Şiilerin Gözüyle Sünniler

Hanifi Şahin

Bu çalışmanın çıkış noktası ilk dönem Şii-İmâmiyye kaynaklarında bugün Sünni diye nitelendirilen grubun nasıl algılandığını, bu algılan besleyen süreçlerin neler olduğunu, bu algıların insanların davranışlarında ne derece rol aldıklarını, bu kabullerin veya zihniyet yapısının grupdaşlık ortak paydasında bulunan sonraki Şiilere nasıl geçtiğini tespit edebilmek

Muhammed

İbrahim Hasan Beygi

İki hak peygamber Hz. Musa ve Hz. İsa’dan sonra Hz Muhammed, Allah’ın son peygamberi ve habercisidir. Bu güzel ve sürükleyici romanda, Büyük Peygamber Hz. Muhammed’in gerçek kişiliğine ve onun dini ve siyasi kimliğine kendimizi yakın bulacağız.

Muhalif

Gilad Atzmon, Alimuddin Osmani

Gilad Atzmon; Yahudi kimliği, siyaseti ve kültürü ile ilgili birtakım felsefi sorular ortaya koyarak Siyonizm, İsrail ve Filistin incelemeleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Yahudi kimlik politikalarını irdelemek ve Yahudi kültürü ile siyasetini eleştirmek sorunlu bir uğraştır. Hatta çok az entelektüel ve akademisyen bu konuların üzerine eğilme cesaretini gösterebilmiştir.

Fehmü’l Kur’an

Muhammed Abid el-Cabiri

Muhammed Âbid el-Câbirî’nin bu tefsirde savunduğu iki temel husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, “mutâbakatu mesâri’t-tenzîl li mesîreti’d-da’ve” şeklinde ifade ettiği, Kur’ân’ı Hz. Peygamber’in sîreti eşliğinde okuma prensibidir. Bu prensip uyarınca Câbirî, Hz. Peygamber’in yaklaşık yirmi üç yıl süren sîretini yedi aşamaya ayırır ve her bir aşamada Kur’ân’ın tebliğ seyrinin ve Hz. Peygamber’in davet sürecinin hangi durumda olduğunu etraflıca tasvir eder.

Dünya Tarihinin Ruhu Hz. Muhammed

Reşat Cengil

Bir peygamberin hayatı asla dikensiz bir gül bahçesi değildir, aksine dikenlerle örülü bir ormanda gece gündüz yapılan bir yolculuk gibidir. Geçmişin keşfi bilinen bir…

Kırmızı Minare

İbrahim Guşe

Bu kitap, “Merkez ez-Zeytüne li’d-Dirasat ve’l-İstişarat/Beyrut” tarafından yayınlanan “El-Mi’zenetü’l-Hamra” adlı eserin Türkçe yayın hakkı alınarak tercüme edilmiştir. İÇİNDEKİLER Sunuş 9 Birinci Bölüm 13 Doğumdan…

İslamilik Problemi

Nuri Yılmaz

Teşekkür Bu çalışmayı ortaya çıkaran sorular zihnimde ilk defa “İslami Yorum Dergisi”ni çıkarırken oluşmuştur. Ve cevapları da acemi arayışlar şeklinde ilk olarak orada verilmeye…

Gemi

Ümit Aktaş

…Ve işte o esnada, yani Feveran sisler arasında uzaklara doğru sürüklenip giderken, bindiğimiz bot ardında köpüklü dalgalardan bir iz bırakarak hızla kıyıya doğru yaklaşırken, benim de kalbime düştü birkaç sözcük. Yaşadıklarını arzulayan belki, belki de yadsıyan, ama her şeye rağmen içindeki o umutsuzluğu silip atarak: “Hayır! Hiçbir şey sona ermedi daha ve elbette bir çıkış vardır, bir yol üzerinde yürünüp gidecek.

Beyan Sosyolojisi

Prof. Dr. Kadir CANATAN

Sosyal bilimlerin yeniden ve kökten tartışmaya açıldığı bir zaman diliminde “Beyan Sosyolojisi” alı çalışmamızda yapmak istediğiniz şey oldukça basittir. eğer kiendi tarihimizde ürettiğimiz geleneksel/beyani bilimlerin terminoloji ve metodolojisiyle bilim yapmaya devam etseydik ve bu bilimlerin alanını sosyal bilimlere de teşmil etseydik ortaya nasıl bir tablo çıkardı ? İşte, bu çalışmada cevaplama istediğimiz soru budur.

Benim Gözümle

Mehmet Azimli

Rehberimizin başından geçen ilginç bir olay şu şekildedir; bir otobüs yolculuğu molasında içki içen yaşlı bir amcaya ne için içtiğini sorar. İspanyol amca, rahatlamak için içtiğini, ancak dedesinin küçüklükte öğrettiği bir şarkının onu içkiden daha fazla rahatlattığını söyler. Şarkının ne olduğunu soran rehberimize yaşlı amca şarkı olarak bildiği, “Fatiha” suresini okur. Şaşkına dönen rehberimiz, Fatiha’nın ne olduğunu anlatınca, şaşkınlık sırası bu sefer yaşlı amcadadır.

Söylem ve Yorum

Nasr Hamid Ebu Zeyd

Söylemler birbirlerinden çeşitli enstrümanları ödünç almakta, bazen de muhatap söylemin argümanlarını alıp kendine özgü yeni bir bağlamda kullanma, kendi özel çerçevesi içerisinde işlevselleştirmek üzere onu yeniden yapılandırmak konusunda kendilerini serbest görmektedirler. Söylemlerin düşünsel hareket noktaları ne kadar birbirinden farklı ve ifade üslupları ne kadar birbirine zıt olsa, anlatı sistemleri buyurgan vaaz dilinden epistemolojik gerilim diline kadar ne ölçüde çeşitlilik arz etse de bu karşılıklı değişim yine de gerçekleşmektedir