi
Yetişkinlik ve Yaşlılık – Gelişimi ve Psikolojisi

Yetişkinlik ve Yaşlılık – Gelişimi ve Psikolojisi

Şerife Işık Terzi, Yard. Doç. Dr. Hasan Bacanlı

Yetişkinlik pek sorun oluşturmaz, çünkü herkesin işine gelir. Toplum yetişkinlikten ne bekliyorsa alır. Kişiler artık bu dönemde ne yapacaklarsa yaparlar, ne bulacaklarsa bulurlar. Etraftaki…

Yetişkinlik pek sorun oluşturmaz, çünkü herkesin işine gelir. Toplum yetişkinlikten ne bekliyorsa alır. Kişiler artık bu dönemde ne yapacaklarsa yaparlar, ne bulacaklarsa bulurlar. Etraftaki kişiler de yetişkinden ciddi ve ağır (?) şeyler ister ve onlar da alırlar. Ekonomik sistem yetişkini çalıştırır ve üretken olduğu duygusunu vererek onu güdüler. Bu durumdan ekonomik sistem de memnundur, yetişkin de. Dolayısıyla sorun yoktur; varsa bile başa çıkılabilecek türdendir. Sorun olmaması veya başa çıkılabilir olması biraz da yetişkinin kendi başına hareket edebilmesinden ve daha doğrusu kendi işini kendisinin görebilmesinden kaynaklanır. O kendine yeterlidir; başkasına yük olmadan hemen hemen tüm sorunlarını çözebilir. Yetişkinliğin bu kadar sorunsuzluğuna karşılık, yaşlılık nerdeyse o kadar sorunludur. Çünkü yaşlılar artık kendi işlerini kendileri göremedikleri gibi, üretkenlik vasıflarını da kaybetmişlerdir. Kişi açısından bakıldığında (geçmiş) hayatın muhasebesi ve gözden geçirilmesi demektir. Toplum açısından bir tür vefa borcudur. Bir zamanlar üreterek topluma katkıda bulunmuş olan kişiye minnet borcu ödeme dönemidir.

***

“Editörler olarak farklı bir yol izleyip, iki farklı önsöz yazdık. Bu her birimizin bu konuya ve kitaba nasıl yaklaştığını gösteriyor. Farklı yollardan geldiğimiz için, önsözlerin de ayrı olmasında sakınca görmedik. Yararlı olması dileklerimizle…”

İNSANIN YETİŞKİNLİĞİ VE YAŞLILIĞI
(Önsöz Niyetine)

YETİŞKİNLİK

İnsan hayatının bütününe baktığımızda, sanki bütün gelişim özellikleri kişiyi yetişkinliğe hazırlıyor gibidir. Bu durum Erikson’un dönemleri düşünüldüğünde daha iyi anlaşılabilir. Çocuk, temel güven duygusu edinir, bu ilerde dünyaya nasıl güveneceğini bilmek içindir. İkinci dönemdeki özerklik, kişinin daha sonra kendi başına hareket edebilmesini kolaylaştırmak içindir. Ergenlik, kim olduğunu bulma sürecidir; kim olduğunuzu bulurken nasıl bir eş, nasıl bir iş gibi soruların da cevapları aranır. Sonra iş ve eş bulunur. Sonra? Bu sorunun cevabı yetişkinliktir. Bu açıdan bakıldığında yetişkinlik tüm yaşam dönemlerinin zirvesidir. Başka bir ifadeyle, hayatın en uzun dönemi yetişkinliktir. Öncekiler ona hazırlıktır, sonraki ise değerlendirmedir.

Tabii yetişkinlik pek sorun oluşturmaz, çünkü herkesin işine gelir. Toplum yetişkinlikten ne bekliyorsa alır. Kişiler artık bu dönemde ne yapacaklarsa yaparlar, ne bulacaklarsa bulurlar. Etraftaki kişiler de yetişkinden ciddi ve ağır (?) şeyler ister ve onlar da alırlar. Ekonomik sistem yetişkini çalıştırır ve üretken olduğu duygusunu vererek onu güdüler. Bu durumdan ekonomik sistem de memnundur, yetişkin de. Dolayısıyla sorun yoktur; varsa bile başa çıkılabilecek türdendir.

Sorun olmaması veya başa çıkılabilir olması biraz da yetişkinin kendi başına hareket edebilmesinden ve daha doğrusu kendi işini kendisinin görebilmesinden kaynaklanır. O kendine yeterlidir; başkasına yük olmadan hemen hemen tüm sorunlarını çözebilir.

Yetişkin kelimesi yet-mek’ten gelir. Yani, kişi artık yeterli bir noktaya ulaşmıştır. Yetmek aynı zamanda ermek, üreme yeterliğine kavuşmak anlamları da taşır. Hatta yetişkinin diğer bir adı erişkindir. O artık hem yeterlidir, hem de (üreme olgunluğuna) erişmiştir. İnsan üreme olgunluğuna ergenlikle beraber ulaşmakta ise de, o biyolojik üremedir. Toplumsal açıdan üreme olgunluğu erişkin olmakla ilişkilidir1.

Eskiden yetişkin karşılığı kullanılan kelime ise kahildir. Ancak kahil daha yaşlı kişiler için de kullanılmaktadır ve kelime anlamı eskimiş demektir2.

YAŞLILIK

Yetişkinliğin bu kadar sorunsuzluğuna karşılık, yaşlılık nerdeyse o kadar sorunludur. Çünkü yaşlılar artık kendi işlerini kendileri göremedikleri gibi, üretkenlik vasıflarını da kaybetmişlerdir. Kişi açısından bakıldığında (geçmiş) hayatın muhasebesi ve gözden geçirilmesi demektir. Toplum açısından bir tür vefa borcudur. Bir zamanlar üreterek topluma katkıda bulunmuş olan kişiye minnet borcu ödeme dönemidir. Kuşkusuz yaşlılığın bu kadar sorun haline gelmesinin birçok nedeni vardır. Bunların başında ortalama insan ömrünün uzaması, yaşamı sürdürmenin zorlaşması ve karmaşıklaşması gelmektedir. Eskiden köyünde kendi haline geçirilebilen yaşlılık artık kendi halinde geçirilebilecek bir dönem değildir. Kişi birşeyleri satın almak, tüketmek, ödemek, ve benzeri sorumlulukları yerine getirmek zorundadır.

Türkçede yaşlılık adından da anlaşıldığı gibi yaş ile ilgilidir. Yaşlılık kişinin de hoşuna giden bir adlandırma olmadığı için onlara yaş-lı derler; yani sadece yaşı artmış gibi bir anlam verilmiştir. Bunun da yeterli olmadığını düşünen toplum, yaşlanan kişilere “olgunlaşıyorsun” der. Bu da öfemizmdir; somut olguyu daha hoşa giden terimlerle ifade etmektedir. Eski karşılığı ihtiyar kelimesi hala yaşlılar tarafından (bile) kullanılmaktadır; çünkü ihtiyar “seçim yapabilen” demektir. O kendi seçimlerini yapabilir. İhtiyar heyeti seçim kurulu olarak karşılanmaktadır, ama bir miktar mahalle muhtariyetinin (özerkliğinin) ihtiyarıdır. Yani ihtiyar seçim yapabilendir ve seçimlerinde iyi tercihlerde bulunduğu düşünülür: hayır kelimesi ile ilişkilidir, yani ihtiyarlar “hayrı” tercih ederler.

İhtiyarın seçim yapabilen olması ilginçtir; çünkü “bu toplumda insanlar ihtiyar olmadan önce pek tercih yapamazlar” anlamını taşımaktadır. Yani kişi hayatı boyunca birtakım kuralların ve kurumların baskısı altındadır. Bilinen örnekleri burada sıralamaya gerek yoktur. Bir atıfta bulunmak yeterli sayılabilir: Yanınızda sizden büyük biri varsa, bazı yerlerde çocuğunuzu bile sevemezsiniz. İşte ihtiyarlık bu noktada devreye girmektedir. İhtiyarlar, istediklerini yapabilecek olgunluğa gelmişler demektir.

Günümüzde yaşlılık hem kişinin kendisi hem de toplum için sorun haline gelmiştir. Bunun nedeni yaşlıların artık ekonomik hayata aktif katılamamaları (her ne kadar onlar ihtiyar iseler de), kendi işlerini kendilerinin görmelerinin zorlaşmasıdır. Derler ki, “gençler bilebilse, ihtiyarlar yapabilseydi…” Yani gençler yapabilir ama bilemezler, ihtiyarlar ise bilir ama yapamazlar. Sonuç olarak yaşlılık günümüzde anlaşılması ve gerekli tedbirlerin alınması gereken bir dönem haline gelmiştir.

BİRAZ DA KİŞİSEL

İnsanın gözleri gençken, kendinden başkasını görmüyor. Etrafında yaşlı veya sorunlu bir yetişkin yoksa, herkesin kendisi gibi olduğunu sanıyor insan. Ben 1980’li yılların sonlarına doğru kültürlerarası psikoloji ile tanıştığım sıralarda, North Carolina Üniversitesinden John Williams’ın organize ettiği birkaç çalışmaya katıldım. İlk çalışma “Old Stereotypes” (Yaşlı kalıpyargıları) çalışması3 idi. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bu çalışmada üniversite öğrencilerinin yaşlılığa nasıl baktıkları üzerinde durulmaktaydı. Williams bana çalışmaya katılmamı önerdiğinde kültürlerarası olması beni cezbetmişti. Çalışmada Gough ve Heilbrun’un Sıfat Tarama Listesi’ni (STL) kullandık. Üniversite öğrencilerine genç ve yaşlı kavramlarını ve ardından kendilerini değerlendirmelerini istedik. Elimizde üç değerlendirme vardı: genç, yaşlı ve kendi değerlendirmeleri. Bu değerlendirmeleri STL’nin çeşitli alt boyutları açısından değerlendirdikten sonra, ayrıca birbirleriyle de karşılaştırdık. Türk toplumu yaşlılara değer veren bir toplumdu, bu bilinen bir şeydir. İlgin çolan ise, gençlerin kendilerini değerlendirmelerinin gençten çok yaşlıya benzemesiydi. Yani gençler kendilerini genç gibi değil, yaşlı gibi görüyorlardı. Bunu tartışırken, toplumda yaşlıya verilen özerklik duygusunun onlar için cazip olduğu yorumunu yapmıştım. 4

Akademik olarak yaşlılarla ilgilenmeye başlamam bu çalışmanın bir sonucuydu. Bu kültürlerarası çalışmanın ardından birkaç konuşmanın dışında yaşlılarla pek ilgilenme fırsatım olmadı. Ancak yaşlılık bir yaşam dönemi ve ondan kaçınmak mümkün değil. Etrafımda yaşlılar arttıkça onların yaşadıkları sorunları daha yakından inceleme ve irdeleme fırsatı buldum. Yetişkin ve yaşlılık psikolojisi ve yetişkin öğrenmesi konularıyla ilgili ders verirken bir yandan da yetişkin ve yaşlı olmak üzerine düşünme fırsatı yakalıyorsunuz. Böyle bir durumda iken, sevgili öğrencim Şerife Terzi yetişkinlik ve yaşlılık ile ilgili bir editöryal kitap önerisi ile geldi. Bunu oldukça cazip buldum. Bu çalışmaya girişmiş olduk.

BU KİTAP

Bu kitapta yaşlılıkla ilgili bütün alanları bir araya getirmeye çalıştık. Bu nedenle kitapta psikolojiden antropolojiye, beslenmeden halk şiirine kadar değişik alanlar bir araya getirilerek yetişkinlik ve yaşlılık konuları her yönüyle ele alınmış oldu. Ayrıca her konuyu o konunun uzmanı olan arkadaşlar yazdılar. Ticari bir kaygıdan çok akademik ve entellektüel bir kaygı ile kitap hazırlanmış oldu, ki bu benim için çok önemliydi. Çünkü ben akademisyenlerin akademisyenliklerini ve entellektüellerin entellektüelliklerini başta ticari olmak üzere diğer kaygıların önünde tutmaları gerektiğini düşünüyorum ve bu kitapta bunu yapmaya çalıştık.

Tüm yazar arkadaşlara özverili çalışmaları ve gecikmeleri anlayışla karşıladıkları için teşekkürlerimi sunuyorum. Ben onlarla böyle bir çalışma içinde olmaktan memnun oldum. Dr. Şerife Terzi kitabın iletişim işlerinin büyük bir kısmını üstlendi, ona ayrıca teşekkür ediyorum. Kitabın baskı işlerini üstlenen ve gerçekleştiren yayınevindeki arkadaşlara Orhan Çiçek’in şahsında teşekkürlerimi sunuyorum. Asıl teşekkür etrafımda yetişkinlik ve yaşlılığı yaşayarak bana öğreten kişilere, annem ve babam Ayşe ve Salih Bacanlı ile eşimin anne ve babası Huriye ve İhsan Erdoğan içindir. Onlar etrafımda olmasaydı, yetişkinlik ve yaşlılığı böyle anlayamazdım.

Kitabın bu haliyle, üniversitelerin yetişkinlik ve yaşlılıkla ilgili derslerinin yanısıra, yetişkinlik ve yaşlılıkla ilgilenen herkese yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

Kuşkusuz kitabın mükemmel olduğunu söylemek mümkün değil. Eksikleri ve yanlışları için hatalarımızın affedilmesi temennisiyle, okuyuculardan gelebilecek olan tüm eleştiri, eklenti ve yorumların memnuniyetle karşılanacağını ve kitabın gelecek baskılarına yansıtılacağını belirtmek isterim.

Herkese yararlı olması dileğiyle…

Ankara, 2012
Prof. Dr. Hasan BACANLI

ÖNSÖZ

Çocukken iki farklı dünyam vardı: Biri benim yaramazlıklarımı, soru işaretlerimi, isyanlarımı, kıskançlıklarımı sığdırdığım çocuk dünyam; diğeri oradan bakınca bir türlü anlayamadığım büyüklerin dünyası. Çocukluğun ne zaman bittiğini ve yetişkinliğin ne zaman başladığını hep merak ettim. Fakültede yetişkinlik-yaşlılık psikoloji ve ardından yaşam dönemleri ve uyum sorunları dersini verirken anladım artık yetişkin olduğumuJ Çünkü kendimi anlatmaya başladığımı fark ettim zaman zaman… Anne olmak ve yaşlılığa hazırlanan anne ve babaya sahip olmak ne çok şey öğretmiş aslında. Bu çok önemli bir farkındalıktı benim için. Sonrasında öğrencilerimle huzurevlerine düzenlediğim ziyaretlerin birinde tanıştığım ve huzurevinin sakinlerinden biri olan Hasan Amcanın şu sözleri: “Delikanlılık ilkbahar gibidir, yaşlılık ise kışa benzer, öyle bir kış ki, arkasından ne kadar beklersen bekle asla bahar gelmez…” Tüm bu deneyimlerim bana yetişkinlik ve yaşlılığı anlamlandırma sürecini akademik boyuta taşıma gerekliliği hissettirdi. Sevgili hocam Hasan Bacanlı ile bu düşüncelerimi paylaştığımda ise aldığım destekle yetişkin ve yaşlı popülasyonu ile ilgilenen hocalarımızı bir araya getirerek böyle bir çalışmayı başlatmış olduk.

Yetişkinlik ve yaşlılık ile ilgili konuların çok çeşitli alanlarda uzman bir kadro ile ele alındığı bu kitabın öncelikle üniversitelerde ilgili alanlarda öğrenim gören öğrencilere ve akademisyenlere, ardından “yetişkin ve yaşlı” kavramlarını anlamlandırma ihtiyacı hisseden herkese yararlı olacağı düşüncesindeyim.

Bu kitabın hazırlanmasında emeği geçen tüm hocalarıma teşekkür ederim. Akademik ve sosyal desteği ile ve her konuya ilişkin farklı bakış açılarıyla çoğu kere beni hayrete düşüren sayın hocam Prof. Dr. Hasan Bacanlı’ya teşekkürlerimi sunuyorum. Yaşamımda bıraktıkları boşluğu dolduramadığım ve benim için birer bilgelik örneği olan rahmetli anneannem ve dedem Sıdıka-Ahmet Güngör’e sonsuz teşekkürler. Annem ve babam Nazife-Mehmet Ali Işık…iyi ki sizin çocuğunuz olarak dünyaya gelmişim. Ve biricik kızım Asya Betül’e çok çok çok şey borçluyum bana yetişkin olmayı öğrettiği için.

Yetişkinliği ve yaşlılığı anlamlandırma dileğiyle…

Ankara, 2012
Yrd. Doç. Dr. Şerife Terzi

Anneme ve babama,
Hem beni yetiştirirken, hem de kendileri yaşlanırken bana yetişkinlik ve yaşlılığı öğrettikleri için… Annemiz ve babamız her zaman ilk ve en önde gelen öğretmenlerimizdir.

(H.B.)

Anneanneme ve dedeme,
Sevginin alınıp verilmesini öğrettikleri için…

(Ş.T.)

İÇİNDEKİLER

I. BÖLÜM: KAVRAMLAR VE KURAMLAR
1. Yaşam Boyu Gelişim (Şerife Terzi)     19
2. Bir Yaşam Dönemi Olarak Yetişkinlik: Tanımı, Ölçütleri Ve Kuramları (Ali Eryılmaz)     49
3. Genel Gelişim Teorileri (Sinem Tarhan, Şükran Kılıç)     85

II. BÖLÜM: YAŞAM DÖNEMLERİ
4. Fiziksel Gelişim (Genç Yetişkinlik, Yetişkinlik, Yaşlılık) (Gül Kahveci)     137
5. Genç Yetişkinlik Döneminde Psikososyal ve Bilişsel Gelişim (Hatice Karaçanta)     185
6. Orta Yetişkinlik Döneminde Psikososyal ve Bilişsel Gelişim (Tahsin İlhan)     239
7. Yaşlılık Döneminde Psikososyal ve Bilişsel Gelişim (Mithat Durak)     273

III. BÖLÜM: SORUNLAR VE UYGULAMALAR
8. Yetişkinlik Ve Yaşlılıkta Ruh Sağlığı (Özlem Erdem Akın)     311
9. Yaşlılar Ve Toplum (Ayşe Canatan)     355
10. Kültürel Bağlamda Yaşlılık (Meryem Bulut)     391
11. Yaşlılarda Egzersiz Uygulamaları (Emin Kuru)     417
12. Yaşlılıkta İletişim (Fatma Arpacı)     451
13. Yaşlı Bakımı ve Yaşlılıkta Sağlıklı Beslenme (Fatma Arpacı, Ali Fuat Eroy)     485
14. Ölüm Ve Yas Danışmanlığı (Fuat Tanhan)     517

IV. EK
15. Aşık Edebiyatında Yaşnameler (Doğan Kaya)     573

———

1     Türkçede erişkin kelimesi ergenlikle nasıl ilişkili ise, İngilizcedeki adult kelimesi de adolescent kelimesi ile öyle ilişkilidir.
2     Eskiden yetişkin ile yaşlıyı ayırt etmeye gerek duyulup duyulmadığı dil bilimciler tarafından incelenebilir.
3     Konu ile ilgili bazı yayınlar:
–      Bacanli, H., Ahokas, M., & Best, D.L. (1994). Stereotypes of old adults in Turkey and Finland. In A.-M. Bouvy, F.J.R. van de Vijver, P. Boski, & P. Schmitz (Eds.), Journeys into cross-cultural psychology (pp. 307-312). Lisse: Swets & Zeitlinger.
–      Bacanli, H. (1992) Türk toplumunda gençlerin yaşlılara bakışı, VII. Ulusal Psikoloji Kongresi’ne sunulan bildiri, (22-25 Eylül 1992, Ankara).
–      Bacanli, H. (2002). Psikolojik Kavram Analizleri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. (Üstteki bildiri burada yayınlanmıştır.)
4     Diğer yorumlar için çalışmanın yayınlandığı Psikolojik Kavram Analizleri kitabıma bakılabilir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Toplum Psikolojisi
  • Kitap AdıYetişkinlik ve Yaşlılık - Gelişimi ve Psikolojisi
  • Sayfa Sayısı616
  • YazarYard. Doç. Dr. Hasan Bacanlı,Şerife Işık Terzi
  • ISBN9789944105309
  • Boyutlar, Kapak15x23, Karton Kapak
  • YayıneviAÇILIM KİTAP / 2012

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur