Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sonsuzluk Kütüphanesi
Sonsuzluk Kütüphanesi

Sonsuzluk Kütüphanesi

Mavisel Yener

“Karşılaştığın her şey sonsuzluğa açılan bir penceredir…” Eserleriyle yüz binlerce okuru kucaklayan Mavisel Yener, bireysel ve toplumsal yazgılarımızda kitapların gücünü hissettirdiği yeni romanı Sonsuzluk Kütüphanesi’nde,…

“Karşılaştığın her şey sonsuzluğa açılan bir penceredir…”

Eserleriyle yüz binlerce okuru kucaklayan Mavisel Yener, bireysel ve toplumsal yazgılarımızda kitapların gücünü hissettirdiği yeni romanı Sonsuzluk Kütüphanesi’nde, insanlığın en kadim ve değerli bilgisinin kütüphanelerde saklı olduğunu anımsatıyor.

Edebiyat tarihine yön veren nice klasik yapıta atıfta bulunarak; Pinokyo, Alice, Pippi Uzunçorap gibi pek çok ölümsüz kitap kahramanını ve onlara hayat veren “hayal gücü yöneticisi”ni fantastik unsurlarla örülü bir kurguda buluşturan yazar, zamanı ve mekânı esneten, metinlerarası bir okuma deneyimi yaşatıyor.

Gelecek yüzyıla damgasını vuracak yapay zekâ çalışmalarına da değinerek, bilim kurgunun büyüleyici dünyasına göz kırpan roman; kitapların değiştirici ve dönüştürücü etkisini merak uyandırıcı bir biçimde ele alıyor.

Maskanunka Adası’nda “Hayal Gücü Sendromu” yaygınlaşıp herkes hayal kurmaya başlayınca, kitap okumak yasaklanır ve kütüphane de kapatılır. Bu kararın sonucunda, Maskanunka halkının dünyayı algılayışı ve öncelikleri, zamanla değişir. İnsanların kitapların varlığını tümden unutmaya başladığı bir dönemde, Pinokyo’nun yolu kazara adaya düşer. Duygularına göre ten renkleri değişen ada sakinleri ile “tahta bacak” Pinokyo’nun ortak bir amacı vardır: adalet ve eşitlik. İşte tam da bu amaç uğruna, yirmi yıldır sessizliğini koruyan Ezop, ada yönetimini babasından devralır ve Jules Verne ile Sonsuzluk Kütüphanesi’nin koruyuculuğunu üstlenen Profesör Şapka’nın da yardımıyla dâhiyane bir plan geliştirir. Nihayet, kitapların sesine kulak verme vakti gelmiştir…

Şaşırtıcı sonuyla, insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen kültürel değerlerin korunması ve yaşatılması üzerine düşündüren romana Merve Atılgan’ın resimleri eşlik ediyor.

“İnsanın bu gezegen üzerindeki yaşam hikâyesinden sayfalar barındıran” hayalî bir evrenin kapılarını aralayan Sonsuzluk Kütüphanesi, yüzyılları sağlam köprülerle birbirine bağlayan kitapları gelecek nesillere taşıma görevini genç okurlara teslim ediyor…

Bölümler

Y … 7
Maskanunka Adası … 9
Benden Bir Tane Daha Var mı? … 12
Hayal Kurmak Yasak mı? … 20
Yerin Kulağı Var … 24
Kütüphanedeki Tuhaf İnsanlar … 45
Gizli Plan … 49
Alice’le Pinokyo Karşılaşıyor … 62
Sayın Carlo … 70
Çekirge … 73
Sonsuzluğa Açılan Pencere … 77
Gizli İksirler Laboratuvarı … 84
Evvel Ahir Bir Arada … 86
Sempatik Sinir Sistemi … 93
Armut Piş Ağzıma Düş … 102
Dev Yaratık … 112
Burada Zaman Yok … 123
Her Şey Allak Bullak … 126
Karşılaşma … 128
Başkan Derdiçok’un Derdi Çok … 136
Plan İçinde Plan … 140
Sayfalarda İz Sürmek … 150
Yol Ayrımı … 154
Komisyonlar Oluşturma Komisyonu … 156
Zamanda Saklı Yanıtlar … 160
Zaman Denilen Tuhaf Şey … 162
Hologram, Y ile Konuşuyor … 167 

Maskanunka Adası

Sonsuzluk Kütüphanesi, Maskanunka Adası’nda bulunur. Bu ada, başkenti Zümrüt Şehir olan, Oz Ülkesi’nin kuzeyindedir. Yanardağlar tarafından oluşturulmuş diğer adalar gibi çok küçüktür. Bu nedenle ölçekli haritalarda yer almaz. Sihirbaz Oz’un yaşadığı Zümrüt Şehir’in pırıltılı zümrütlerle kaplı evleri, yeşil mermerden yolları, yeşil camları vardır. Gökyüzünün de yeşili ünlüdür, güneş ışınları bile yeşildir. Orada yaşayanların ten renklerinin yeşilimsi olduğu söylenir. Herkes yeşil giysiler kullanır. Ayakkabılar, şapkalar, patlamış mısırlar bile yeşildir. Aslında şahane bir illüzyonist olan Oz Büyücüsü’nün, şehre gelenlere zorunlu olarak yeşil camlı gözlük taktırması nedeniyle her şey yeşil görünür gözlere. Sonsuzluk Kütüphanesi’nin raflarının yeşil olma nedeni işte burada gizlidir. Oz Ülkesi’ndeki en önemli eğitim kurumu Sanatsal ve Atletik Mükemmellik Okulu’dur. Bu okuldaki eğitim sistemi, diğerlerinden çok farklıdır; öğrenciler dersleri “hap” şeklinde yutup hızla öğrenirler. Başından hiç çıkarmadığı yeşil silindir şapkasıyla ünlü Profesör Woggle-Bug da burada eğitici olarak çalışır. Oz Ülkesi’nin kuzeyindeki Maskanunka Adası’ndaki büyük kütüphanenin kurucularından biri, Profesör Woggle-Bug’dı. Maskanunka yerel dilde, “Masal Kahramanları Adası” anlamına gelir. “Nunka” ada; “Maska” ise masal ve kahraman sözcüklerinin ilk hecelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Profesör Woggle-Bug yeşilden başka renk bilmediği için kütüphanenin rafları ile kitapların ciltleri, yeşilin tonlarındaydı. Yeşil camlı gözlüğünü artık kullanmasa da her şeyi alıştığı renkte görmeyi istiyordu Profesör. Gerçi adada yaşadıkça diğer renkleri de öğrenecek, hepsini kullanacaktı. L. Frank Baum, Oz Ülkesi’nin hayal gücü yöneticisi, yani yazarıydı. Bu kütüphaneyi de Profesör Woggle-Bug kurmuştu. Woggle-Bug, günün birinde torununun bu kütüphanenin bekçisi olacağını bilmiyordu.

Benden Bir Tane Daha Var mı?

Maskanunka’yı diğer adalarla karıştırmamak gerekir. Oz Ülkesi’nin pek yakınında olmakla beraber, bu adanın bireyleri Oz’unkiler gibi ufak tefek değil. Başlarına, kenarlarında çanlar olan yuvarlak şapkalar da takmıyorlar. Bu adada her şey pek tuhaf. Zaman içinde hoplayıp zıplamak mümkün. Yüzyıllar öncesi ile yüzyıllar sonrasını bile aynı anda yaşayabiliyorsunuz. Maskanunka Adası’ndaki bir başka tuhaflık da yaşayanların ten renginin değişkenlik göstermesi. Hangi rengin hangi duyguyu temsil ettiğini bildikleri için, o andaki ten renginin Maskanunka Adası’nda önemi büyük. Sevinip coştuklarında mavi, kızdıklarında gri, korktuklarında koyu kahverengi, umutlu olduklarında yeşil, gurur duyduklarında turuncu, bunaldıklarında çamur rengi, şaşırdıklarında sarı olurlar. Bu nedenle birinin doğruyu söyleyip söylemediğini de hemen anlayabilirler. Neyse ki doğum yeri Maskanunka Adası olmayanların ten renkleri değişken değil. Yoksa Profesör Şapka’nın gerçek adını kullanmadığını ten renginden hemen anlarlardı. Maskanunka Adası’na dışarıdan gelen biri daha var ki ten rengi değişmese bile, doğru söylemediğinde hemen anlaşılıyor. Çünkü yalan söylerken burnu uzamaya başlıyor. Bu, yaşlı Geppetto Usta’nın haylaz kuklası Pinokyo.

Pinokyo’nun adaya gelmeden önceki durağı, Oyuncaklar Ülkesi’ydi. Orada uzun süre gönlünce eğlendi fakat bir sabah uyanınca kötü bir sürprizle karşılaştı. Çünkü kulakları bir karış uzamıştı. Böyle olunca sirkte sıpa kılığına girip numaralar yapmaya başladı. Günün birinde, numarasını yaparken düşüp, ayağını kırınca işine son verildi. Daha da fenası, onu denize fırlatıp attılar. Bir deniz canavarı onu yutuverdi. İşte bu adaya kadar onun karnında geldi. Sonra canavarın aksırmasıyla beraber kendini Maskanunka Adası’nın kıyısında buluverdi. Pinokyo, beyaz çakıllarla kaplı kıyıya çıktığında bacakları titriyor, kalbi çarpıyordu. Çok yorgundu. Kafası karışıktı. Bilinmeyene karşı duyulan derin korku kaplamıştı içini. Kıyıya, Kızılderililerinkine benzer süslü çadırlar kurulmuştu. Yiyeceklerle donatılmış masalar ile onların etrafına dizilmiş sandalyelerde oturan neşeli insanlar vardı. Her taraf çelenklerle donatılmış, çiçeklerle bezenmiş, balonlarla renklenmişti. Herkes sevinçli çığlıklar atıyordu. Sağa sola koşuşanlar bir şeylerin hazırlığını yapıyor gibiydi.

Fakat bu insanlar daha önce gördüklerine benzemiyordu, çünkü hepsinin teni farklı renkteydi. “Yanlış mı görüyorum?” diye gözlerini ovuşturdu Pinokyo. Yeniden baktı. Bunlar, yüzlerine savaş boyası sürmüş Kızılderililer olabilirler miydi? Pinokyo nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Masalardan birinin üstüne fırlayan yeşil yüzlü adam, “Artık pasta kesme zamanı geldi, haydiii…” diye neşeyle bağırdı.

Çevresindekiler, “Haydiii…” diye mutlulukla zıpladılar. Birlikte zıpladıktan sonra adamın rengi maviye döndü. İşte, pasta da geldi. Yüz katlı, çikolatalı, parlayan bir pasta. Pinokyo, canavarın karnında kaldığı süre boyunca çok acıkmıştı. Daha önce eşini benzerini görmediği bu pastadan yemeyi çok çok çok istedi. ‘Yaklaşsam, bu tuhaf insanlar bana zarar verir mi?’ diye geçirdi aklından. Bunu düşünürken, kırık ayağının ağrısına aldırmadan onlara doğru birkaç adım ilerledi. ‘Bu insanlar neden böyle değişik görünüyorlar?’ diye düşündü. Sonra Geppetto Usta’nın sözleri aklına geldi: “Doğadaki her şey birbirinden farklıdır. Farklılıklar sayesinde yaşıyoruz. Düşünsene, senden bir tane daha var mı Pinokyo?” Pinokyo yüksek sesle tekrarladı:

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kayıp Kitaplıktaki İskelet – 2 Yaşayan Ölüler ~ Aytül Akal & Mavisel YenerKayıp Kitaplıktaki İskelet – 2 Yaşayan Ölüler

    Kayıp Kitaplıktaki İskelet – 2 Yaşayan Ölüler

    Aytül Akal & Mavisel Yener

    Mavisel Yener ve Aytül Akal’ın yayımlandığı günden bu yana on binlerce çocuk tarafından ilgiyle okunan Kayıp Kitaplıktaki İskelet kitabının sabırsızlıkla beklenen devam macerası üç yıllık bir sürenin ardından...

  2. Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları ~ Mavisel YenerGizli Geçitleri Bulmanın Yolları

    Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları

    Mavisel Yener

    olunay Masalcıları’nın izinde, “Mavi Zamanlar” efsanesine geri dönüş… Mavisel Yener, Tudem Edebiyat Birincilik Ödüllü romanı Mavi Zamanlar’ın okurla buluşmasının 20. yıl dönümünü, Gizli Geçitleri Bulmanın Yolları isimli...

  3. Öğretmen Neden Çıldırdı? ~ Mavisel YenerÖğretmen Neden Çıldırdı?

    Öğretmen Neden Çıldırdı?

    Mavisel Yener

    İngilizce konuşulanları anlayan ama Türkçe sözleri anlamayan köpek Coco, elbise dolabında bekleyen tostlar, Irmak’ın fare ilaçları hakkındaki tuhaf ödevi… Evinden çıkmayan Behçet Amca’nın sırrı...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Arkabahçe ~ Ebru ÇaloğluArkabahçe

    Arkabahçe

    Ebru Çaloğlu

    “14 klasik eserin doğuş öyküsü…” Klasikler henüz yaşama acemisi olan bizlere büyük keşiflerin kapılarını açan yapıtlardır. Kahramanıyla tek yürek; heyecanla, öfkeyle, acıyla, sevinçle, umutla...

  2. Bozkırdaki Çekirdek ~ Kemal TahirBozkırdaki Çekirdek

    Bozkırdaki Çekirdek

    Kemal Tahir

    Öyleyse insanın, bilhassa sanatçının, gerçekle ilintisindeki ödev; değişmez gerçekler aramaya çalışarak imkansıza yönelmesi değil, değişmekte olduğunu bildiği gerçeklerden, belli tarihsel şartlar içinde faydalı, ilerletici,...

  3. Malazgirt’in Üç Atlısı ~ Ahmet Yılmaz BoyunağaMalazgirt’in Üç Atlısı

    Malazgirt’in Üç Atlısı

    Ahmet Yılmaz Boyunağa

    Selçuklu orduları büyük bir hızla Anadolu’ya doğru ilerlerken bu durumdan hoşnut olmayan karanlık güçler de boş durmamaktadır. Selçuklu Sultanı Alparslan’ı öldürmeyi planlayan Hasan Sabbah,...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur