Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Mutluluğa Övgü
Mutluluğa Övgü

Mutluluğa Övgü

Matthieu Ricard

Kim mutlu olmayı istemez? Ama onu nasıl bulacağımızı, nasıl koruyacağımızı ve hatta nasıl tasvir edeceğimizi bilemeyiz. Mutluluk çaba gerektiren, insanı rahatlatan ve herkes tarafından…

Kim mutlu olmayı istemez? Ama onu nasıl bulacağımızı, nasıl koruyacağımızı ve hatta nasıl tasvir edeceğimizi bilemeyiz.

Mutluluk çaba gerektiren, insanı rahatlatan ve herkes tarafından erişilebilen bir şey olarak tanımlanabilir mi? Mutluluğu dışarıda aramak yerine, kendi içimizde mi aramalıyız? Mutluluk kısa süren zevklerle yakalanabilir mi? Yoksa mutluluk, kişisel olmaktan çok şefkat uyandıran, diğer insanların iyiliğini isteyen bir duygu mudur? Gerçekten mutluysak dünyayı değiştirebilir miyiz? İnsanlara duyduğumuz şefkat, nefreti sona erdirme ve sevmediğimiz insanları bile mutlu etme düşüncesine dönüşebilir mi?

İçin­de­ki­ler

Te­şek­kür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13
1. Mut­lu­luk mu de­di­niz? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15
2. Va­ro­lu­şun ama­cı mut­lu­luk mu? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
3. Dış dün­ya­yı ve iç dün­ya­yı gös­te­ren iki yüz­lü ay­na . 38
4. Sah­te dost­lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 45
5. Acı­nın sim­ya­sı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 58
6. Mut­lu ol­mak in­sa­nın elin­de mi? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83
7. Üzü­cü bir ya­nıl­gı: ben’i ör­ten ör­tü­ler . . . . . . . . . . . . . . . 92
8. He­ye­can­lar ır­ma­ğı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 110
9. Bo­zu­cu he­ye­can­la­ra ça­re­ler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 121
10. İs­tek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 141
11. Öz­gür­lü­ğe doğ­ru bü­yük sıç­ra­yış . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 153
12. Kin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 167
13. Mut­lu­luk ve öz­ge­ci­lik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 179
14. Al­çak­gö­nül­lü­le­rin mut­lu­lu­ğu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 193
15. Kıs­kanç­lık . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 199
16. Ya­şa­mı al­tın sa­rı­sı, toz­pem­be ya da gri gör­mek . . 203
17. Fır­tı­na­da mut­lu­luk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 220
18. Al­tın za­man, kur­şun za­man, bo­şa ge­çen za­man . . 239
19. Ken­di­ni za­ma­nın akı­şı­na kap­tır­mak . . . . . . . . . . . . . . 246
20. Mut­lu­lu­ğun sos­yo­lo­ji­si . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 253
21. La­bo­ra­tu­var­da mut­lu­luk . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 271
22. Ah­lak­bi­lim mut­lu­luk bi­li­mi mi? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 288
23. Ölüm kar­şı­sın­da mut­lu­luk: de­ni­ze ko­şan çağ­la­yan
gi­bi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 307
24. Bir yol . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 313
Dip­not­lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 327

Te­şek­kür

Bu ki­tap bir sun­gu­dur. Bu ki­ta­bın içi­ne tüm yü­re­ği­mi koy­dum, ken­dim­den hiç­bir şey kat­ma­dım. İfa­de et­ti­ğim düşün­ce­le­ri ba­na, ya­şa­yan ki­şi­ler ve ma­ne­vi us­ta­la­rım Kyabje Kang­yur Rin­poc­he, Kyab­je Duj­dom Rin­poc­he, Kyab­je Dilgo Khyent­se, 14. Da­lay La­ma Haz­ret­le­ri, Kyab­je Truls­hik Rin­poc­he, Tak­lung Tset­rul Pe­ma Wang­yal Rin­poc­he, Shechen Rab­jam Rin­poc­he, Jig­me Khyent­se Rin­poc­he ve Dzi­gar Kongt­rul Rin­poc­he’den edin­di­ğim eği­tim, ay­rı­ca bu dün­ya­da rast­la­dı­ğım her­kes ve ken­di de­ne­yim­le­rim esin­le­di. Bu ki­ta­bı bi­tir­mek için ba­na sa­bır­la yar­dım eden her­kese çok te­şek­kür ede­rim: ki­ta­bı yaz­dı­ğım sü­re için­de de­ğer­li dü­şün­ce­le­ri­ni sü­rek­li ba­na ak­tar­dık­la­rı için Ca­ris­se ve Gerard Bus­qu­et’ye; Do­mi­ni­que Marc­hal, Chris­ti­an Bru­yat, Patrick Car­ré, Ser­ge Bru­na Ros­so, an­nem Yah­né Le To­ume­lin, Yan Re­ne­le­au, Yann De­vor­si­ne, Rap­ha­èle De­mand­re, Rapha­el Vig­ne­rot, Gé­rard Go­det, Sylva­in Pi­nard, Ala­in Tho­mas, Jill He­ald, Ca­ro­li­ne Francq’a ve bu­ra­da si­ze su­nu­lan dü­şünce­le­rin for­mül­leş­ti­ri­lip dü­ze­ne kon­ma­sın­da akıl­cı dü­şün­ce­leriy­le ve yo­rum­la­rıy­la ba­na yar­dım­cı olan da­ha bir­çok dos­ta. Ya­yım­cım Ni­co­le Lat­tès, bu ça­lış­ma­nın ta­sar­lan­ma­sın­da ve bi­ti­ril­me­sin­de en çok eme­ği ge­çen ki­şi­dir ve be­nim gi­bi hazır­lık­sız bir ya­za­ra ge­re­ken tüm yü­rek­len­dir­me­le­ri sağ­la­dı.

Laf­font Ya­yın­la­rı ça­lı­şan­la­rın­dan Fran­ço­ise De­li­vet’nin bi­linç­li ve iyi ni­yet­li yar­dım­la­rı, met­nin an­la­mı­nın açık­lı­ğa kavuş­ma­sı ve bi­çim­len­di­ril­me­si ko­nu­sun­da bir­çok şe­kil­de yaptı­ğı kat­kı­lar­la gö­zü­mün açıl­ma­sı­nı sağ­la­dı. Ki­tap­ta bir ku­sur var­sa bu­nun so­rum­lu­lu­ğu bü­tü­nüy­le ba­na ait­tir! L’Euphorie perpétuelle ad­lı ya­pı­tıy­la bu ki­ta­ba ilk it­ki­si­ni sağ­la­yan Pas­cal Bruck­ner’e, uz­man­lı­ğıy­la ve her za­man­ki ince­li­ğiy­le bu ki­ta­bın okur­la­ra ta­nı­tıl­ma­sı­nı sağ­la­yan Cat­he­rine Bo­ur­gey’e te­şek­kür ede­rim. Son ola­rak, ke­şiş Shéc­hen’in, us­tam Dil­go Khyent­se Rinpoc­he’nin to­ru­nu Rab­jam Rin­poc­he’nin ya­şa­mım­da­ki var­lıkla­rı ve bu ki­ta­bın ya­yım­lan­ma­sı­nın sağ­la­ya­ca­ğı tüm kay­nakla­rın, ma­ne­vi ve in­sa­ni ta­sa­rı­la­rın ger­çek­leş­me­si­ne kat­kı­da bu­lun­ma­ya adan­mış ol­ma­sı be­nim için tü­ken­mez bir se­vinç kay­na­ğı oluş­tur­mak­tadır.

1
Mutluluk mu dediniz?

Her insan mutlu olmak ister; ne var ki ona ulaşabilmek için,
işe mut­luluğun ne olduğunu bilmekle başlamak gerekir.

Jean-Jacques Rousseau

Sonradan büyük bir fotoğraf editörü olan Amerikalı bir kadın dos­tum bana vaktiyle üniversite bitirme sınavlarını verdikten sonra, ya­şamda yapmak istedikleri konusunda bir arkadaş grubuyla yaptığı tar­tışmayı anlatmıştı. Arkadaşım, “Ben mutlu olmak istiyorum” dediğinde tedirgin bir sessizlik olmuş, sonra arkadaşlarından biri bağırmış: “Ne? Nasıl olur da senin kadar parlak biri mutlu olmaktan başka bir şey düşünmez!” Bu söze dostum şu karşılığı vermiş: “Ben size nasıl mutlu olacağımı söylemedim ki! Mutluluğa ulaşmanın çeşitli yolları vardır: bir aile kurmak, çocuk sahibi olmak, kariyer yapmak, maceralar yaşa­mak, başkalarına yardım etmek, kendi içinde dinginliğe ulaşmak… Ben bunlardan hangisini seçersem seçeyim, yaşamdan gerçek bir mutluluk bekliyorum.” Dalay Lama’ya göre, “mutluluk varoluşun amacıdır”. Deneme yazan Pascal Bruckner ise, “Mutluluk beni ilgilendirmiyor”2 diyor.

Çoğumuz için varoluşun temel bileşeni olan bir şey konusunda birbirine bu ka­dar karşıt iki görüş nasıl ileri sürülebilir? Bu iki kişi aynı şeyden mi söz ediyor? Mutluluğun yalnızca tanımı üzerinde bile derin bir anlaşmazlık söz konusu değil mi? Bu sözcük, insanları çağrıştırdığı her türlü yanılsamadan ve yapay­lıktan tiksindirip ona sırtlarını döndürecek kadar değerini yitirdi mi? Kimileri için mutluluğu aramaktan söz etmek, neredeyse ayıptır. Entelektüel yeterlilik zırhına bürünmüş bu kişiler, bu sözcükle pembe dizi romanları gibi alay ederler. Böylesi bir değer yitimine nasıl gelinebildi? Bu durum, medyanın bize sunduğu mutluluğun aldatıcı görünümünden ve sahte cennetlerden mi kaynaklandı? Yoksa bu, gerçek bir mutluluğa ulaşmak için peşinde koş­tuğumuz araçların başarısızlığının göstergesi mi?

Mutluluk yumağının ip­liği ile acının ipliğini birbirinden ayırabilmek için içtenlikli ve kavrayışlı bir çabaya girişmek yerine, bunalımla anlaşıp uyuşmamız mı gerekiyor? Henri Bergson’a göre, “Mutluluk, karmaşık ve belirsiz bir şeyi, her­kesin kendine göre belirleyebilmesi için insanlığın dalgalanmaya bı­rakmayı yeğlediği bir kavramı ifade eder”.3 Pratik görüş açısından, mutluluğun anlaşılmasını dalgalanmaya bırakmak, geçici ve sonuçsuz bir duygudan söz ediyorsak, o kadar da kötü bir davranış sayılmaz; ne var ki durum çok farklıdır, çünkü söz konusu olan, yaşamımızın her anının niteliğini belirleyen bir varoluş biçimidir. İyi, güzel de mutluluk nedir?

Şaşırtıcı bir çeşitlilik 

Sosyologlar mutluluğu şöyle tanımlar: “Mutluluk, insanın yaşam kalitesini bütününde olumlu yönde geliştirme düzeyine erişmesidir. Başka bir deyişle, mutluluk, insanın sürdürdüğü yaşama olan sevgi­sinin ölçüsünü ifade eder.”4 Her şey, “yaşam sevgisi”nin derin bir do­yuma denk düşmesine ya da yaşamımızın sürüp gittiği dış koşullar çerçevesinde basit bir değerlendirmeye indirgenmiş olup olmadığına bağlıdır elbette. Mutluluk, kimileri için, “şiddeti ve süresi, onun var olmasını mümkün kılan şeylerin el altında bulunmasına göre değişen, kalıcı olmayan, geçici bir izlenimdir.”5 Öyleyse mutluluk, dene­timi bizim elimizde olmayan koşullara bütünüy­le bağlı, dolayısıyla da elde avuçta tutulamayan bir şeydir. Filozof Robert Misrahi’ye gö­re de tersine, “mutluluk, sevincin, varoluşun bütününün ya da onun etkin geçmişinin, o andaki varlığının ve düşünülebilir geleceğinin en canlı bölümü üzerinde ışımasıdır”.6 Bu durumda, sürekli bir varoluş durumu oluşturabilir mi? André Comte-Sponville’e göre, “sevincin kendiliğinden belirebilir gibi göründüğü her zaman dilimini mutluluk olarak tanımlayabiliriz”.7 Bu durumda, söz konusu zaman dilimi­ni uzatabilir miyiz?

Mutluluk bin bir türlü kavranabilir. Ve birçok fi­lozof, kendi kavrayışını bize sunmuştur. Örneğin Aziz Augustinus’a göre mutluluk, “gerçekten doğan sevinç”tir.8 Emmanuel Kant’a göre, mutluluk, ussal ve her türlü kişisel eğilimden kopuk olmalıdır; Marks ise onun çalışmayla erişilen gelişme olduğunu ileri sürer. Bunları sıralamaktaki amacım, bu tanımlamaların birbirinden ne ka­dar farklı, çoğu zaman da birbiriyle çelişik olduğunu göstermek. “Mutluluğun niteliği üzerinde bile anlaşamıyoruz” diyordu Aristote­les, “ve bilge kişilerin açıklaması ile kitlelerin açıklaması birbiriyle uyuşmuyor.”9 Bir çocuğun gülümsemesinden doğan ya da ormanda yapılan gezin­tiden sonra içilen bir fincan güzel kahvenin verdiği basit mutluluğu na­sıl açıklamalı, peki? Çok dolu ve rahatlatıcı olsalar da bu ışımalar yaşa­mımızın bütününü aydınlatamaz. Mutluluk, bazı hoş duygularla, yoğun bir zevkle, bir sevinç patlamasıyla ya da geçici bir hoşnutlukla, keyifli geçen bir günle ya da yaşam labirentinde bizi şaşırtan büyülü bir anla sınırlandırılamaz. Mutluluğun bu farklı yüzleri, gerçek mutluluğu nite­leyen derin mutluluğu tek başına oluşturamaz.

Mutluluğun müjdecisi 

Otuz yaşımda olmasına karşılık, Bertha Young’un içinden ara sıra, yü­rümek yerine koşmak, kaldırımdan inip çıkarken dans edermiş gibi adım atmak, çember çevirmek, elindeki bir şeyi havaya atıp tutmak, hiçbir nedeni yokken, ama kesinlikle yokken durduk yerde gülmek geliyordu. Otuz yaşındaysanız ve sokağınızın köşesini döndüğünüzde, o öğleden sonra ışıyan güneşin bir parçasını yutmuş gibi kendinizi mutlu –mutlak bir mutluluk– hissediyorsanız ve ellerinizin parmak uçlarından ayağınıza kadar varlığınızın her parçası bir ışık bombardımanına tutulmuşsa, ne yapardınız?

Katherine Mansfield

Birçok kişiden, yaşadıkları “kusursuz” mutluluk dönemlerini anlatmalarını isteyin: kimileri doğal ve uyumlu bir ortamda, yaprakların arasın­dan güneş ışınlarının süzüldüğü bir ormanda, bir tepenin üzerinden izle­nen geniş ufkun karşısında, dingin bir gölün kıyısında, bir gece yıldızlı bir göğün altında, karların üzerinde yaptıkları yürüyüş şırasında duydukları derin huzur anını anlatacaktır. Kimileri, bir sınavı vermek, sportif bir başarı kazanmak, tanımaya can attığı bir kişiyle tanışmak, bir çocuğun doğumu gibi uzun süre gerçekleşmesini bekledikleri bir olaydan söz ede­cektir. Kimileri de aileleriyle ya da çok sevdikleri biriyle dinginlik içinde yaşadıkları bir huzur anını ya da birini mutlu ettikleri anı anlatacaktır. Öyle görünüyor ki zenginleştirici ama geçici olan bu deneyimlerin ortak paydası, içimizdeki çatışmaların bir an için ortadan kalkmasıdır. Mutlu kişi kendini, çevresini saran dünyayla ve benliğiyle uyum içinde hisseder. Böyle bir deneyimi yaşayan, örneğin karlı bir ortamda dolaşan insan için, alışılagelmiş gönderme noktaları varlığını yitirir: basit yürüme eyleminin dışında, özel bir beklenti içinde değildir. O, basitçe “oradadır” ve o anın içindedir, özgürdür, dünyaya açıktır. Çok kısa bir süre için, geçmişin düşünceleri artık aklımıza gelmez, geleceğe ilişkin tasarılar zihnimizi artık işgal etmez; yaşanılan o an, her türlü zihinsel kurgulamanın üzerindedir.

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Kişisel Gelişim
  • Kitap AdıMutluluğa Övgü
  • Sayfa Sayısı344
  • YazarMatthieu Ricard
  • ISBN9786050983852
  • Boyutlar, Kapak13.6 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDoğan Novus / 2021

Yazarın Diğer Kitapları

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur