Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Halıdaki Desen
Halıdaki Desen

Halıdaki Desen

Henry James

Bir roman yazarı olarak sayısız eserle ustalığını kanıtlamış Henry James, 19. yüzyılın sonlarına doğru bir tiyatro macerasına da adım atar; ancak üç kere Nobel…

Bir roman yazarı olarak sayısız eserle ustalığını kanıtlamış Henry James, 19. yüzyılın sonlarına doğru bir tiyatro macerasına da adım atar; ancak üç kere Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday olan yazarın okuru büyüleyen onca romanının yarattığı beklenti, sahnede olumlu karşılık bulmaz. Bunun üzerine James takip eden birkaç yılı sanat, edebiyat, edebî yetenek gibi kavramlara kafa yorarak geçirir. Halıdaki Desen’de James, “sorunlu sanat bilinci” diye adlandırdığı bu edebî sorunu, fena halde merak uyandıran bir macerayla paralel olarak ele alır.Hugh Vereker adlı pek meşhur yazar, eserlerinde tıpkı bir halıdaki desen gibi, dikkatle bakıldığında görülebilecek bir gizem olduğunu öne sürmektedir. Aynı zamanda bir edebiyat eleştirmeni olan isimsiz anlatıcıysa bu gizemi saplantı haline getirir: Anlatıcı mı Vereker’ın düşündüğü gibi dönemin kendini bilmez eleştirmen bozuntularındandır, yoksa Vereker mı anlatıcının düşündüğü gibi dönemin kendini dev aynasında gören vasat yazarlarındandır?“Bugünlerde, hepimiz halıdaki deseni arıyoruz.”T.S. Elliot

I

Hayatımda birkaç şey başardım ve birkaç penny kazandım; belki de kendilerini benden üstün görenlerden daha başarılı olduğumu düşünmeye başlamak için bile yeterli zamanım oldu; fakat geri dönüp kat ettiğim yola baktığımda (huzursuz edici bir alışkanlık, çünkü henüz bu yolda fazla ilerlediğim söylenemez) ilk adımlarımı George Corvick’in nefes nefese ve büyük bir endişeyle benden yardım istemeye geldiği gece attığımı söyleyebilirim. George benden daha fazla şey başarmış, daha fazla para kazanmış bir adamdı, buna rağmen bana göre zaman zaman zekâsını hakkıyla ortaya koyma fırsatını kaçırdığı olmuştu. Yine de o akşam ona ne kadar iyi bir insan olduğunu gösterme fırsatını asla kaçırmadığını söyleyebilirdim. The Middle için –yazılarımıza yer veren bu dergi hafta ortasında yayımlandığından bu isimle anılıyordu– kabul ettiği bir makaleyi benim yazmamı isteyince sevinçten havalara uçacaktım. Hakkında yazacağım, sayfaları sağlam bir iple bağlanmış kitabı masamın üzerine koydu. Ben de dostumun talebinin detaylarını açıklayan sözlerine pek de kulak vermeden önüme çıkan fırsata, yani kitabın ilk cildine hücum ettim. Bu görev için biçilmiş kaftan olmam dışında ne tür bir açıklamaya gerek vardı ki? Daha önce de Hugh Vereker üzerine yazılar yazmıştım ama daha ziyade hanımefendileri ve önemsiz şairleri konu edindiğim The Middle’da bu yazıların bir kelimesi bile yayımlanmamıştı. Bu kitap onun yeni romanıydı, baskı öncesi dağıtılan nüshalardan biriydi, kitabın onun itibarı üzerinde nasıl bir etki sağlayacağından emin olmasam da kendi itibarımı nasıl etkileyeceği konusunda hiç şüphem yoktu. Bu yazarın kitaplarını elime geçen her fırsatta okuyordum fakat onu şimdi okumak istememin özel bir nedeni de vardı: Bir sonraki pazar günü Bridges’de gerçekleşecek bir yemek davetini kabul etmiştim ve Lady Jane’in notunda, Mr. Vereker’ın da orada olacağından söz ediliyordu. Böyle ünlü bir adamla tanışma fırsatı karşısında heyecan duyabilecek kadar gençtim ve bu fırsatın onun “sonuncu”suyla bir aşinalık gerektireceğine inanacak kadar masumdum.

İncelemeyi yazma işini benden önce üstlenen Corvick’in, kitabı okumaya bile vakti olmamıştı zira Paris’e giden gece trenine yetişmesini gerektiren –çok düşünmeden kendini buna mecbur hissetmişti– haberle zihni allak bullak olmuştu. Bu haber, Corvick’in Gwendolen Erme’e yardım etmeyi teklif ettiği mektubuna cevap olarak gelen telgrafla kendisine ulaşmıştı. Gwendolen Erme’ün kim olduğunu az çok biliyordum; onu hiç görmesem de Corvick’in onunla annesinin vefat etmesi durumunda evlenebileceğine yönelik fikirlere sahiptim. Kadının annesi de şimdi ona bu konuda yardımcı oluyor gibiydi; yurtdışından dönerken iklimin ya da bir “kür”ün neden olduğu korkunç bir rahatsızlık sonucu birdenbire yataklara düşmüştü. Bu durum karşısında çaresizce telaşa kapılan, bir an önce eve dönmek istese de yolculuğun doğurabileceği riskler yüzünden tereddüt eden kız, dostumun yardımını kabul etmişti; bense içten içte Corvick’i gören Mrs. Erme’ün birden ayağa kalkacağını düşünüyordum. Corvick’in açıkça benimkinden farklı olan inancı pek de sır sayılmazdı. Bana fotoğrafını gösterirken, Gwendolen’ın güzel olmasa da son derece ilginç biri olduğuna dair bir yorumda bulunmuştu. Gwendolen henüz on dokuz yaşındayken, Corvick’in The Middle’da hakkında dikkat çekici bir inceleme kaleme aldığı, üç ciltten oluşan “Kalbin Derinliklerinde” isimli bir roman yayımlamıştı. Corvick, Vereker hakkında yazacağım inceleme karşısında duyduğum hevesi takdir etti ve yazımın da aynı derecede parlak olacağından şüphesi olmadığını söyledi. Sonrasında elini kapıya koyarak, “Elbette her şey yolunda gidecek, bunu biliyorsun,” dedi. Biraz tereddüt ettiğimi görünce şöyle ekledi: “Yani pot kırmayacaksın.”

“Pot kırmak mı! Vereker hakkında mı! Onun son derece zeki bir yazar olduğunu düşünmüşümdür her zaman.”

“Eh, bu da pot kırmak değil mi? ‘Çok zeki’ de ne demek? Tanrı aşkına, ona ulaşmaya çalış. Anlaşmamızdan yazar zararlı çıkmasın. Elinden geldiğince, benim ondan nasıl söz edeceğimi düşün, sen de öyle yazmaya çalış.”

Bir an düşündüm. “Yani, onun yazarlar arasında açık ara en iyisi olduğuna dair bir şeyler mi söyleyeyim?”

Bir inleme sesi çıkararak yakındı: “Nasıl yani, ben yazarları bu şekilde karşılaştırmıyorum ki. Çok zor bir şey değil! Vereker bana daha çok ender bir haz veriyor; bir çeşit,” biraz düşündü “yani apayrı bir his.”

Ne demek istediğini anlamamıştım. “Söylesenize, nasıl bir his tam olarak?”

“Sevgili dostum, bunu senin yazmanı istiyorum zaten!”

O henüz kapıyı çarparak ayrılmadan, kitabı elime alarak bu hissi dile getirmeye koyulmuştum. Gecenin yarısını Vereker’ın kitabıyla geçirdim; Corvick bile bu kadar çaba harcamazdı. Vereker oldukça zeki bir yazardı, onun hakkındaki bu izlenimim değişmedi fakat yazarların en iyisi falan da değildi. Diğer yandan, incelememde böyle bir karşılaştırmaya gitmedim. Yine de Corvick’in çok zor değil diyerek nitelendirdiği şeyi başarmakla gurur duydum. Yazıyı gönderince yazıişleri bana her şeyin yerli yerinde olduğunu söyledi; dergi çıktığında da bu muhteşem yazarla tanışabilmek için gerekli koşulların oluştuğunu düşündüm. Bu durum bana bir iki gün boyunca güven verse de sonrasında bu güven duygusunu kaybettim. Vereker’ın bu yazıyı keyifle okuyacağını hayal ettim, fakat Corvick tatmin olmazsa Vereker nasıl tatmin olabilirdi ki? Gerçekten de bir hayranın coşkusunun bazen yazarın arzularından bile ağır bastığını düşündüm. Bu sırada Corvick bana Paris’ten, biraz memnuniyetsiz olarak nitelendirilebilecek bir mektup gönderdi. Mektubunda Mrs. Erme’ün iyileştiğini ve yazımda Vereker’ın kendisine verdiği hissi hiç iyi ifade edemediğimi söylüyordu.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Edebiyat Öykü
  • Kitap AdıHalıdaki Desen
  • Sayfa Sayısı64
  • YazarHenry James
  • ISBN9789750758690
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviCan Yayınları / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Washington Meydanı ~ Henry JamesWashington Meydanı

    Washington Meydanı

    Henry James

    Washington Meydanı, Amerikan edebiyatının düzyazı ustası Henry James’in kaleminden çıkma bir 19. yüzyıl klasiğidir. Roman, İngiliz edebiyat eleştirmeni F.R. Leavis’e göre sessizce çekilen bir...

  2. Ustanın Dersi ~ Henry JamesUstanın Dersi

    Ustanın Dersi

    Henry James

    Genç yazar Paul Overt, davet edildiği bir kır malikânesinde uzaktan uzağa hayranı olduğu ünlü romancı Henry St. George’la ve ilk görüşte âşık olduğu Miss...

  3. Daisy Miller ~ Henry JamesDaisy Miller

    Daisy Miller

    Henry James

    Henry James, ayrı sosyal katmanlara ait iki insan arasındaki ürkek, temkinli ilişkinin görünmez, ama sert duvarlara çarpmasını, alt sınıfı hor gören Amerikan aristokrasisinin eleştirisine...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Alleben Öyküleri ~ Ülkü TamerAlleben Öyküleri

    Alleben Öyküleri

    Ülkü Tamer

    Alleben neresi? Anteplilerin iyi bildiği gibi Alleben, Antep’in içinden onu çoğaltarak geçen, kentin kültürünü biçimlendiren uzun ve güçlü Fırat Nehri’nin geçmişte “gürül gürül akan”,...

  2. Ahh… Turuncu Ceylan Derisi Koltuğum ~ Semra AtasoyAhh… Turuncu Ceylan Derisi Koltuğum

    Ahh… Turuncu Ceylan Derisi Koltuğum

    Semra Atasoy

    Homoerektus siyasetler de kadının işi zor diyen yazar; “İçinizde en masum olan ilk taşı atsın…” Ben bir kadın olarak siyasi arenaya baktığım zaman, çığlıklar...

  3. Kayıtsız Adam ~ Marcel ProustKayıtsız Adam

    Kayıtsız Adam

    Marcel Proust

    Kısa ömürlü bir dergide yayımlanan, sonra herkes tarafından unutulan Proust’un bu öyküsü, Philip Kolb tarafından yeniden bulunmuştur. Öykü 1896 yılında La Vie contemporaine dergisinde...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur