Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İslam Ahlak Felsefesine Giriş
İslam Ahlak Felsefesine Giriş

İslam Ahlak Felsefesine Giriş

Cafer Sadık Yaran

İslam Ahlak Felsefesi, hem tarihsel hem de sistematik bir disiplindir. Tarihsel olarak o, genel islam felsefesi içindeki ahlak konuları ile özdeştir. Sistematik olarak ise,…

İslam Ahlak Felsefesi, hem tarihsel hem de sistematik bir disiplindir. Tarihsel olarak o, genel islam felsefesi içindeki ahlak konuları ile özdeştir. Sistematik olarak ise, çağdaş ahlak felsefesinde ele alınan sorunların, İslam ahlak felsefesi perspektifiyle değerlendirilmesidir. Metninde her iki yön birleştirilmeye çalışılmakla birlikte, ilk yarıda daha ziyade tarihsel bilgiler verilmekte, ikinci yarıda sistematik problemler irdelenmektedir. Bu bağlamda, önce İslam ahlak felsefesinin temel kaynakları ve belli başlı tarihsel ekolleri tanıtılmakta; daha sonra, klasik İslam ahlak felsefesinin merkezini teşkil eden erdemler konusu işlenmekte; bundan sonra, modern İslam ahlak felsefesinde ilkeler konusu tartışılmaktadır. Daha sonra sırasıyla, bireysel ahlak, aile ahlakı, iş ahlakı, çevre ahlakı, toplumsal ahlak ve manevi ahlak konuları irdelenmekte; bunlardan sonra da, İslam ahlak felsefesi, önce öteki dinlerin ahlakı ile sonra da Batı ahlak felsefesi ile karşılaştırılmaktadır. Son bölümde, çağımızın çözüm bekleyen teorik ve pratik ahlaki bunalımlarına dikkat çekilmekte; okuyucunun, İslam ahlak felsefesi konusunda bilgi edinmiş olmanın yanında, güncel ahlaki sorunların çözümüne katkıda bulunabilecek bilince ermesi hedeflenmektedir.

***

İÇİNDEKİLER

BİRİNCİ BÖLÜM
TEMEL KAYNAKLAR…11
Kur’an …14
Hadis ve Sünnet…16
Antikçağ Felsefi Ahlakı…18
İslam Ahlak Filozoflarının Eserleri…22
Özet ve Sonuç…23

İKİNCİ BÖLÜM
BELLİ BAŞLI EKOLLER…25
Geleneksel Dini Ahlak…27
Tasavvufi Ahlak…29
Kelami ve Fıkhi Ahlak…31
Felsefi Ahlak…33
Özet ve Sonuç…34

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KLASİK TEMEL ERDEMLER…35
4 Temel Erdem…37
Nefsin 3 Gücü…39
3 Toplumsal Sınıf…39
Klasik Erdemlerle İlgili Değerlendirmeler….40
Özet ve Sonuç…42

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ERDEM ETİĞİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI…43
Adalet…49
Muavenet (İhsan)…51
İffet…53
Merhamet…54
Özet ve Sonuç…57

BEŞİNCİ BÖLÜM
GENEL İLKELER…59
Modern Dönemde Erdemden İlkeye Yöneliş…61
Kant İlkelerinin İslam Ahlakına Yansımaları…62
İçeriksiz ve Yarı-içerikli İlkeler….69
İçerikli İlkeler….71
Özet ve Sonuç…75

ALTINCI BÖLÜM
BİREYSELAHLAK…77
Mevlana’ya Atfedilen 7 Öğüt…80
Övülen İyi Huy ve Davranışlar….88
Yerilen Kötü Huy ve Davranışlar….94
Sevginin Ahlaki Önemi ve Modemite…95
Özet ve Sonuç…101

YEDİNCİ BÖLÜM
AİLE AHLAKI…103
Aile Oluşturmada Doğru Niyet…105
Eş Seçiminde Doğru Karar…109
Eşlerin Birbirine Karşı Sorumlulukları…111
Çocuklar ve Akrabalarla İlgili Sorumluluklar…113
Özet ve Sonuç…116

SEKİZİNCİ BÖLÜM
İŞ AHLAKI…117
Üretim ve Tüketimle İlgili Dini Emirler ve Öğütler….120
Klasik Dönem Felsefi İş Ahlakı Erdemleri…122
Modern Dönem felsefi İş Ahlakı İlkeleri…126
İş Ahlakı Kuram, İlke ve Erdemlerinin Tasnifi…127
Özet ve Sonuç…134

DOKUZUNCU BÖLÜM
ÇEVRE AHLAKI…135
Yararlılık Kuramı…139
Sorumluluk Kuramı…143
Erdemlilik Kuramı…146
Bilgelik Kuramı…148
Özet ve Sonuç…150

ONUNCU BÖLÜM
TOPLUMSAL AHLAK…151
Farklılıkları Abartmamak, Birbirinin Dilini, Dinini Öğrenmek…154
Empatili, Hoşgörülü ve Birleştirici Olmak…160
Adaletten Ayrılmamak, Sevgi Yolunu İzlemek…164
Baskı Yapmamak, Ahlaklı Davranmak…168
Özet ve Sonuç…169

ONBİRİNCİ BÖLÜM
MANEVİ AHLAK…171
Marifetullah ve İhlas…174
İhsan ve Ubudiyet…175
Mehafetullah ve Takva…175
Muhabbetullah ve Rıza…176
Özet ve Sonuç…178

ONİKİNCİ BÖLÜM
ÖTEKİ DİNİ AHLAKLARLA KARŞILAŞTIRMA…179
Yahudilik ve Hıristiyanlık…182
Hinduizm ve Budizm…187
Caynizm ve Sihizm…195
Konfüçyanizm ve Taoizm…196
Özet ve Sonuç…202

ONÜÇÜNCÜ BÖLÜM
BATI AHLAK FELSEFESİYLE KARŞILAŞTIRMA…203
Batı Ahlak Felsefesinin Kaynakları…205
Metaetik…206
İD. Normatif Etik…213
Uygulamalı Etik…217
Özet ve Sonuç…218

ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ÇÖZÜM BEKLEYEN AHLAKİ BUNALIMLAR…221
Ahlak Bunalımının Teorik ve Pratik Yönü…223
Dünyada Ahlaki Bunalımlar…224
Türkiye’de Ahlaki Bunalımlar…226
Ahlaki Sıçrayış İhtiyacı…227
Özet ve Sonuç…229

BİBLİYOGRAFYA…230

BİRİNCİ BÖLÜM

TEMEL KAYNAKLAR

Ahlak; insanın (bireysel) fıtratındaki/doğasındaki, kötülük (rezilet/ erdemsizlik, fücur) yönünün arındırılması (denetim altına alınması ve gerektiğinde / aşırılaştığmda tedavisi) ve iyilik (fazilet/erdem, takva) yönünün geliştirilmesi (kemale erdirilmesi/bilgeleştirilmesi); ve böylece insanlar arası (toplumsal) ilişkilerin barışçıl (daha az kötü / zararlı, daha çok iyi/yararlı) bir biçimde sürdürülmesi için; ilahi inayet ve insani deneyimlere dayalı olarak oluşturulmuş bulunan; insanların/toplumun ve vicdanların çoğunluğunun değerini / önemini / faydasını kabul ettiği; (erdemli) düşünsel ve duygusal huylar/haller, (faydalı) davranışsal ve eylemsel etkinlikler, ve bunların gerçekleşmesine yönelik değerler (değerleri belirten normlar/ ilkeler/kurallar ve öğütler)dir.

Ahlak, özgürlüğün zorunlu sonucu olduğu için, her nerede özgürlük varsa, orada kaçınılmaz olarak iyi ile kötü arasında seçim yapmak ve buna göre eylemde bulunmak olan ahlak da vardır. Dolayısıyla, tarihsel açıdan bakıldığında, özgür olan ilk insandan beri ahlaki iyi ve kötüye ilişkin seçimler, bu seçimlerin dayandığı değerler ve bu değerleri bireysel hayatlarında uygulamaya geçirip toplumsal hayatlarında üstün kılmaya çalışan ve onları yeni kuşaklara aktarmayı görev bilen iyi insanlar hep var olmuştur ve olacaktır.

Ahlak üzerine düşünme, pek çok bireyin zaman zaman, planlı ve programlı olmaksızın, derinlemesine bir araştırma /soruşturma /irdeleme içermeksizin yaptığı düşüncelerdir. Eğer bu düşünceler bir veya birkaç basamak daha ileri götürülür de, ahlak üzerine düşünce, sadece sıradan bir düşünce olmaktan çıkıp, felsefi düşüncenin özelliklerini taşıyacak olursa, bu kez de “ahlak felsefesi” ya da “etik” yapılmaya başlanmış olur. Eğer ahlak üzerine düşünce, gelip geçici değil derinlikli ve sürekli bir çabaya dayanıyorsa, kavramsal analizlere önem veriyorsa, kamtlara dayalı görüşler ve tartışmalara yer veriyorsa, farklı görüş halkaları arasında tutarlılığı önemsiyorsa, gerek hesaplaşmak gerekse destek almak veya geliştirmek için ahlak filozoflarının kavram ve kuramlarım dikkate alıyorsa ve sistematik bir bütünlük arzediyorsa, ahlak üzerine bu düşünce aşaması ve ürünlerine de ahlak felsefesi veya aşağı yukan aynı anlama gelmek üzere etik denir. Kısacası, ahlakın temellerinin felsefi açıdan sorgulanmasına, ahlak üzerine felsefi kavram ve yöntemlerle düşünülmesine, ahlakın felsefi açıdan incelenmesine, ve bunlar neticesinde ortaya çıkan ürüne /eserlere Ahlak Felsefesi veya Etik denir. İslam ahlak felsefesi de, İslam düşüncesi tarihi içinde, esas itibariyle Müslüman felsefeciler tarafından geliştirilen ve İslamın ahlaki öğreti ve öğütleriyle felsefenin etik terminoloji ve perspektifinin harmanlanmasından oluşan bir ahlak felsefesi türüdür.

İslam ahlakının asıl kaynağı ve temeli Kur’an ve Sünnettir. İslam etiğinin ya da ahlak felsefesinin içeriği ise Kur’an ve Sünnetle birlikte Platon ve Aristoteles gibi antikçağ ahlak filozoflarının eserlerinin etkilerini de taşır. Ahlak felsefesi konuları ve tartışmalarına girmeden önce bu temel kaynakların etkilerine kısaca değinmekte yarar vardır.

I. Kur’an

Kur’anın metaetik bağlamda insana bakışı da normatif etik bağlamda ahlaki kurallar, karakterler ve müeyyidelere bakışı da şu dört kısa ayette çok özlü bir biçimde görülür: “Kişiye ve onu şekillendirene, sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun ki; Kendini arıtan saadete ermiştir. Kendini fenalıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems 91 / 7-10) Bu ayetlerden de anlaşıldığı üzere, insan doğası itibarıyla hem iyilik hem de kötülüğe yatkın, özgür ve fatalizm meselesi itibarıyla, kendini arıtmayı da fenalıklara gömmeyi de seçme ve yapma özgürlüğüne ve sorumluluğuna sahip bir varlıktır. Onun ahlaklı biri olmasının temel nedenlerinden biri, bu dünya ve ötesinde ziyana uğramayıp aksine ebedi saadete kavuşma, bir başkası da her türlü fayda kaygısından uzak olarak Allah tarafından sevilme ve razı olunma gibi yüksek ve aşkın bir inanç ve umuttur. Kur’an iyiliğin de kötülüğün de zerre kadarının bile önemli olduğunu belirtir; ve her ikisinin de karşılığının görüleceğini belirterek ahlaki eylemler için sarsılmaz bir temel, sağlam bir gerekçe ve uhrevi yaptırıma dayalı çok güçlü bir motivasyon sağlar: “Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür.” (Zilzal/99: 7-8) Kur’an’da pek çok fazilet irdelenip tavsiye edilir.1 Bunlar arasında belki en fazla vurgulananlar, düşünce, duygu, söz ve davranışlarımızda dürüstlük ve adalet gibi erdemlerle, başta yoksullar, fakirler, yetimler, yolda kalmışlar, yardıma muhtaçlar olmak üzere öteki insanlara karşı yapacağımız ihsan ve infak gibi yardımseverlik ve hayırseverlik türü erdemlerdir. Nitekim, Nahl suresi 90. ayette “Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı… emreder.” buyrulmaktadır. Şüphesiz Kur’an’da ahlaki konularla ilgili pek çok ayet vardır. Dolayısıyla bunları bu özet içinde tek tek sayıp ele almamız mümkün değildir. Bu yüzden, Kur’an’da temel ahlaki erdemlerin çoğunun bir arada bulunduğu İsra suresi 23-40 arasını aktarmakla yetinelim:

“23. Rabbin, yalnız Kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmenizi buyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yamnda iken ihtiyarlayacak olursa, onlara karşı ‘öf’ bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin. 24. Onlara acıyarak alçakgönüllülük kanatlarım ger ve: ‘Rabbim! Küçükken beni yetiştirdikleri için sen de onlara merhamet et!’ de. 25. İçinizde olanı en iyi Rabbiniz bilir. İyi kimselerseniz bilin ki O şüphesiz, Kendine başvuranları bağışlar.

26. Yakınma, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma. 27. Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür. 28. Rabbinden umduğun rahmeti elde etmek için, hak sahiplerinden yüz çevirmek zorunda kalırsan, onlara hiç değilse tatlı bir söz söyle.

29. Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa pişman olur, açıkta kalırsın. 30. Doğrusu senin Rabbin dilediği kimsenin rızkını genişletir ve bir ölçüye göre verir. O, kullarını gören ve haberdar olandır. 31. Çocuklarınızı yoksulluk korkusuyla öldürmeyin. Biz onlara da size de rızık veririz. Onları öldürmek, şüphesiz büyük bir günahtır. 32. Sakın zinaya yaklaşmayın; doğrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur. 33. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velisine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür. 34. Yetimin malına – ergin çağa ulaşana kadar – en güzel şeklin dışında yaklaşmayın. Ahdi de yerine getirin, doğrusu verilen ahidde sorumluluk vardır. 35. Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam tutun, doğru teraziyle tartın. Böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha iyidir. 36. Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur. 37. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin. 38. Rabbinin katında bunların hepsi beğenilmeyen kötü şeylerdir.

39. Bunlar Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdir. Sakın Allah’la beraber başka tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.” (İsra/17: 23-39)

II. Hadis ve Sünnet

Hz. Muhammed’in (sav.) hadisleri ve sünneti, İslam ahlakının ikinci önemli kaynağıdır. Hz. Muhammed, peygamber olmadan önce de üstün bir ahlaka sahipti, eminlik, güvenilirlik, dürüstlük gibi pek çok erdemi ile herkes tarafından tanınıyor, peygamberliğine inanmayanlar bile bu özelliklerini her zaman teslim ediyorlardı. Hz. Hatice de vahyin başlangıcı evresinde eşindeki yüksek hasletlere ve ahlaki erdemlere dikkat çeker: “Sen akrabana bakarsın, işini görmekten aciz olanların yüklerini çekersin, yoksula verir, hiçbir şeyi olmayana bağışta bulunursun, misafiri ağırlarsın, bir felakete uğrayana yardım edersin.” Yahudilik ve Hıristiyanlık metinlerinde de benzer ifadeleri bulunan ve ahlakta Altın Kural denilen ilke, hadislerde de geçer. “Sizden birisi, kendisi için istediğini (din) kardeşi ya da komşusu için de istemedikçe (kamil anlamda) iman etmiş olamaz” hadisi, İslam ahlakında da en temel ilkelerden…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur