Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Köklerden Göklere Türk Mitolojisi
Köklerden Göklere Türk Mitolojisi

Köklerden Göklere Türk Mitolojisi

Ceren Kondal, Gözde Dere, Tuğba Gündal

Geçmişten günümüze kadar insan, evrene ve kendine dair büyük sorulara yanıt aramıştır. Köklerden Göklere Türk Mitolojisi de bu arayışın ürünüdür. Bizi atalarımıza, tarihimize, kültürel…

Geçmişten günümüze kadar insan, evrene ve kendine dair büyük sorulara yanıt aramıştır. Köklerden Göklere Türk Mitolojisi de bu arayışın ürünüdür. Bizi atalarımıza, tarihimize, kültürel değerlerimize, kadim inançlarımıza götüren bir kaynak niteliğindedir. Türk mitolojisinin renkli öğeleriyle hem hayal gücünüzü açığa çıkarır hem de kadim kültür tarihimize ilişkin ipuçları verir.

Başka kültürlerin varlığına da vurgu yaparak bu hikayelerin kültürden kültüre hatta aynı kültürde zaman içeresindeki değişimine vurgu yapar.

Köklerden Göklere Türk Mitolojisi eğitici, öğretici ve eğlenceli sorularla, notlarla, etkinliklerle sizleri düşünmeye, sorgulamaya ve bu hikâyenin bir parçası olmaya davet eder.

Bir öğretmen ve iki öğrencisi tarafından ortaya konulan bu kitap, yoğun bir emeğin meyvesidir. Yalnızca belli bir yaş grubuna hitap etmez; yediden yetmişe tüm bireyler için Türk mitolojisini tanıtmayı, sevdirmeyi ve eğlendirmeyi amaçlar.

Dilekleri, okurlarının her zaman köklerden göklere ışık olmasıdır.

İÇİNDEKİLER

GÜN ANA
İnsanlığın İlk Ninesi / 12
AY ATA
İnsanlığın İlk Dedesi / 13
KAYRA HAN
Tanrıların Babası / 14
ÜLGEN HAN
İyilik Tanrısı / 16
ERLİK HAN
Yeraltı Tanrısı / 18
UMAY ANA
Yeraltı Tanrıçası / 20
OD ANA
Ateş Tanrıçası / 22
BADRAÇ
Yedi Başlı Ejderha / 23
ARÇURA
Orman Canavarı / 24
BALIK
Bolluk Timsali / 26
TEPEGÖZ
Tek Gözlü Dev / 28
DEMİRKIYNAK
Pençeli Canavar / 29
TULPAR
Kanatlı At / 30
GEYİK
Esrarengiz Bir Hayvan/ 32
KARAKONCOLOS
Kara-Kış Canavarı / 34
KORKUT ATA
Türklerin Ozanı / 35
ŞAHMERAN
Yılanların Kraliçesi / 36
KURT
Koruyucu Rehber / 38
İT BARAK
Çok Tüylü Köpek / 40
SEMRÜK-BÜRKÜT
Çift Başlı Kartal / 41
OĞUZ KAĞAN
Büyük Hun İmparatoru / 42
ALP ER TUNGA
Türk Hakanı / 44
YULUĞ TİGİN
Uğurlu Prens / 46
ULUKAYIN
Yaşam Ağacı / 48
ETKİNLİKLER! / 51

ÖN SÖZ

Sevgili okuyucular, Toplulukların ortak değerleri ve insanların hayal gücü bir araya gelir ve mitolojiyi oluşturur. Mitoloji sadece inancı değil, içinde bulunulan coğrafyanın büyülü kapılarını da bizlere açar. Köklerden Göklere Türk Mitolojisi ile Türk tarihinin efsanelerine hayal gücünüzün kapılarını aralayacaksınız. Geçmişten günümüze kadar gelmiş efsaneleri bizim yorumumuzla eğlenerek okuyacak, Orta Asya’dan gelen atalarınızın inançlarını öğreneceksiniz. Eskiden yaşamış karakterler, değerli olarak görülen hayvanlar, korkulan ya da aranan yaratıklar sizlerin okuyuşuyla yeniden can bulacak, hayallerinizde bedenlerine kavuşacaklar. Günümüzden uzun zaman önce, daha Türkler Orta Asya’dayken ve İslam dini kabul edilmemişken insanlar inanacak varlıklar aramışlar. Doğada gördükleri varlıklara ve olaylara çeşitli anlamlar yükleyip kendi inançlarının temelini atmışlar. Böyle olunca pek çok hikâye, efsane ortaya çıkmış. Biz de bu efsaneleri uzun bir yolculuğun ardından sizin karşınıza çıkarıyoruz. Bakalım Orta Asya’da başladığı bilinen bu yolculuk sizleri nereye götürecek? Peki biz kimiz? Ben Tekirdağ Bilim ve Sanat Merkezi felsefe öğretmeni Gözde Dere; proje öğrencilerim Ceren Kondal ve Tuğba Gündal. Hep birlikte bir proje yapmak adına çıktığımız bu yolda, elde ettiğimiz bu kıymetli bilgilerin tozlu raflarda kalmasını istemedik. Bu büyülü yolculuğa hepiniz hoş geldiniz. Keyifli okumalar dileriz

GÜN ANA

İnsanlığın İlk Ninesi 

Toplanın etrafıma, size çok güzel hikâyeler anlatacağım. Ben kim miyim? Gün Ana derler bana. Tüm insanların ilk büyükannesiyim. Göğün yedinci katındayım. Hemen alt katımda hepinizin yakından tanıdığı Ay Dede var. Sizden iyi olmasın, çok iyi komşumdur Ay Dede. Her ne kadar birbirimizi çok sevsek de zıt özelliklerimiz de var. Mesela ben sıcağa bayılırım, o ise soğuğa. Ben güneyin temsilcisiyim, o kuzeyin. Buna rağmen birbirimizi hiç üzmez, gül gibi geçinir gideriz. Çünkü ikimizin de istediği tek bir şey var: Bütün insanları her türlü kötülükten, fenalıktan korumak ve daima iyilikle gözetmek. Sizler de bunun farkındasınız. Nereden mi biliyorum? Öyle olmasa hayatınızda, gelenek ve göreneklerinizde sık sık bizden bahseder miydiniz hiç! Kulağımıza geliyor, çok mutlu oluyoruz. Aklıma hemencecik çok sevdiğim bir âdetiniz geliverdi bile. Türk devletlerinde kut aldığı* kabul edilen hanlar bana üç ok fırlatır. Çünkü bu hanlar güçlerini, imparatorluklarını “güneşe ok atma” töreni ile ilan ederler. Hunlar* da bana saygıda kusur etmez, her gördüklerinde üç kez diz çökerek selamlarlar beni.

MİTOLOJİK NOT

Kadim Türkler için beni temsil eden
yön, aydınlığın hüküm sürdüğü
gündüzler diyarı olan güneydir. Tüm
yönler bana göre isimlendirilmiştir.
Gün doğusu, Gün batısı gibi.

BİLİYOR
MUSUN
Mısır mitolojisinde Güneş Tanrısı
Ra’ya benzerim. 

*KUT ALMAK NE DEMEK? Yaratıcı güç tarafından hükümdar ve ailesine devleti yönetme
yetkisinin verilmesidir. Bu nedenle bulundukları konum kutsal sayılmaktadır.
*HUNLAR KIM? MS 4-6. yüzyıllar arasında Orta Asya, Kafkaslar ve Doğu Avrupa’da
yaşayan Türklerin kurduğu ilk imparatorluktur.

ÜLGEN HAN

İyilik Tanrısı 

Ben İyilik Tanrısı Ülgen. İyilik yapmak benim işim! Kayra Han’ın oğluyum. Upuzun saçlarım ve sakallarım var, eşimin ise hiç saçı yok! Tek bir tel bile. Bunun için ona Taz Hanım yani “Kel Hanım” derler. Üzülmeyin sakın çünkü kel olmak Türk kültüründe bir güç simgesidir. Hâl böyle olunca Taz Hanım da bu durumdan hiç şikâyetçi değil tabii. Kim gücü elinde bulundurmak istemez ki! Dokuz kızımız, yedi oğlumuz var. Kızlarımıza tek tek isim koyamadık, hepsine birden “Akkızlar” dedik. Oğullarımızın isimleri ise Karakuş Han, Karzıt Han, Pura Han, Burça Han, Yaşıl Han, Erkanım Han, Baktı Han.

TULPAR

Kanatlı At

Merhaba, ben Tulpar. Ben bir atım. Hem de koskocaman kanatları olan bir at! Ama onları her önüne gelen göremez. Kanatlarımı karanlıkta, büyük engelleri ve mesafeleri aşarken açarım. Eğer birisi kanatlarımı görecek olursa gözden kayboluveririm. Dünyanın en uzun destanı olan Manas Destanı’nda, rüzgârdan bile hızlı koştuğumdan bahsedilir.

Rengim bazen simsiyahtır, bazen de bembeyaz. Çoook eski zamanlardan beri insanların en sadık, en güvenilir dostuyum. Fakat sadece cesur insanların! Kahramanların, yiğitlerin, bedeni ve en önemlisi yüreği güçlü olanların! Kahramanımla doğar, büyür hatta onunla birlikte gömülürüm.

KURT

Koruyucu Rehber

Merhaba! Ben Kurt. Bozkır topluluklarında Türkleri korumak için gönderilmiş kutsal bir hayvanım. Türk efsanelerinde çok önemli bir yere sahibim. Neden mi? Çünkü çok güçlü ve kuvvetliyim. Daha da önemlisi çok dayanıklıyım. Aklı ve cesareti temsil ederim. Zor durumda olanlara rehberlik ederim.

Liderimiz Bozkurt adında bir erkek kurttur. Ona gökyüzünü temsil ettiği için Gökkurt da denir. Bizi konu alan bazı destanlar vardır. Oğuz Destanı, Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı ve Göç Destanı bunlardan birkaçıdır. Bu hikâyelerin farklı anlatımları olduğunu unutmayalım!

OĞUZ KAĞAN

Büyük Hun İmparatoru

Merhaba, ben Türklerin atası Oğuz Kağan. Biliyor musunuz, doğduğumda yüzüm gök rengi, ağzım alev kırmızısıymış! Saçlarım ve kaşlarım ise kapkara. Ee ne olmuş, benim de sıra arkadaşımın kapkara saçı ve kaşı böyle, dediğini duyar gibiyim! Ama eskilerin söylediğine göre bu karalık, bir yiğit olunacağının işaretiymiş. Daha da ilginç özelliklerim var. Hepimizin bildiği çok güçlü hayvanların en güçlü uzuvlarına sahibim. Mesela ayaklarım öküz ayağı, belim kurt beli, omzum samur omzu, göğsüm ayı göğsü gibidir. Bu güçlü ve farklı yapım beni bileği bükülemez bir kahraman yaptı.

Yaşamım da bir o kadar harika. Hatta şöyle diyeyim: Olağanüstü! Doğar doğmaz annemden ilk sütümü emdim ve bir daha istemedim. Çünkü yetişkinlerin yedikleri, hatta çiğ et canım çekti. Büyümem topu topu kırk gün sürdü. Düşünebiliyor musun, sadece kırk gün!

Duymuşsundur belki… Kırk (40) sayısı hâlâ önemli bir sayı. Yeni doğan bebekler kırk gün sonra ilk gezmesine gider, buna da “kırk uçurma” denir.

Dur, daha bitmedi bendeki olağanüstülükler! Bir yaşına gelmeden konuşmaya başladım. Tez vakitte at sürülerini güder ve avlanır oldum. İlk av deneyimimi anlatmak istiyorum:

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur