Sofie’nin Dünyası – Felsefe Tarihi Üzerine Bir Roman
Jostein Gaarder / 2 Yorum
15. yaş günpünü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, “Kimsin sen?” yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe…
YAKIŞIKLI İNTİHAR TİPİ” YAYINCILIK ÖRNEĞİ: PAN
(…) PAN’dan güzel flüt sesleri geliyor: Dinlemesini bilenlere.
(Gergedan, Enis Batur)
(…) Yayınevleri, yayımcılığın kitap basarak para kazanmak olmadığını, kitap basarak yeni kültürel damarlar açmak olduğunu ve o şekilde kendilerine bir konum belirleyip okur kitlesi, dolayısıyla da maddi kazanç, yaratabileceklerini kavradı. Bu yayınevlerinden birisi de Pan Yayıncılık. Pan Yayıncılık yayın hayatına başladığında ömrünün çok uzun olmayacağı konuşuluyordu yayıncılık çevrelerinde. Değil mi ya, belirli bir alanda yayımcılık yapmayı seçerek okur kitlesini en başından sınırlandırmıştı: Müzik ve kuramı. Ama bunun böyle olmadığı, değişen Türkiye’yle birlikte kitabın hayatımızdaki konumunun da değiştiğini ilk fark edenlerden olan yayınevi yöneticileri, hedeflerinde bir sapma yapmadan yayıncılığı sürdürüyor. birbirinden değerli kitaplar yayımlayarak, sanırım bunun maddi karşılığını da (ülkemizde bu karşılık ne kadar olabilirse, o kadar!) görüyorlar. Ama şu kesin: Yayımcılık hazzını ve onurunu içlerinde hissediyorlar. (…)
(Radikal Cumartesi Eki, 11 Temmuz 1998, Osman Çakmakçı)
“Işık Gençer: (…) Bir kere yayıncılık çok keyifli bir iş. Çalışmalarınızın karşılığını somut olarak görüyorsunuz. Bir bankacı bunu göremez. Ne zaman bize bir mikrofon tutulsa ben diyorum ki kimse mecburen yayıncı olmaz, keyif alıyorsan yayıncı olursun. Biz bu işi gerçekten çok seviyoruz, tatmin düzeyi çok yüksek. Ürününüzü elinizde tutabiliyorsunuz ve sizden sonra da yaşayacağını biliyorsunuz, bu duygu çok önemli bir duygu bence. (…)”
(İskenderiye Yazıları, Aralık/Ocak 1997, Işık-Ferruh Gençer’le Söyleşi, Ayşe Güren)
Sloganları: “Müziği okuyabilirsiniz…” Amaçları: Meraklılarına, Doğu – Batı ayrımı yapmadan tüm fraksiyon ve türleriyle müziği düşünsel boyutta sunmak. Hizmetleri: Müzik alanında gözle görülür kaynak açığını kapatmakta öncü olmak. (…)
Başlarda hobi olarak başlayan yayıncılık, karı-kocanın kanına bir virüs olarak yerleşince bir yayınevi kurmaya karar vermişler. Türk ve Batı müzik adamları sürekli bir polemik ve kavga içinde olduklarından bu iki ayrı yakanın kitaplarını aynı anda, aynı çatı altında basmayı ilke edinerek ekstrem bir tavır takınmışlar. Bu anlayış çerçevesinde ilk önce Rauf Yekta Bey’in “Türk Musikisi” ve Anton Webern’in “Yeni Müziğe Doğru” adlı kitaplarını bir arada yayımlamışlar. (…)
(Panorama, 15-21 Aralık 1993, Hande Öğüt)
(…) Bunların sayıları fazla değil. İyi iş yapmak için yırtınıyorlar. Karşılığını tam olarak alamasalar bile, yırtınıyorlar. Zaten karşılık almak gibi bir dertleri yok. Bir şeyi kafalarına takmışlar, yapmaya çalışıyorlar. Bu insanları gözden kaçırmayalım. Şimdi zengin müzikseverlere bu insanlarla müşterek birtakım işler yapmalarını tavsiye edeceğim ama, sonunda işin cılkının çıkacağından eminim. İşin içine “para” girince, tadı tuzu kalmayacak biliyorum. Galiba gölge etmemek en iyisi. Bu devirde iş ahlakına sahip olabilmek ve bu ahlak doğrultusunda iş yapabilmek zor. (…)
(Yeni Şafak, 30 Mayıs 1998, Yalçın Çetinkaya)
(…) On yıl kadar önce, işte bu şartların hüküm sürdüğü yayın hayatına, faaliyetini müzik kitapları yayıncılığına odaklayan bir yayınevinin doğuşu, o güne kadar geçerli olan sıkıntıyı önemli ölçüde hafifletti. “Müziği Okuyabilirsiniz” sloganıyla yola çıkan bu yayınevi, Pan Yayıncılıktı. Boğaziçi Üniversitesi’nde makine ve elektrik mühendislikleri tahsil etmiş bir karı-koca, yüksek öğrenimleriyle hiç alakası olmayan bir işe yöneldiler. (…)
(Yeni Ufuk, Müzik Eki, 8 Temmuz 1997, Hülya Polat)
(…) Yayın faaliyetine yalnızca müziği konu eden Pan Yayıncılık’ın yayın hayatımızda devreye girmesinden sonra Klasik Türk Müziği’ni herhangi bir konusuyla, ya da kesitiyle ele alan kitapların birbiri ardınca yayınlanmaya başladığına şahit olduk. (…)
(Tercüman, 29 Ocak 1991, Mehmet Güntekin)
(…) Yayınevinin, aklına gelen müzik kitabını paldır küldür yayınlamak gibi bir özelliği yok. Yayınlamayı düşündüğü herhangi bir müzik kitabını “ehline okutmadan yayınlamamak” gibi bir titizliğe sahip. (…)
(Aksiyon, 13-19 Ocak 1996, Yalçın Çetinkaya)
*: Gergedan dergisinde, Enis Batur’un Pan Yayınları’yla ilgili yazdığı yazının başlığıdır.
Jostein Gaarder / 2 Yorum
15. yaş günpünü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, “Kimsin sen?” yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe…
Annemarie Schimmel
Her Şeyde Tanrı’yı Görmek! Rahmetli Prof. Annemarie Schimmel ile takriben yirmi sene önce bir arkadaşım vasıtasıyla tanışmıştım. Bir akşam ona misafir olduk; bu ağırlıklı…
lütfi filiz / 1 Yorum
Önsöz Şunca yafl yaşadım, “kendini bilmek”ten daha çetin bir meseleyle karşılaşmadım. Varın siz düşünün şimdi, şu yaşına kadar en çok “kendini bilmek”te zorlanmış biri…
Pierre Laserre
ÖNSÖZ Nietzsche’nin düşünce evreninde müzik daima büyük bir yer tutmuştur. Yazarlık yaşamının başlarında müziksel esini ve müzik heyecanını metafizik gerçekliklerin bir aracısı gibi almıştır….
J. M. de Groot / G. Ahmetcan Asena
2500 Yıllık Çin İmparatorluk Belgelerinde Hunlar ve Türkistan İpek Yolu serisinin ilk kitabı İpek Yolu – 1, Çin-Doğu Türkistan isimli eserin yazarı G. Ahmetcan…
Beki L. Bahar / 2 Yorum
Bozkırın ortasında bir kasabadan bir başkent yaratıldı. Ankara’yı konu eden yazılarda buna benzer anlatımlar yer alır. Antik çağlardan başlayan parlak geçmişini yok sayarak… Hititlerin…
Yorgo Valasiadis
Yorgo Valasiadis, bir şehir, bir ülke ve iki kıta arasında kalmıştır. Şehir İstanbul, ülke Almanya, kıtalar ise Avrupa ve Asya’dır. Valasiadis İstanbul’da yetişmiş bir…
Thomas Hürlimann
“Dayım hem manastır kütüphanecisiydi hem de yüksek bir din görevlisi. Geniş, yuvarlak kenarlı şapkaları vardı. Bin yıllık İncil’i eline alacak olduğunda, annemin iç çamaşırlarına…
Serhan Yedig
Nilüfer Saygun, eşinin birinci ölüm yıldönümünde Evin İlyasoğlu’yla yaptığı söyleşide Adnan Saygun’un unutulmasından yakınmıştı. 2011’in Mart – Eylül ayları arasında dostları, öğrencileri, yorumcularıyla yaptığım…
Selin Nazlı Ustaoğlu / 2 Yorum
Ben bir 20. yüzyıl insanıyım Nazlıcığım, insanlık tarihi boyunca meydana gelmiş bütün eşitsizliklerin acısını ve utancını duydum. İlk kez benim yaşadığım dönemde dünya tam bir bütünlük kazandı, ilk kez dünyalılar birbirlerinin varlığını bilerek, duygu ve düşüncelerine ortak olarak, kederde ve sevinçte paylaşmayı hissederek yaşamayı öğrendiler.
Saliha Nilüfer
Tıpkı meçhul yazar Sebastian Knight gibi onlar da, bütün deneyselliklerin tükendiği noktada kopyaların labirentinde bir çıkış yolu arıyordu. Yazının artık tek başına var olmayacağı…
Rudy Rucker
Felix Rayman ilgisiz öğrencilerine matematik anlatmakla günlerini geçiren, Cantor’un Süreklilik Problemi’yle boğuşan ve boş vakitlerinde ofiste yerde uyuyan bir matematik öğretmenidir. Rüyaları ona sonsuzluğa…
Rastgele Kitap Getir Son Girilenleri Getir