Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Alman Gizli Servislerinin Türkiye Operasyonları
Alman Gizli Servislerinin Türkiye Operasyonları

Alman Gizli Servislerinin Türkiye Operasyonları

Talip Doğan Karlıbel

Son yüzyılda Türkiye’nin yok olma eşiğine gelmesinin, milyonlarca insanını kaySon yüzyılda Türkiye’nin yok olma eşiğine gelmesinin, milyonlarca insanını kaybetmesinin ve acılar çekmesinin nedeni Almanya…

Son yüzyılda Türkiye’nin yok olma eşiğine gelmesinin, milyonlarca insanını kaySon yüzyılda Türkiye’nin yok olma eşiğine gelmesinin, milyonlarca insanını kaybetmesinin ve acılar çekmesinin nedeni Almanya ve onun emperyalist isteklerine alet olmasıdır. Almanya, Türkiye’nin bu vefakâr davranışını kendi topraklarında birçok yıkıcı ve bölücü örgüte destek vererek göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm anayasal sistemini çökertmek isteyen veya bölmek isteyen tüm siyasi ve askeri güçler, Almanya topraklarında yeşermiş, büyümüş ve tehdit edici boyutlara erişmiştir. • Alman istihbaratlarının bağlantılı olduğu tarikatlar hangileridir? • NGO’ların içimizdeki yerli ve yabancı temsilcileri kimler? • Necip Hablemitoğlu’nu Alman İstihbaratı mı öldürdü? • Özdemir Sabancı neden Alman savcılığını bilgilendirmek istemişti? • Semih Tufan Gülaltay, Alman Narkotik İstihbaratı’yla nasıl bir işbirliği içindeydi? • Doğu Alman Gizli Servisi STASİ (Staat Sicherheits Dienst) PKK’ya nasıl destek sağladı? • Alman istihbaratları ile ortak çalışan “Ulusalcı Çeteler” kimlerden oluşuyor? • Türkiye’deki illegal örgütlerin Alman istihbaratları ile bağlantısı var mı? Bu ve bunun gibi birçok sorunun cevabı, Talip Doğan Karlıbel’in titiz araştırmaları ve sunduğu resmi belgelerle gün yüzüne çıkıyor. Bu kitapta, Türkiye’deki Alman Vakıfları’nın, ulusalcı çetelerin, Necip Hablemitoğlu, Özdemir Sabancı ve Hrant Dink suikastlarının iç yüzünü okuyacak; Alman Gizli Örgütleri’nin ve yerli işbirlikçilerinin iz bırakmadan, ustaca oynadıkları oyunları ve bu kitabın anlatmak istediğinin çok ötesindeki farklılıkları anlamaya ve düşünmeye başlayacaksınız.

İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
Türkiye’de Alman Vakıfları
Vakıfların görünen yüzleriyle ilgilendikleri alanlar
ALMAN ATANLARININ MİSYONERLİK
FAALİYETLERİ
Ortodoks Misyonerlik Faaliyetleri
MİSYONERLERİN ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ.
Dr. Necip Hablemitoglu’nun yaptığı anlaşmalar.
özel mermi daha öldürücü.
NGO’lar.
Konrad Adenauer Vakfı ve Türk Demokrasi Vakfı
Konrad Adenauer Vakfı
Türkiye Belediyeler Birliği ve KAV
Doğrudan doğruya istihbarat ajanlığı!
Türkiye Belediyeler Birliği Meclis Toplantısı .
Alman İstihbaratı ve Dinci guruplar
BND ve Almanya’daki Türk şeriatçıları.
BND ve toplantılar.
özdemir Sabancı suikasti ve DHKPC.
Suikastın operasyona! çeldi ve faillerin izlediği yol
Neden Sabancı?.
Sivas katliamını gerçekleştirenler de Almanya’da
Hrant Dink suikastının Almanya bağlantıları
Telefon dinleme raporu.
Suç makinesi Gülaltay
BKA’nın (Bundeskîrimlnalamt) Türkiye’deki
İllegal faaliyetleri
Doğu Almanya ve PKK
STASİ ve Türkiye Masası
Türk basın mensupları
Alman Vakıflarının CHP, ANAP ve
DYP partilerine yaptıkları para yardımları
Kaynaklar

ÖNSÖZ
Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş işçi neslinin oluşturduğu iş gücünün, 2004 yılında AB’ye katılan birçok küçük devletin nüfusundan bile fazla olduğu çok açıkça görülebilir. Türkiye ünıter bir devlet olarak orada bulunan yurttaşları ile AB Parlamentosu’nda veya diğer karar mekanizmalarında yoktur. Ancak Almanya Parfamentosu’na ve AB karar sistemine etki edecek bir güce sahiptir.
Almanya, yüzyıldan fazla kendisine bu kadar yakın olan, dünyada her türlü platformda kendisini dost olarak gören ve her konuda istediği desteği sağlayan bir ülkeye gerekli desteği ve ilgiyi göstermiş midir? Bunun cevabını olumlu olarak vermek çok zor. Çünkü çoğu ülke, özellikle Almanya, uluslararası siyasette ve tüm devlet ilişkilerinde duygusal hasletlere, diğer tüm büyük devletler gibi önem vermez. Bizler, millet olarak tüm siyasi ilişkilerimizde kendi çıkarlarımızı duygusal nedenlerle arka planda tutarız. Dünyada hiçbir millet duygularıyla hareket etmez. Eğer öyle hareket etselerdi Kıbrıs’ı ilk önce Arapların tanıması gerekirdi. Bununla ilgili tarihimizde yüzlerce örnek vardır Maddi yetersizliklerimiz, üretimsizliğimiz ve derinlemesine siyasi bilinçsizliğimiz, bizi psikolojik olarak özellikle Batılı dostlarımız karşısında aşağılık kompleksine itmekte ve onların karşısında her zaman hakkımızı aramada yetersiz kalmamıza neden olmaktadır. Diğer Batılı ülkeler gibi Almanya da Türkiye’nin üniter yapısını bozmak için çalışan ve anayasal düzenini değiştirmek isteyen örgütlere ve gruplara zemin hazırlamış, onları desteklemiş, onlara maddi ve manevi yardımda bulunmuştur. Dünya üzerinde ne kadar küçük devlet olursa, kendilerinin gücünün o denli büyük olabileceğini gördüğü için gerçekçi davranmış, gerek Yugoslavya’nın ve Çekoslovakya’nın bölünmesinde, gerek Romanya, Macaristan ve Polonya’nın siyasal yapısının değişiminde gerçek anlamda rol almıştır. Bunları zayıflatıp kendi oyun alanı haline getirmiştir. Bu arada Türkiye’nin bölünmesi ve parçalanması da tüm diğer ülkeler gibi, Almanya’nın da işine gelmektedir. 73 milyon nüfusuyla Almanya’nın arka bahçesi olamayacak kadar büyük bir ülkenin AB’ye girmek istemesi, Almanya’yı tedirgin etmektedir. Bu nedenle de AB karar mekanizmalarına; Avrupa Konseyi’ne, Avrupa Birliği Parlamentosu’na, Avrupa Birliği Komisyonu’na, ekonomik ve sosyal komitelere; Türkiye’nin girmemesi için “imtiyazlı ortaklık” teklifi getirilmiştir. Bu teklifi yapan Hıristiyan Demokrat Parti ve Avrupa Birliği Parlamentosu Hıristiyan Birlik Grubu, Türkiye’yi “aday” (candidate) ülke olarak değil “adaylığa rıza gösteren” (acceding countrıes) ülke olarak görmektedir.
Son yüzyılda Türkiye’nin yok olma eşiğine gelmesinin, milyonlarca insanını kaybetmesinin ve acılar çekmesinin nedeni Almanya ve onun emperyalist isteklerine alet olmasıdır. Almanya, Türkiye’nin bu vefakâr davranışını kendi topraklarında birçok yıkıcı ve bölücü örgüte destek vererek göstermiştir. Türkiye Cumhuriyetinin tüm anayasal sistemini çökertmek isteyen veya bölmek isteyen tüm siyasi ve askeri güçler, Almanya topraklarında yeşermiş, büyümüş ve tehdit edici boyutlara erişmiştir.
Bu örgütlerin siyasi yapılarının hepsi Alman devlet yapısının lam tersi uzaklıkta ve uzlaşmaz bir noktadadır. Ancak çıkarlar ortak ve aynı yöndedir.
Almanya bir hukuk devletidir. Kanunlar karşısında herkes eşit haklara sahiptir. Diğer Batılı ülkeler gibi, kendi ekonomik ve siyasi çıkarları için, her türlü riski göze alabilecek şekilde tasarlanmıştır. Almanya, dünya düzeninde, ekonomik güç dengesinin hassas düzeneğinde süper güç olarak kaldığı sürece, her türlü doğal kaynağı, petrolü, nükleeri, altını, diğer değerli madenleri her zaman takip etmek ve kendi pozisyonunu sağlam tutmak amacındadır.
Nükleer gücü kendisi, kendi ülkesinde ortadan kaldırmak isterken başka ülkelerde kurmaya çalışmakta, altın madenlerinin işletilmesini çevreci baskılarla durdurmak isterken, dünya borsalarında altın alım satımında ön saflarda yer almaktadır. Müttefiki gördüğü ülkelerin ekonomik büyümelerini desteklediğini gösterirken, kendi bankaları yoluyla bir gecede milyarlarca markı veya Euro’yu vakumlayarak, ülkelerin mali krizlere girmesini sağlamış ve ekonomik krizlerden sonra salık verdiği özelleştirmenin ucuz nimetlerinden faydalanıp, birçok stratejik değerleri diğer batılı ortakları ile ucuza kapatma başarısını göstermiştir.
Türkiye, dışarıdan kendine yönelen tehditleri görmezden gelemez. Bunları kendi gençligiyle paylaşmalı ve onları bilinçlendirmelidir. En acı olanı ise maalesef toplum kendi geleceğini ve zenginliklerini çaldırmak İstemeyen ve kendi milletine sahip çıkmaya çalışan kendi öz evlatlarını unutuyor. Katledilmelerine veya bir köşede kalmalarına seyirci kalıyor Hangi siyasi görüşte olursa olsun, kendi ülkesine hizmet et mek İsteyen, halkının refahını düşünen tüm insanlarına sahip çıkmalı, onlarla bir bütün olmalıdır. Türkiye tarihini unutuyor, köklerini unutuyor. İçinde barındırdığı tüm zenginlikleri kusmak istiyor, fakat yerine koyacağı hiçbir değerinin olmadığını bilmiyor. Dinsel inançlarını kendince yaşamıyor, milli hasletlerini kendince inceleyemiyor, kendini kendi gibi görmek istemiyor ve kendi kendinden korkuyor, çekiniyor. Irksal, inançsal, siyasi durusunda, bölgede, dünyada ve hatta kendi içinde çok büyük bir güç olduğunu unutuyor.
Bu coğrafyada var olduğu müddetçe büyük güçlerin oyun alanında ve onların savaş bölgesinde olduğunu unutuyor. Sakin, sessiz bölgelerde yaşayan gelişmiş ülkelerin refahına hayıflanıyor. Dünyanın en tehlikeli yerinde yaşadığını unutuyor… Refah ve mutluluğun asla reva görülemeyeceği bir yerde..,
Bahsettiğimiz ülke, bizim üzerinde yaşadığımız vatanımız. Dünya’nın en stratejik bölgesinde nefes alıp veriyor… Ortadoğu’nun ve Avrasya’nın geçit noktasını oluşturuyor, binlerce yılın izlerini taşıyor… Ölümü ve yaşamı, var olmayı ve yok olmayı, hepsini birlikte yaşıyor. Tüm güçlerin hareket noktası… Dünya ticaretinin, hatta medeniyetinin dönüm noktası; gelecek elli yılın ülkesi…
Bu ülkenin insanları bin yıldır batıya yürüyor…
Dünya’da hiçbir millet bu kadar uzun zaman yürüyemez ve çok az ülke vardır ki bu denli üzerine oyunlar oynanan, bahisler açılan…
Yine çok az ülke vardır, bu kadar çeşitli kültürü içinde barındırıp yoluna devam edebilen; düşse de kalksa da yoluna devam etmiş, kaybetse de kazansa da var olmak isteyen…
Bunu hiçbir ülke başaramadı; hepsi parçalanıp ayrıldılar ve bu oyunun bas aktörlerinin arka bahçesi oldular…
Bu kitapla, Türkiye’deki Alman vakıfları, ulusalcı çeteler. Necip Hablemitoğlu, Özdemir Sabancı ve Hrant Dink suikastlarını, Alman gizli örgütlerinin ve yerli işbirlikçilerinin iz bırakmadan, ustaca oynadıkları oyunları ve bu kitabın anlatmak istediğinin çok ötesindeki farklılıkları anlamaya ve düşünmeye çalışacaksınız.

Türkiye’de Alman Vakıftan
Türklerin Almanya’da bulunmaları bir keyfiyet nedeniyle değil, bir zaruret sonucudur. Verdikleri mücadele de. Alınan Derin Devleti’nin asimilasyon politikasına karsı kimliğini koruma savaşıdır.
Alman Vakıflarının Türkiye’deki Mevcut Durumları;
“Alman vakıfları, Türkiye’nin cennetine talip olmuşlar, biz ise, Almanya’nın cehenneminde yaşıyoruz.” O nedenle Alman vakıfları ile Türk kuruluşlarını kıyaslamak abesle iştigaldir. Onların, Türkiye’de nüfuz alanları geniş… Para pul sıkıntıları yok, diledikleri gibi al oynatıyorlar, hareket sahaları geniş; partiler, üniversiteler, sendikalar, gazeteler, barolar, belediyeler ve marjinal uç kesimler kapılarını sonuna kadar açmış etkinliklerine ev sahipliği yapıyorlar. En üst makamdan en alt kademelere kadar (TSK ve emniyet hariç) etkinliklerinde buluşturuyorlar. Projelerini Türk hükümetlerine kabul ettiriyorlar. Kendi devletlerinden, istedikleri projeleri ve mali desteği alıyorlar. Gelecekte, ülkelerinin menfaatini büyük oranda bu topraklarda görüyorlar. O halde, “Türkiye’de ne isler çeviriyorlar?” soruları gülünç değil mi?
Böyle bir konu başlığı dahi bize has döşenmiş mayın tarlasına girmemiz için yeterli bir neden! Türkiye’nin geleceği açısından ciddi kaygılar taşıyan aydınlarımızın, konunun önemini (vahametini) kamuoyu ile paylaşmaları, aynı zamanda milletimize verdikleri son mesajları olmuştur. Amacımız; harici ve dahili fırsatlar ülkesi haline getirilen vatanımızda, kendi ülkelerinin çıkarları için, hukuk dışı yöntem ve metotlarla kendilerine sağlanan kanuni haklarını aşarak gizli faaliyetler içinde olanların sultaları ve dîger yandan, yasal haklarını dahi kullanamayanların yaşadıkları veya doğru dürüst yaşayamadıkları Türk varlığı. Bir taraftan bilinçsiz ve masumane bir anlayışla ekonomik sarılarını iyileştirmeye yönelik davetli bir halk topluluğunun kimlik mücadelesi, diğer taraftan ise bir isteğe ve ihtiyaca dayanmadığı halde, bir ülkenin diğer bir ülke içinde ilgilendikleri alanlar ve faaliyetleri
1 (Türklerin Almanya’daki varlık sebepleri:
Almanya’da bulunan Türk Kuruluş ve Vakıfları’nın varlık nedenlerini basit bir cümle ile izah edebiliriz: Dönmek u/ere gider, vatandaşlarımızın, aile birleşimi ve bir dizi etken nedeniyle dönmekler vazgeçmeleri ve artan nüfus şartlarının ………

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Aktüel Siyaset
  • Kitap Adı Alman Gizli Servislerinin Türkiye Operasyonları
  • Sayfa Sayısı224
  • YazarTalip Doğan Karlıbel
  • ISBN9752542112
  • Boyutlar, Kapak 13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviNeden Kitap / 2007

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur