Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Cinsiyetlendirilmiş Bedenler
Cinsiyetlendirilmiş Bedenler

Cinsiyetlendirilmiş Bedenler

Sara Salih

Cinsiyetler gerçekten biyolojik, fizyolojik, ‘doğal’ şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak yazılan, kültürel üretimin ve toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ilişkilerin meyvesi midir? Doğumhane önünde (veya…

Cinsiyetler gerçekten biyolojik, fizyolojik, ‘doğal’ şeyler midir? Yoksa toplumsal olarak yazılan, kültürel üretimin ve toplumsal cinsiyet normlarının şekillendirdiği ilişkilerin meyvesi midir? Doğumhane önünde (veya nadiren de olsa içinde) bekleyen yakınları ve hemşirenin muştusunu hayal edin: “Kız/erkek oldu!” Bu söz aslında bir gerçeğin ifadesi değil, ‘kızlaşma/erkekleşme’ (yani cinsiyetlendirme) sürecini başlatan bir edimdir. Böylece erkek ve kadın arasında algılanan ve aşılanan farklılıklara dayanan süreç başlamış olur. Kısacası beden, söylemsel olarak inşa edilen bir anlamlandırma pratiği değil midir?

Bu kitap, Butler’ın görüşlerini kuramsal ve felsefi açıdan belirli bir bağlama yerleştirir. Yazar bizlere Butler düşüncesinin evrimini hayranlık verici bir üslupla sunar: Hegelci kökenlerinden başlayarak, Freud ve Lacan’ın psikanalizine, Austin’in söz edimleri kuramına neler borçlu olduğunu ele alır. Kojève, Hyppolite, Althusser, Sartre, Foucault ve Derrida okumalarını, bunların teorisinin oluşumdaki etkisini ve bu düşünürlerle hesaplaşmasını ortaya koyar. Kısacası fenomenolojiden ‘kadınlık’ durumuna kadar Butler düşüncesinin izini sürer. Butler’ın Simone de Beauvoir okuması, Nussbaum ve Fraser’ın kendisine yönelttiği eleştiriler de yine kısaca bu kitapta ele alınan konulardır.

Politik felsefe, dil ve psikanalizin, teorisinin oluşumundaki yerinin yanında, özne, performatiflik, kimlik ve öteki kavramlarının eleştirel bir bakışla ele alındığı bu eser, Butler düşüncesine ve kuir teoriye giriş niteliğindedir.

İÇİNDEKİLER

Önsöz 13
Giriş
Neden Butler? 17
1. Diyalektik 19
2. Butler’ın Etkisi 22
3. Metinsel Açıdan Kuir 25
4. Performatiflik 28
5. Öznenin Ölümü 30
6. Üslup Politikaları 31
7. Tanımlanma Karşıtı 34
Bir
Özne 36
1. Bağlam 36
2. Hegel’in Mutsuz Kahramanı 39
3. Hedeflenen Arzu 42
4. Kendilik ve Öteki 45
5. Efendi ve Köle 46
6. Parçalanmış Tinler 49
7. Diyalektiğin Ötesinde 50
8. Kojève, Hyppolite ve Sartre 52
9. Différance ve Yaygınlaşma 57
10. Aşk, Eksiklik ve Dil 60
11. Tarihte İleriye Doğru 62
İki
Toplumsal Cinsiyet 66
1. Fenomenolojiden ‘Kadınlık’ Durumuna 66
2. Bu Metinde Özne Var mı, Varsa Nerede? 67
3. Oluşum Sürecindeki Kavram Olarak ‘Kadın’ 68
4. Toplumsal Cinsiyet Soykütükleri 72
5. Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyettir 73
6. Dışarıya Açılma 74
7. Temelci Kurgular 76
8. Yas ve Melankoli 77
9. Melankolik Heteroseksüellik 80
10. Bünyeye Katma 82
11. Çoğaltmanın Gücü 85
12. Bedenlere Kuramsal Bakış 88
13. Performatiflik 90
14. Yüzey/Derinlik 93
15. Parodi ve Drag 94
16. Cinsiyet Belası’nın Yarattığı Sorunlar 98
Üç
Cinsellik 102
1. Maddeleşme Meselesi 102
2. Beden ve Söylem 103
3. Bahsi Geçen Kitap 105
4. Çağırma ve Cinsiyet Edinimi 107
5. Söylem ve İmlem 111
6. İnşacılık ve İnşacı Anlayışın Yarattığı Huzursuzluklar 113
7. Freud, Lacan ve Lezbiyen Fallus 114
8. Performatif Bedenler 121
9. Atıfsal Göstergeler 123
10. Irk Meselesi 126
11. Kuir Belası 130
Dört
Dil 135
1. Meseleler 135
2. Yaralayan Sözcükler, Yarayı Saran Sözcükler 136
3. Yasa 140
4. Çağırma Kavramına Yeniden Bakış 143
5. Mahkemede Şiddet 146
6. Askeri Melankoli 149
7. Sansüre Karşı 152
8. Son Sorular 155
Beş
Psişe 159
1. Bağlam 159
2. İktidar ve Psişe 160
3. Mutsuz Bilinç 161
4. Hegel’den Sonra 163
5. Yasa Aşkı 164
6. Foucault’nun Esirleri 167
7. Ters Çağırma 170
8. Melankoli ve Toplumsal Cinsiyete Yeniden Bakış 173
9. Olumlayıcı Melankoli 176
Sonsöz
Butler’ın Ardından 180
1. Butler’ın Ardında Ne Kaldı? 181
2. Butler’ın Etkisi 184
3. Özne/Toplumsal Cinsiyet 186
4. Beden 188
5. Dil 190
6. Siyaset 194
7. Edebiyat 197
8. Devingen Sonuçlar 198
İleri Okumalar 200
Kaynakça 212
Dizin 218

Önsöz

Akıllıca ve gayet isabetli şekilde yaptığı düzeltmeler için Robert Eaglestone’a; gösterdiği sabır ve hazırladığım metinden hiç acımadan çıkardığı bazı bölümler için editör Liz Thompson’a; verdiği tüm iyi tavsiyeler için Kent Üniversitesi’nden Rod Edmond’a ve metnin taslaklarını okuyan, çeşitli değişiklik önerileri getiren, referansları gözden geçiren, ayrıca bu süreçte her konuda oldukça güler yüzlü bir tavır sergileyen Robert McGill’e teşekkürü borç bilirim.

Sara Salıh

Giriş

Neden Butler?

Eleştirel kuramsal alanda çalışmalar yürüten birine “Judith Butler kimdir?” diye soracak olursanız, alacağınız yanıtlar muhtemelen ‘kuir teori’, ‘feminist kuram’ ve ‘toplumsal cinsiyet çalışmaları’ sözcüklerini içerecektir. Biraz daha derine inerseniz bazen yanıltıcı olsa da Butler’ın sıkça ilişkilendirildiği ‘toplumsal cinsiyet performansı, ‘parodi’ ve ‘drag’ kavramlarını ve pratiklerini işitmeniz mümkün. Judith Butler (1956-), Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesinde Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat alanında Maxine Elliot Profesörü olarak görev yapmıştır; lakin Butler doğrudan retorik ve karşılaştırmalı edebiyat üzerine çalışmadığından bu akademik unvanın biraz aldatıcı olduğu söylenebilir. Muhtemel kafa karışıklığının başka sebepleri de var. Sözgelimi, çok az sayıda eleştirmen ve akademisyen, ilk etapta Butler’ı Hegelci felsefeyle ilişkilendirir. Esasen, 19. yüzyıl Alman filozofu G.W.F. Hegel’in (1770-1831) Butler’ın çalışmaları üzerindeki etkisi aşikârdır. Butler, 1980’lerde felsefe alanında eğitim almış olup kaleme aldığı ilk kitapta, Hegel’in çalışmalarının 20. yüzyıl Fransız filozofları üzerindeki etkisini incelemiştir. Butler’ın sonraki kitapları, büyük ölçüde psikanalitik, feminist ve postyapısalcı kuramsal yaklaşımlardan yararlanmıştır; bu eserin sonraki bölümlerinde tüm bu kuramsal çerçevelerin Butler’ın kapsamlı kimlik kavramı için taşıdığı önem irdelenecektir.

Butler’ın akademik unvanı ile bu unvanı tanımladığı varsayılan kişinin ‘uyumsuzluğu’, eleştirmenlerin ve diğer yorumcuların Butler’ı kavramsal açıdan ve geniş entelektüel çalışma alanlarında Butler’ın bulunduğu konumu değerlendirme açısından yaşadığı zorluklara örnek teşkil etmekte, ayrıca insanların kimliklerini oluşturan kavramların değişkenliğini de gözler önüne sermektedir.

Sonraki bölümlerde bu meselenin Butler’ın çalışmalarında büyük ölçüde rastladığımız ‘özne oluşumunun’ bir veçhesi olduğunu göreceğiz. Esasen, Butler’ı ‘bir konuma yerleştirmek’ zorunda kalsaydık (böyle bir çaba söz konusuysa bu Butler’ın çalışmalarının özüne epey tersdir), Butler’ın toplumsal cinsiyete ve cinsiyete dayalı kimlik teorileri, muhtemelen, bağlı bulunduğu çeşitli akademik alanlar arasında en önemli müdahalelerde bulunduğu meseleler olarak sayabilirdik. Butler’ın en ünlü kitabı Cinsiyet Belası’nı (1990) ve bu kitabın ‘devamı’ niteliğindeki Bela Bedenler’i (1993) toplumsal cinsiyet çerçevesinde hazırlanan birçok okuma listesinde bulabilirsiniz; ayrıca kuir teori, feminist kuram ile gey ve lezbiyen kimlikler üzerine çalışma yapanlar da bu iki eserden faydalanmaktadır. Butler’ın diğer kitapları da felsefe, siyaset, hukuk, sosyoloji, film çalışmaları ve edebiyat çalışmaları dâhil olmak üzere bir dizi disipline ait meselelerle ilgilidir.

Görünen o ki, genel itibarıyla Butler’ın araştırmaları ve bilhassa da kaleme aldığı bireysel çalışmalar, kolayca sınıflandırma yapmayı zorlaştırmaktadır ve bu durum da Butler’ın çalışmalarını zorlayıcı kılan tavrın önemli bir parçasıdır. Butler’ın bütün kitapları bir şekilde kimliğin ve öznelliğin oluşumunu sorunsallaştırır ve bu sorgulama esnasında mevcut iktidar yapıları çerçevesinde bizler için inşa edilen (ve bir ölçüde de bizim inşa ettiğimiz) cinsiyet/toplumsal cinsiyet/’ırk’ atfedilmiş kimliklerimize bürünmek suretiyle öznelere dönüştüğümüz süreçlerin izini sürer. Butler, öznelerin hangi süreçlerden geçerek var olduğunu, hangi araçlar vasıtasıyla inşa edildiğini ve söz konusu yapıların nasıl çalışıp başarısız olduğunu sorgulamaya açan süregiden bir ‘özne’ sorunsalıyla ilgilenir. Butler’ın ‘özne’ kavramından kastettiği birey değil, oluşum içindeki dilsel yapıdır. ‘Öznelik’ verili bir durum değildir; özne her zaman sonsuz oluş sürecinde olduğundan, farklı şekillerde özneliğe bürünmek veya bu süreci

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Çağdaş Felsefe Felsefe
  • Kitap AdıCinsiyetlendirilmiş Bedenler - Judith Butler'ı Anlamak
  • Sayfa Sayısı224
  • YazarSara Salih
  • ISBN9786258242386
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur