Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İhaneti Gördüm
İhaneti Gördüm

İhaneti Gördüm

Erdal Sarızeybek

Türk yakın tarihini anlamak için o dönemi yaşayanların anılarını objektif bir şekilde yazmaları gerekir. Askerler, siyasiler, üst düzey bürokratlar başından geçenleri genç kuşaklara aktarırsa…

Türk yakın tarihini anlamak için o dönemi yaşayanların anılarını objektif bir şekilde yazmaları gerekir. Askerler, siyasiler, üst düzey bürokratlar başından geçenleri genç kuşaklara aktarırsa gelecekteki yaşanması muhtemel sorunların önüne geçebilir.
Ülkemizde başından geçenleri objektif bir şekilde anlatan ve yazanlardan biri de emekli albay Erdal Sarızeybek’tir. Bir önceki kitabı Ya Gazi Paşa duyarsa ile tüm şimşekleri üzerine çeken ve yazılamayanları yazan Sarızeybek bu kez ihaneti sorguluyor.
PKK terör örgütünün 1980’lerden günümüze kadar sarmaşık gibi nasıl boy attığını ve ona bilmeden de olsa yardım eden siyasi, askeri tüm yetkilileri mercek altına alıyor. Turgut Özal’dan Tayyip Erdoğan’a askeri bürokrasiden diğer yetkililere bu sürece dahil olmuş herkes Sarızeybek’in kaleminden nasibini alıyor.

İÇİNDEKİLER
İlk Sözler.
Ergenekon’un Başlangıç Senaryoları
Erol Mütercimler’e Göre Ergenekon
Tuncay Güney’e Göre Ergenekon
Soruşturma Savcılığının Yaklaşımı.
BİRİNCİ BÖLÜM SORUŞTURMANIN KARANLIKLARI
Alın Yazısı 6u. Değişmiyor Hiç„
Savcı öz’le Tanışma.
Savcı öz Hakkında Suç Duyurucudur
Şikayetim Var.
Casusluk mu Yapılıyor’ Soruşturma Makamı Haddini Aştı
SavcısıZ ekeriya Öz’eyvah:neden
Hanefi Avcı da İşin İçinde mı’
Olaylar ve Düşündüklerimi;
Ergenekon Üzerine-.
Soruşturmanın Kuralları
Soruşturmanın Gizliliği
Soruşturmanın Bütünlüğü Adalet Herkes İçindir
İKİNCİ BÖLÜM SORUŞTURMADAKİ KÖSTEBEKLER
Medya Gözüyle Yalçır Tanfer Kim Bu Yalçın Tanfer? .
Yalçın Tanfer ve Ergenekcn Soruşturma Savcılığı ve Tanfer
Tanfer-Güney İkilisi derin Köstebekler mı’
Peki. Savcılık Tuncay Güney’e “Nasıl Ulaştı
Ümit Oğuztan ile Turgut Büyükdağ
Peki, Ergenekon Lobi Belgesi Kimin’
Tanfer’in Ünlü Mektubu
Olaylar ve Düşündürdükleri
Siyaset Ne Yapıyor
Peki ya Savcılık?.
Peki, Amaç Ne?.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM FAİLİ MEÇHUL OLAYLAR
Toprağa Gömülü Silahların Esrarı
Kimliksiz Silahlar.
Polisimizin Canı Riske Edildi
Silah Ve Patlayıcı Nereden Geliyor’
Türkiye Enerjisini Doğru Kullanmıyor
Topraktan Çıkan Kemikler
Albay Cemal Temizöz un Durumu
Önce Şehitlerimizin Katillerini Bulun
….
Anayasanın Düşünce ve İfade özgürlüğüyle İlgili Maddesi
VI]. Düşünce ve kanaat hürriyeti
MADDE 25. – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düzünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz
VIII. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
MADDE 26 – Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı. resim veya başka yollarla tek basma veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

İlk Sözler
Yaşadıklarımızı size anlatmak huzur veriyor bana. Biz başaramadık, hiç değilse çocuklarımız yaşananlardan bir ders çıkarabilirse gelecek için. yarınlarımız huzurlu ve güvenli olur, diye umut ediyorum. Bu umut bize güç veriyor ve bu güçle yazıyorum size… Çocuklarımız için, onların geleceği için…
Bir Ömür geçti mücadeleyle, düşünüyorum da zorlu geçti bu yıllar ve bir türlü huzura kavuşamadı bu gönül. Dönüp geriye bakıyorum, hep mücadele; emeklilik bile değiştiremedi bu yazgıyı, çare olamadı, huzur getirmedi. Yerimden büyük güçlere karşı yapılan zorlu bir mücadeleden başka bir iz göremiyorum. Aslında biz istemedik diyorum kendime, olayların içine çekilmeyi biz istemedik, yaşamın bir kavgaya dönüşmesini biz istemedik, ama ya olaylar bizi kendine çekti ya dabiz, beklemediğimiz bir anda olayların içinde bulduk kendimizi. Kurtaramadık, kurtulamadık, çekip kendimizi olayların içinden alamadık, engelleri aşamadık, ama inanın böyle olsun biz istemedik, hem de hiç…
Verdiğimiz mücadeleye yanmıyorum, bu mücadelede geçen yıllarımıza da, gençliğimize de yanmıyorum, geçip gitti göz göre göre yıllar, olsun, yaşamadan ve yaşanmadan geçip gitti. Hala da gidiyor, ama bunca mücadeleye karşın hiç değilse çocuklarımızın huzur ve güvende yaşamasını islemek hakkımız değil mi, diye soruyorum kendime ve geleceğe baktığımda içim yanıyor, yarınlar da karanlık görünüyor, tıpkı dün gibi…
Hep düşüncedeyim bugünlerde, içim rahat değil. Bir yanda PKK teröı örgütü ile mücadele adına yapı i m ayan lan, öte yanda Ergenekon kod adlı bir soruşturmada olması gerekenden öte yapılanları düşünüyorum, vicdanım si2İıyor. Savcı ya da yargıç değiliz biz. adalet bizden geçmiyor, ama olsun, yaşıyoruz olayları kenarından klişesinden, görüyoruz ve düşünüyoruz. Düşünceler ağır, taşıması zor, paylaşalım istedim sizinle, bizim de yaşadıklarımız var, anlatayım istedim size..
Bir akşamüstü aradı beni Savcı Zekeriya öz, yine düşünceli bir akşamın yalnızlığında, telefonumuz çaldı: •     Alo?
Buyrun?
Erdal Sanzeybek albayımla mı görüşüyorum?
Evel, benim.
Ben Zekeriya Öz. Sizinle bir konuda görüşmemi; gerekiyor
Hafif şaşkınlıkla bir an, ama inanın bir an sessiz kaldım, yıldırım gibi geçti düşünceler ve anladım; bu savcıydı, Ümraniye’de ele geçen el bombalarıyla başlayan soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı. Endişelendim mi? Hayır, kendi ülkemizde kimden korkacağız biz. Hayırdır dedim kendime, neden bizi arıyor ki acaba, dedim içimden. Belki de ilk aklıma gelen Yalçın Tanfer oldu, hani şu Ya Gazi Paşa Duyarsa”daki ünlü köstebek. Dedim; kim bilir yine ne dolaplar çevirdi, çevirdi de bizi savcıyla karşı karşıya getirdi. Ah Yalçın ah, diyerek kızdım, hem ona lıem kendime. Ona kızdım, bir insan nasıl olur da hem kendi hem de başkasının onur ve şerefini hiçe sayabilir, diye. Kendime kızdım, fırsat bulduğunda neden şu köstebeği Çıktığı yere geri gönderemedin ki, diyerek. Yine de ne düşündüğümü belli etmeden:,

–     Buyurun sayın savcım, dedim. İstanbul’a gelebilir misiniz? Hayırdır sayın savcım?
Veli Küçük’le ilgili bir şey.
Yoksa Yalçın Tanfer mi?
Yok yok, o değil, elimizde Veli Küçükle Yalçın’ın eşi
arasında geçen bir ses kaydı var, sizin de isminiz geçiyor.
Merak ettim, Veli Kiiçük’le Yalçın Bey’in eşi arasında geçen bir konuşmada bizim ismimiz neden geçer ki dedim. Belki de dedim içimden, Yalçın’ın çevirdiği işleri anlatıyor-dur, Urfa’da yaptığı işleri. N’erdevse on yıl hapis cezası almıştı bu Yalçın, Şanlıurfa’da işlediği suçlar yu/ündeıv. Şu sıralar cezaevinden de çıkmış olsa gerek, dedim kendime Bir ara umutlandım, bu savcı, Yalçın meselesine el altıvsa eğer, mutlaka başımıza gelenlerin sebebini de bulur, dedim ve bizi acılara boğan bir karanlık bir dönemin avdınlaııabileceği umuduyla, bir an olsun, sevindim.
Geleyim, dedim sayın savcım, ne zaman?
–     Hemen gelebilir misiniz?
Hemen gelmek mi? Hemen nasıl gelcvim? i-itaııhıılj gideceğimi, hem de Zekeriya Öz’le görüşeceğimi çoluk çocuğa nasıl anlatavım? Kendimizden bir endişemiz yok, ama evdekiler bitmez ki hazırlık soruşturması nedir, savcı nedir, yetki nedir? Haber duyulduğunda bunu çevreme nasıl açıklayabileceğimi düşündüm, sessiz sedasız bu işin altından nasıl kalkarım, diye bir iç geçirdim. Savcı’nın İse bu karanlık düşüncelerimizden haberi yok, benden bir cevap bekliyor telefonda, elimde olmadan, belki de zaman kazanmak için:
–     Haftaya gelirim sayın savcım, hem İstanbul’da işim var, onu da halletmiş olurum, ikisini bir arada yaparım.
Ne zaman gelirsiniz? Yanılmıyorsam Nisan 2008’in ortaları, bir Cuma günü idi konuştuğumu?.. Ulusal Kanal TV bir canlı yayın için beni davet etmişti İstanbul’a, ertesi haftanın Çarşamba günü için. Sabah çıkarım, dedim içimden, programa katılır, savcı ile görüşür ve ertesi gün de dönerim. Çocuklara da TV programı için gidiyorum derim, dedim kendime, ama sessizce ve düşündüm.
Haftaya Salı ya da Çarşamba gelirim sayın savcım.
Nereye geleyim?
Levent’te Ek Adliye binası var, oraya gelin albayım,
yeri biliyor musunuz?
Bilmiyorum ama bulurum sayın savcım.
Peki albayım, iyi günler.
İyi günler sayın savcım. İşte böylesi bir konuşma geçti Savcı Zekeriya Öz’le aramızda. Bir yanda Yalçın Tanfer, öte yanda Veli Küçük, bir yanda Savcı öz ve biz, karışık iş, anlaması zor, çözmesi zor geldi o an için. Çok şey düşündüm bir anda, size anlatacağım ne düşündüğümü ve sonrasında neler yaşadığımı, ama önce olayları ve kişileri yerli yerine bir koyalım.
Dönem, Ümraniye’de ele geçen el bombaları ile başlayan soruşturmanın son hızla devam ettiği bir dönem, hala da devam ediyor, haberler ekranlarda boy boy; silahlar, bombalar. emekli askerler, gündeme taşınan faili meçhul olaylar, kimin yaptığı belli olmayan eylemler. Hepimizin aklı karışık, olaylara bir anlam verebilmenin oldukça zor olduğu bir dönem. Bir…..

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Siyaset
  • Kitap Adıİhaneti Gördüm
  • Sayfa Sayısı300
  • YazarErdal Sarızeybek
  • ISBN9756461518
  • Boyutlar, Kapak13,5x21,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviPozitif Yayınları / 2008

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Ya Gazi Paşa Duyarsa ~ Erdal SarızeybekYa Gazi Paşa Duyarsa

    Ya Gazi Paşa Duyarsa

    Erdal Sarızeybek

    Hayat bu, insanın başına her şey gelir. Bazen iyi, bazen kötü..Bazen sınanırsınız, nefsinizle kendiniz arasında gelip gidersiniz..Ne yapacağınızı bilemezsiniz. Emekli Jandarma Albay Erdal Sarızeybek’in...

  2. Şemdinli’de Sınırı Aşmak ~ Erdal SarızeybekŞemdinli’de Sınırı Aşmak

    Şemdinli’de Sınırı Aşmak

    Erdal Sarızeybek

    Bu kitabı mutlaka okuyunuz. Sınırlarımızın nasıl yolgeçenhanı olduğunu, PKK’nın çok sayıda gümrük noktasında nasıl haraç vergi alıp semirdiğini, yanıbaşımızdaki İran ve Irak kamplarına asla...

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur