Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Sabiha / Hanedandan Bir Sultan
Sabiha / Hanedandan Bir Sultan

Sabiha / Hanedandan Bir Sultan

İpek Çalışlar

Sabiha / Hanedandan Bir Sultan “Latife Hanım”, “Halide Edib” ve “Atatürk” biyografilerinin yazarı İpek Çalışlar, “Hanedandan Bir Sultan: Sabiha” kitabında, İşgal İstanbulu’nu ve Cumhuriyet’in…

Sabiha / Hanedandan Bir Sultan

“Latife Hanım”, “Halide Edib” ve “Atatürk” biyografilerinin yazarı İpek Çalışlar, “Hanedandan Bir Sultan: Sabiha” kitabında, İşgal İstanbulu’nu ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarını sarayın penceresinden ele alarak anlatıyor.

Kuvvetli şahsiyeti, boyun eğmez tabiatı, güzelliği ve sadeliği ile ünlüydü. İyi bir eğitim almıştı. Babasının yaveri olan Mustafa Kemal Paşa’nın evlilik talebini kabul etmedi, âdetlere ve hanedanın özel hayatını düzenleyen kurallara da isyan ederek kendisinden dört yaş küçük kuzeni Şehzade Ömer Faruk ile aşk evliliği yaptı.

İstanbul işgal altındaydı. Milli Mücadele’ye katılmak için Mustafa Kemal Paşa’ya karı koca birlikte başvurdular. Ankara’ya gitmek istediler, kabul edilmedi.

Cumhuriyet ilan edildikten sonra hanedan sürgüne gönderildi. Onları bekleyen vatansız, unvansız ve maddi sıkıntılarla dolu bir hayat oldu. Fransa’da ve Mısır’da yaşadılar. Güzellikleri ve zarafetleriyle dünyaya nam salacak üç kızları oldu,beş de torunları.

Sürgünden yirmi yedi yıl sonra Sabiha, boşanmış bir kadın olarak ülkesine döndü. Babasına ait belgeleri ömrü boyunca bir çanta ile yanında taşıdı. Israrlara rağmen babası, Mustafa Kemal Paşa ve Cumhuriyet hakkında konuşmamaya büyük özen gösterdi.

İÇİNDEKİLER
Önsöz • 9
I. KISIM • 13
1. BÖLÜM
Emirgan’da Bir Düğün • 15
2. BÖLÜM
Son Padişahın Kızı: Bebek Sultan Rukiye Sabiha • 19
3. BÖLÜM
Çengelköy’de Yeni Hayat • 25
4. BÖLÜM
Yıldızlı Gecelerde Astronomi Dersi • 31
5. BÖLÜM
Meşrutiyet’in Getirdikleri • 35
6. BÖLÜM
Sarayın Asi Sultanları • 39
7. BÖLÜM
Eylemci Kadınlar ve Balkan Savaşı • 44
8. BÖLÜM
Dudağa Kondurulan İzinsiz Öpücük • 49
9. BÖLÜM
Dünya Savaşı Yüzünden Geciken Düğün • 55
10. BÖLÜM
Vahideddin Tahta Çıkıyor • 61
11. BÖLÜM
Zeki, Bilgili, Kuruntulu, İnatçı, Kararsız… • 65
12. BÖLÜM
Sosyal Hayat ve Cuma Selamlığı • 67
13. BÖLÜM
“Ben Eşimi Kendim Seçerim!” • 75
14. BÖLÜM
Yeni Damat Adayı Enişte’ye Havale • 83
15. BÖLÜM
En Şanslı Talip Şehzade Ömer Faruk • 88
16. BÖLÜM
Mütareke İstanbulu • 97
17. BÖLÜM
“Oğlum Canına Kıyacak” • 106
18. BÖLÜM
Esir Şehirde Bir Düğün Günü • 112
19. BÖLÜM
İşgal Kuvvetlerince Dağıtılan Meclis Ankara’da Açılıyor • 115
20. BÖLÜM
Sabiha Sultan Evleniyor • 120
21. BÖLÜM
Kuruluştan Yıkılışa Sultanefendiler • 124
II. KISIM • 133
22. BÖLÜM
Halef Selef: Vahideddin ile Mustafa Kemal Paşa • 135
23. BÖLÜM
Yeni Evliler • 143
24. BÖLÜM
Ankara’ya Sabiha Sultan da Gidecek miydi? • 150
25. BÖLÜM
Silah Sesleri Ankara’dan Duyuluyor • 157
26. BÖLÜM
Damat İsmail Hakkı Ankara Yolunda • 161
27. BÖLÜM
Vahideddin Gidiyor • 166
28. BÖLÜM
Saltanatsız Günler • 177
29. BÖLÜM
Gurbet Cehennemi San Remo • 181
30. BÖLÜM
29 Ekim ve Cumhuriyet • 187
31. BÖLÜM
Hanedan Sürgüne Gidiyor • 191
32. BÖLÜM
Feriye’deki Kadınlar Tecavüz Tehdidi Altında: 5 Mart 1924 • 197
33. BÖLÜM
Sürgünde Son Kafile: 11 Mart 1924 • 200
34. BÖLÜM
Nice Günleri • 204
35. BÖLÜM
16 Mayıs: Bir Doğum, Bir Ölüm • 217
III. KISIM • 225
36. BÖLÜM
Cenazeden Sonra • 227
37. BÖLÜM
Zor Günler • 234
38. BÖLÜM
Sabiha Tek Başına Gemide • 238
39. BÖLÜM
Nice’ten Mısır’a Göç • 243
40. BÖLÜM
Abukir’deki Deniz Evi ve Torunlar • 250
41. BÖLÜM
Türk Basını Neslişah’ı Keşfediyor • 255
42. BÖLÜM
“Kalbim Kanıyordu!” • 260
43. BÖLÜM
Hanedan Kanunu ve Kadınların Dönüşü • 267
44. BÖLÜM
Sabiha Sultan Ülkesinde • 273
45. BÖLÜM
Sabiha Sultan, Kızları, Damatları • 277
46. BÖLÜM
Müstakbel Kraliçe: Fazile • 282
47. BÖLÜM
Aile Fazile ile Bağdat Yolunda • 286
48. BÖLÜM
Dünyanın İzlediği Torun • 291
49. BÖLÜM
Özellikleriyle Sabiha Sultan • 296
50. BÖLÜM
Son Yılları • 302
Fotoğraf Albümü • 309
Kaynakça • 337
Dizin • 348

Önsöz

Latife Hanım kitabımı yazarken ilk başvurduğum isim Emine Uşaklıgil olmuştu. Sabiha Sultan’ın hayat hikâyesi için de yine Emine Uşaklıgil’i aradım. Bir dönem Sabiha Sultan’ın gelini olmuştu. “Tamam, birlikte gideriz” dedi ve beni Sabiha Sultan’ın torunu, Neslişah’ın kızı İkbal ile tanıştırdı.

Mustafa Kemal’in de talipleri arasında olduğu Sabiha Sultan ile ilgili ne var ne yok okumaya giriştim. Hedeflerini hep titizlikle belirleyen Mustafa Kemal, Latife’den önce hayat arkadaşı olarak Sabiha Sultan’ı seçmiş, hanedanın prestijli, eğitimli ve en güzel sultanı ile evlenmek istemişti.

Ancak, “Eşimi kendim seçerim” diyen Sabiha Sultan’ın gönlü başkasındaydı. Mustafa Kemal, olağanüstü yetkilerle Anadolu’ya gönderilirken Sabiha Sultan da Şehzade Ömer Faruk ile evlilik hazırlıkları yapıyordu. Ben ve benim kuşağım, okullarda Osmanlı tarihine soğuk bakan kitaplarla eğitildik. Zübeyde Hanım bile oğlunu “Yedi düvel gücündeki padişaha saygılı ol” diye uyarmamış mıydı? Neydi bu saray? Padişahların anaları, kadınları, kızları kimlerdi? Bu kızlar tanımadan evlendikleri kocalarıyla nasıl hayatlar yaşardı? Padişah babalarıyla muhabbetleri sürer miydi?

Bazen övündüğümüz, bazen reddettiğimiz tarihimiz hep kafamı karıştırıyordu. Padişahlarımızı yalnızca fetihleriyle, askeri zaferleriyle, kılıçlarıyla tanımıştık. Zengin kültür mirasını devraldığımız Osmanlı, bir uygarlığın temsilcisi miydi yoksa kara bahtımız mıydı? İstanbul’da güzel olan ne varsa onlardan kalmamış mıydı? Bu kitapta, Sabiha Sultan sayesinde önümde açılan pencereden geçmişe yeniden bakmayı denedim. Hayatının 25 yılını sürgünde geçiren Sabiha Sultan’ın babası Vahideddin, Mustafa Kemal’i olağanüstü yetkilerle donatıp resmi bir görev yazısıyla Anadolu’ya gönderen padişahtı. Cumhuriyetin kuruluş anlarını ezberlerken Vahideddin’i de hain olarak aklımıza yerleştirmiş, deftere, kitaba yazmıştık. Bize okutulanlar doğru muydu? Cumhuriyet kurulurken Osmanlı Hanedanı’nın ne yaptığını anlamaya çalıştım. Sabiha Sultan ile kocası Şehzade Ömer Faruk, bebekleri Neslişah’ı da alıp Milli Mücadele’ye katılmak için Ankara’ya gitmek istemiş. Doğrusu kafam çok karışmıştı.

Sabiha Sultan hazin bir hayat yaşadı. Gülen bir fotoğrafını bulmak için çok uğraştım.

Atatürk kitabımı yayına hazırlarken, Sabiha Sultan’ın düğün fotoğrafını arıyordum, yayınevinden bir arkadaşım, “Onun torunu burada çalışıyor” diyerek, Ali Suat’ı (Ürgüplü) göstermişti. Bilgisayarının başındaki editör, 100 yıl önce sürgüne gönderilen Sabiha Sultan’ın ikinci kuşak torunu, güzelliği ile ünlü Fazile’nin de oğluydu. Tuhaf bir durumdu.

Kitaba Emine Uşaklıgil’in düğünü ile başladım, zira Yunus Nadi ile Halid Ziya’nın torunu olan Emine’nin, Sabiha Sultan’ın torunu Prens Ahmed ile yaptığı evlilik, benim yola çıkış sebebimdi.

Kitabı yazarken çok değerli bir danışmanım vardı, İkbal Hanım. Hiçbir sorumu yanıtsız bırakmadı. Ninesi Sabiha ile yaşadığı günleri, acı ve tatlı anları sevgiyle ve sabırla anlattı. Ardından ağabeyi Abbas Hilmi başta, konuşabileceğim isimlerle ilişki kurmamı sağladı. İkbal Hanım’ın desteği olmasa bu kitabı yazamazdım.

Bir teşekkürüm de kaynak olarak başvurduğum Şahbaba ve Neslişah kitapları için Murat Bardakçı’ya. Araştırma ve yazım sürecinde tarihçi Teyfur Erdoğdu, çözüm ve yanıtlarıyla hep yanımda oldu. Kendisiyle Atatürk kitabım yayına hazırlanırken birlikte çalışmış ve iyi anlaşmıştık. Sabiha’nın ilk okumasını da üstlendi ve kitaba emek verdi.

Anneannesi Ulviye Sultan ile ilgili anılarını ve fotoğraflarını paylaşan Hanzade Özbaş’a, yine anneannesi Naciye Sultan’a ilişkin sorularımı yanıtlayan Arzu Enver’e ve benimle buluşup geçmişe dair anılarını paylaşan Osman Osmanoğlu’na çok teşekkür ediyorum.

Kadir Has Üniversitesi ve Kütüphanesi’ne, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’ne, Yapı Kredi Araştırma Kütüphanesi ile Kadın Eserleri Kütüphanesi’ne, Sadberk Hanım Müzesi arşivine, pandemi günlerinde Büyükada’daki kütüphanesini benimle paylaşan Neşe Erdilek’e, Sinan Kuneralp’e, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri’nde Sabiha Sultan taraması yapan Salih Değirmenci’ye, Hüseyin Hulki Birol ile Emre Aracı’ya, eşim Oral, oğlum Reşat’a teşekkür ediyorum.

Fatmagül Berktay, Yahya-Sue Akyel, Bağış Kankotan ile Tayfun, Nadire ve özellikle de mektuplarıyla Çiğdem, Mater’in katkıları önemliydi. Yapı Kredi Yayınları’nın bütün çalışanlarının bu kitapta görünür görünmez katkı ve emeğinin olduğunu söylemeliyim. Tek tek isimlerini vermeme itiraz ediyorlar. Haremde görev yapmış son Çerkes kadınlarının yazdıkları anı kitaplarından o kadar çok yararlandım ki.

Hayatını okuduğunuz kişilerin fotoğraflarını kitaptaki fotoğraf albümünde bulacaksınız. Bu değerli albüm için fotoğraflarını benimle paylaşanlara okurlar adına teşekkür ediyorum.

Kitapta kullanılan fotoğraflar için İkbal Moneim-Saviç Koleksiyonu, Sadberk Hanım Müzesi, Ömer M. Koç, Bahattin Öztuncay, John Scott, Millî Saraylar, Osman Selaheddin Osmanoğlu, Hanzade Özbaş, Hüseyin Hulki Birol ve Ali Suat Ürgüplü’ye teşekkür ederim.

İpek Çalışlar
Büyükada, Ağustos 2023

I. KISIM

İki kızıyla Sabiha Sultan, solunda Hanzade, sağında Necla. (Sadberk Hanım Müzesi Neslişah Sultan Arşivi)

 

1. BÖLÜM
Emirgan’da Bir Düğün

Cumhuriyet ilan edilmiş ancak hanedana “Artık bu ülkenin sahibi sizler değilsiniz” diyen olmamıştı. Devlet düzeni değişse de sultanların, şehzadelerin maaşları ödeniyor, saray hayatı sürüyordu.

Buna rağmen gazete haberleri, uluorta tehditler, kulaklara fısıldananlar kopacak fırtınanın habercisiydi. Yine de hanedan azaları kendilerini artık Cumhuriyet idaresinin ayrılmaz bir parçası gibi görüyordu. İyimserlere göre Ankara’da bir meclis vardı ama cumhurbaşkanı tanıdıkları, bildikleri Osmanlı paşası Mustafa Kemal’di. Halife de görevinin başındaydı. Kötümserler ise bu durumun uzun sürmeyeceğini, iki başlı bir devlet olamayacağını söylüyorlardı.

1924 yılının 3 Mart günü Mustafa Kemal başkanlığındaki meclis toplandı ve Osmanoğulları’nın sürülmesine karar verdi. Fatih’in, Kanuni’nin torunları, kadın, erkek, çoluk çocuk yüz elli beş kişi artık bu toprakların istenmeyen kişileriydi. Vatandaşlıkları son bulmuş, kovulanlara en fazla on gün süre tanınmıştı. İtibarsızlaştırma fırtınası ortalığı kasıp kavuruyordu. Sabiha Sultan’ın eşi Ömer Faruk, Halife Abdülmecid’in oğlu olarak bir günde ülkeyi terk etmesi gerekenlerdendi. Sürgün kararının çıktığı gece Şehzade Ömer Faruk eşi ve iki kızıyla Dolmabahçe Sarayı’nda idi. Ailesi ile vedalaşmak için sadece birkaç saati vardı.

Sabaha karşı Çatalca tren istasyonundan babası için hazırlanan sürgün vagonu ile doğduğu topraklardan ayrıldı. Sabiha Sultan on gün sonra elinde Neslişah, kucağında Hanzade, çantasında bin İngiliz lirası ile Sirkeci’den trene bindirilen kafilenin içindeydi. Meclisin hanedan için çıkarttığı sürgün kararı ile sultanlar, şehzadeler sonlarının ne olacağını bilmedikleri bir hayata doğru yola çıktılar. Sürgün yollarında Sabiha Sultan’a şaka yollu hatırlatmaların ardı arkası kesilmedi.

“Hep senin yüzünden bu başımıza gelenler, evlenseydin Mustafa Kemal Paşa ile kovulmazdık vatanımızdan” diye takılanlar az değildi.

Saray kadınlarının “Sarıgül” adını taktıkları yakışıklı, karizmatik paşanın Padişah Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan’a talip olması mütareke günlerinin en hararetli dedikodusuydu. Ne var ki Sabiha Sultan paşa ile değil, kuzeni Şehzade Ömer Faruk ile evlenmişti.

Sürgün öyle birkaç yıl değil yirmi sekiz yıl sürecek, Sabiha Sultan, tek başına sultan olarak ayrıldığı topraklara unvansız ve boşanmış bir kadın olarak elli sekiz yaşında geri dönecekti. Üç güzel kızı Mısır hanedanından prenslerle evlenmiş, 27 yıllık evliliğin sonunda, Mustafa Kemal’e tercih ettiği eşi Ömer Faruk onu boşamıştı.

26 Haziran 1969 günü Sabiha Sultan’ın bütün geçmişi canlandı. Altı aylık bebekken sürgün hayatı başlayan Hanzade’nin oğlu Ahmed Rifat’ın nikâhı kıyılacaktı. Gelin, Uşaklıgil ve Nadi ailelerinin kızı Emine’ydi. Nadi ailesi bir anlamda, Cumhuriyet demekti, Atatürk demekti. Dede, Cumhuriyet gazetesinin kurucusuydu ve Osmanlı hanedanını sürgüne gönderen kanunu hazırlayan mebusların en ünlüsüydü. Sabiha Sultan’ın torunu Ahmed, Emine’ye sevdalanmıştı. Emine de ona. İki gencin aşk hikâyesi Boğaz’da bir yalıda başlarken geçmiş siyasi düşmanlıklar hiç kurcalanmadı.

Suda tanıştılar

Hanedan kadınlarının Türkiye’ye giriş yasağı 1952 yılında kalkınca Hanzade Sultan ile eşi Prens Mehmed Ali İstanbul Yeniköy’de yazlık bir yalı dairesi kiralamışlardı. Yunus Nadi’nin oğlu Nadir Nadi de aynı yalıya taşınınca iki aile komşu olmuşlardı.

Bülend ve Leyla Uşaklıgil, Emirgan’da ünlü mimar Sedad Hakkı Eldem’e güzel bir ev yaptırıyorlardı. Babası Bülend Uşaklıgil’in Paris büyükelçisi olması nedeniyle Emine, üniversiteyi Paris’te okuyordu. Yaz tatilinde dayısı Nadir Nadi’nin yaşadığı yalıya yüzmeye geliyor ve rıhtımdan denize giriyordu.

Emine Uşaklıgil ile Ahmed suda tanışmışlardı. “Yüzerken yani” diyor Emine. “Crawl yüzerken bir elimi hafif sallıyordum, o da bunu çok komik buluyor, benimle alay ediyordu. Benim Paris’te bir sevgilim vardı. Yani ilgi o kadar büyük değildi ama karşılıklıydı. Bir grup arkadaş birlikteydik” diye anlatıyor. Ahmed’in akıllı, bilgili, meraklı olduğunu söylüyor, “Çok da yakışıklıydı” diye ekliyor.

Emine’nin başkalarına benzemeyen bir güzelliği vardı. Zeki, kültürlü, görgülü, saygılı ve sempatikti. Balerin adımlarıyla yürür, abartısız ama şık giyinirdi. Babasının hariciyedeki görevi nedeniyle yurtdışında büyümüştü. Türkçesi biraz değişikti.

Evlilik aralarında bir şaka konusuydu. Ahmed ona “Ben evlenmeyeceğim seninle” der, Emine de hiç gocunmadan “Ben de… Sanki seninle evlenmek isteyen biri var gibi konuşuyorsun” diye karşılık verirdi.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Latife Hanım ~ İpek ÇalışlarLatife Hanım

    Latife Hanım

    İpek Çalışlar

    Latife Hanım’ın hayat hikâyesi Türkiye’nin kadınlarının hikâyesidir. O, artık siyah beyaz fotoğraf karesindeki unutulmuş kadın değil, trajediye dönüşen benzersiz bir aşkın da kahramanı. Zekâsıyla,...

  2. Kayıp Tarihimiz ~ Taha Akyol, Alev Coşkun, Mustafa Armağan, Ahmet Demirel, Cemil Koçak, Prof. Dr. İlber Ortaylı, İpek Çalışlar, Ahmet Turan Alkan, Altan Öymen, Sacit KutluKayıp Tarihimiz

    Kayıp Tarihimiz

    Taha Akyol, Alev Coşkun, Mustafa Armağan, Ahmet Demirel, Cemil Koçak, Prof. Dr. İlber Ortaylı, İpek Çalışlar, Ahmet Turan Alkan, Altan Öymen, Sacit Kutlu

    Osmanlı Devleti'ne Hasta Adam yakıştırmasını yapan kimdi? Devlet-i Âliyye gerçekten Hasta Adam denilecek kadar kötü durumda mıvdı? Cevabını, Prof. Dr. İlber Ortaylı veriyor. İkinci Abdülhamit’in 31 Mart Vak’ası ile devrilmesinin perde arkasında neler vardı? Konunun uzmanları Ahmet Turan Alkan ve Sacit Kutlu anlatıyor.

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur