Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sufi’nin Yolu
Sufi’nin Yolu

Sufi’nin Yolu

İdris Şah

“SUFİ, GEREKTİĞİNDE BAŞKALARININ YAPTIĞINI YAPANDIR. GEREKTİĞİNDE İSE BAŞKALARININ YAPAMADIĞINI DA YAPANDIR.” O, yeryüzünü çeşitli kılıklarda, sizin bilmediğiniz vasıtalarla dolaşan Hızır gibidir. Eğer böyleyse, onu…

“SUFİ, GEREKTİĞİNDE BAŞKALARININ YAPTIĞINI YAPANDIR. GEREKTİĞİNDE İSE BAŞKALARININ YAPAMADIĞINI DA YAPANDIR.”

O, yeryüzünü çeşitli kılıklarda, sizin bilmediğiniz vasıtalarla dolaşan Hızır gibidir. Eğer böyleyse, onu bir gün koyun otlatırken görürsünüz, ertesi gün altın bir kadehten yudumlarken. O senin rehberinse, parlaklığından seni de yararlandırır; sen bunu o sırada fark etsen de etmesen de. Onunla karşılaştığında, bilsen de bilmesen de seni etkileyecektir. Söyledikleri veya yaptıkları sana tutarsız hatta anlaşılmaz görünebilir. Fakat anlamlıdır. Seni şaşırtabilir veya sinirlendirebilir. Bu kasıtlı ve gereklidir. İyiliğe kötülükle, kötülüğe iyilikle karşılık veriyor gözükebilir. Fakat ne yaptığını yalnızca az sayıda kişi bilir. O Sufi’dir ve Sufi “Aşk” demektir. Kitapları yirmi dile çevrilen ve dünyada on beş milyondan fazla satan Sufi düşünür İdris Şah, Sufi geleneğinin derin ve zengin dünyasını modern bir anlatımla ele alıyor. İdris Şah, Sufizm’i çeşitli yönleriyle incelerken, günümüz felsefi inanış ve öğretilerine etkilerini gözler önüne seriyor. Mevlana, Ömer Hayyam, Bayezid Bistami ve daha pek çok büyük Sufi’nin ilkeleriyle ördüğü bu kitapla arayışınızı aydınlatacak bir mum yakıyor.

*

YAZAR HAKKINDA 

İdris Şah, 1924’te Hindistan’ın Simla kentinde, aristokrat bir Afgan ailenin, Paghman’lı Saadat ailesinin bir ferdi olarak dünyaya geldi. Hayatının çoğunu Doğu’yu Batı’ya açıklamaya ve Doğu’nun geleneksel öğretilerinin Batı dünyasında geniş bir bilim dalı olarak erişilebilir hale gelmesine adadı. Sufizm konusunda önde gelen otoritelerden biri olan İdris Şah, Batılılara temel tasavvuf kavramlarını, kültürel ve dini etmenleri öne çıkarmadan anlattı. Sufilerin, yüzyıllar önce Batı’daki psikoloji çalışmalarının çoğunun öncülüğünü yaptığını ileri süren İdris Şah’ın; psikoloji, İslami düşünce, edebiyat, mizah ve problem çözme dahil çok farklı konularda yazdığı kitaplar yirmi dile çevrildi ve dünyada on beş milyondan fazla sattı. İdris Şah, Kasım 1996’da Londra’da öldü.

“Sufi olmak sabit fikirlerden ve peşin hükümlerden kendini ayırmak; talihinden sakınmamaktır.” – Ebu Said bin Ebi Hayr 

“Dış görünüşüme bakmayın Elimde olanı alın.” – Mevlana

İÇİNDEKİLER
YAZAR HAKKINDA……………………………………………………………………1
SUNUŞ ………………………………………………………………………………………9
Birinci Bölüm
BATI’DA TASAVVUF
ÜZERİNE ÇALIŞMALAR……………………………………………………………11
Batı’da Tasavvuf Üzerine Çalışmalar……………………………..13
İkinci Bölüm
KLASİK YAZARLAR…………………………………………………………………..51
1. Gazali……………………………………………………………………………….53
2. Ömer Hayyam………………………………………………………………..62
3. Feridüddin-i Attar (Attar-ı Nişaburi)………………………….66
4. İbni Arabi ………………………………………………………………………..82
5. Sadi-i Şirazi…………………………………………………………………….89
6. Hakim Cami…………………………………………………………………….103
7. Hakim Senai ……………………………………………………………………109
8. Mevlana Celaleddin Rumi……………………………………………112
Üçüncü Bölüm
DÖRT BÜYÜK TARİKAT ……………………………………………………………123
Dört Büyük Tarikat…………………………………………………………….125
1. Çiştiler ………………………………………………………………………….129
2. Kadiriler……………………………………………………………………….141
3. Suhreverdiler……………………………………………………………..151
4. Nakşibendiler …………………………………………………………….158
Dördüncü Bölüm
PİRLER ARASINDA…………………………………………………………………..179
Hızır’la Buluşma ………………………………………………………………..181
Beşinci Bölüm
ÖĞRETİCİ HİKÂYELER………………………………………………………………221
Öğretici Hikâyeler………………………………………………………………223
Altıncı Bölüm
TEFEKKÜR TEMALARI …………………………………………………………….245
Tefekkür Temaları ……………………………………………………………..247
Bazı Tefekkür Konuları ……………………………………………………..259
Yedinci Bölüm
GRUP OKUMALARI…………………………………………………………………..267
Grup Okumaları …………………………………………………………………269
Sekizinci Bölüm
RİSALELER VE DERSLER…………………………………………………………291
Risaleler ve Dersler……………………………………………………………293
Dokuzuncu Bölüm
TASAVVUF ÜZERİNE SORU VE CEVAPLAR……………………………321
1. Tasavvuf ve İslam ………………………………………………………….323
2. Derin Anlayış………………………………………………………………….326

SUNUŞ

“Sufi, gerektiğinde başkalarının yaptığını
yapandır. Gerektiğinde ise başkalarının
yapamadığını da yapandır.”

– Nuri Mevcudi

Sufilik ile ilgili kafalarının karıştığını söyleyen öyle çok insan vardır ki bu, kafalarının karışmasını kendilerinin istediği izlenimini uyandırıyor. Başkaları ise, daha bariz sebeplerden dolayı, “Tasavvuf ”u sadece bir aşk ve meditasyon kültü boyutuna indirgiyorlar. 

Fakat Sufi etkinliklerinin çeşitliliğine nispeten tarafsız bir ilgi ile bakan kişi ortak vasıfları apaçık görecektir. 

Sufi şahsiyetleri, ekolleri, yazarları, öğretileri, mizahı, mistisizmi ve biçimlendirmelerinin hepsi belli insan fikirlerinin sosyal ve psikolojik uygunluğuyla ilişkilidir.

“Zaman”dan ve “mekân”dan bağımsız bir insan olarak Sufi, deneyimlerini içinde yaşadığı kültürde, ülkede ve iklimde eyleme döker. 

Yalnızca uzak kültürlerdeki Sufi eylemlerinin incelenmesi ancak skolastisizmin dar sahasında çalışanlar için bir değer arz eder. Sufi eylemlerini sadece dini, edebi veya felsefi fenomenler olarak düşünmek Sufi yolunun ancak bozuk bir yorumu olabilir. Bir teori ve sistem çıkarmaya çalışmak ve bunu tecrit ederek incelemeye kalkışmak da bir o kadar faydasızdır.

Bu kitap Sufi fikirlerini, eylemlerini ve rivayetlerini mercek altına yatırır gibi veya müzelik parçalarmış gibi değil, çağdaş dünya diye tabir ettiğimiz mevcut toplum ile olan ilişkileri içerisinde sunmak üzere tasarlanmıştır. 

İdris Şah 

Londra, 1968

Birinci Bölüm 

BATI’DA TASAVVUF ÜZERİNE ÇALIŞMALAR

Tasavvuf Hakkındaki Teoriler 

Tasavvuf ’tan henüz haberdar olmuş, Sufilik hakkında hiçbir fikri bulunmayan bir öğrenci varsayalım. Kaynak materyal olarak üç olası tercihi vardır. Bunlardan ilki, bu konuyu özel alanları haline getirmiş kişiler tarafından yazılmış referans kitaplar ve eserler olacaktır. İkincisi, Tasavvuf ’u öğrettiği ya da uyguladığı iddiasında olan veya Tasavvuf terminolojisini kullanan organizasyonlar olabilir. Üçüncüsü ise –Ortadoğu ülkelerinde olması şart değil– Sufi olarak bilinen insanlar veya insan grupları olabilir. Dahası bu öğrenci henüz Tasavvuf ’un “İslam mistisizmi” veya “dervişler kültü” olarak adlandırılması gerektiği fikriyle tanışmamış olabilir.

Bu kişi ne öğrenir ve hangi problemlerle karşı karşıyadır? 

İlk keşfedeceği şeylerden birisi Tasavvuf ’un Batı’daki ismi olan “Sufizm”in 1821’de Almanlar tarafından icat edilmiş yeni bir sözcük olduğudur.

Batı dillerini bilmeyen bir Sufi’nin bu sözcüğü tanıması pek olası değildir: Öğrencimizin Sufizm yerine, 1166’da ölmüş kurucusunun ismiyle anılan “Kadiriler” gibi terimlerle uğraşması gerekecektir. Ya da “Ehl-i Hak”tan, “Pirler”den veya “Sabikûn”dan bahsedildiğini görecektir. Bir başka ihtimal de “Sufi olmaya çabalayan” anlamına gelen Arapça Mutasavvıf sözcüğüdür. “Bennayin”, “Melâmetiyye” ismiyle anılan yapılar vardır – ki bu yapılar oluşumları ve bazen sembolizmleriyle bile Hür Masonlar gibi Batı kültlerine benzerlik gösterir.

Bu isimler çağdaş Batılı kulaklara tuhaf, bazen de uyumsuz gelebilir. Tek başına bu durum bile gözden kaçan fakat gerçek bir psikolojik meseledir.

Tasavvuf için standart bir adlandırma olmadığından, araştırmacı Sufi sözcüğünün kendisine yönelebilir ve şunu görür ki sözcük yaklaşık bin yıl önce3 hem Yakındoğu’da hem de Batı Avrupa’da4 birdenbire kullanılır hale gelmiştir; ve bugün de bu sözcük genel olarak insanların basmakalıp bir şekilde “dini” olarak adlandırdığı şey ile sınırlı kalmayıp, belli fikir ve uygulamaların en iyi ürününden bahsederken kullanılmaktadır. Öğrencimiz bu sözcüğün birçok tanımını bulacaktır ancak şimdi ise sorun tersi bir hal almıştır: Önceki sorun, karşısına çıkan tek şeyin pek eski sayılamayacak salt bir adlandırma olması iken şimdi karşısına birçok Sufi tarifi çıkar, hatta bunların hiçbiri doğru tanım olmayabilir.

Bazı yazarlara göre –ki bunlar çoğunluktadır– Sufi sözcüğünün kökeni ilk Müslüman mistiklerin giydikleri cüppelerin yapıldığı malzemeye atfen, sözcük anlamı “yün” olan Arapça sûf kelimesine götürülebilir. Bu cüppelerin de Mısır ve Suriye çölleri ile Yakındoğu ve Ortadoğu’da sayıları çok olan Hıristiyan münzevilerin kıyafetlerini takliden, yünden yapıldığı iddia edilir.

Fakat makul de gözükse bu tanım Tasavvuf ile ilgili olarak, bırakın fikirleri, isim ile ilgili sorunumuzu dahi çözemez. Ne var ki önemli sözlükbilimciler “Yün, hayvanların kıyafetidir”6 vurgusunda bulunurlar ve Sufi’nin hedefinin insan zihninin mükemmelleştirilmesi veya tamamlanması yönünde olduğu, bir koyun sürüsüne benzemek olmadığı ve sembolizmin gayet bilincinde olan Sufilerin asla böyle bir ismi kabullenmeyecekleri üzerinde dururlar.

Geleneksel olarak Ashab-ı Suffe, Hz. Muhammed (miladi 571-632) döneminin Sufileri olarak kabul edilir. İlk Sufilerin, 623 yılında kendilerini ezoterik bir topluluk olarak şekillendirdikleri ve Sufi isminin de Ashab-ı Suffe’den türemiş olduğu söylenir.7 Bazı gramerciler “yün” kökeninin etimolojik olarak daha olası –ve safve (hürmet) ve saff kökeninden daha muhtemel– olduğuna işaret etmiş olsalar da diğer bazıları, lakapların imla kurallarına uymalarının şart olmamasından yola çıkarak bu tür görüşlere karşı çıkmışlardır.

Az sonra göreceğimiz gibi isim, fikirlere bir giriş teşkil etmesi bakımından önemlidir. Bu arada bu ismin çağrışımlarına bir bakalım. Sufiler özel şartlar altında ve belli çabalarla gerçekleştirilen belirli bir tür zihni veya diğer eylemin, zihnin daha yüksek işleyişi diye tabir edilen şeyi ortaya çıkararak, gerekli donanımı sıradan …

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Sufiler ~ İdris ŞahSufiler

    Sufiler

    İdris Şah

    “ŞARAPSIZ SARHOŞ; YEMEKSİZ DOYMUŞ; HUZURSUZ; AÇ VE UYKUSUZ; MÜTEVAZI KAFTANI ALTINDA BİR KRAL; HARABELERDE BULUNAN BİR HAZİNE; HAVADAN TOPRAKTAN DEĞİL, ATEŞTEN SUDAN DEĞİL, SINIRSIZ...

  2. Mülahazalar ~ İdris ŞahMülahazalar

    Mülahazalar

    İdris Şah

    “HİÇBİR ŞEY YAPMAMAKTANSA BİR ŞEYİ DENEMEK DAHA İYİDİR.” Fablların amacının yalnızca eğlendirmek, öğretmekle sınırlandığını ya da tamamen kurguya dayalı masalsı anlatımlar olduğunu mu düşünüyorsunuz?...

  3. Muzip Nasreddin Hoca’nın Fıkraları ~ İdris ŞahMuzip Nasreddin Hoca’nın Fıkraları

    Muzip Nasreddin Hoca’nın Fıkraları

    İdris Şah

    “EĞLENMEYE BAKARSAN YA DA EĞLENMEYİ ÖĞRENMEYE ÇALIŞIRSAN, BİRİLERİNİN SİNİRLERİNE DOKUNURSUN. ELBETTE TERSİNİ DE YAPABİLİRSİN AMA YİNE DE BİRİLERİNİN SİNİRLERİNE DOKUNURSUN.” Nasreddin Hoca’nın cazibesi, gösterdiği...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur