Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Alışverişkolik
Alışverişkolik

Alışverişkolik

Barış Önen Ünsalver

Alışverişkolik misiniz? Alışverişkolik olmak; ilk anda insana keyif veren ama arkasından suçluluk hissini davet eden bir alışkanlık, belki de bir tür bağımlılık. Peki neden…

Alışverişkolik misiniz? Alışverişkolik olmak; ilk anda insana keyif veren ama arkasından suçluluk hissini davet eden bir alışkanlık, belki de bir tür bağımlılık. Peki neden son yıllarda alışverişe bu kadar bağımlı hale geldik? Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Ünsalver, sürekli tüketimin pompalandığı bir zamanda bizi alışverişe bu kadar tutkun hale getiren psikolojik sebepleri, kişilik tipleriyle alışveriş arasındaki ilişkiyi, alışverişkolik tiplerini, aşırı alışveriş davranışına eşlik eden psikiyatrik durumları ve alışveriş yapma güdüsünü nasıl dizginleyebileceğimizi yazdı. Acaba bu ayakkabıya da ihtiyacım var mı? demeden önce bu kitaba bir göz atmalı.

***

İÇİNDEKİLER

SUNUŞ / 9

GİRİŞ / 13

SAĞLIKLI ALIŞVERİŞ / 17

ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞI NEDİR? / 19

Takıntılı Alışverişin Dört Aşaması / 26
Takıntılı Alışverişin Emareleri / 26
Alışveriş ve Borca Batmak / 28
Dürtü Kontrolü ve Bozulması / 29

AŞIRI ALIŞVERİŞ NASIL BAŞLAR? / 34

Açık ve Gizli Mesajlar / 34
Ailenin Etkisi / 35

TAKINTILI ALIŞVERİŞÇİLERİN ÖZELLİKLERİ / 40

Cinsiyet Özellikleri / 41
Takıntılı Alışverişçi Tipleri / 44
Takıntılı Alışverişçi / 44
Başkalarına Görüntü Verme Çabasındaki Alışverişçi / 48
Pazarlıkçı Alışverişçi / 50
Başkalarına Bağımlı Alışverişçi – Vericiler / 51
Bulimik Alışverişçiler / 55
Biriktiriciler / 57

AŞIRI ALIŞVERİŞ YAPMANIN NEDENLERİ / 58

Sosyal Sebepler / 59
Ktei Kartları / 60
Biyolojik Sebepler / 61
Dürtü Kontrolü ve Frontal Loblar / 61
Davranışsal Bağımlılık Olarak Alışveriş, Dopamin ve Mezolimbik Yollar / 65
Striatum – Nucleus Accumbens / 68
Ventromediyal ve Ventrolateral Prefrontal Korteks (vmPFK) / 70
İnsular Korteks / 70
Her Taşın Altındaki Serotonin Alışverişte / 71
Opioid Sistemi / 72
Psikolojik Nedenler / 72
Başarısızlık Korkusu, Başarma Baskısını Karşılamak / 76
Önemli Bir Şeyle Karşılaşmaktan Kaçınmak / 79
Öfkeyi İfade Etmek / 80
Terk Edilme Kaygısını Azaltmak / 82
Kendini Sakinleştirme, Duygudurumu Onarma ve Sevgi ve Şefkat İhtiyacını Karşılama / 84
Güç ve Zenginlik Görüntüsü Verebilmek / 89
Topluma Uyum Sağlayabilmek ve Aidiyet İhtiyacını Karşılamak / 91
Bağımlılığın Bir Parçası / 94
Kayıplarla ya da Travmayla Başa Çıkabilmek / 96
Kontrol İhtiyacını Karşılamak / 98
Ölümü İnkâr Etmek ya da Hayata Anlam Katmak / 100
Faaliyet Olarak Alışveriş / 101
Spontanlık – Doğaçlama Davranma İhtiyacı / 101
Dinlenmek, Rahatlamak, Gevşemek / 102
Entelektüel Bir Uğraş / 102
Keşif Duygusunu Tatmin Etmek İçin Alışveriş / 103

BEŞ DUYU ALIŞVERİŞTE / 105

Görme/ 105
Koku / 106
Tat / 107
İşitme / 108
Dokunma / 109

AŞIRI ALIŞVERİŞ DAVRANIŞININ EŞLİK ETTİĞİ PSİKİYATRİK ve NÖROLOJİK HASTALIKLAR / 110

Depresyon / 110
İki Uçlu Mizaç Bozukluğu – Mani ya da Hipomani Dönemi / 111
Obsesif Kompülsif Bozukluk / 112
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu / 113
Parkinson Hastalığı ve Huzursuz Bacak Sendromu / 114
İstifçilik / 114
Yeme Bozuklukları ve Aşırı Alışveriş Davranışı / 118
Beden İmgesinde Bozulma ve Yeme Bozuklukları / 118
Anoreksia Nervoza / 119
Bulimia Nervoza / 120
Yeme Bozuklukları ve Aşırı Alışveriş / 121

ALIŞVERİŞ SORUNUNUN YAKIN İLİŞKİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ / 126

Bağımlı Eşle Evlilik / 128
İki Tarafta da Alışveriş Takıntısı Varsa / 130
Alışveriş Sorunu Olmayan Eşin Yapabilecekleri / 131

ALIŞVERİŞE ÇEKEN MIKNATISLARA DİRENMEK MÜMKÜN MÜ? / 132

İlk Adım: Reklamlar / 132
Yaşam Alanınız Burada: Alışveriş Merkezi Deneyimi / 134
Saadet Sadece Bir Tık Ötede: İnternette Alışveriş / 136

ALIŞVERİŞ TAKINTISININ TEDAVİSİ / 139

Biyolojik Tedavi Yöntemleri / 139
Psikoterapiler / 140
Psikodinamik Terapi / 141
Bilişsel-Davranışçı Terapi / 141

ALIŞVERİŞ SİZİN İÇİN BİR SORUN MU?

KENDİNİZİ TEST EDİN / 143

TAKINTILI ALIŞVERİŞ DAVRANIŞINI TEST ETMEK İÇİN GELİŞTİRİLMİŞ ÖLÇEKLER / 144

Takıntılı Alışveriş Ölçeği / 144
Edwards Takıntılı Alışveriş Ölçeği / 146
Satın Alma Davranışıyla İlgili Soru Formu / 148
Yale-Brown Obsesif Kompulsif Ölçeği-Alışveriş Versiyonu / 151

TETİKLEYİCİLER VE SONUÇLARI / 156

a.    Alışverişi tetikleyen durumlar / 157
b.    Alışverişi tetikleyen yaygın inanışlar, düşünceler / 158
c.    Alışverişi tetikleyen kişilerarası durumlar / 158
d.    Alışverişi tetikleyen duygular / 159
e.    Alışverişi tetikleyen bedensel durumlar / 159

AŞIRI ALIŞVERİŞİN SONUÇLARI / 160

a.    Mali sonuçlar / 160
b.    İlişkilerle ilgili sonuçlar / 161
c.    Duygusal sonuçlar / 161
d.    Mesleki sonuçlar / 162
e.    Tıbbi sonuçlar / 162
f.    Kişisel gelişimle ilgili sonuçlar / 162
g.    Manevi sonuçlar / 163

ALIŞVERİŞ PORTRENİZ / 164

ALIŞVERİŞ SORUNUNU ÇÖZERKEN: DUYGULAR VE DüŞüNCELER / 169

Duygular ve Alışveriş / 169
Beden ve Duygular / 172
Bedenin Sözlerini Okumak İçin Bir Egzersiz / 172
Düşünceler ve Alışveriş / 174

ALIŞVERİŞ DAVRANIŞINI SINIRLAMAK İÇİN BAZI PRATİK ÖNERİLER / 177

Alışveriş Kuralları / 177
Alışveriş Günlüğü / 179

SONSÖZ / 181

KAYNAKLAR / 183

***

SUNUŞ

Temel ihtiyaçları aşan alışverişlerin ne anlama geldiği hep merak edilegelmiştir. Temel ihtiyacın üstündeki alışveriş, toplama, biriktirme, istifleme nedir? Spor mu, yatırım mı, estetik mi, sosyal hastalık veya bağımlılık mı?

Tüketim alışkanlıklarının giderek yaygınlaştığı ve değiştiği bir toplumda, tüketim ve biriktirmeye ilişkin sorunlar daha fazla gündeme gelmektedir. Geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde tüketim davranışlarında yeni bir spor oluşumu (katılımcılara göre), yeni bir yatırım biçimi (gurulara göre) ve postmodern bir estetik formu (akademisyenlere göre) ortaya çıkmıştır. Nesne toplayıp biriktirme yeni bir boş zaman etkinliği sayılmaktadır. Bu, cumartesi günleri bitpazarına uğramakla sınırlı bir etkinlik olmaktan uzaktır.

Kişilerin nesne toplama ve biriktirme arayışı çok boyutlu bir süreçtir. Ruhsal sağlık uzmanlarının bu konuya eğilmesi boşuna değildir. Bu alışkanlık, yaşanan ortamı öylesine işlevsiz kılmaktadır ki kişiler evlerinin dışında yemek yemeği tercih etmek zorunda kalırlar. Ev ortamının dönüştürülmesi, yaşanan sürecin sadece bir yanını temsil eder. Nesne biriktirmek giderlerde artışa yol açarken, kişiler daha yaratıcı etkinliklerden uzak kalırlar. Toplama, biriktirme ve istifleme, ruh sağlığı uzmanlarının hassasiyetle üzerine eğilmesini gerektiren farklı psikopatolojik durumları temsil ediyor olabilir.

Tüm bunların dışında, ne biriktirme ne de toplama mutlak anlamda patolojiktir.

Birçok toplayıcı/hasta, toplama çılgınlığı esnasında elde etmeye yönelik zihinsel uğraşısı yatışana kadar neredeyse narkotik-benzeri bir etki yaşadığını belirtmektedir. Ayrıca bu kişilerde kronik ve epey sıkıntı verici bel-sırt ağrısı konusunda artmış bir farkındalık görülür.

Geçtiğimiz yıllarda New York Times’da yer alan bir makalede, dairelerini yenileyen bir çiftten söz edilmekteydi. Büyük masraflar karşılığında yapılan bu yenilemenin amacı; Bay Y’nin pul ve Bayan X’in cam ve porselen koleksiyonuna yer sağlamaktı. Makalede belirtildiği gibi; “Bay Y mimardı. O ve eşi daireyi satın aldıklarında ilk düşünceleri koleksiyonlarına uygun bir yer oluşturmaktı. Üstelik koleksiyon hız kesmeden büyümeye devam etmekteydi.” Durmaksızın çoğalan pul koleksiyonu, evlerine sığmayınca Bay Y’nin ofisine bile taşmıştı. Bu durum problem oluşturmaktaydı, çünkü Bayan X kendi koleksiyonunun eşininkine oranla çok daha az yer tuttuğu kanaatindeydi. Oysa onun koleksiyonu seramik, cam ve amber gibi yüzlerce parçadan oluşmaktaydı. Daireyi gezdiklerinde, kimin hangi odayı sahipleneceği öncelikli konu olmuştu.

Büyük bir sanatçı olmak yerine büyük bir koleksiyoncu olmanın yüceltici (süblime edici) tarafı —büyük koleksiyoncuların çok defa başarısız sanatçılar oluşu— sıklıkla belirtilmektedir. Süblimasyonla veya sosyal düzeyde yaşanan hazla, tutkulu koleksiyoncunun bu etkinliğe hasrettiği zaman ve enerji kısmen açıklanabilir. Koleksiyonculukta bir başka önemli faktör, bu işe “kendini adayan” toplayıcı ile avcı arasındaki paralelliktir: Alışverişte tutumluluk gözetmeyen kişiler tasarrufla dürtüyü birbirine karıştırırlar. Tutumlu alışverişin tasarrufla pek az ilgisi vardır. “Oldukça özel” şeyler bulmanın verdiği heyecan ve haz ise narsistik doyum olarak adlandırılır.

Kendisini özel hissetmenin bir yolu olarak toplama, biriktirme ve alışveriş psikolojik bir dinamiğe sahip olur.

Alışveriş konusunda zaaf gösteren kişilerin bir kısmı, pazarlamacıların “size özel” tuzağının kolay avlarıdır. Hiç kimsede olmayan eşya veya kıyafetle övünenler kendilerini sorgulamalıdır. Kontrollü alışveriş bazen “sadece bakmakla” yetinmeyi gerektirir.

Alışveriş, toplama, biriktirme ve istifleme davranışı artık bağımlılık kitaplarının konusu olmuştur. Popüler kültürün desteklediği “kazan- tüket” çarkı tüketim çılgınlığına yol açtı. Alışveriş davranışında değişmenin, satın alma gücü sınırlı olan kişilerde nasıl kötü sonuçlar doğurduğu daha çok gözlemlenmeye başladı. Tüketemediği için kendini mutsuz hisseden modern insanın bilimsel temelli ancak pratik bir rehberliğe ihtiyacı vardı. Bu konuyu ayrıntılı ve akıcı bir üslupla ele alan psikiyatri uzmanı Dr. Barış Ünsalver önemli bir ihtiyacı karşıladı. Kendisini kutlarım.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

GİRİŞ

“Para bir tren, sen bir istasyonsun kızım, geçer gider.”

Verdiği harçlığı hızla bir mağazanın kasiyerine teslim edip, torbamdakini heyecan ve coşkuyla gösterdiğimde, anneannemin söylediği bu söz o anda çok güldürmüştü beni. Ama unutmadığıma göre, sorunlu bir noktaya değindiği de kesindi. Sonradan düşündükçe, arada bir trenin durup yolcularını indirip bindirdiği kısa anlarda hareketlenen ve sonra sessizliğe bürünen bir istasyon olmak hüzünlü geldi. Sırf indirimde olduğu için aldığım, ayağıma yarım numara küçük gelen ayakkabılarla dolaşmak zorunda kaldığım günkü ayak acısı ise gereksiz alışverişlerle ilgili haneme yazılan birçok anıdan bir tanesi oldu. Demek ki alışveriş yapmak kısa bir süre mutluluk verse de, sonrasında daha çok hüzün ve acı hissediliyor. Bunun bir sorun olduğunu fark etmem zaman aldı ama anladım ki yalnız değilim. Muayeneler sırasında danışanımın sıkıntısıyla başa çıkma şeklini sorduğumda, “alışveriş yapıp rahatlıyorum”, “hafta sonlarımı alışveriş merkezlerinde geçiriyorum” gibi yanıtlarla çok sık karşılaşıyorum. Konuştuğum insanlar arasında, ekonomik kriz nedeniyle alım gücü düşen fakat eşine takı alamadığı için kendini suçlu hissedip de alışveriş yapmayı sorun olarak görmeyenler de var.

İnsanı diğer canlılardan üstün kılan özelliklerden biri de yaratıcı ve yorumlayıcı zekâsıdır. İnsan bu sayede en zorlu şartlarda dahi hayatta kalmayı başarabilir. Aynı zekâ insana parayı keşfettirmiştir. Çünkü her şeyin bir karşılığı, bir değeri olmalıdır. Böylece emek karşılıksız kalmadığı gibi, ihtiyaçların karşılanabilmesi için gerekli parayı sağlayabilmenin yolu olan çalışma motivasyonu da artar. İnsanlar, yeme, içme, örtünme, barınma gibi temel ihtiyaçlarının yanı sıra eğlenmek, kendilerini geliştirmek gibi farklı amaçlarla da alışveriş yaparlar. Para arttıkça satın alınabilecekler de artar, ancak, para ile insanın her ihtiyacı karşılanamaz. Özellikle de duygusal ihtiyaçların maddelerle karşılanabilmesi mümkün değildir.

Yaşadığımız tüketmek için üretme toplumunda, paranın gerçekte alamadığı şeylerin alınabilir olduğu yanılsaması oluşturulmaya çalışılmaktadır. Eşi tarafından duygusal ihmal yaşayan kadın, şık ve pahalı bir bluz aldığında kısa bir an için bile olsa kendini değerli hissedebilir ama bir süre sonra giydiği bluzun ruhunu ısıtmadığını fark eder. Bu durumda tekrar alışverişe çıkıp eksikliğini hissettiği sevginin yerine koyabileceği bir maddenin peşine düşer. Ailesinde kardeşleriyle kıyaslanıp eleştirilmiş ve bu yüzden kendini hep yetersiz ve başarısız hissetmiş bir adam, işyerinde hissettiği yetersizliği sürekli değiştirdiği pahalı cep telefonlarıyla kapatmaya çalışabilir. Gördüğümüz reklamlar da zaten hep bunu vurgulamaya çalışmaktadır: “Güç, güzellik, başarı, mutluluk ancak bu ürünleri alırsanız sizin olabilir.” Manevi ihtiyaçları maddeyle doyurabilmek mümkünmüş gibi, her sezon değişen, modası geçen ve bu yüzden de hep gerisinde kaldığımız ürünler hayatımızın odak noktasını oluşturuyor. Erdem, ahlak, bilgelik, modası geçmiş hedeflere dönüşmüş gibi.

Aşırı alışveriş davranışının desteklendiği bir dünyada yaşıyoruz. Metro bekleme süresinde dahi kredi kartı sahibi olmak mümkün. Cep telefonunuzdan iki mesaj gönderince banka kredisi alabiliyorsunuz. Alışveriş yapma arzusu duyduğunuz anda, gece yarısı olsa bile bilgisayarınızın başında bu arzunuzu tatmin edebilirsiniz. Dünyanın hemen her köşesinden ne isterseniz kapınıza gelebilir. Kapalı alışveriş merkezlerinden sıkıldıysanız, yarı açık mekânları seçebilirsiniz. Yeter ki alışverişe meyilli olun, o andan itibaren yok yok.

Kuşkusuz, alışveriş tutkusunun sosyolojik, ekonomik, ideolojik yönleri tartışılmalıdır, ancak böyle bir tartışma kitabımızın amacını aşacaktır. Aşırı alışveriş yapmak, günümüzün ve geleceğin önemli sorunlarından biri olacak gibi gözüküyor. Bu önem, sadece alışveriş bağımlılığı tanısı koyduğumuz kişilerin sayısının gittikçe artmasıyla değil, aynı zamanda bu davranışın başka psikolojik sorunlara zemin hazırlamasıyla da ilişkili. Gazetelere yansıyan, “kredi kartı borcu yüzünden intihar etti”, “kredi borcunu ödeyebilmek için böbreğini sattı” ya da “kredi kartı borcundan dolayı tüm ailesini öldürdü” tarzı haberler bu sorunun geldiği en uç noktayı gösteriyor. Bu nedenle, özellikle Batı ülkelerinde son 10-15 senedir alışveriş takıntısının biyolojik ve psikolojik yönleri bilimsel araştırmalarla inceleniyor, çözüm yolları geliştiriliyor. Bu kitapta, alışveriş yapmanın nasıl bir hastalığa dönüştüğü, insanların hangi nedenlerden alışveriş davranışına yöneldiği ve tedavide nasıl bir yol izlenebileceği bazı pratik önerilerle anlatılmaya çalışılacak.

SAĞLIKLI ALIŞVERİŞ

Gündelik hayatımızı sürdürürken, geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanla ilgili sorumluluklarımız ve hedeflerimiz vardır. Elinizdeki parayı bu sorumluluk ve hedefleri dikkate alarak kullandığınızda sağlıklı bir alışveriş yaptığınızdan söz edilebilir. Paranızın akışını, yaşamak istediğiniz hayatı sürdürmenizi sağlayan öncelikleri belirleyerek yönlendirdiğinizde, paranızı dikkatli bir şekilde harcamışsınızdır.

Bir şey satın almanın altında yatan üç ana motivasyon vardır: İşlevsellik etkeni (ekonomik ve işe yarar olması), duygusal ve sosyal etkenler (duygusal bağ kurmak ve sosyal etkileşim için) ve kimlikle bağlantılı etkenler (ideal kendilik ya da kendini ifade etme amacıyla). Bu üç motivasyonun hepsi birden seçiminizi etkileyebileceği gibi, biri ya da ikisi de etkili olabilir. Örneğin; elektrik süpürgeniz bozulduğunda temizleme becerisi yüksek, evinize sığabilecek en ucuz modeli tercih ettiğinizde işlevsellik ön plandadır. Salona kanepe alırken, iş dönüşü eve geldiğinizde sizi rahatlatacak yumuşaklıkta ve kumaşının desenlerine yıllarca baksanız da bıkmayacağınız bir modele yöneldiğinizde, hem işlevsellik hem de duygusal motivasyon etkilidir. Kolunuza takacağınız çantayı alırken ise hem eşyalarınızı içine sığdırabileceğiniz hem de özgür ruhunuzu yansıtmasını hedeflediğiniz bir spor çantayı tercih edebilir, ya da içine sadece birkaç parça eşya sığmasına rağmen arkadaşlarınızda da benzeri olan bir modeli seçebilirsiniz.

Bir şey satın almaya karar verirken, harcayacağınız tutarı, geçmişten gelen birikmiş borçlarınızı da ödemeniz gerektiğini hatırlayarak belirlediğinizde, geçmişteki hedeflerinizi düşünmüş olursunuz. Barınak, yiyecek, giyim, vergi ve eğlence gibi hayatın gerekliliklerini karşılayabilecek, ne çok fazla ne de çok az miktarda para harcamak şimdiki zamanın hedeflerine uygun olacaktır. Gelecekte karşılaşılabilecek hedefler ve sorumluluklar arasında, acil durumlar, emeklilik, çocukların eğitim masrafları ve yaşlanan ebeveyninizin ihtiyacı olabilecek maddi destek bulunabilir. Bu durumları düşünerek bir kenara ne çok az ne de çok fazla miktarda para ayırırsanız, gelecek hedeflerinizi de dikkate almış olursunuz.

Harcayabileceğiniz doğru miktardaki parayı belirleyen, gelir düzeyiniz, sorumluluklarınız ve değerlerinizdir. Geçmişi, geleceği ve şimdiki zamanı gözettiğiniz sürece yaptığınız alışveriş normal kabul edilebilir. Paranızı iyi yönetiyorsanız, mali konular sizde endişe yaratmaz. Böylece, gelecekle ilgili kaygılarınızı da minimuma indirmiş olursunuz.. Alışveriş isteğinizi erteleyebiliyor ve bundan rahatsızlık duymuyorsanız, alışveriş sizin için bir sorun değildir.

ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞI NEDİR?

Herkes bazı ihtiyaçlarını karşılayabilmek için belli zamanlarda belli miktarda alışveriş yapar. Bazen, hiç ihtiyaç duymadığımız şeyleri de, sevinç, üzüntü, öfke gibi farklı duyguların etkisinde kalarak satın alabiliriz. Her anlamsız, gereksiz ya da aşırı alışveriş davranışı hastalık anlamına gelmez. Alışveriş bağımlılığı dendiğinde, takıntılı biçimde alışveriş yapma, alışveriş yapmayı düşünme, alışverişle ilgili planlar kurma gibi durumları kastederiz. Alışveriş bağımlısı, ihtiyaç dışı ve kontrolsüzce para harcar. Bu durum kişinin ailevi, sosyal ve mesleki hayatını olumsuz yönde etkiler.

Anormal alışveriş yapma davranışı belki yüzyıldan fazladır psikiyatrlar tarafından fark edilmiş bulunmaktadır. Psikiyatrinin öncülerinden Emil Kraepelin ve Eugen Bleu-ler, 20. yüzyılın başında, dürtü kontrol güçlükleri arasında “onyomani” yani satın alma dürtüsünden bahsetmişlerdir. Ancak, 1980’lerin başına kadar onyomani hakkında pek az şey yazılmıştır. Dünya savaşlarının yaraları sarılıp, özellikle batı toplumlarının refahının ve tüketimin artmasıyla birlikte alışveriş sorunları da daha fazla görünür olmaya başlamıştır. Günümüzde ise globalleşmenin etkisiyle, aşırı alışveriş yapmak tüm toplumların sorunu haline gelmiştir.

Alışveriş yapmak gündelik hayatın sıradan bir parçası olduğundan, ne zaman normal dışı ya da patolojik kabul edileceğini de belirlemek gerekir. Aşırı alışveriş davranışının bir sorun olarak fark edilip tanımlanmaya çalışılması son 20 yıllık bir süreyi içerir. Bilinen psikiyatrik hastalıklardan depresyon, şizofreni, kaygı bozuklukları gibi tanı kriterleri net değildir. Bu nedenle de farklı kaynaklarda farklı isimlerle anılmaktadır.

“Takıntılı alışveriş yapmak” (compulsive shopping) dendiğinde, hem obsesif kompülsif bozukluk yelpazesi hem de dürtü kontrol bozuklukları içerisine yerleşen bir durumdan bahsedilmiş oluyor. Zira aşırı alışveriş davranışı kimi zaman takıntılı, kimi zaman da dürtüsel bir davranış özelliği gösterebilir. Kaşık koleksiyonu yapan adam, sigorta primi için ayırdığı parayı 161. kaşığını satın almak için tereddüt etmeden harcayıp, kaşığı cebine soktuğunda içine huzur yayıldığını hissedebilir. Yeşil bir etek alan kadın hiç ihtiyacı olmamasına rağmen o etekle uyumlu bir bluz, ayakkabı, çanta, kolye, küpe almadan, başka bir deyişle kıyafeti tamamlamadan rahat edemiyorsa, burada takıntılı bir durumdan bahsetmek doğru olur.

“Alışveriş bağımlılığı” (shopping addiction ya da addictive shopping behavior) dendiğinde ise, internet bağımlılığı, egzersiz bağımlılığı, patolojik kumar gibi davranışsal bağımlılıklar içerisine yerleşen bir tablo tarif edilmektedir. Davranışsal bağımlılıkta, alkol ya da esrar gibi bir madde olmadan, kişi belli bir davranışı yaparak rahatlama ve huzur hisseder, başka bir deyişle “ödül alır.” Davranışın ödüllendirici özelliği zaman içerisinde bu davranışa bağımlılık geliştirilmesine zemin hazırlar. Madde bağımlılığında olduğu gibi, bağımlı olunan davranışı gerçekleştirmek arzulanır.

Zamanla, o davranışı gerçekleştirmeye tolerans gelişir. Alışveriş sorunu olan bir kişi, başlarda bir alışveriş merkezinden 1-2 parça eşya satın aldığında kendini mutlu hissederken, zamanla, ancak daha fazla ürün alınca aynı rahatlığı hissedebilir hale gelir. Bu duruma tolerans denir. Bazen de artan sayıyla değil, ürünün ancak daha pahalı bir yerden alınmasıyla tatmin yaşanmaya başlanabilir. Bu süreçte, kişinin kredi kartı limitleri ve kredi kartı sayısı artmaya başlar.

Madde bağımlılığında, kullanılmadığı zaman fiziksel ve ruhsal olarak maddenin eksikliği hissedilir. Buna geri çekilme hali denir. Mesela vücutta titreme, iç huzursuzluğu, uykusuzluk gibi bir belirti varsa, kişi bağımlı olduğu maddeyi tekrar alıp rahatlama ihtiyacı duyar. Maddi ya da mesleki sorunlar nedeniyle alışverişe gitmesi engellenen bir kişi, gün içerisinde sık sık alışverişi hayal edip, buna bağlı huzursuzluk ya da mutsuzluk hissedebilir. Yeni piyasaya çıkan bilgisayarı kredi kartı limiti yetmediği için alamayan bir adam, önce mağazadaki çalışanlarla tartışıp, sonra da kendisini o mağazaya sokan eşine çatabilir. İş yoğunluğundan dolayı alışverişe gidemeyen kadın, iş arkadaşı yeni çantasıyla şirkete geldiğinde kıskançlık ve huzursuzluk hissederek bütün gün kendisini ofisine kapatıp arkadaşıyla karşılaşmamaya gayret edebilir ve belki de ancak akşam iş dönüşü kendisine yeni bir parfüm aldığında rahatlayabilir.

Alkol bağımlısı kişi, iki kadeh içip kalkmaya niyetlense de, çoğunlukla kendine koyduğu sınırı aşar. Alışveriş bağımlısı da benzer şekilde kızının okul kitapları ve defterlerini alma niyetiyle girdiği mağazadan kendisine toka, kalem ve başka ıvır zıvır alarak çıkabilir. Her seferinde kendisine harcama sınırı koysa da mutlaka vazgeçilmez gelen bir şey görüp satın almak ister. Kredi kartlarının alışveriş sorununu tetiklediğini düşünen kadın, acil durumlarda kullanmak üzere tek bir kredi kartını çantasında taşıyor olabilir. Fakat kredi kartı limiti dolunca borcunu internetten hemen ödeyip alışverişe devam edebilir.

Bağımlı kişi sürekli olarak davranışlarını değiştirmeye çalışır ama başarısız olur. Her sabah, davranışınızı durduracağınıza söz vererek uyanırsınız, fakat sonunda sözler tutulmaz.

Bu süreçte şöyle cümleler çok sık duyulabilir: “Gardrobumu düzenleyip hiçbir şeye ihtiyacım olmadığını düşündüğüm ve kredi kartı borcumu yeni kapatmış olmam nedeniyle kendime gelecek ay için daha az borç hedefi belirlediğim gün, sevdiğim ayakkabıcının cep telefonuma gelen indirim haberini alır almaz planlarım uçtu gitti.” Bir başkası, yoğun geçen bir iş gününün sonunda işyerinin yanındaki mağazadan belki de en fazla 1 kez dinleyeceği 4-5 CD ve sadece resimlerine bakıp çöpe atacağı birkaç dergi alarak çıkabilir.

Bağımlılık gelişmeye başladıkça, zamanın büyük kısmı bağımlı olunan davranışla meşgul olarak geçer. Alışveriş bağımlısı, dergileri, katalogları, internet sitelerini saatlerce inceleyebilir. Kişinin hayatındaki önem sırası değişir. Alışveriş dışındaki faaliyetler geri planda kalır. Bir yandan da alışveriş sorununu gizlemeye çabalar. Eşyaların durduğu dolaplarda yenilerine yer açabilmek için sürekli bir düzenleme yapar. Maddi sorunlara çözüm bulmak için de belli bir mesai ayırması gerekir.

Bağımlılıkta, gündelik hayatın içindeki diğer önemli işlerle meşguliyet azalır. Alışveriş bağımlısı, arkadaş buluşmalarına katılmak ya da yıllık doktor kontrolüne gitmek yerine, kataloglarda ya da dergilerde gördüğü ürünleri satın almak için alışverişe çıkmayı tercih eder. Manevi deneyimlerden haz almak güçleşir. Öğlen yemek için ofisten çıkarak kısa bir yürüyüş yapıp dinlenmek yerine internette alışveriş sitelerine bakmayı tercih eden elemanın öğleden sonraki performansı düşebilir. Alışveriş merkezinde fazla vakit geçirdiği için eşiyle ilgilenemeyen bir kişi evlilik hayatında sorunlar yaşayabilir. O kişi için, çocuklarla kaliteli vakit geçirmenin yolu alışveriş merkezinde dolanmak olabilir.

Alışveriş bağımlısı, olumsuz sonuçları görmesine rağmen, sorunu inkâr edercesine alışveriş yapmaya devam eder. Bağımlı, eşi ya da diğer yakınlarının gösterdiği öfkeli tepkilere ve mali güçlüklere rağmen, istediği an davranışını sonlandı-rabileceğini, her şeyin kontrolü altında olduğunu düşünür. Ay sonu faturaları güç bela öderken ter döken kişi, iki gün sonra gördüğü yeni ayakkabıyı alabilir. Kredi kartı borçlarının her ay minimum ödeme tutarını ödeyerek, borçlarının gittikçe arttığını fark etmeyebilir.

Bir tanı kategorisi olarak “davranışsal bağımlılıklar” da aslında tartışmaya açıktır. Alışveriş davranışı bağımlılık haline gelmiş olsa da, istemli olarak durdurulamaz değildir. Eğer davranışların dizginlenmesinde yaşanan her tür güçlüğe “hastalık” damgası vurulursa, bazı kişiler sorumluluk almaktan kaçınıp yanlış davranışlarını hastalığa atfedebilirler. Kitabın ilerleyen bölümlerinde farklı alışverişçi tiplerinden bahsedildiğinde, aşırı alışveriş yapmanın birçok psikiyatrik tabloyla iç içe geçtiği ve tek bir tablo olmadığı daha iyi anlaşılacaktır.

İster alışveriş bağımlılığı densin, ister takıntılı alışveriş, sorunlu alışveriş davranışıyla ilgili bilimsel literatüre bakıldığında, tablonun tarifinde Mc Elroy ve arkadaşlarının 1994 tarihli çalışmalarında kullandıkları tanı kriterleri dikkate alınmaktadır. Mc Elroy ve arkadaşları, takıntılı satın alma davranışını tarif etmek için aşağıdaki kriterleri belirlemişlerdir:

1. Aşağıdakilerden en az birisinde tarif edildiği şekilde alışveriş yapma veya satın almayla hayata uyumu bozucu meşguliyet ya da uyumu bozucu alışveriş yapma yahut satın alma dürtüsü

a)    Karşı gelmesi güç, kişiye anlamsız gelen ya da zorlayıcı biçimde zihne sokulan sık alışveriş yapma düşüncesi ya da eylemi

b)    Sık sık bütçeyi aşacak miktarda alışveriş yapmak, ihtiyaç duyulmayan şeylerin alınması ya da niyetlenilenden daha uzun süre alışveriş yapmak

2.    Satın almayla meşguliyet, satın alma dürtüsü ya da satın alma davranışları kişide belirgin huzursuzluğa neden olur, zaman alıcıdır, sosyal ya da mesleki işlevselliği belirgin olarak etkiler ya da mali sorunlara (iflas etmek ya da borçlanma) neden olur.

3.    Aşırı alışveriş davranışı başka bir psikiyatrik hastalık (mani ya da hipomani) sırasında ortaya çıkmamıştır.

Takıntılı alışveriş yapma, DSM-III’te başka türlü adlan-dırılamayan dürtü kontrol bozuklukları içerisinde incelenmiştir. Alışveriş takıntısı, alkol ve madde bağımlılığı ve yeme bozukluğuna benzer özellikler taşıdığı gibi, bu tablolara eşlik de edebilir. Alışveriş takıntısı, maddi manevi kayıplarla birlikte, kişinin sosyal, ailevi ve mesleki yaşantısını olumsuz etkileyerek, depresyon ve kaygı bozukluklarına da neden olabilir. Bazen de depresyon ya da kaygı bozukluğu olan bir kişi kendini iyi hissedebilmek için alışverişe yönelebilir.

Takıntılı alışverişte, diğer dürtü kontrol bozukluklarında olduğu gibi mutlaka satın alma dürtüsü olması gerekmez. Aşırı alışveriş davranışını hastalık olarak kabul edebilmek için, satın alamamak ya da alışverişle ilgili herhangi bir etkinlikten uzak kalmak kişide belirgin huzursuzluk yaratmalıdır, davranış kişinin büyük zamanını almalıdır, kişinin sosyal ve mesleki işlevselliğini olumsuz etkilemelidir ya da mali güçlüklere neden olmalıdır.

Takıntılı alışveriş sorunundan bahsedebilmek için alışverişin mutlaka bir ürünün satın alınmasıyla sonuçlanması gerekmez. Bazı kişiler saatlerini mağazaları gezip ürünleri inceleyerek geçirebilir ve sonuçta hiçbir şey almayabilirler. Hiçbir şey satın almasa da işyerinde saatlerini alışveriş sitelerinde geçiren ve sonuçta iş başarısında düşme yaşayan bir kişide de alışveriş sorunu olduğu söylenebilir. Harcanan paranın miktarı da takıntı hakkında bilgi vermez. Para harcama şeklinin kişinin hayatı üzerindeki olumsuz sonuçlarına rağmen kişi aynı davranışını sürdürüyorsa, o zaman takıntılı alışverişten bahsedilebilir.

Takıntılı alışveriş yapan kişiler, çoğunlukla yalnız başlarına alışverişe çıkmayı tercih ederler. Bazen kendileri gibi alışverişe meraklı arkadaşlarıyla da alışveriş yapabilirler. Genel olarak, alışveriş şahsi bir zevktir ve alışverişten hoşlanmayan kişilerin yanında utanç duymaya neden olabilir. Büyük alışveriş merkezinden semt pazarına kadar her yerde alışveriş yapılabilir. Bu nedenle her gelir kesiminden kişide alışveriş sorunu gelişebilir.

 “Elmas, her zamanki gibi semt pazarından dönerken, iki pazar arabasını tek başına çekmekten yorgun düşmüştü. Haftada üç gün pazara çıkıyordu. 34 yaşındaydı ve 2 çocuğu vardı. Çocuklar okuldan gelmeden eve dönüp buzdolabına yeni aldıklarını yerleştirmesi gerekiyordu. Tabii yeni alınanlar için dolapta yer açabilirse. Geçen hafta aldıklarından çürüyenleri ayıklayıp sağlamları ayıracaktı. Pazardaki renk renk meyve sebzenin görüntüsü, kokuları ve onları elleyip tek tek seçmek ne kadar huzur vericiydi. Kim bilir ailesine ne yemekler yapacak ve onları ne kadar mutlu edecekti. Geçen haftanın barbunyasından çürümemiş olanla bu hafta aldığı barbunyayı karıştırsa dört kişilik yemek çıkarabilirdi. Ah bir de pazarda bu kadar vakit geçirmese, belki daha değişik yemekler de yapabilirdi. Elmas, çektiği pazar arabalarını gören komşularla göz göze gelmekten kaçınarak apartmana girdi. Bir sefer Oo misafirin var galiba’ diyen bir komşuya, yüzü kızararak onaylar tarzda başını sallamıştı. ‘Ağzı olan konuşuyor, sana ne kadın?’ diye düşünmüştü. Eskisi gibi görüşmüyordu komşularla. Neyse ki eşi her şeyi önüne bekleyen bir adam olduğundan, açıp da buzdolabının tıkış tıkış halini görmüyordu. Zaten Ahmet eve gelir, yemekten sonra salona çekilip televizyon izlerdi. Ne de olsa bütün gün işte yoruluyordu. Eh, Elmas da kendi gündelik sorunlarıyla onu meşgul edecek değildi. Belki de eşi Elmas’la biraz ilgilense, gününün nasıl geçtiğini sorsa, kendi işini anlatsa, pazar günleri kahveye gitmese de çocukları ve karısıyla vakit geçirse, Elmas da bu kadar doldurmayacaktı buzdolabını. ”

TAKINTILI ALIŞVERİŞİN DÖRT AŞAMASI

Takıntılı alışveriş tablosunun dört aşaması vardır:

1)    Beklenti: Belli bir ürüne sahip olmak ya da alışveriş eylemiyle ilgili düşünce, arzu ya da zihinsel meşguliyet.

2)    Hazırlanma: Kişi alışveriş ya da para harcamaya hazırlanır. Alışveriş yapmak için ne zaman, nereye gidileceği, hatta hangi kredi kartlarının kullanılacağı düşünülür. İndirimdeki ürünler, yeni moda ürünler ya da yeni mağazalar araştırılmıştır.

3)    Alışveriş: Alışverişin yapıldığı aşamadır. Takıntılı alışveriş bozukluğu olan kişiler, bu evrede yoğun bir heyecan duyduklarını söylerler.

4)    Para harcama: Ürünün satın alınıp mağazadan çıkılmasıyla eylem tamamlanır. Kişi sıklıkla pişmanlık, utanç ya da kendi kendini hayal kırıklığına uğratmış gibi hisseder. Bazen, coşku ve alışveriş tamamlanmadan önce var olan olumsuz duyguların kaybolması da hissedilebilir.

TAKINTILI ALIŞVERİŞİN EMARELERİ

Alışveriş davranışı çoğu insan için zaman zaman aşırı bir boyut alsa da alışverişin her zaman bir sorun olmayabileceğini

yukarıda söyledik. Takıntılı alışveriş davranışından ne zaman şüphelenilmesi ve ne zaman bir uzmandan yardım alınması gerektiği konusu aşağıda tekrar özetlendi.

Şu durumlarda bir uzmandan yardım almak gerekebilir:

a.    Kazanılan her kuruş harcanıyorsa

Önemli olan ne kadar çok para kazanıldığı değildir. Kazanç artsa da ay sonu bankada yine yine bir birikim oluşmaz. Daha fazla kazanmak; daha fazla harcayabilmek ve dolayısıyla daha büyük hayal kırıklığı yaşamaktır.

b.    Sınırları kabullenme ve hayal kırıklığına tahammül edebilme güçlüğü çekiliyorsa

Takıntılı alışveriş sorunu olan bir kişi için mağazada gördüğü herhangi bir ürün “acil ve gerekli şeyler” kategorisinde-dir. Satıcı, ertesi gün indirim olacağını söylese de, kişi kendini o ürünü hemen satın almak zorundaymış gibi hisseder. Aksi takdirde, sabah başka birinin kendisinden erken gelip o ürünü alabileceğinden endişe duyar. Satın alamayan ve beklemek zorunda kalan kişi, aslında huzursuzluk ve hayal kırıklığı hisleriyle yüzleşmekten nefret ettiği için sınırsızca alışveriş yapmaktadır.

c.    İtici bir enerji hissediliyorsa

Bazı alışveriş takıntısı olan kişiler, yaptıkları harcamanın gereksizliğini ya da abartıyı fark etseler de, içlerinden bir şeylerin onları bir nevi “çektiğini”, “dürttüğünü” ve adeta buna karşı koyamadıklarını dile getirirler. Kişi sırf yeni sezonda neler olduğuna göz atmak için girdiği AVM’nin kapanış anonsunu duyduğunda, saatlerdir su içmediğini ve boğazının kuruduğunu, yanaklarının alev alev olduğunu fark edebilir. Sonuçta bu enerji, tükenmeye ve yorgunluğa dönüşür.

d.    Harcamalarla ilgili belirsizlik varsa

Kredi kartında ne kadar borç biriktiğine dikkat edilmeyebilir. Genel bir bütçe yapmaktan kaçınılabilir. Harcamaların hesaplanmaması, sorunun boyutunu görmeyi engelleyerek inkâr edebilmeyi kolaylaştırır.

e.    En zor zamanlarda en fazla oranda harcama yapılıyorsa

Mali sorunlar yoğunlaştıkça, kaygıyı azaltabilmek için daha fazla alışveriş yapılabilir. Tersine maddi durum iyileşirse, kişi kendini kontrolde hissedip harcamasını kısabilir.

f.    Kısa süreli tatminler yaşanıyorsa

Bir alışverişten duyulan tatmin sonsuza dek sürmez. Yeni olta setiyle çıkılan ilk balık avından kısa bir süre sonra dağ bisikletine merak duyulabilir. Aslında alışverişler kişinin kendisiyle ilgili fantezilerini doyurmaya hizmet etmektedir. Her…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur