Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Ne Yapabilirim?
Ne Yapabilirim?

Ne Yapabilirim?

Gündüz Vassaf

Rüyalarımız tekdüzeleşir, Böl-yönet düzeninde Birey yüceltilip bencilleştirilirken, Aidiyetlerimizin gönüllü köleleri, Belirlenmiş seçeneklerin kalebentleriyiz. Her gün yeni felaket haberiyle uyanıyorum. Ne yapabilirim? Vicdanın sızlarken sen…

Rüyalarımız tekdüzeleşir,
Böl-yönet düzeninde
Birey yüceltilip bencilleştirilirken,
Aidiyetlerimizin gönüllü köleleri,
Belirlenmiş seçeneklerin kalebentleriyiz.
Her gün yeni felaket haberiyle uyanıyorum.
Ne yapabilirim?
Vicdanın sızlarken sen ne yapabilirsin?
Biz ne yapabiliriz?

Gündüz Vassaf, Ne Yapabilirim? Geleceğe Kartpostallar’da bir harekete, örgüte, partiye, hatta ideolojiye bağlı olmayanlara sesleniyor. Kötümserliğe kapılıp edilgenleşmeye, değişimin ertelenmesine, değişimi kendimizden başka yerlerde aramaya karşı çıkıyor. Okurunu, çaresiz çırpınışlarda tükenmeden “ne yapabilirim”i düşünmeye davet ederek yeni bir yaşam ahlâkını tartışmaya açıyor…

“Düş gücünün avukatı” Gündüz Vassaf’tan barışa, özgürlüğe, haksızlıkları vurgulamaya, düşlemeye, değişime, birlikteliğe, geleceğe dair şiirsel bir kitap…

Rüyalarımız, her yerde, her koşulda.
Darwin’in eksiği, evrim teorisinde umuda yer vermemiş olması. İnsandan başka yarını yaşayan tür var mı?

İÇİNDEKİLER

TEŞEKKÜR 11
Kurbağa Damat 13
I. ÇARESİZLİĞİMDE DÜŞE KALKA 17
Ne yapabilirim?
Şahı öldürseydim dünya tarihi değişir miydi?
Yılbaşı tebriki
Başkentte kır gerillaları
Ankara’da otobüs kaçırma
Kapitalizmin slogan gaspı
Tüketici ruhlarımızın mühendisi
Tarihî ölümsüzlük
II. GENÇ-YETİŞKİN UÇURUMU 33
Platon, Elvis, Gezi
Ser verip sır vermemek: Deniz Gezmiş kuşağı
Devrimin eşiğinde Fransa: Mayıs, 1968
Che Guevara
Ebeveyn patolojisi
Tepeden inmeci örgütler, yetişkinleri hiçe sayan gençler
Bilinçli tüketici!
Genç-yetişkin uçurumu
Egemen düzenin çocuk masalları
Otuz yaşından büyüklere güvenme!
Siyasi partilerin gençliği devşirmesi
Eylem tüketimi
Evrensel ilke fakirliği: İnsan hakları sanayisi
ve milliyetçi özgürlükler
Gülmeyen insan özgür olamaz
Mavi gözlüler zekidir
Sen üniversitede okuyamazsın
Devrimlere ne oldu?
Düzenin kalıcılığı sanrısı
Yönetilenlerin gücü
Ne olacak?
III. YENİ İPEK YOLU 73
Kabuk değiştiren dünya
Yeni İpek Yolu
Hedonist ’68, Özverili Gezi
Gençliğin tarihî evrimi
Şaşkın devletler
Küresel Gezi
IV. SAVAŞ ve BARIŞ 85
Bu savaş kazanılamaz
Savaş terörizmi
Tarihi nasıl bilirsiniz?
Bana ne tarihinizden
Savaşa hazır olmak
Şikâyetle yetineni sustur!
Ulus-devletin sonuna doğru: Paralı askerler
Özelleştirilen savaşlar
Düzenin iflas bilançosu
Düşman kim?
Ülkene saldırmışlar, savunmayacak mısın?
Haklı savaş ve Türkiye
V. ADI KONMAMIŞ SAVAŞLAR 115
Çocuklar son kölelerimiz
Nestle bebekleri
Kimin aklına gelirdi?
Zekâ katliamı
Kanser çubukları
Olimpiyat meşalesi
Gezegenimizin katilleri-I
Gezegenimizin katilleri-II
Gezegenimizin katilleri-III
Moloch
Cinsellik savaşları
Altıncı yok oluş
VI. SAVAŞ KAÇINILMAZDIR YALANI 141
Saldıran şempanzeler, sevişen bonobolar
Modern Savaşçı, İlkel Barışçı
Patoloji olarak saldırganlık
Türümüzün akıl hastaları
Vatan için savaşmak
Ses verin ölüler
VII. MEŞRUİYETİNİ YİTİREN DÜZEN 155
Bize rağmen savaş
Bize rağmen kapitalizm
Bize rağmen ulus-devlet
Bize rağmen din
VIII. AMERİKA 177
Amerika’nın Misyonu
Yankee go home!
Hepimiz Amerikalıyız
Barışa giden yol
Emperyalizmin cehaleti
Amerika Başkanı Kim Olacak?
Çağrım
IX. YARINA DOĞRU
DEVRİMSİZ DEVRİMLER 195
“Şıkları söyle amca”
Açlar ve aceleleri var
Devrimsiz devrim
Sol üzerine gecikmiş notlar
Örgütlenme
Eylem
Devrim sustu mu?
X. SAVAŞTA NASIL YAŞANIR? 223
Mozart’ın 40. senfonisi
XI. GELECEĞE KARTPOSTALLAR 231
Dünya
Şehir
Aile
Cinsellik
Arkadaş
Üniversite
Sanat
Spor
Turizm
Yeni İnsan
Çukurdaki Kurbağa 287

TEŞEKKÜR

2015 akademik yılı “Barış Konuşuyor” açılış dersine beni davet eden ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği’ne, ODTÜ öğrencilerine, konuşmamı deşifre eden Sırma Altun’a, metni okuyan Ceren Ergenç ve Şiir Özbilge’ye, çizgileriyle metni yaşatan M.K. Perker’e, editörüm Kıvanç Koçak’a teşekkür ederim.

Kurbağa Damat 

Hindistan’ın güneyindeki Pullipodupet köyünde her yıl küçük bir kız kurbağa ile evlendirilir. Törende geleneksel evlilik kuralları uygulanır. Köyün yarısı damadın, yarısı gelinin ailesini temsil eder. Damat, beyaz at üstünde, bando eşliğinde gelinin evine gider. Çift, onurlarına adına yakılan kutsal ateş etrafında yedi defa döner, gelinin tülbendi damadın eşarbıyla birleştirilir, rahip ikisinin kafasını birbirine dokundurur. Düğün yemeği bitiminde kurbağa göle salınır. Gelin, ilkokulda eski hayatına döner. Büyüdüğünde ikinci eş almakta serbesttir. Hintli bir gazeteci Pullipudupet’teki töreni izlemeye gider. Köylülere, neden her yıl genç bir kızı kurbağayla evlendirdiklerini sorduğunda, “Kendimizi bildik bileli böyle” derler.

Eliott Weinberger

ÖNSÖZ

Ne Yapabilirim? benim gibi, bir harekete, örgüte, partiye, hatta ideolojiye bağlı olmayanlara sesleniyor. Elinizdeki metin, ODTÜ öğrencilerine barış üzerine yaptığım konuşmamın genişletilerek kitaplaşmış hali. Tepkilerimizde kendimizi tekrarlamadan, çaresiz çırpınışlarda tükenmeden, “ne yapabilirim”i düşünmeye, yeni bir yaşam ahlâkını tartışmaya açmak istiyorum. Kötümserliğe kapılıp edilgenleştikçe, değişim erteleniyor, düzen sürüyor. Değişim biziz.

GV
Boston, 2016

1
ÇARESİZLİĞİMDE DÜŞE KALKA

Ne yapabilirim? 

Ne yapabilirim?
Dünyanın bu halinde…
Gezegenimiz diyebilsem,
Haddimizi bilseydim.
Uzayın bu uç köşesinin karanlığında,
Yarı ömrünü tamamlamış,
Kırılganlaştırdığımız gezegenimizde,
Türümüzün aymazlığı karşısında ne yapabilirim?
Dünyamız deyip, kendimize odaklanıyoruz.
Amerika’da dört kişiden biri,
Güneşin, dünyanın etrafında döndüğüne inanıyor.
Geriye kalanlarımız?
Kaçımız ilkokulda kafamıza çakılanların ötesine geçebilir?
Dünyanın yuvarlaklığını kanıtlayabilir?
Bilimin gelişmesiyle cehaletimiz ters orantılı.
Kendimize biçtiğimiz rollerde taraflaşırken ufkumuzu
daralttık.
Doğayı parselleyip küçültürken gezegenimize yabancılaştık.
Yıldızları, güneşin doğuşunu, batışını,
Kendimizi hapsettiğimiz şehirlerimizde göremez olduk.
Varoluş sürecimizin %95’inde yaşayan avcı toplayıcı insanı,
21. yüzyıl insanından çok daha farkındaydı kainatın
yüceliğinin.
Gezegen bilincine ulaşamadıkça aymazlığımızın
mahkûmuyuz.
Tükettiğimiz markaların logolarını teker teker tanırken,
Adlarını sayamadığım,
Yedi gezegen komşumun zavallı dünyalısıyım.
İlle uzaydan “öteki” mi gerekli biz olabilmemiz için?
Gezegenimizi paylaştığımız türlere duyarlılığımızda,
“Biz” diyebilmemiz için?
Rüyalarımız tekdüzeleşir,
Böl-yönet düzeninde
Birey yüceltilip bencilleştirilirken,
Aidiyetlerimizin gönüllü köleleri,
Belirlenmiş seçeneklerin kalebentleriyiz.
Her gün yeni felaket haberiyle uyanıyorum.
Ne yapabilirim?
Vicdanın sızlarken sen ne yapabilirsin?
Biz ne yapabiliriz?

Şahı öldürseydim dünya tarihi değişir miydi? 

21 yaşındaydım.
Babamın ölümünde çaresizliği yaşadım.
Cenazeden sonra annemle birlikte, yengemin akrabalarının
Kuşadası’ndaki Kısmet Oteli’ndeyiz.
Galiba ikinci gündü. Etrafta telaş. Otel misafirlerden
boşaltıldı.
Güvenlik önlemleri alındı.
Nedeni yeni gelen iki konuk.
Dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’le
İran diktatörü Şah Rıza Pehlevi. Baş başa müzakerelerde
bulunmak üzere birkaç günlüğüne otelimize yerleştiler.
Yıl 1971. Şah, dünyaca nefret duyulan, görüldüğü yerde bir
kaşık suda boğulacak kişi konumunda. Gizli polisi SAVAK
işkence fabrikası. İktidarını, petrolü millileştirdiği için
Başbakan Musaddık’ı deviren CIA ve İngiliz istihbaratına
borçlu.
Şah önüme gelmiş!
Aynı oteldeyiz! Sıkıldıklarında konuşabilecekleri annem,
bir de ben. Güvenlik nedeniyle dışarıya çıkmaktan
korkuyorlar. Kahve içiyoruz. Sohbet ediyoruz. Karşılıklı
sigaralarımızı yakıyoruz.
Geceleri uykum kaçıyor.
Sadece babamın acısından değil.
Şahı öldürsem dünya tarihini değiştirebilir miyim?
İran halkını istibdat rejiminden kurtarabilir miyim?
Marx’ın 11. tezindeki gibi mesele dünyayı değiştirmekse,
ömrümde bundan iyi fırsat karşıma çıkar mı?
Kendimi suikastçıların yerine koydum.
Ne tarihi değiştirmişler ne adları aklımızda.
Avusturya veliahdı öldürülmese Birinci Dünya Savaşı
çıkmayacak; New York’ta İkiz Kuleler’e intihar saldırısı
olmasa ABD, Afganistan’a girmeyecek, Irak’ı işgal
etmeyecek, Çin’i, Rusya’yı kuşatan üsler kurmayacak
mıydı?
Dünya suikast lideri Amerika’da Lincoln, Garfield,
McKinley, Kennedy gibi başkanların öldürülmesi, ülkenin
iç politikada muhafazakâr, dış politikada emperyalist
tutumunu değiştirmedi.
Fransız ve Sovyet devrimleri kraliyet ailelerini katletti;
Osmanlı ve Habsburglar hanedanlarını alaşağı etmekle
yetindi; İngiltere’de, İskandinavya’da saraylarındalar.
Ne fark etti?
Üç aşağı beş yukarı, hepsi egemen düzenin farklı
oyunlarında.
Galileo dünyanın güneşin etrafında döndüğünü kanıtladı.
Kopernik’in kuramını doğruladı. Kilise’nin engizisyon
tehdidi nedeniyle kahramanlaştırıldı.
Kahramanlaştırılmanın ibret vericiliğini, Galileo, Brecht’in
ağzından, şu sözlerle ifade eder: “Ne yazık, kahramana
ihtiyacı olan memlekete.”
Bir şeyler için canımızı feda etmenin doğru olduğuna o
denli şartlandırıldık ki,
“Ne yapabilirim?” çaresizliği bizi uç noktalara
götürebiliyor.
Hele doyumsuz gençlik hayallerimizin peşinde,
Çaresizliklerine isyan edenlere öykündüğümüzde.
Onları kahramanlaştırdığımızda,
Ağıtlarla kurbanlığı yücelttiğimizde.
Vicdanımızın sızlaması, haddimizi bilmezliğimizi
pekiştiriyor.
Eylemlerin ön saflarında devleşip tarihe geçmeye can
atanlar takdirle karşılanıyor.
Kendimizi öne sürdükçe, sırtımızı sıvazlayanlar peyda
oluyor.
Oysa, ahkâm kesicilerimize rağmen, bal gibi biliyoruz
tarihin iki kere iki dört formülleriyle açıklanamayacağını;
farkında bile olmadığımız bin bir olayın yan yana
gelmesiyle oluşup değiştiğini.
Yine de katilliğe özendiriliyoruz.
New York Times okur anketi: “Geçmişe yolculuk
yapabilseydiniz, Hitler’i bebekken öldürür müydünüz?”
%42-Evet. %28-Emin değilim.
%70 potansiyel katil!
Adam öldürmekle dünya değişmiyor.
İşte Tolstoy’un Savaş ve Barış romanı.

Yılbaşı tebriki 

12 Eylül darbesine dokuz ay var.
Yaklaştığı hissediliyor.
Uluslararası Af Örgütü İstanbul başkanıyım.
İstikrarsızlaştırma provokasyonları başlatılmış.
Sağ-sol birbirine kırdırılıyor.
Siyasetçiler birbirleriyle konuşmuyor.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Mostari ~ Gündüz VassafMostari

    Mostari

    Gündüz Vassaf

    Ben, gönüllü köprü bekçisi, Gece gündüz burada… Gündüz Vassaf, Mostar Köprüsü’ne ilk görüşte âşık olur. Aylar geçer. Köprünün geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında almaya...

  2. Sınırsız ~ Gündüz VassafSınırsız

    Sınırsız

    Gündüz Vassaf

    “Gündüz Vassaf’ın kitaplarıyla tanışmamla birlikte (…) bir deneme yazarının her yazdığı ile aslında kendisini sorguladığı gerçeğinin bilincine en somut biçimde vardım. Bu arada Vassaf’ın...

  3. Cehenneme Övgü ~ Gündüz VassafCehenneme Övgü

    Cehenneme Övgü

    Gündüz Vassaf

    Geceye Övgü “Korktum ve gözlerimi Ay’a kaldırdım. Yakardım ve yakarılarım tanrılara ulaştı. İmdi, ey Ay Tanrısı Sin, Koru beni.” Gılgamış I Gece, düzen güçleri...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Olduğu Kadar Güzeldik ~ Mahir Ünsal ErişOlduğu Kadar Güzeldik

    Olduğu Kadar Güzeldik

    Mahir Ünsal Eriş

    Kimseyi istemiyorsun yanında, ama durup durup da yalnızlıktan şikâyet edesin geliyor. Bir şeyden şikâyet edebilmek için bile insan lazım. Öyle hileli bir şey bu....

  2. Taş ve Gölge ~ Burhan SönmezTaş ve Gölge

    Taş ve Gölge

    Burhan Sönmez

    “Gece, sessizlik değil damıtılmış ses demekti. Gündüz bütün sesler birbirine karışıp gürültüye dönerken, gece her ses kendi sadeliğiyle belirirdi. Çocukluğun şarkıları, ruhların iniltileri, baykuşun...

  3. Kompartıman ~ Canol BalkayaKompartıman

    Kompartıman

    Canol Balkaya

    “Hani az önce size farklı ölüm şekillerinden bahsediyordum ya, belki de bana bir ayrıcalık verilmiş. O da, kendi cenaze törenimi organize etme lüksü. Ben...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur