Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Pinokyo
Pinokyo

Pinokyo

Carlo Collodi

Marangoz Geppetto, bir gün eski ve büyülü bir ağaçtan kukla yapar. Adını Pinokyo koyduğu buoyuncak, çok yaramaz ama bir o kadar da saf ve…

Marangoz Geppetto, bir gün eski ve büyülü bir ağaçtan kukla yapar. Adını Pinokyo koyduğu buoyuncak, çok yaramaz ama bir o kadar da saf ve meraklı bir çocuğa dönüşür. Macera dolu bu masalda Pinokyo, başına bir sürü bela açsa da kendisini ve dünyayı keşfeder.

Carlo Collodi’nin yıllara meydan okuyan klasiği Pinokyo, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki hassas sınırda dolaşırken sevgi, sadakat ve dürüstlüğün önemini vurguluyor.

1. BÖLÜM 

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde… “Bir kral varmış,” diyecek küçük okurlarım. Hayır çocuklar, bilemediniz. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir odun parçası varmış. Öyle şatafatlı bir odun parçası değilmiş ha! Kışın odaları ısıtmak için sobalara, ateşi tutuşturmak için şöminelere atılan kalın, sağlam kütükler olur ya, işte bu odun parçası da öyle sıradan bir odunmuş. Nasıl olduğu bilinmez, bu odun parçası günlerden bir gün kendini yaşlı bir marangozun atölyesinde bulmuş. Bu yaşlı marangozun asıl adı Antonio Usta imiş ama burnunun ucu olgun bir kiraz gibi hep parlak ve kırmızı olduğundan herkes Kiraz Usta dermiş ona. Kiraz Usta odun parçasını görür görmez içi sevinçle dolmuş, ellerini mutlulukla ovuştururmuş çünkü odunu sehpasının ayaklarından biri yapacakmış.

Kabuk ile pürüzlü yüzeyi çıkarmak için almış eline keskin baltayı. Daha baltayı indiremeden kolu havada kalakalmış çünkü minicik bir sesin yalvardığını duymuş sanki. “Çok sert vurma bana!” diyormuş bu ses. Bizim yaşlı Kiraz Usta’nın nasıl donakaldığını gözünüzde canlandırsanıza! Küçücük, minicik sesin nereden çıkmış olabileceğini anlamak için korku dolu gözlerini odada gezdirmiş ama kimsecikler yokmuş ki! Hatta sokağı kolaçan etmek için marangozhanenin kapısını bile açmış ama yine kimseleri görememiş. Öyleyse nasıl oluyormuş bu? Herhalde ona öyle geldiğini düşünen marangoz, kafasındaki peruğu kaşıyarak tekrar işe koyulmuş.

Baltayı tekrar eline alıp odun parçasına en heybetli darbesini indirmiş. “Ay, ay! Canımı yaktın!” diye haykırmış aynı küçücük ses acıyla. Bu sefer Kiraz Usta korkudan kaskatı kesilmiş. Gözleri korkuyla yuvalarından fırlamış, açık ağzından uzayan dili neredeyse çenesine değecekmiş. Bir dili olduğunu hatırladıktan sonra korkudan titrerken türlü düşünceler geçmiş aklından. En son aklına, içine birinin gizlenmiş olabileceği gelince oduncuğu iki eliyle tutup duvara hiç acımadan vurmaya başlamış. İki dakika beklemiş, ses yok; beş dakika beklemiş, ses yok; on dakika beklemiş, yine ses yok!

Bir ses duyduğunu hayal ettiğine emin olarak yine işe koyulmuş. Zavallı marangoz çok korktuğundan cesaretini toplamak için bir şarkı mırıldanmaya çalışmış. Odun parçasını rendelemek ve cilalamak için rendeyi eline aldığında aynı minik sesin gülerek, “Kes şunu! Her yerim gıdıklanıyor!” dediğini duymuş. Bu sefer zavallı Kiraz Usta sanki yıldırım çarpmış gibi yere düşüvermiş. Gözlerini tekrar açtığında kendini yerde otururken bulmuş. Yüzünün hatları değişmiş sanki, hatta neredeyse hep kırmızı olan burnunun ucu bile yaşadığı büyük korkudan dolayı masmavi olmuş.

2. BÖLÜM

Tam o sırada kapı çalmış. “İçeri girin,” demiş marangoz, ayağa kalkacak hali olmadığından. Bu sözün üzerine kapı açılmış ve marangozhaneye ufak tefek, yaşlı bir adam girmiş neşeyle. Geppetto’ymuş yaşlı adamın adı ama mahallenin çocukları kafasına taktığı mısır sarısı peruk yüzünden ona Mısır Kafa dermiş. Kolay öfkelenen Geppetto’ya Mısır Kafa diyenin vay haline! Sinirden köpüren adamı kimse sakinleştiremezmiş. “İyi günler Antonio Usta,” demiş Geppetto, “yerde ne yapıyorsunuz böyle?” “Karıncalara okuma yazma öğretiyorum.” “O zaman iyi şanslar size!” “Sizi buraya getiren nedir Geppetto Usta?” “Bacaklarım. Sizden bir ricam olacaktı Antonio Usta.” “Buyurun karşınızdayım, size yardıma hazırım,” diye yanıtlamış marangoz, dizlerinin üzerine doğrularak.

“Bu sabah aklıma bir fikir geldi. Kendime harika, ahşap bir kukla yapmayı düşündüm. Ama dans edebilecek, kılıç kullanabilecek, parende atabilecek harika bir kukla olmalı. Niyetim bu kuklayla dünyayı gezip ekmeğimi kazanmak. Siz ne düşünürsünüz?” “Aferin sana Mısır Kafa!” diye haykırmış kimsenin nereden geldiğini bilemediği o aynı, minicik ses. Kendisine Mısır Kafa denildiğini duyan Geppetto Usta biber gibi kıpkırmızı kesilmiş, marangoza dönerek neden onunla dalga geçtiğini sormuş. Marangoz şaşkınlıkla kendini savunurken ikisinin de öfkesinin her geçen dakika artmasıyla sözler yerini yumruklara, saç saça baş başa bir kavgaya bırakmış. Kavganın sonunda Geppetto’nun sarı peruğu Antonio Usta’nın elinde, marangozun kır renkli peruğu ise Geppetto’nun ağzındaymış. Sonra barışıp peruklarını birbirlerinin kafalarına yerleştiren iki yaşlı adam, el sıkışıp ömürlerinin sonuna kadar iyi birer arkadaş olacaklarına söz vermişler. “Sadede gelelim Geppetto Usta,” demiş Kiraz Usta barışmalarının bir simgesi olarak, “benden ricanız neydi?”

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Çocuk Kitapları
  • Kitap AdıPinokyo
  • Sayfa Sayısı136
  • YazarCarlo Collodi
  • ISBN9786256377585
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviMundi / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Pinokyo ~ Carlo CollodiPinokyo

    Pinokyo

    Carlo Collodi

    Yaşlı ağaç oymacısı Geppetto, akrobat gibi sıçrayıp taklalar atan bir tahta kukla yapmaya karar verir. Ortaya gerçek çocuklar gibi hareket edip davranan haşarı bir...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur