Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bebeklikten Ergenliğe Pozitif Disiplin
Bebeklikten Ergenliğe Pozitif Disiplin

Bebeklikten Ergenliğe Pozitif Disiplin

Yasemin Yusufoff

Dil ve eğitim uzmanı Yasemin Yusufoff’dan “disiplin, ama nasıl” sorusunu soran ve cevabı bulmaya çalışan ebeveynlere ve eğitimcilere ellerinden düşürmeyecekleri bir çalışma: “Bebeklikten Ergenliğe…

Dil ve eğitim uzmanı Yasemin Yusufoff’dan “disiplin, ama nasıl” sorusunu soran ve cevabı bulmaya çalışan ebeveynlere ve eğitimcilere ellerinden düşürmeyecekleri bir çalışma: “Bebeklikten Ergenliğe POZİTİF DİSİPLİN”

Bebeklikten ergenliğe uzanan süreçte bir taraftan ebeveynlerin hayatlarını kolaylaştıran kitap bir taraftan da uyumlu, sorumlu, sevgi dolu, güvenilir, özgüveni yerinde, hayatını kendi kararlarıyla yönetebilen otokontrollü çocuklara ulaşmanın püf noktalarını veriyor.

Çocuklarla iletişimdeki zor anlarda kullanılabilecek pratik uygulamalar, atılması gereken doğru adımlar, örnek olaylar ve eğitici çizimlerle “POZİTİF DİSİPLİN” Mayısta aile kitaplığımızın yeni kitabını merak edenlerle buluşuyor.

***

YASEMİN YUSUFOFF

Yasemin Yusufoff hayatını bebeklerin ve çocukların en iyi şekilde yetiştirilmesine adamış bir bilim kadını, araştırmacı ve annedir. Amacı mutlu ve faydalı bireylerden oluşmuş toplumların var olabilmesi için bugünden yapılması gerekenlere elinden geldiğince katkıda bulunabilmektir.

Kaliforniya üniversitesinde (University of California Riverside) başladığı üniversite eğitimine kendi sahasında daha fazla bilgi sahibi olduğunu düşündüğü için New York Üniversitesi’nde (NYU) devam etmiş ve bu üniversiteden mezun olmuştur. Eğitimde bir dünya devi olan Japonya’nın yüksek teknoloji ile geleneksel aile yapısını ve eğitim metotlarını birleştiren özgün eğitim sistemini öğrenmek amacıyla eğitimine Japonya’da devam etmiştir. Japonca öğrendikten sonra eğitim ve dil gelişimi alanındaki mastır çalışmalarını Tokyo’daki prestijli International Christian Univeristy (ICU) üniversitesinde tamamlamıştır. Bu akademik çalışmaları sırasında saha tecrübesi kazanmak amacı ile Tokyo YMCA anaokullarında bebekler ve ebeveynlerle bizzat çalışmıştır.

Amerika’da ve Avrupa’da Montessori metodu ve Reggio Emilia eğitim yaklaşımları konusunda araştırmalarda bulunmuştur. Babaların, bebek ve çocukların mutlu, başarılı bireyler olmalarına etkisi konusu özel ilgi alanlarındandır. Ayrıca problemli ailelerinden alınan çocuklarla, yetim ve öksüz çocukların bakımı ve evlat edinilmesi konularında da araştırmaları ve çalışmaları vardır. Çocuklarda cinsel istismarı önleme ve maruz kalanların rehabilitasyonu konusunda da derneklere destek vermektedir.

Ülkemizde de bebeklerle ve çocuklarla iletişimde bulunan herkese faydalı olmak amacı ile Bebek Üniversitesini kurmuştur. Dünya Engelliler Birliği Genel Sekreteridir. 2011’de Kimse Yok Mu Derneği ve Anafen tarafından yılın annesi seçilmiştir. Yayınları arasında ‘Bebek İşaret Dili’ bulunmaktadır. Güncel projeleri arasında, İşitme Engelliler Federasyonu ile birlikte işaret dili eğitimcilerine yönelik kitap hazırlamak vardır. Evli ve iki çocuk annesidir.

*

Sevgili Eşim Uz. Dr. İ. Gürkan Çelikkol’a…
Et si tu n’existais pas,
Dis-moi pourquoi j’existerais…

*

İÇİNDEKİLER

Giriş………………………………………………………….11

Disiplin/Terbiye ≠ Ceza………………………………17
Disiplin………………………………………………………17
Terbiye……………………………………………………….18

Ceza…………………………………………………………..22

Neden Pozitif Olmalı?…………………………………26

Pozitif Disiplin Nedir?…………………………………33
Pozitif Disiplin Yönteminin Bilimsel Altyapısı…33

Çocuğa Kötü Davranmanın Sonuçları…………38
Çocuklar, Küfür, Alay ve Aşağılamalar……………41

Pozitif Disiplinin Faydaları………………………….45
Büyükler İçin Faydaları…………………………………46

Pozitif Disiplinin Zorlukları…………………………48

Çocuklar Neden ‘Yaramazlık’ Yaparlar?………49
Küçük Çocuklar…………………………………………….50
Büyük Çocuklar…………………………………………….54
Tetikleyiciler…………………………………………………55
Erkek Çocuklarla İlgili…………………………………..56

Çocukların Yaşlarına Göre
Pozitif Disiplin Önerileri
………………………………60
Bebeklerin Rahatsızlıklarını Önleyin……………….60
Ağlıyorlarsa Sistematik Bir Listeye
Göre Hareket Edin…………………………………………60
Daha da İyisi Bebeklerin Dilini Öğrenin…………..61
1-3 Yaş Çocuklarının Dikkatlerini Dağıtın………..63
Küçük Çocuklara Güzel Örnek, Açık ve Net Bilgi,
Bariz Sınırlar…………………………………………………69
Büyük Çocuklar……………………………………………..71

Pozitif Disiplin Çözümleri……………………………..74
Çocuğunuzla Sağlam Bir İlişki İçin Oyun ve İlgi…74
Çocuğunuzla Oynamak……………………………………76
Dışarıda Oyun………………………………………………..77
Oyuncak Seçmek……………………………………………80
TV ve Çocuk………………………………………………….81

Uygunsuz Davranış Gösteren Çocuklara ve Gençlere
Pozitif Disiplin Teknikleri
……………………………..85

Çocuğunuz Neyi Neden Yapar?……………………119

Büyükler ve Küçükler İçin
Sakinleşme Yöntemleri
……………………………..122

Babalar…………………………………………………….124

EbeveynlikYaklaşımınız……………………………130
Aşırı Hoşgörülü ve Müsamahakâr mısınız?…..130
Aşırı Katı mısınız?…………………………………….132
Ebeveynlikte Doğru Yolda mısınız?…………….134

İslam ve Çocuk………………………………………..137

Psikolojik Suistimal Örneği:
Görünmeyen Yara İzleri…………………………..140

Çocuk Suistimalini Önleme Rehberi…………143

Yasak Disiplin………………………………………….145

Sizin Sorularınız………………………………………147

Son Söz……………………………………………………163

Kaynakça………………………………………………..167

 

**

 

Giriş

“Çocukta değiştirmeye çalıştığımız bir şey varsa, bunu önce kendimizde arayıp değiştirmeliyiz.”

Carl Jung

Değerli anneler, babalar, öğretmenler ve hayatlarında çocuk olan herkes;

Elinizde tuttuğunuz kitabımla sizi bambaşka bir dünyaya davet ediyorum. Bu yeni dünya son teknolojiler ve araştırmalardan faydalanmış, eskilerden sadece güzellikleri almış ve doğru bildiğimiz yanlışlardan arınmış bir dünya. Bu konudaki her yeni araştırma bize disiplinin öneminin bugünden daha çok çocuğun geleceği ile ilgili şekillendirici etkisine eğilmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu kitabımla Türkiye’nin ve dünyanın geleceği olan çocukların daha iyi bir şekilde yetiştirilip eğitilmesine, toplumsal huzur ve barışın tesisine, Türkiye’nin ülke olarak başarılarının artmasına ve son olarak da dünya barışına karınca kararınca bir katkıda bulunmayı arzu ediyorum.

Bu kitabı yazmak için, dünyadaki çeşitli kültürleri bizzat yaşayarak inceledim, farklı akademik yaklaşımları analiz ettim ve elbette bu konuda yazılmış çok sayıda kitap ve makaleyi okudum. Disiplin (ya da eğiterek terbiye), çocuğunuzun temel fiziksel ihtiyaçlarından sonra en önemli konudur. Bundan dolayı sizler için en iyi şekilde araştırmak istedim. Disiplin konusunda Amerikalılar, Japonlar, Avrupalılar, Afrikalılar neler yapıyor, Amerikan Pediatri Akademisi neler öneriyor, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF çocuklara davranışlarımızın sonuçları ne olur diyor? Beyin ve çocuk gelişimi araştırmacıları, psikologlar, psikiyatristler ve dinimiz bu konuyla ilgili neler söylüyor?

Bunlar dışında, Türkiye, Amerika, Japonya ve Bulgaristan’daki disiplin uygulamalarını yakından izledim. Ayrıca, küçük çocuk annesi ve ergen çocuk üvey annesi olarak, bu kitabı yazarken kendi tecrübelerimden yararlandım ve size önerdiklerimi bizzat denedim. Tüm bu bahsettiklerimin ancak ufak bir özetine bu kitapta yer verdim çünkü faydalı olması için kısa ve öz olması gerektiğini düşündüm.

Bütün okuduklarım, gözlemlediklerim ve yaşadıklarıma göre, çocuklarımızın daha iyi disipline edilmesi için bir formül var. Evet, bir formül! Herkes aslında aynı şeyi söylüyor. En basit anlatımla, çocuklar unutsa da, ruhlarındaki hasarlar kalır. Çocuğunuza kötü davranmak ve sözle ya da fiziksel olarak onu incitmek, gelişimini ve başarısını olumsuz etkiler. Aynı şekilde, çocuğunuzun her şeyini siz yaparsanız, büyüdüğünde de ondan fazla bir şey beklememeniz gerekir. Çocuğunuza sabırlı, destekleyici ve pozitif bir şekilde yaklaşmak ise, gelişimini ve ilerideki başarısını pozitif şekilde etkiler.

Bunun için size pozitif disiplin devrini başlatmayı öneriyorum. Bu aynı zamanda bir hayat tarzıdır. Çocuğunuzun davranışlarını temelinden çözeceksiniz. Bir bitki kurumak üzere ise, yapraklarını koparıp atar mısınız yoksa ona su mu verirsiniz? Bu yaklaşım tarzı çocuklarınız için de geçerli olmalıdır. Yanlış davranış sergilediklerinde size iletmek istedikleri bir mesaj var demektir. Bu kitabımla, hem çocuklarınızın davranışlarını daha iyi anlamanızı hem aranızdaki ilişkiyi daha sağlam temellere oturtmanızı hem de onları en iyi ve sağlıklı şekilde yetiştirmenizi sağlamaya katkıda bulunmayı hedefliyorum.

Öncelikle, çocuğunuzla ilişkinizdeki alışkanlıklarınızı ve iletişim stilinizi gözlemleyin. Eğer çocuklarınıza karşı şu davranışlar içindeyseniz bunlardan hemen vazgeçin:

Yalan söylemek,
Korkutmak,
Bağırmak,
Kötü davranmak,
Dövmek,
Duygularını incitmek,
Kandırmak,
Cezalandırmak,
Zorla yemek yedirmek ya da uyutmak,
Uzun süre susmalarını istemek,
Terk etmekle ya da evden atmakla tehdit etmek,
Onun yapması gerekenleri yapmak,
Normal zekâlı, engelli olmayan, 4 yaş üstü çocuklarınızı devamlı giydirmek, beslemek,
Onun yerine karar vermek,
Gerektiğinde ‘hayır’ dememek ya da istediği her şeyi yapmak,
2 yaşın üstündeki çocuk ağladığı için istediğini yapmak.

Bu önerilerime bazılarınızın verdiği tepkiyi tahmin edebiliyorum. ‘Haa evet, bunlar mümkün mü sanki’, ‘Kızını dövmeyen dizini dövermiş, böyle yaparak şımarık, kontrol dışı çocuk yetiştirmiş oluruz’, ‘Annem babam bana hep kötü davrandı, hergün dayak yedim. Bunun için çocuğumu hiçbir şekilde incitmek istemiyorum. Ne istiyorsa olsun, ne yaparsa yapsın. Çocuk değil mi…’ gibi tepkilerinizi duyar gibiyim.

Sizleri anlıyorum, ‘çocuğun mu var derdin var’ gibi olumsuz atasözlerini duyarak büyüdüğünüz için, çocuk yetiştirmek ile ilgili pozitif düşünmekte zorluk çekiyor olabilirsiniz. Ama bu önerilerimin arkasında yüzlerce araştırma ve kurum var.

İşte bunlardan bir kaçı:

¤ Dünya Sağlık Örgütü raporu: ‘Araştırmalar çocuk beyninin gelişiminin stres altında fizyolojik olarak değiştiğini göstermiştir. Kötü davranış, ani stresler ya da uzun süreli stres oluşturucu durumlar, beynin gelişimine zarar vererek çocuğun fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimini kötü yönde etkiler.1

¤ Birleşmiş Milletler raporu: Şiddet, fakirliğin, cahilliğin ve erken yaşta ölümlerin ortaya çıkmasında en önemli nedenlerin başında geliyor. Şiddetin psikolojik, duygusal ve fiziksel hasarları, çocukların gerçek potansiyellerini ortaya koyma şansını elinden alır. Çocuklara yönelik şiddet, bir ülkenin gelişme umudunu yok eder.2

¤ Amerikan Pediatri Akademisi (AAP): Çocuğa yönelik şiddet onların canını acıttığı gibi, şiddetin öfkeyi ifade etmede ve problemleri çözmede geçerli bir yol olduğu gibi yanlış bir inanç doğurur. AAP çocuklara şiddet uygulanmasına kesinlikle karşıdır.3 AAP çocuklarda istenmeyen davranışların önlenmesi için, ailelere pozitif disiplin yöntemlerinin öğretilmesini önerir.4

¤ Harvard Üniversitesi: Bütün çocuklar karanlık, canavar, yabancı gibi unsunlara karşı korku duyabilirler. Bu tür korkular gelişim sürecinin bir parçasıdır ve geçicidir. Öte yandan aileden ya da çevreden gelen tehdit edici durumların yarattığı korku ve endişe uzun yıllar negatif etkiler oluşturur. Ayrıca çocuklar bunun etkisinden kolay kolay kurtulamaz. Fiziksel, cinsel ya da duygusal suistimal, ebeveynlerin birbirine kötü davranması (aile içi şiddet) ya da yaşadıkları toplum içinde karşılaştıkları şiddet ve tehdit çocukları uzun dönemde negatif yönde etkileyen tehdit edici durumlara en iyi örnektir.5

Zorla yemek yedirmek, uyutmak ya da uzun süre onlardan susmalarını istemek çocukların strese kapılmalarına neden olur. Strese kapılan çocuklar ise isyan, huzursuzluk, bağırıp çağırma, öfke nöbeti gibi olumsuz davranışlar sergileyebilirler. Böylece aileler oluşturmak istedikleri bir çocuk modeli yerine, ‘yaramaz’ diye adlandırılan bir çocuk tipine sahip olabilirler. Daha da kötüsü, çaresiz, mutsuz, depresif, aşırı söz dinleyen bir çocuk modelinin ortaya çıkması bile söz konusudur.

Çoğu anne-baba çocuklarını yetiştirmek için temel olarak kendi çocukluk deneyimlerinden yararlanır. Anne-babalarından, diğer ailelerden ve arkadaşlarından gördükleri modelleri uygularlar. Çocukların ortaya koydukları davranışlar karşısında takınılan tavır, iş ve sorumlulukların çocuklara yüklenme şekli aileden aileye farklılık gösterir. Çocuklar nasıl davranacaklarını kendilerine bakan yetişkinleri izleyerek, dinleyerek ve onlarla konuşarak öğrenir. Ayrıca bununla kalmayıp çevrelerindeki yetişkinlerin diğer bireylerle iletişimlerini de örnek alırlar.

Bu da yeni nesillerin yetiştirilmesinde bir kısır döngü oluşturur. En doğrunun bu olduğu düşünüldüğü ya da daha farklı bir yol bilinmediği için, geçmişten gelen yanlış davranışların tekrarlanmasına neden olur.

Çocuklar değer yargılarını söylenenlerden çok gözlemleriyle oluşturur. Bu nedenle ebeveynlerin eğitimi çok önemlidir. Aileler çocuklarını yetiştirirken, büyüklerin yanlışlarını tekrarlamak yerine bilimsel araştırmalardan yararlanabilir. Bütün çocuklar güvenli, oturmuş, sevgi dolu ortamlara ihtiyaç duyar. Değerli bir insan muammelesi gören çocuklar, değerli bir kişi gibi davranır. Bu çocuğun her istediğini yapmak anlamına gelmemelidir. Tersine, aile yönetimini ele geçirmiş çocuklar da çok problemlidir.

Çocuğunuzu azarlamadan, dövmeden, onun kötü hissetmesine neden olmadan, pozitif yönde yetiştirmek için bu kitapta birçok yöntem bulacaksınız.

Bu yöntemlerden en iyi şekilde faydalanmak için, çocuğunuz ile aranızda güçlü bir bağ olması gerekir. Anne ve babasını seven çocuk, onları mutlu etmek ister. Ebeveynleri ile kötü ilişkisi olan bir çocuk ise, onların isteklerini önemsemez, davranışlarını düzeltmez. Bir Japon uzmana göre, iyi bir anne ve baba şu üç önemli özelliğe sahip olmalı; çocuklarının önünde, arkasında ve yanında yürümeli, onlara rehber, destek ve arkadaş olmalıdır.

En önemlisi de, aileler her aşamada çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Çünkü her yanlış davranışın arkasında bir ihtiyaç vardır. O davranışı sorgulamak ‘sorun’ boyutunu ‘soru’ boyutuna çevirmektir. Yani, yanlış bir davranış sergilendiğinde, önce bunun nedenini bulmak gerekir. Tıpkı ağaçtaki sorunu meyvesine değil, köküne bakarak bulmak gibi. Sonraki aşamada ise, yanlış davranışın kaynağına bakarak, bilinçli bir şekilde hareket edilmelidir. Çocuklarımızın yanlış davranışlarını kuruyan ağacın yaprakları gibi düşünürsek, o yaprakları sadece koparmak yerine, ağacın sulanması gerektiğini anlatmak istedim bu kitapta.

Bu kitabı yazmamın öncelikli amacı size ve çocuklarınıza faydalı olmaktır. Kitabımın sizin hayatınızı kolaylaştırmasını, çocuklarınızın hayatını ise güzelleştirmesini umuyorum. Kitabımdaki öneriler çocuğunuzla bağınızı güçlendirecek, çocuğunuzun topluma faydalı, hayırlı ve özgüveni yüksek bir birey olarak yetişmesi için size yol gösterecektir.

Çocuk insani ilişkileri geliştiren, daha olgun ve sabırlı bireyler olunmasına katkıda bulunan en önemli varlıklardır. Çocuğunuzla yaşadığınız zorlukları doğru değerlendirirseniz, kendi kişiliğinizle ilgili önemli bilgiler öğrenirsiniz, ona da başkalarıyla ilişkilerinde faydalı davranış modelleri geliştirmesi açısından katkıda bulunursunuz. Yapılan yanlışlara hayıflanmak yerine onları doğruya ilerleme çabaları gibi değerlendirmek öğrenme ve düzeltme yeteneği kazandırabilir. Bunu çocuğunuza da öğretirseniz, gelişimine büyük katkıda bulunmuş olursunuz.

Bu kitabın faydalı bir yönü daha bulunduğunu belirtmeden geçmek istemiyorum. Asıl konu çocuklarımız, ama aslında yazdıklarım yetişkinler için de geçerli. Rudolf Dreikurs der ki:

‘İnsani ilişkilerde izlediğimiz yöntem çocuklarımızı yetiştirirken, bizim için de benimsenmesi gereken yol olmalıdır.’ Doğru değerlendirilirse, kitabımdaki bilgiler tüm ilişkilerinizde sizin için yol gösterici olabilir.

Disiplin/Terbiye ≠ Ceza

Disiplin

Disiplin ebeveynlerin en önemli görevlerinden biridir. Çocuğunuzu disipline etme şekliniz onun kişiliğini, ilişkilerini ve hayattaki başarısını uzun dönemli olarak etkileyecektir. Bazı ebeveynler disiplin ve cezanın aynı şey olduğunu düşünüyor olabilir. Muhtemelen bu kanaat ‘iyi ebeveyn olmak için çocuğu sıkı kontrol altında tutmalı, bunun için de itaat etmeyen çocuğu cezalandırmalı’ gibi yanlış bir inanıştan kaynaklanmaktadır.

Oysa ‘disiplin’ kelimesi Latincede ‘talimat’ ya da ‘nasıl yapılacağını öğretmek’ gibi bir anlama sahiptir. Çocukları disipline etmenin amacı onların kendi kendilerini kontrol yeteneklerini (kendilerini yönetmek) geliştirmek ve onlarda kendi eylemleri için sorumluluk bilincini oturtmaktır.

Kelimeler de insanlar gibi zaman geçtikçe değişiyor, gelişiyor ve başka boyutlara dönüştürülüyor. Muhtemelen disiplin ile cezanın karıştırılması, eskiden kalan ‘cezalandırmadan öğrenemez’ düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Karanlık çağlar çoktan geçti. Yaşadığımız iletişim çağında, artık eski ve doğru bildiğimiz yanlışlardan kurtulma şansımız var. Bugün biliyoruz ki, uygun disiplin, çocuklara neyi yanlış yaptıklarını anlamaları hususunda yardımcı olup, onların duygu ve sorunları üzerinde çalışarak yeni çözümler üretmelerine odaklanır. Elbette disiplin doğru davranış kalıplarının da kalıcı alışkanlıklara dönüşmesinde önemli bir yardımcıdır. Özetle disiplin; duygu ve davranış yönetimi, eğitim ve öğretimi yöntemleridir.

* *

Uygun disiplin, çocuklara neyi yanlış yaptıklarını anlamaları hususunda yardımcı olup, onların duygu ve sorunları üzerinde çalışarak yeni çözümler üretmelerine odaklanır.

* *

Ceza ise çocuğa kendisinden büyük ve güçlü birisinin, acı verici bir yolla, davranışından hoşlanmadığını göstermesidir. Ceza bir kontrol/hükmetme yöntemidir.

Öte yandan, bazı ebeveynler çocuklarının her türlü davranışına aşırı hoşgörüyle yaklaşıp, yapmak istedikleri her şeye izin verirler, bu da çocuğun kendi davranışını yönetme kabiliyetine zarar verir. Çocuk kuralsız ve sınırsız olursa, kendisini güvende hissetmez. Erişkinler yönetimi ele almadıkları zaman ise çocuklar etraflarındaki olayları yönetemediklerini anlamaya başlar ve bundan korkarlar. Zaman içinde bu korku, öfkeye dönüşür.6

Terbiye

Ülkemizde ‘disiplin’ ile aynı anlamda kullanılan ‘terbiye’ kelimesinin anlamına da bakalım. Arapça asıllı olan bu kelime, ‘bir şeye neşv ü nema vermek, onu büyütmek, yükseltmek’ manalarına gelir.7 Zamanla bu anlamı da değişen ‘terbiye’ kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde8 şöyle açıklanır:

Terbiye: Ar. terbiye

a. 1. Eğitim: “Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler.” -A. Ş. Hisar. 2. Görgü: “Davudi sesi, şetareti, terbiyesi kendisini hem kadınlara hem erkeklere sevdirmişti.” -A. H. Müftüoğlu. 3. Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma. 4. Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir süre bekletme. 5. Hayvanı alıştırma: “Sessiz sinema filminde bir yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu.” -F. R. Atay.

Maalesef, günümüzde bazı ebeveynler bu tanımdaki ‘hayvanı alıştırma’ anlamını benimseyerek çocukların canını yakmadan hiç bir şey başaramayacaklarını ya da öğrenmeyeceklerini düşünüyor. Ya da çocukları kendilerinden korkmazlarsa, büyüklere saygıları olmaz ve ileride tamamen kontrol dışı, ahlaksız, kötü insanlar haline gelirler diye endişe ediyor.9

Bu tür aileler ödül ve ceza yaklaşımını displinin temeli kabul eder ve diğer tüm disiplin yaklaşımlarını dışlar.

Aslına bakılırsa ödül ve ceza yaklaşımı hayvanlarda çok etkilidir. Hayvanlarla çalışan kime sorsanız bunun işe yarar bir metod olduğunu söyler. Yapmasını istediğiniz bir şeyi yaptığında hayvana sevdiği bir yiyeceği verip onu ödüllendirirsiniz, yapmasını istemediğiniz bir şeyi yaptığında da hemen cezalandırırsınız. Karar mekanizması doğrudan biyolojik dürtülerinin etkisi altında olan hayvanlar, istediğiniz davranış modellerini bu metodla hemen öğrenir.

Araştırmalar, beyin tehdit altındayken ya da ödüllendirildiği zaman, kan akımının entellektüel kalitede karar vermekten sorumlu bölgelerden uzaklaşıp, temel yaşamsal faaliyetlerle ilgili bölgelere (arka beyin) doğru kaydığını ortaya koyar. Bu da ödül ceza mekanizmasının hayvanlarda neden işe yaradığını açıkça gösterir. Oysa insanlar ile hayvanların disipline edilme yöntemleri farklı olmalıdır. Biz insanlar gibi entellektüel karar bölgeleri gelişmiş canlılarda, ödül ceza yöntemi uygulanmamalıdır.

Hayvanlara komplike düşünme teknikleriyle karar vermelerini öğretmek, ahlaki değerleri aşılamak mümkün değildir. Örneğin bir yunusa yaptığı gösterilerin iyi olması durumunda daha çok para kazanacağını, bunun da çocukları için daha büyük havuz, daha iyi imkânlar anlamına geldiğini anlatmaya çalışmak

* *

Kendilerini tehdit (ceza ya da ödülü kazanamama) altında hisseden çocuklar temel biyolojik dürtülerle karar verirler. Yanlışıarından ders çıkarma imkânları çok kısıtlıdır. Zaman içinde bu yaklaşım onları prohlemleri yapıcı şekilde çözemeyen, değişikliklerden rahatsız olan, anlık tepkisel yaklaşımları olan bireyler hâline getirir.

* *

imkânsızdır. İyi bir atlayış yaptığında sevdiği balığı vermek yunus için yeterlidir.

Çocuklara gelecek olursak; bu yöntemin uygulanması yapılacak en büyük hatadır. Çünkü çocuklar ödüllendirildiklerinde ya da cezalandırıldıklarında beyinleri hayatta kalma bölgelerini çalıştırır. Öte yandan entellektüel çözümlemeyle ilgili planlama, olay ve şekil örgülerini tanıma, bilgi alma, yaratıcılık, veri sınıflama ve problem çözme kabiliyetleri ise azalır.10 Ayrıca, çocukların kurallara uygun davranmaları için, cezaların daha az, pozitif yöntemlerin ise daha çok işe yaradığı araştırmalarla kanıtlanmıştır.11

Kendilerini tehdit (ceza ya da ödülü kazanamama) altında hisseden çocuklar temel biyolojik dürtülerle karar verirler. Yanlışlarından ders çıkarma imkânları çok kısıtlıdır. Zaman içinde bu yaklaşım onları problemleri yapıcı şekilde çözemeyen, değişikliklerden rahatsız olan, anlık tepkisel yaklaşımları olan bireyler haline getirir. Bu yaklaşımın doğurduğu olumsuz sonuçlardan biri de çocukların dışarıdan davranışlarıyla ilgili ‘iyi’ ya da ‘kötü’ değerlendirmelerini içeren mesajlar alma beklentisi içine girmeleridir. Sık sık bu tür yaklaşımlara maruz kalan çocuklar, ebeveynlerinden davranışlarıyla ilgili bu tür değerlendirmeler bekler. Bunun için de, çocuklar kendi ahlaki kararlarını verirken bile başkalarının kararlarına bağımlı hale gelir. Çocukların yaşamdaki odak noktaları ‘başkaları benden ne istiyor ve ben buna karşılık onlardan ne istiyorum’a dönüşür.

————

1     World Health Organization, 2006
2     Pinheiro, 2006
3     American Academy of Pediatrics, 2010
4     American Academy of Pediatrics, 1998
5     National Scientific Council on the Developing Child, 2010
6     Keck ve Kupecky, 2009
7     Canan, 2010
8     Türk Dil Kurumu, 2011
9     Holden, Miller ve Harris, 1999
10     Bailey, 2000
11     Toner, 1986

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur