Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Postkolonyalizm
Postkolonyalizm

Postkolonyalizm

Robert J.C. Young

Derin eşitsizlikler üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Sömürgeciliğin tasfiyesine rağmen, eski emperyal devletler, önceden hükmettikleri ülkeler üstündeki egemenliklerini büyük oranda koruyorlar. Postkolonyalizm, sömürgecilik karşıtı…

Derin eşitsizlikler üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Sömürgeciliğin tasfiyesine rağmen, eski emperyal devletler, önceden hükmettikleri ülkeler üstündeki egemenliklerini büyük oranda koruyorlar.

Postkolonyalizm, sömürgecilik karşıtı mücadeleyi farklı bir bakış açısıyla, bugüne uzanan bir izlekte inceliyor; Batı egemenliğinin eski ve yeni görünümlerini eleştirel bir gözle ele alıyor. Sömürgeciliğe karşı mücadelenin hem tarihini hem temel tartışmalarını ortaya koyarken dünya düzenine dair düşüncelerimizi de yeni bir perspektife yerleştiriyor. Robert J.C. Young; ezilen, hor görülen, baskı altında yaşayan kadınların, yurtlarından edilmiş mültecilerin, kendi toplumları içinde en küçük düşürücü şekillerde yaşamaya mahkûm edilenlerin, kültürleri ve yaşam alanları yok edilen yerli halkların, işgal altında yaşayan Filistinlilerin hayatlarına dokunuyor. Siyasal, toplumsal ve kültürel tahakkümün eski biçimleriyle birlikte şimdiki yansımalarını da incelikle dile döküyor. Geniş bir coğrafyaya yayılan incelemesinde müzikten edebiyata, sömürgeci geçmişin kalıntılarının nasıl hâlâ ayakta kalabildiğini sorguluyor ve en çok da kendi hayatlarımızı ve zihinlerimizi sömürgeci bakıştan kurtarmanın yollarını arıyor.

İçindekiler
TEŞEKKÜR …………………………………………………………………………………………………………………………..9
Kitabın İngilizce ikinci basımı vesilesiyle teşekkür……………………………………………..9
GİRİŞ
Montaj ……………………………………………………………………………………………………………………………..11
BİRİNCİ BÖLÜM
Madun Bilgiler………………………………………………………………………………………………………….25
Bir bakmışsınız ki mültecisiniz…………………………………………………………………………………..25
Farklı bilgi türleri ……………………………………………………………………………………………………………..30
Bilgi, siyaset ve iktidar ………………………………………………………………………………………………….33
Maduniyet ve madun kadın……………………………………………………………………………………….36
Diller ……………………………………………………………………………………………………………………………………..38
Edebiyatlar………………………………………………………………………………………………………………………….42
İKİNCİ BÖLÜM
Sömürgecilikler, Sömürgeciliğin Tasfiyesi,
Dekolonyal Düşünce……………………………………………………………………………………………47
Dekolonyal düşünce ………………………………………………………………………………………………………51
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kölelik, Irk, Kast Sistemi …………………………………………………………………………………57
Kölelik, ırk ve ırkçılık………………………………………………………………………………………………………57
Kast sistemi………………………………………………………………………………………………………………………..62
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Aşağıdan ve Yukarıdan, Tarih ve İktidar…………………………………………67
Irak’ı bombalamak: 1920’den beri …………………………………………………………………………67
“Bombalama hakkı”: Bağdat, 21 Ocak 2003 …………………………………………………….69
BEŞİNCİ BÖLÜM
Göçebeler, Ulus-devletler, Sınırlar…………………………………………………………81
Göçebeler…………………………………………………………………………………………………………………………..82
Ulus-devletler……………………………………………………………………………………………………………………85
Tedirgin devletler: uluslar ve sınırları……………………………………………………………………..87
Duvar…………………………………………………………………………………………………………………………………….94
Touch of evil………………………………………………………………………………………………………………………96
ALTINCI BÖLÜM
Melezlik…………………………………………………………………………………………………………………………..99
Rai müziği ve İslâmi toplumsal uzam………………………………………………………………….103
YEDİNCİ BÖLÜM
Peçenin İkircikliği ……………………………………………………………………………………………….. 115
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Postkolonyalizm Bağlamında Toplumsal Cinsiyet,
Kuirleştirme ve Feminizm……………………………………………………………………………127
Bağımsızlık sonrası kadın hareketleri ………………………………………………………………….133
Postkolonyal feminizmin “postkolonyalliği” nereden geliyor?………………..134
Bir siyaseti postkolonyal kılan şey nedir?…………………………………………………………..136
DOKUZUNCU BÖLÜM
Postkolonyalizmin Bakış Açısından Küreselleşme……………….143
Che Yeryüzünün Lanetlileri’ni okuyor………………………………………………………………..143
Küreselleşme…………………………………………………………………………………………………………………..150
“İyi gıda – Nestlé – İyi yaşam”………………………………………………………………………………….151
Eşit olmayan bir dünyada kaynakların paylaşılması ……………………………………..153
ONUNCU BÖLÜM
Ekoloji ve Yerlilik …………………………………………………………………………………………………155
ON BİRİNCİ BÖLÜM
Çeviri……………………………………………………………………………………………………………………………….167
Kültürlerarası çeviri………………………………………………………………………………………………………167
İlham kaynağı olarak Fanon…………………………………………………………………………………….172
Kaynakça ………………………………………………………………………………………………………………………….177
Ek Kaynakça ……………………………………………………………………………………………………………………185

TEŞEKKÜR

Bu kitabın yazılmasında emeği geçen kişiler saymakla bitmez. Belli konulardaki ayrıntılı tartışmalarımız için Sahar Sobhi Abdel Hakim, Bashir Abu-Manneh, Sadiq Ahmad, Jeeva ve Prathima Anandan, Homi Bhabha, Elleke Boehmer, Tanya Datta, Zia Ghaussy, Indira Ghose, Lucy Graham, Azzedine Haddour, Diana Hinds, Rita Kothari, Neil Lazaruz, Roger Little, Matthew Meadows, Paul Mylrea, Parvati Nair, Bernard O’Donoghue, Benita Parry, Ato Quayson, Rob Raeside, Rajeswari Sunder Rajan, Neelam Srivastava, Weimin Tang, Skip Thompson, Megan Vaughan, Joy Wang ve Elsa Vieira’ya bilhassa teşekkür ederim. Tükenmez desteği ve sabrı için Badral Kaler’e ve sadece varlıkları yeter dediğim Maryam, Yasmine ve Isaac’a yürekten teşekkür ederim.

Kitabın İngilizce ikinci basımı
vesilesiyle teşekkür

Yeni baskıda gerektiği yerlerde tartışmaları, içerikleri ve fikirleri güncelledim ve okurlardan gelen bazı öneriler doğrultusunda teorik malzemeyi genişlettim. İlk baskı üzerinden bana geribildirimde bulunan herkese minnettarım. Oxford University Press’ten Jenny Nugee’ye yeni bir baskı hazırlamak üzere davet ettiği, Elleke Boehmer’e de bir kez daha ayrıntılı ve yaratıcı fikirleri dolayısıyla içten teşekkürlerimi sunarım. Yasmine Young daha en başta, kitapta büyük değişikliklere neden olacak araştırma soruları yöneltti. Ayrıca Fawzia Afzal-Khan, merhum Meena Alexander, Tarek Al-Ghoussein, Awam Ampka, merhum Michael Dash, Divya Dwivedi, Toral Gajarawala, Mélanie Heydari, Maya Kesrouany, Jean Khalfa, Ankhi Mukherjee, Ato Quayson, Arvind Rajagopal, Anupama Rao, Bruce Robbins, Mohamed-Salah Omri, Ella Shobat, Cliff Siskin, Bob Stam, Jini Watson’a teşekkür ederim.

GİRİŞ
MONTAJ

Ten rengi sizinkine benzemeyen ya da farklı bir etnik kökene mensup büyük bir grubun veya kalabalığın içinde bulundunuz mu hiç? İki tür beyaz insan olduğu söylenir: Çevrelerindeki insanların çoğunun beyaz olmadığı bir ortamda hiçbir zaman bulunmamış olanlar ve ortamdaki tek beyaz olma deneyimini yaşayanlar. O anda, muhtemelen de hayatlarında ilk defa, toplumlarında çoğunluğun parçası olmayan başka kişilerin ve mecazen söylersek, Batı haricindeki dünyada yaşayanların çoğunun nasıl bir hayat sürdüğünü, yani bir azınlığa mensup olmayı, toplumun daima çeperlerinde bulunan biri olarak yaşamayı, hiçbir zaman makbul sayılmamayı ve konuşma izni verilmeyen bir kişi olmanın ne demek olduğunu anlarlar. 

Kişiler kadar halklar için de geçerlidir bu. Kendi insanlarınızın, öyle ya da böyle, hayatın akışının, olayların merkezinin daima dışında bırakıldığını hissettiniz mi? Hiç cümleye “ben” diye başladığınızda, o “ben”in sizi değil de bir başkasını ifade ettiğini düşündünüz mü? Ya da kurduğunuz cümlenin öznesinin kendiniz olmadığını? Konuştuğunuzda ya da konuşmaya çalıştığınızda, daha söze başlamadan sizin adınıza konuşulduğunu hissettiniz mi hiç? Ya da başkaları konuşurken sohbete dahil edilmediğinizi, sizin sadece onların sohbetinin nesnesi olduğunuzu hissettiniz mi? O konuşanların, meseleleri nasıl yorumladığınızı, bunların sizin için ne anlama geldiğini anlamayı denemeyi bile akıllarından geçirmediklerini fark ettiğiniz oldu mu? Uzun lafın kısası, başkalarının dünyasında, başkaları için var olan bir dünyada yaşadığınızı düşündünüz mü hiç?

Bu meselelerden söz etmenin bir yolu var mı? Bugün artık postkolonyalizm terimi altında toplanan çeşitli metinlerin cevaplamak istediği ilk soru budur. 1978 senesinde pek çok araştırmayı etkilemiş Filistinli-Amerikalı eleştirmen Edward W. Said’in Şarkiyatçılık: Batı’nın Şark Anlayışları’nın yayımlanması, farklı alanlardan birçok yazar, akademisyen ve aktivisti Batılı halklar ile Batı dışındaki halklar, onların kültürleri ve dünyaları arasındaki ilişkilere hâkim olan görme ve değerlendirme biçimlerinin en iyi nasıl değiştirilebileceği, “sömürgecilikten arındırılabileceği” konusunda bir yol yordam bulmaya teşvik etmiştir. Peki bu ne demek? Bu, dünyayı tersyüz etmek, Paris ya da Washington’dan ziyade Bağdat ya da Benin’de yaşadığınızda dünyanın ne kadar farklı göründüğü anlamak, bundan söz etmek ve bütün bunların nedenini anlamak demektir. Said’in de iddia ettiği gibi Batılılar, Batı dışında kalan dünyaya baktıklarında, genelde orada olup bitenlerin gerçekliği yerine ya da Batı dışı halkların aslında neler yaşadıklarından ve kendilerini nasıl gördüklerinden ziyade, kendi varsayımlarının yansımasını görürler orada. Kendinizi Batılı sayan biri değilseniz ya da Batılı bir ülkede yaşamanıza rağmen her nedense tam bir Batılı değilseniz yahut bir kültürün parçası olsanız bile yine de kendinizi egemen atmosferden dışlanmış hissediyorsanız, yani içeride olmanıza rağmen hep dışarıdaysanız, postkolonyalizm o zaman meselelere başka türlü bakma imkânı sunar; sizin çıkarlarınıza öncelik verilen bir dünya kurmak için gereken dil ve siyaset yapma biçimlerinden birini ortaya koyar.

Said’in eleştirisinin radikalliği, Avrupalıların Doğu anlatılarının sürekli olarak kendileri tarafından yaratılan hayalî bir Doğu’yu yansıttığını, bunların sayısız ırkçı önkabule dayanan egzotizmini göstermesinden çok, bu tutumların hem edebî metin ya da şiirlere sızdığını hem de Doğu hakkındaki bütün yazılı “bilgi”yi kuşattığını da ortaya koymasından ileri gelir. Said’in analizleri edebî kaynaklardan siyasi analize, sömürge idarecilerinin dilinden akademik çalışmalara, antropolojiden gezi yazılarına kadar devasa bir külliyatı kapsar ve farklı türlerde eserler vermelerine ya da farklı disiplinlere mensup olmalarına rağmen herkesin daha önceki kitaplardan öğrendiği Doğu hakkındaki aynı önkabulleri nasıl benimsediklerini gösterir. Böylece Flaubert gibi bir yazar Ortadoğu’ya gittiğinde görmeyi beklediğinden başka bir şeyi göremez. Eyfel Kulesi’ni görür görmez gerçek Paris’i tanıyıp bildiğini sanan ya da artık sadece seyirlik bir etkinliğe dönüşen geleneksel bir dansın “otantik” bir icrasına tanık olduğunda gerçek yerli kültürünün havasını soluduğunu düşünen günümüz turisti gibi, yani zamanımızın şu gelip geçici gezgin sömürgecileri gibi davranır. Akademik çalışmalara baktığımızda, orada da şarkiyatçı âlimlerin, inceledikleri halklara dair ırkçı önkabullerini dile getirdiklerini görürüz. Said’e göre Batılı olmayan dünya hakkında üretilen akademik bilginin, sömürgeci fetih ve idareyi kolaylaştıran bir işlevi olmuştur. 

Sömürgeciliğin bu söylemsel yanlarını eleştirel bir biçimde ele almayı mümkün kılan bir dizi etkili fikir ortaya atılmıştır. Edward Said’in ardından bu tutum ve tavırların eleştirel bir gözle ele alındığı ilk aşamaya, o sırada “kolonyal söylem analizi” deniyordu. Avrupalıların Batı dışındaki dün…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur