Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Hüseyin Siret
Hüseyin Siret

Hüseyin Siret

Turan Karataş

Muhalifliği, Jön Türklüğü, Adıyaman sürgünü, Pariste, İsviçrede ve Selanikte yaşadıkları, Osmanlının son dönemindeki şahitlikleri, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyetin ilk günlerindeki tavrı ve duruşuyla bir…

Muhalifliği, Jön Türklüğü, Adıyaman sürgünü, Pariste, İsviçrede ve Selanikte yaşadıkları, Osmanlının son dönemindeki şahitlikleri, II. Meşrutiyet ve Cumhuriyetin ilk günlerindeki tavrı ve duruşuyla bir şair: Hüseyin Sîret. Sırlı Bir Derviş: Fahreddin Efendiyi ziyaret eder ve irticalen söyler. Yüz süren dergâh-ı Pire dört başı mamur olur Kırgın Bir Şair: Heyecanı üzerine, yakın dostuyla hissettiklerini tarif eder. Küçücük bir edebî hadise bizleri heyecana getirir, [Tevfik] Fikretle baş başa Aşiyanda ağladığımız günler olurdu. Kendi şiiri üzerine mırıldanır. Ben elem sultanının şairi olduğum için bana zevki, elem ihsan eder. Bedbaht Bir Muhalif: Öğrencilerin sınav kâğıtlarını okuyan Hüseyin Sîreti gören Hakkı Süha Gezgin içtenlikle söyler. Bin gaza ve bin zafer yadigârı bir kılıçla soğan doğramak gibi bir şeydi bu. İçim yandı. Ömer Tuğrul İnançerin takdimiyle, Turan Karataşın kaleminden her yönüyle bir Hüseyin Sîret portresi.

***

Babam H. Mehmet Karataşın aziz hatırasına…

İÇİNDEKİLER

TAKDİM / 9

KISALTMALAR / 13

On söz /15

HAYATI / 19

Soyu ve Ailesi /19

Öğrenimi / 22

ilk memuriyeti ve adının değişmesi / 23

İlginç bir tutuklanma / 24

İngiliz Elçiliği’ne sunulan mektup / 25

Sürgün ve Adıyaman’daki kötü günler / 33

Paris’e kaçış ve Avrupa yılları / 37

II. Meşrutiyetin ilanıyla İstanbul’a dönüş / 41

Hürriyet ve İtilaf Fırkası / 42

Matbuat; Hazine-i Evrak Müdürlüğü / 42

İstanbul’dan ikinci ayrılış; Nice, Selanik ve Cenevre yılları / 43

Vatana ikinci kez avdet / 46

Cumhuriyet Yılları / 47

Son yılları ve ölümü / 55

Mizacı, karakteri ve şahsiyeti /57

EDEBÎ HAYATI VE ESERLERİ / 67

İlk ürünler / 67

Servet-i Fünûn yılları /70

Avrupa’daki yazı hayatı Osmanlı gazetesi ve “Anadolu Mektupları” /72

Şûra-yı Ümmet Gazetesi Yazıları / 73

Lejâl-i Girîzân / 75

Bağbozumu / 77

Kıvılcımlı Kül / 78

Üstadın Şairi 181

İlginç bir hicviye:

Kargalar / &2 Gff Kalmış Bir Cevap /187

İki Kaside / 88

Bir Mektubun Cevabı ve HüseyinAvni Ulaş’a/89

Kitaplarına girmeyen şiirler / 92

EDEBÎ VE SİYASİ ÇEVRESİ / 97

Siyasi çevre / 97

Edebî çevre / 99

ŞİİRİ VE SANATI / 107

İçerik/Tema / 107

Aşk-kadın/ 108

Tabiat /112

Ayrılık ve hasret /115

Diğer temalar /116

Biçim /118

Dil / 120

Etkilenme /122

Netice yerine /125

ESERLERİNDEN SEÇMELER / 131

Şiirleri / 131

NAAT / 147

NESİRLERİ / 151

Namık Kemal /151

Bugünkü Edebiyat ve Udebâmız /154

Ustad Hüseyin Sîret’in bir mektubu / 156

Yahya Kemal’e Dair Bir Mektup] /157

ŞAİRLE YAPILAN MÜLAKATLAR / 161

EDEBİYAT-I CEDİDE’NİN İÇLİ ŞAİRİ: HÜSEYİN SÎRET/ 161

Hüseyin Sîret Diyor ki… / 167

Şair Hüseyin Sîret’le Başbaşa /171

BİBLİYOGRAFYA /177

HÜSEYİN SÎRET’İN YAZDIKLARI /177

HÜSEYİN SÎRET HAKKINDA YAZILANLAR / 180

İSİM DİZİNİ / 185

TAKDİM

Hüseyin Sîret Bey’i, Bursa Erkek Lisesi’nde edebiyat öğretmenim merhum İbrahim Dekak’tan duymuştum —öğrenmiştim diyemeyeceğim— ilk defa… Yine lise yıllarımda edebiyat sevgisi ile birlikte başlayan Türk Mûsikîsi sevgim, bana bir şarkı daha öğretmişti ki; Hüseynî makamında: “Geçti sevdalarla ömrüm ihtiyar oldum bugün” diye başlayan… Ama şarkının son satırı -sebebini kendime bile izah edemesem de- daha bir başka tesir etmişti ruhuma: “Ben huzurunda yer öptüm, tâcdâr oldum bugün”

“Yer öperek yükselmek?” Bu nasıl bir sevdâ idi?

1963—64 yıllarında İstanbul Radyosu’nda Refik Ahmed Se-vengil’in hazırlayıp sunduğu bir program vardı: “Eski Şiirimizin Ustaları” (1964’te aynı isimde kitap halinde basılmıştı.) Bu programda Yunus Emre’den Yahya Kemal Bey’e kadar eski şiirimizin ustaları tanıtılıyor ve özellikle bestelenmiş şiirlerine yer verilip bu besteler de radyo ses sanatkârları tarafından okunuyordu. Hüseyin Sîret Özsever’in anlatıldığı programı da dinlemiştim. “Geçti sevdâlarla ömrüm”ün Şükrü Tunar bestesi olan Hüseynî’si değil, Nuri Halil Poyraz bestesi olan Beyâti’si okunmuştu. “Ben huzurunda yer öptüm tâcdâr oldum bugün” mısra’ı, Hüseynî bir melodik ifade ile değil, Beyâti bir melodik ifade ile…

Aradan zamanlar geçti…

Mûsıkî merakım ve sevgim, bana “Tasavvuf Mûsıkîsi”ni tanıttı. Evet, Tasavvuf’un mûsıkîsi. Peki, Tasavvuf’un kendisi?

Tanıma ve tanıdıkça sevme süreci başladı. —Sonsuz hamd u senâ olsun, hâlâ devam ediyor— Tasavvuf’u öğreten, daha doğrusu tattıran büyüklerimden, azizlerimden, tasavvuf kaidelerinden birinin de mürşid huzurunda “yer öpmek” olduğunu öğrendiğimde, liseli yıllarımda ruhuma daha bir başka tesir eden mısra’ı tekrar hatırladım: “Ben huzurunda yer öptüm, tâcdâr oldum bugün”.

“Yer öpmek” kaidesini bu kadar yüksek bir ifade ile ortaya koyan Hüseyin Sîret Bey’e fatihalar gönderdim…

Ve… Sonra öğrendim ki, Hüseyin Sîret Bey bir tasavvuf ehli imiş, bir derviş imiş. Bu şiir de mürşidine hitaben yazılmış. Artık Hüseyin Sîret Bey’i daha çok seviyordum.

Büyük bir kitap üstadı olan ve “Sahaflar Şeyhi” olarak anılan aziz büyüğüm, merhum Muzaffer Ozak, 1980’de “Türk Tasavvuf Mûsıkîsi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı” adı ile bir vakıf kurdu. Bu vakfın mütevelli heyeti üyelerinden biri olarak kuruluşundan beri görev aldım.

Vakıf; İlâhîler, Yunus Emre Güldestesi, 99 Makamda 99 İlâhî, Zeki Altun, Hayatı ve Eserleri gibi Tasavvuf mûsıkîsine ait notaların yer aldığı kitaplar yayımladı. Vakıf kütüphanesinde, Hüseyin Sîret Bey’in Leyâl-i Girîzân (“Kaçıp Giden Geceler” diye sadeleştirilebilir) adlı şiir kitabının eski Türkçe baskısı vardı. “Artık Hüseyin Sîret Bey’i daha çok seviyordum” ya… Onun; “Ey mihr-i lâyezâlin mehtâb-ı müstenîri” mısra’ı ile başlayan naatının nasıl yazıldığını öğrendiğimde, hele bu naatın aziz büyüğüm, merhum Safer Dal tarafından Sabâ makamında bestelendiğinde, hele hele o naatın: “Asr-ı saâdetinde gelmek nasib olaydı/ Görmüş olurdu billah, Allah’ı görmeyenler” veya; “Bin yıl çalışsa âbid, ma’budu-na erişmez/ Vuslat-serâ-yı-Hakk’a aşkın yegâne rehber” gibi beyitlerini hatırladığımda, o “daha çok sevgi” âdeta bir aşka dönüştü. Öyleyse Leyâl-i Girizânı yeni harflerle yayımlamalı ve gerek bu naat’ın, gerek diğer bestelenmiş eserlerinin notalarına da bu yayında yer vermeli idik.

Biz bu düşünceler ve çalışmalar içinde iken, sevgili kardeşim Abdullah Akın, Hüseyin Sîret Özsever hakkında akademisyen Sayın Turan Karataş’ın bir kitap yazmış olduğunu öğrendiğini söyledi. Acaba buna “tesadüf” mü demeli idik?

Hayatta hiç bir şey “tesadüf” değildir. Her şey bir “Tertîb-i İlâhî”dir. Evet daha önce hazırlanmış, fakat basılamamış “Hüseyin Sîret Özsever” kitabını biz basmalı idik.

Bu “Tertîb-i İlâhî”ye uygun bir davranıştı.

İşte elinizdeki kitabın elinizde oluşunun kısa hikâyesi…

Bu eser yayımlanmakla Sayın Prof. Dr. Turan Karataş’ın emekleri boşa gitmeyip, değerlenmiş oldu. Kendisine bu değerli çalışması için şükranlarımızı sunarken, merhum Hüseyin Sîret Özsever’in ve mürşidi İbrahim Fahreddin Efendi Hazretleri ile Pîri Hazret-i Nûreddîn-i Cerrâhî’nin manevî “huzurlarında yer öpüp tâcdâr olmak” isteriz.

Türk Tasavvuf Musîkisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı

Ömer Tuğrul Inançer

Ön söz

Hüseyin Sîret adı, bugünkü neslin belki de hiç duymadığı isimlerden biridir. Fakat yaşı ellinin üstünde olup da edebiyata, hassaten şiire merakı olanlara sorarsanız, Sîret hiç de yabancı bir sima değildir onlar için. Getirdiği yenilikler ve kendine has prensiplerle edebiyat tarihimizin bir dönemine adını veren “Edebi-yat-ı Cedide” nesli içinde, kimi isimler vardır ki, yaşadığı devirde şöhret sahibi olmalarına karşılık şimdilerde onları tanıyan bulunmaz kolay kolay. Ancak edebiyat tarihlerinde, eskiden basılmış ders kitaplarında görülebilir bu isimler. Hüseyin Sîret de bunlardan sadece biridir.

Hüseyin Sîret, neslinin öncüsü konumundaki Tevfik Fikret kadar güçlü bir kaleme sahip olmasa da; Cenab gibi yaratıcı muhayyileden nasibini tam alamasa da; o dönemde adı Fikret ve Cenab’dan hemen sonra zikredilen bir şair; ömrünün en verimli çağını sürgünlerde geçiren bedbaht bir muhalif, garip bir Jön-türk’tür.

Tecrübe mahiyetindeki birkaç yazıyı saymazsak, şiirden başka herhangi bir edebî türde karar kılmayan, başka bir deyişle şiirin dışında kalemini işletmeyen Hüseyin Sîret, Servet-i Fünûn edebiyatının lirik şairi diye anılmıştır. Ne var ki, onun bu vasfı, ölümünün üstünden kırk beş yıl geçmeden unutulmasını önleyememiştir. Uzun bir hayat süren (87 yıl) ve üç döneme tanık olan Sîret’in…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Diğer Edebiyat Şahsiyetler
  • Kitap AdıHüseyin Siret
  • Sayfa Sayısı192
  • YazarTuran Karataş
  • ISBN9786051143941
  • Boyutlar, Kapak13,5 X 21,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviTimaş / 2011-2

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Nâr-ı Aşk ~ Mine Sultan ÜnverNâr-ı Aşk

    Nâr-ı Aşk

    Mine Sultan Ünver

    Sultan kızı, sultan kardeşi, amcam I. Abdülhamidin en gözde yeğenlerindenim; güzelliğim dillere destan On sekiz yıllık hayatım boyunca ne arzu ettiysem yerine getirildi. İsteklerime...

  2. Ne Demiş Albert Camus ~ Ömer SevinçgülNe Demiş Albert Camus

    Ne Demiş Albert Camus

    Ömer Sevinçgül

    Kitabın ilk basımı “Albert Camus’den Ruha Dokunan Düşünceler” adıyla yayımlanmıştır. Varoluşu sorgulayan, bireyi savunmak için çaba harcayan, çağdaş dünyaya önemli mesajlar veren bir edebiyatçı...

  3. Kader Denizi ~ Bejan MaturKader Denizi

    Kader Denizi

    Bejan Matur

    Bu tersine miraçta Gökyüzüne bakan Bütün ölülerden Çokuz. Yolumuzda peygamberler, Oğulları katil Ve kurban. Hepsiyle selamlaştık. Kuşkusuz bir dağ başında Başlıyor hikâyemiz. Bir köy...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur