Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bir Kadını Görmek
Bir Kadını Görmek

Bir Kadını Görmek

Annemarie Schwarzenbach

“Aslında bu hikâyenin doğru anlaşılabilmesi için kahramanın ‘bir delikanlı değil de genç bir kız’ olduğunu ‘itiraf etmek’ gerekirdi.” Nazi sempatizanı ebeveyninin ve yükselen Avrupa faşizminin gölgesinde kelimelerin ardına…

“Aslında bu hikâyenin doğru anlaşılabilmesi için kahramanın ‘bir delikanlı değil de genç bir kız’ olduğunu ‘itiraf etmek’ gerekirdi.”

Nazi sempatizanı ebeveyninin ve yükselen Avrupa faşizminin gölgesinde kelimelerin ardına gizlenen androjen bir beden ve hemcinse duyulan arzu. Kuir edebiyatının kült ismi, anti faşist yazar, gezgin ve fotoğrafçı Annemarie Schwarzenbach’tan iki novella: Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm’üyle karşılaştırılan Bir Kadını Görmek ve Lirik Novella. Aşka, kadın bedenine, güzelliğe fırlatılan kadınca bir bakış.

İçindekiler

Önsöz/ Menekşe Toprak . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9
Bir Kadını Görmek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23
Lirik Novella . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53

Önsöz

Bir Kadını Okumak 

Menekşe Toprak

Pastoral bir başlangıç

“Benim sevebileceğim kişi, hem cesareti ve onuruyla bir delikanlıya benzemeli ama hem de aynı zamanda kendini bir kızın yumuşaklığına ve edilgenliğine teslim etmiş gençlikte ve coşkunlukta olmalı.”

Annemarie Schwarzenbach’ın ancak ölümünden on yıllar sonra keşfedilip basılan ve Thomas Mann’ın Venedik’te Ölüm romanının kadınca versiyonu olarak kaydedilen Bir Kadını Görmek adlı novellasından alıntıladığım bu ifadedeki insan tipi, yazarın diğer metinlerinde de karşımıza çıkar. Çünkü bu, aynı zamanda yazarın bir prototipi gibidir de. Yazanın kendini metninde yeni bir gerçekliğe dönüştürerek kurgulama hali Annemarie Schwarzenbach’ta öyle belirgindir ki, Bernhard adlı eşcinsel bir delikanlının büyüme hikâyesine odaklanan Freunde um Bernhard [Bernhard’ın Etrafındaki Arkadaşlar] adlı ilk romanı 1931 yılında basıldığında, kitabınkapağında yer alan fotoğrafın romandaki delikanlı Bernhard olduğu düşünülür, hikâyesi kurgulanmış gerçek bir kişinin ayrıca görsel olarak da deşifre edildiği ileri sürülerek kitap eleştirilir. Oysa gerçekte kapaktaki fotoğraf romanın yazarı Annemarie Schwarzenbach’a aittir ve yazar hakikaten 23 yaşında genç bir kadından çok, bir oğlan çocuğunu andırıyordur. Bu, on yaşından itibaren bir kız çocuğu gibi giyinmeyi reddetmiş androjen bir kadını ve edebi yaratımlarını muhayyilesindeki güzel bir sözcüğün peşinden koşarken kendiliğinden ortaya çıkan eser olarak tanımlamış bir yazar tipini de anlatır.

Kadın ya da erkek olmaya dair keskin cinsiyet rollerini ortadan kaldıran ama yine de kadınca bir sese sahip kurgusal metinleri, yüz yıl öncesinin dünyasında arabayla İsviçre’den Berlin’e, oradan da Türkiye üzerinden İran’a ve Afganistan’a ya da Suriye’ye geçerken kaleme aldığı gezi yazıları, çektiği fotoğraflar, Şark dünyasındaki Batılının gurbetliğini anlatan roman ve öyküleriyle Türkçede bilinmese de kültleşmiş bir isim. Ömrü sadece otuz dört yıla sığan ama tek bir cinsiyete ve ülkeye sığamayan zorunlu bir gezgin Annemarie Schwarzenbach. Fabrikatör bir babanın ve Almanların üstün bir ırk olduğunu savunan, sonradan Nazi yanlısı tutumuyla da sivrilecek olan bir annenin beş çocuğundan biri olarak 1908 yılında Zürih’te dünyaya gelir. Ailenin o üç yaşındayken Alplere yakın bir çiftlik evine yerleşmesiyle, kardeşler ve kuzenlerden oluşan kalabalık ve korunaklı bir aile ortamında büyür. Dönemin her türlü konforu ve teknolojisiyle donatılmış geniş çiftlik evi, önden çocukların yazları içinde yüzdükleri bir gölle, arkadan kışları kayak yaptıkları tepelerle çevrilidir. Annemarie’nin hemen hemen bütün metinlerinde özlemle andığı bir doğanın içinde, doğayı kavrayarak geçen bir çocukluktur bu. Ama aynı zamanda değerleri ve dayatmaları güçlü, bir üst orta sınıf hayatıdır bu. İyi bir fotoğrafçı olan Annemarie’nin annesi Renée Schwarzenbach’ın fotoğraf karelerine de yer yer yansıyan bu pastoral hayatın pürüzleri de vardır elbette. Bunlardan biri de Annemarie’nin bir kız çocuğu olarak kendisine dayatılan hayatı ve kimliği reddetmesidir. Çünkü on dokuz yaşında evlendirilen ablası gibi bir hayat istememektedir o. Ne gelin olmayı ne de bir erkeğin sevgilisi olmayı hayal etmektedir. On yaşından itibaren saçlarını kısacık kestirten, erkek kardeşleri gibi giyinmekte direten Annemarie, kızdan çok bir oğlanı andırmaktadır. Kızların erkenden evlendirilip anneliğe soyunduğu yüzyıl öncesinin İsviçre’sinde, o, erkeklere hak sayılanları yapmayı tercih eder.

Lise dengi bir kız okulundan sonra Alman Dili ve Edebiyatı ile Tarih bölümlerini okumak üzere Zürih’te üniversiteye başlar, bir dönem Paris’te okur ve akademik eğitimini doktora yapmaya kadar vardırır. Onun eserlerindeki kahramanların da ayrılmaz parçası olan otomobil üniversite yıllarında hayatına girer. Araba sahibi genç bir kadın olarak özgürlüğü, yaşadığı ortamdan uzaklaşmayı, tek başına yolda olabilmenin ayrıcalığını zengin ailesinin kendisine sunduğu imkânlar sayesinde tadar. Annemarie Schwarzenbach’ın yaşarken roman ve öykücülüğünden önce gezi yazıları ve fotoğrafçılığıyla bilinmesinin nedenlerinden biri de yine bu otomobille kurduğu ilişkiymiş gibi görünüyor.

Çünkü sadece Avrupa’daki seyyahlığı değil, aynı zamanda 1933 yılından itibaren o dönemler için olağandışı sayılan Doğu gezileri de altındaki otomobille mümkün olmuştur. Onun gezi röportajlarını ve fotoğrafçılığını da yine arabayla yollardayken keşfedip geliştirdiği biliniyor. Ama henüz yirmi üç yaşında, aklında ne gezi yazıları ne de “uzak ve yabancı memleketler” varken, tek büyük hedefi iyi ve ünlü bir yazar olmaktır. Doktorayla sonlandırdığı akademik eğitiminden sonra gözünü Almanya’ya, edebiyatın ve kültürün başkenti Berlin’e dikmiştir. Aslında Almanya’yla ilişkileri sıkıdır: Annesi Renée Almanya’da yavaş yavaş yükselmekte olan Hitler’in yakın çevresiyle ilişki içindeyken o, sonradan Hitler’in iktidarına karşı çıkacak olan edebiyatçılarla ilgilenmektedir.

Thomas Mann ve onun çocukları Erika ve Klaus Mann’la tanışmakta, hatta ünlü yazarın, Münih’te evlerine yemeğe davet edildiği bir gün Annemarie’ye “Sizi erkek olarak düşünsem, çok güzel bir delikanlı derdim” dediği bilinmekte.1 O Thomas Mann ki, orta yaşlı bir yazarın güzel bir delikanlıya duyduğu aşkı Venedik’te Ölüm romanıyla 1911 yılında taçlandırmış kişidir. Annemarie Schwarzenbach ise on sekiz yıl sonra bu başyapıtın kadınca bir anlatımı olarak okunabilecek Eine Frau zu sehen (Bir Kadını Görmek) adlı kısa ve son derece etkileyici eserini kaleme almış ve ama bu ancak ölümünden çok sonra yeğeni tarafından bulunup kitaplaştırılmıştır. Ama Berlin’e gitmeden kısa bir süre önce Bernhard’ın Etrafındaki Arkadaşlar ismiyle yayımlanan ilk romanını eline alabilecektir.

Berlin’de bir androjen güzellik 

Berlin önemlidir Annemarie için çünkü çiçeği burnunda bir romancı olarak o da, tıpkı bizde Suat Derviş’in yaptığı gibi yayıncılığın merkezi sayılan Weimar Cumhuriyeti’nin başkentinde serbest yazar olarak eserlerini yayımlatabilmeyi ünlenmeyi ve özgürce yaşayabilmeyi hayal etmektedir. Altın Yıllar denen bir dönemin doruk noktasında, özgürlükler, imkânlar ama aynı zamanda çöküşler şehridir Berlin. Yıl 1931’dir, gece hayatı ve gündüz trafiğiyle şehir ışıl ışıldır. Kısa saçları, 1.75 boyu, ince yapısıyla, sessizliği ve otomobiliyle pek çok metninde karşımıza çıkan karakterlerine benzeyen Annamarie, dikkatleri üzerine çekmiştir hemen.

Androjen güzelliğiyle hem kadınların hem de erkeklerin beğendiği bir tiptir. Annemarie, Berlin’in kültür hayatının gözde iki ismi olup ikisi de eşcinsel olan Klaus ve Erika Mann kardeşlerle arkadaşlığını sürdürürken, gece hayatının önemli müdavimlerindendir. Erika’ya âşıktır ama karşılığı yoktur bu aşkın. Sonunda bağımlısı olacağı morfinle de bu sırada tanışır. Ve sürekli yazmaktadır. Ama aradığı ve umduğu o büyük ünü yakalamak hiç de kolay değildir. Aslında henüz 20’li yaşlarında, sabırsız bir gençtir. Hatta aslında Berlin şehrini, genel olarak büyük şehrin kendisini sevmemiştir ki bu sevgisizliği Lirik Novella’da ben anlatıcı kahramanının ağzıyla da anlatır. Üstelik Berlin’de sonrasında bütün Avrupa’ya yayılacak olan faşizmin ayak sesleri duyulmaktadır.

Nitekim, çok geçmeden de Hitler iktidara gelir. Avrupa’nın korkunç tarihinin ve milyonlarca insanın kötü kaderinin yazılmaya başlandığı mevsimdir 1933 yılının ilkbaharı. Ama gelecekten habersiz pek çok aydın ve muhalif kalıp direnmeye niyetlidir. Klaus Mann gibi bazı entelektüeller faşizme karşı mücadelede aktivist bir tavır almaktan yanadır. Bu sırada, aynı yıl Annemarie Schwarzenbach’ın, konuları Berlin’de geçen iki eseri yayımlanır. Bunlardan biri de bugün pek çok dile çevrilmiş olan Lyrische Novelle (Lirik Novella) kitabıdır. Lirik Novella da aslında bir çeşit kaçış hikâyesidir. Diplomat olmak için Berlin’de üniversiteye giden ben anlatıcı, genç bir adamın bir varyete şarkıcısına duyduğu aşkı ve sorumluluk üstlenmesi gerektiği anda ondan kaçıp taşraya ve doğaya sığınmasını anlatır. Anlatıdaki tasarruflu dil, ben anlatıcı karakterin hastalıklar ve halsizliklerle boğuşması, kadına ve hayata bakışı öyle nahif ve öylesine az erkekçedir ki, metin yayımlandığı dönemde bu yönüyle eleştirilir. Klaus Mannda hastalıklı delikanlının abartılmış korkularına değinir.

Annemarie Schwarzenbach’ın bu eleştirilere cevabı ise şu şekilde olur: “Aslında bu hikâyenin tam doğru anlaşılabilmesi için ana kahramanın bir ‘delikanlı değil de genç bir kız’ olduğunu ‘itiraf etmek’ gerekirdi.” Gerçekten de metin bu bilginin ışığı altında okunduğunda anlatının rengi değişiyor, ben anlatıcı gencin önüne sürülen toplumsal normlar, kadına duyduğu aşkın tanrı katında kabul görmemesine dair dinsel korkuları, ben anlatıcının bitmeyen hastalığı (eşcinselliğin hastalık olduğuna dair kabulle) bambaşka bir anlam kazanıyor. Üstelik bu hastalık ben anlatıcı kahramanın insanlardan uzaklaşıp doğaya sığınmasıyla da neredeyse ortadan kalkıyor. Annemarie Schwarzenbach’ın edebiyatındaki güçlü doğa anlatımı ve kurduğu imgeler en çok da bu son derece sade bir dille yazılmış metinde görünürlük kazanıyor:

Sırtımı bir ağacın gövdesine yaslıyorum. Burası orman ve ormanın ve toprağın sonu, ayağımın altında ise toprağın ve yaprakların kokusu. Burası rüzgârla yüklü, buğulu renklerin iç içe geçtiği sınırsız büyüklükte bir toprak parçası. Soğuklar gelecektir ve sonra yine sıcaklar bastıracak ve toprağı yemişler yaracak ve onunla birlikte olgunlaşacaklar.

Doğu’da gurbet ve ölüm

Büyüdüğü ortamdan kaçmış ama özlemle ona dönerek yazan Schwarzenbach, İran’da kaleme alacağı metinlerde de çok güçlü bir şekilde hissettirecektir bu yönünü. Hitler faşizminin şehirdeki varlığı belirginleştikçe Berlin’i Berlin yapan insanlar da yavaş yavaş çekilmeye başlarlar sahneden. Annemarie ise öteden beri ilgisini çekmiş olan arkeolojik kazılarda çalışma yapmak niyetindedir. Aslında böylece hem Hitler faşizminden hem de İsviçre’deki evinden kaçma imkânı sunmaktadır bu plan kendisine. Çünkü annesi de hemcinslerine ilgi duymasına, hatta kadınlarla sevgililik ilişkisi yaşamış olmasına rağmen, Annemarie’nin eşcinselliğini açık bir şekilde yaşamasını sorun haline getirmiştir.2 Üstelik ailesi Berlin’deki muhalif, solcu ve Yahudi arkadaşlarına da karşıdır. Önce Klaus Mann’la 1933 yılında arabayla İspanya’yı gezer, –bir süreliğine beraber muhalif bir dergi çıkarırlar– sonraki aylarda bir İsviçre dergisi için gezi yazıları yazmak üzere, bu kez de gazeteci bir kadın arkadaşıyla birlikte Türkiye üzerinden İran’a gider. Türkiye, Suriye ve İran’da sürmekte olan kazı çalışmalarına katılır.

Bu çalışmalara sonraki dönemlerde tekrar döner ve Tahran’da bir Fransız diplomat olan Achille Clarac’la evlenir, böylece bir süre İran’da yaşar. Aralarındaki evlilik sadece kâğıt üzerindedir, çünkü evlendiği adam da eşcinseldir, kendisi ise bu sırada sonradan tifodan ölecek olan Jale adında bir Türk kızını sevmektedir. Schwarzenbach burada yaşadıklarını İran’da Ölüm adını verdiği anı kitabında anlatır ve sonrasında Das Glückliche Tal [Mutlu Ova] romanında işler.3 İsviçre’nin ılık havası, yeşilliği ve korunaklı, lüks çiftlik hayatından sonra İran’ın sert doğası ve dilini bilmediği insanları karşısında şaşkın, mutsuz ve özlem doludur.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Roman (Yabancı)
  • Kitap AdıBir Kadını Görmek
  • Sayfa Sayısı144
  • YazarAnnemarie Schwarzenbach
  • ISBN9786256417816
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 19.5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDoğan Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

  1. Bizim Kızlar / Hoş Geldiniz ! ~ Ann M. MartinBizim Kızlar / Hoş Geldiniz !

    Bizim Kızlar / Hoş Geldiniz !

    Ann M. Martin

    Birçok genç okurun gönlünde taht kuran Ann M. Martin Bizim Kızlar isimli serisinin ilk kitabı olan Hoş Geldiniz! ile Türkiyedeki genç okurların da kalbini...

  2. Yoksulların Savaşı ~ Éric VuillardYoksulların Savaşı

    Yoksulların Savaşı

    Éric Vuillard

    On altıncı yüzyıl Avrupa’sı: Protestan Reformu Katolik Kilisesi’ne, güçlülere ve ayrıcalıklılara karşı bir isyana girişir. Böylece, kendilerine yalnızca cennette eşitlik vaat edilen köylüler ve...

  3. Timsahların Sarı Gözleri ~ Katherine PancolTimsahların Sarı Gözleri

    Timsahların Sarı Gözleri

    Katherine Pancol

    Bu roman Paris’te geçiyor. Yine de yolu timsahlarla kesişiyor. Bu roman kadınları ve erkekleri anlatıyor. Yani bizleri; olmak istediğimiz kişileri, asla olamayacağımız kişileri, belki...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur