Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Beşinci Kol – Ve İspanya İç Savaşı’nın Dört Öyküsü
Beşinci Kol – Ve İspanya İç Savaşı’nın Dört Öyküsü

Beşinci Kol – Ve İspanya İç Savaşı’nın Dört Öyküsü

Ernest Hemingway

The New York Times Book Review’den Philip Young: “Bu, dolaysız, apaçık Hemingway.” Hemingway’in tek tiyatro oyunu Beşinci Kol ile birlikte dört öykünün yer aldığı…

The New York Times Book Review’den Philip Young: “Bu, dolaysız, apaçık Hemingway.”

Hemingway’in tek tiyatro oyunu Beşinci Kol ile birlikte dört öykünün yer aldığı kitap, 1930’ların İspanya’sını görkemli bir şekilde duyumsatıyor. Hemingway’ın kuşatılmış Madrid’in içinde ve çevresinde gazete muhabiri olarak yaşadığı serüvenlerden oluşturulan bu eserlerde savaşın, askerler, siviller ve savaşı haberleştirmek için gönderilen muhabirler üzerindeki dokunaklı etkileri betimleniyor.

İÇİNDEKİLER
BEŞİNCİ KOL ……………………………………………………………………………………………. 7
İHBAR ……………………………………………………………………………………………………….. 137
KELEBEK İLE TANK ……………………………………………………………………. 154
ÇARPIŞMADAN ÖNCEKİ GECE ……………………………………. 168
SIRTIN ALTINDA …………………………………………………………………………… 211

Beşinci Kol
BİRİNCİ BÖLÜM, BİRİNCİ SAHNE

Akşam saat yedi-otuz. Madrit’teki Florida Otelinin birinci katındaki koridorlardan biri. Oda 109’un kapısı üzerindeki elle basılmış büyük beyaz kâğıt levha üzerinde “Çalışıyorum. Rahatsız Etmeyin” yazılı. İKİ KIZ ile birlikte Uluslararası Tugay üniformalı İKİ ASKER, koridordan geçiyorlar. Kızlardan biri, durup levhaya bakar.

BİRİNCİ ASKER: Hadi. Bütün gecemiz yok.
KIZ: Ne diyor?
[ÖBÜR ÇİFT, koridordan aşağı ilerlemiş bulunuyor.]
ASKER: Ne dediği, ne fark eder ki?
KIZ: Hayır. Oku şunu bana. Bana karşı nazik ol. İngilizce oku bana.
ASKER: Benim şansıma bu çıktı demek. Okumaya meraklı biri. Canı cehenneme. Onu sana okumayacağım.
KIZ: Nazik değilsin.
ASKER: Nazik olmam gerekmiyor.
[Geri durur ve kıza kararsız gözlerle bakar.]
Nazik biri gibi mi görünüyorum? Daha yeni nerden
gelmiş olduğumu, biliyor musun?
KIZ: Nerden geldiğin, umurumda değil. Hepiniz korkunç yerlerden geliyor, hepiniz gene oralara dönüyorsunuz.
Senden bütün istediğim, levhayı bana okumandı. Hadi öyleyse, okumayacaksan.
ASKER: Okuyacağım. “Çalışıyorum. Rahatsız Etmeyin.”
[KIZ, çok yüksek tonda katılırca güler.]
KIZ: Böyle levhalardan birini ben de edineyim.

PERDE

BİRİNCİ BÖLÜM, İKİNCİ SAHNE

Perdenin ansızın kalkmasıyla 2. Sahnede Oda 109’un içi görünür. Bir yatak ile yanında bir gece masası, kreton kaplı iki iskemle, aynalı uzun bir gömme-dolap, başka bir masa üzerinde bir daktilo var. Daktilonun yanında portatif bir gramofon duruyor. Işıl ışıl parlayan elektrikli bir ısıtıcı var ve uzun boylu sarışın hoş bir KIZ, iskemlelerden birinde gramofonun yanındaki masa üzerinde duran lambaya sırtı dönük oturmuş olarak kitap okuyor. Kızın arkasında perdeleri çekili büyük iki pencere var. Duvarda Madrit’in haritası asılı olup aşağı yukarı otuz-beşinde gösteren, deri ceket, fitilli kadife pantolon ve çok çamurlu botlar giymiş bir ADAM, ayakta dikilmiş olarak haritaya bakıyor. Adı DOROTHY BRIDGES olan kız, bakışlarını kitabından kaldırmadan çok zarif sesiyle konuşur.

DOROTHY: Gerçekten yapabileceğin tek bir şey var,
sevgilim: Buraya girmeden önce botlarını temizlemek.
[Adı ROBERT PRESTON olan adam, haritaya bakmayı
sürdürür.]
Ayrıca sevgilim, parmağını üstüne koyma. Leke yapıyor.
[PRESTON, haritaya bakmayı sürdürür.]
Sevgilim, Philip’i gördün mü?
PRESTON: Hangi Philip?
DOROTHY: Bizim Philip.
PRESTON [gene haritaya bakarak]: Bizim Philip, ben
Gran Via’dan yukarı gelirken Rodgers’i ısırmış olan şu Faslı
ile birlikte Chicote’deydi.
DOROTHY: Korkunç bir şey yapıyor muydu?
PRESTON [hâlâ haritaya bakarak]: Henüz yapmıyordu.
DOROTHY: Ama yapar. Öylesine yaşam ve canlılık
dolu ki.
PRESTON: Chicote’deki içkilerin canlılığı, bayağı kaybolmaya başladı hani.
DOROTHY: Esprilerin çok soğuk, sevgilim. Philip, gelseydi keşke. Canım sıkıldı, sevgilim.
PRESTON: Canı sıkkın Vassar1
yosması olma da.
DOROTHY: Bana isimler takma lütfen. Şu anda havamda değilim. Hem zaten tipik Vassar sayılmam. Bana orda
öğretilenlerden herhangi şey anlamış değilim.
PRESTON: Burda olup biten herhangi şeyi anlıyor musun ki?
DOROTHY: Hayır, sevgilim. Üniversite Kentiyle2
ilgili
olarak bazı şeyleri anlıyorum ama pek fazla değil. Casa del
Campo, benim için tam bir bilmece. Ayrıca Usera… ve Carabanchel. Korkunç yerler.
PRESTON: Tanrım. Seni neden sevdiğimi, bazen merak
ediyorum.
DOROTHY: Seni neden sevdiğimi bazen ben de merak
ediyorum, sevgilim. Çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum
gerçekten. İçine düşmüş olduğum kötü bir alışkanlıktan
başka şey değil. Philip ise çok daha eğlenceli ve çok daha
yaşam dolu.
PRESTON: Daha yaşam dolu; tamam. Geçen gece Chicote kapatılmadan önce ne yapıyordu, biliyor musun? Elindeki tükürük hokkasıyla ortalıkta dolaşarak içindekiyle insanları kutsuyordu. Anlarsın ya üstlerine serpiyordu. Vurulması, bire ondan daha yüksek olasılıktı.
DOROTHY: Ama hiç vurulmaz. Gelseydi keşke.
PRESTON: Gelecek. Chicote kapatılır kapatılmaz burda
olacak.
[Kapıya vurulur.]
DOROTHY: Bu, Philip’tir. Sevgilim, bu, Philip’tir.
[Kapı açılınca otelin MÜDÜRÜ görünür. Ufak tefek,
tombul, esmer olup pul toplayan ve olağanüstü İngilizce konuşan bir adam.]
Ooo, Müdürmüş.
MÜDÜR: Nasılsınız, çok iyisiniz, Bay Preston? Nasılsınız, iyisiniz, Bayan? Yalnızca siz yemek istemez türden küçük şeyler var mı bakmak için uğrar ben. Her şey yolunda,
herkesin rahatı kesinlikle yerinde?
DOROTHY: Her şey, harika. Isıtıcı, artık onarılmış durumda.
MÜDÜR: Isıtıcı, her zaman sürekli dert. İşçiler, elektrik
bilimine egemen değil henüz. Ayrıca elektrikçi, salaklaşana
kadar içer.
PRESTON: Öyle fazla parlak görünmüyordu elektrikçi.
MÜDÜR: Parlak. Ama içki. Hep içki. Sonra dikkatini
elektriğe veremez olup çıkar.
PRESTON: O zaman ne diye tutuyorsun adamı?
MÜDÜR: Komitenin elektrikçisi. Doğrusu felaket gibi.
Şu anda 113’te Bay Philip ile birlikte içer.
DOROTHY [mutlulukla]: Öyleyse Philip, evde.
MÜDÜR: Evde olmanın ötesinde.
PRESTON: Ne demek istiyorsun?
MÜDÜR: Hanımın önünde söylemek, zor.
DOROTHY: Telefonla ara onu, sevgilim.
PRESTON: Aramam.
DOROTHY: Öyleyse ben ararım.
[Telefonu duvardan alıp konuşur:]
Ciento trece3
… Alo. Philip? Hayır. Gelip bizi gör. Lütfen. Evet. Tamam.
[Telefonu yerine geri koyar.]
Geliyor.
MÜDÜR: Gelmemesi, fazlasıyla tercih.
PRESTON: O kadar kötü mü?
MÜDÜR. Daha kötü. İnanılmaz.
DOROTHY: Philip, harikadır. Fakat korkunç insanlarla
birlikte dolaşıyor. Neden, merak ediyorum.
MÜDÜR: Başka zaman gelir ben. Belki herhangi şeyden
yiyemeyecek kadar fazla alırsa siz evde her zaman hora geçer aile hep aç yiyecek yok anlayamaz. Başka zamana teşekkür ederim. Hoşça kalın.
[Müdür tam çıkarken oraya varmış olan BAY PHILIP,
holde müdüre neredeyse çarpacak olur. Müdürün kapının dışındaki sözü işitilir:]
İyi günler, Bay Philip.
[Derinden gelen ses, çok neşeli şekilde:]
PHILIP: Salud,4
Pul Toplayan Yoldaş. Son zamanlarda
değerli yeni bir baskı buldun mu?
[Dingin sesle:]
MÜDÜR: Hayır, Bay Philip. İnsanlar, son zamanlarda
hep kesat ülkelerden. Beş sentlik Amerikan ve üç-frankellilik Fransız bulmak, bayağı zor. Yeni Zelanda’dan hava
postayla mektup alan yoldaşlar lazım.
PHILIP: Aa, gelirler. Şimdi tam kesat dönemdeyiz.
Bombardımanlar, turizm sezonunu alt üst ediyor. Bombardıman yeniden gevşeyince bol bol heyet olur.
[Espri yapmayan alçak sesle:]
Aklında ne var?
MÜDÜR: Her zaman küçük şeyler.
PHILIP: Endişelenme. Tamamı, halledildi.
MÜDÜR: Her zamanki gibi biraz endişeli ben.
PHILIP: Rahat ol.
MÜDÜR: Dikkatli olun, Bay Philip.
[Lastik botlar giymiş, çok cüsseli ve çok yürekten biri
olan BAY PHILIP, kapıdan içeri girer.]
PHILIP: Salud, Alçak Preston Yoldaş. Salud, Cansıkıntısı Bridges Yoldaş. Siz yoldaşlar, ne yapıyorsunuz bakalım?
İzin verirseniz size elektrikli bir yoldaşı tanıştırayım. Gir
içeri, Marconi Yoldaş. Orda dışarda dikilip durma.
[Çok ufarak, kirli mavi tulum, çarık, mavi bere giyimli
ve oldukça sarhoş elektrikçi, kapıdan içeri girer.]
ELEKTRİKÇİ: Salud, Yoldaşlar.
DOROTHY: Ooo. Evet. Salud.
PHILIP: Ve işte Faslı bir yoldaş. Faslı yoldaş diyebilirsiniz. Nerdeyse biricik olan Faslı yoldaş. Kendisi, son derecede utangaç. İçeri gel, Anita.
[Septe’den Faslı bir yosma, içeri girer. Kendisi, koyu esmer fakat boylu boslu, kıvırcık saçlı ve çetin görünüşlü
biri; utangaç ise hiç değil.]
FASLI YOSMA [savunganca]: Salud, Yoldaşlar.
PHILIP: Bu yoldaş, hani Vernon Rogers’i ısırmıştı ya işte
o yoldaş. Adam üç hafta yatalak kalmıştı. Ne ısırıktı ama.
DOROTHY: Philip, sevgilim, yoldaşın ağzını burda öylece kapatamazsın, di mi?
FASLI YOSMA: Bana hakaret.
PHILIP: Faslı yoldaş, İngilizceyi Cebelitarık’ta öğrenmiş. Güzel yer, Cebelitarık. Bir keresinde en alışılmadık
şeyi yaşamıştım orda.
PRESTON: Bunu duymasak da olur.
PHILIP: Kasvetli birisin, Preston. Partinin tam bu konuda tutumu yok. Asık suratlı tüm o herifler, devre dışı işte.
Şu anda pratikte zafer şenliği dönemindeyiz.
PRESTON: Ben olsaydım bilmediğim konular hakkında
konuşmazdım.
PHILIP: Neyse. Kasvetlenecek hiçbir şey görmüyorum.
Bu yoldaşlara ferahlatıcı bir şey ikram etmeye ne dersin?
FASLI YOSMA [DOROTHY’e]: Yeriniz güzel.
DOROTHY: Bu sizin kibarlığınız.
FASLI YOSMA: Nasıl tahliye edilmez siz?
DOROTHY: Haa, kalmaya devam ediyorum, o kadar.
FASLI YOSMA: Nasıl yer siz?
DOROTHY: Her zaman çok iyi değil ama Paris’ten büyükelçiliğin çuvalı içinde konserve şeyler getirtiyoruz.
FASLI YOSMA: Siz, ne? Büyükelçiliğin çuvalı?
DOROTHY: Konserve şeyler işte. Civet lièvre.
5 Foie
gras.
6
Gerçekten lezzetli biraz Poulet de Bresse7
de bulduyduk. Büro’dan.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü Oyun-Tiyatro
  • Kitap AdıBeşinci Kol - Ve İspanya İç Savaşı'nın Dört Öyküsü
  • Sayfa Sayısı228
  • YazarErnest Hemingway
  • ISBN9789752207363
  • Boyutlar, Kapak13,3 x 19,5 cm, Amerikan Kapak
  • YayıneviBilgi Yayınevi / 2021

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Güneş De Doğar ~ Ernest HemingwayGüneş De Doğar

    Güneş De Doğar

    Ernest Hemingway

    Güneş de Doğar‘daki kişiler, savaş sonrası değer yargıları yiten, değişen yaşamları üç aşağı beş yukarı birbirine benzeyen insanlardır. Roman başkişileri, bu çöküntüyü olanca derinliğiyle...

  2. Nick Adams Öyküleri ~ Ernest HemingwayNick Adams Öyküleri

    Nick Adams Öyküleri

    Ernest Hemingway

    Hemingway’in En Ünlü Karakterlerinden Birinin Başrolde Olduğu Klasik Öyküler Ünlü Nick Adams Öyküleri, unutulmaz bir karakterin çocukluktan delikanlılığa, sonra da askerlik, gazilik, yazarlık ve...

  3. Ya Hep Ya Hiç ~ Ernest HemingwayYa Hep Ya Hiç

    Ya Hep Ya Hiç

    Ernest Hemingway

    Tarık Dursun K.’nın çevirisiyle… Ya Hep Ya Hiç, ailesini ekonomik olarak ayakta tutabilmek için Küba ve West Adası arasında kaçakçılık yapmak zorunda kalan dürüst...

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

  1. Kadınsız Erkekler ~ Ernest HemingwayKadınsız Erkekler

    Kadınsız Erkekler

    Ernest Hemingway

    Nobel Edebiyat Ödüllü Hemingway‘in romanları kadar başarılı ve en az onlar kadar ünlü 14 öyküsünün yer aldığı Kadınsız Erkekler, yazarın gençlik yapıtlarından biridir. Savaştan kaynaklanan ilişkiler,...

  2. Süper Koşucu ~ Güzin ÖztürkSüper Koşucu

    Süper Koşucu

    Güzin Öztürk

    Elif Çokkoşar’la tanışmaya… pardon, koşmaya hazır mısınız? Ödüllü yazar Güzin Öztürk, “Tek Başıma Okuyorum!” koleksiyonuna eklenen Süper Koşucu’da azmin, tutkunun ve kararlılığın bir hortum kadar etkili olabileceğini mizahın gücüyle...

  3. Kral Oidipus ~ SophoklesKral Oidipus

    Kral Oidipus

    Sophokles

    İlkçağ Yunan dünyasında sanat, gerçekliği aynen taklit etmekti; çünkü dünya, gerçeklik, ona dıştan bir şey katılması gerekmeyecek kadar kusursuzdu. Yunan tanrıları da kendi sorunlarıyla...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur