Çivisi çıkmış dünya
bir milyon yılda
düzelir mi?
Doğal Seçilim Yasası’nın henüz tedavi edemediği bir insan kusuru daha var. Günümüz insanları, karınlarını tıka basa doyurdukları zaman tıpkı bir milyon yıl önce yaşamış atalarına benziyorlar: Başlarının fena halde dertte olabileceğini idrak etmekte gecikiyorlar. Bu durum genellikle köpekbalıklarına ve balinalara karşı tetikte durmayı unuttukları zaman yaşanıyor.
Vonnegut, Galápagos’ta o eşsiz mizah anlayışıyla yörüngesini şaşırmış dünyayı masaya yatırıyor ve bizlere felaket ânında ilk kurtarılacakların neler olduğunu hatırlatıyor.
“Delidolu bir jeneoloji serüveni… Vonnegut postmodern bir Mark Twain gibi.”
The New York Times
Amatör natüralist
Hillis L. Howie’nin (1903-1982)
–beni ve en iyi arkadaşım Ben Hitz’i
başka çocuklarla birlikte 1938 yazında
Indianapolis’in Indiana kentinden alıp
Vahşi Batı’ya götüren iyi adamın
anısına…
Bay Howie bizi gerçek yerlilerle tanıştırdı
ve her gece dışarıda uyuttu,
bize pisliğimizi gömmeyi,
ata binmeyi öğretti,
birçok bitkinin ve hayvanın isimlerini söyledi,
onların hayatta kalmak ve üremek için
neler yapmaları gerektiğini anlattı.
Bir gece Bay Howie,
Kampımız civarında bir yabankedisi gibi çığlık atarak
Bile bile ödümüzü patlattı.
Zira gerçek bir yabankedisi,
çığlığına çığlıkla karşılık vermişti.
BİRİNCİ KİTAP
Şöyleydi
1
Şöyleydi: Guayaquil, bundan bir milyon yıl önce, yani MS 1986’da, Ekvador adındaki küçük, demokratik bir Güney Amerika devletinin en önemli limanıydı. Bu devletin başkenti ise, And Dağları’nın yüksek bir vadisindeki Quito’ydu. Guayaquil, ekvator denilen ve ülkeye adını veren sanal gezegen kuşağının iki derece güneyindeydi. Orada hava her zaman çok sıcak ve nemli olurdu çünkü kent durgunluk alanlarına kurulmuştu – dağlardan süzülen birkaç ırmağın birbirine katılmış sularıyla yıkanan vıcık vıcık bir bataklık üstüne. Bu liman açık denizden birkaç kilometre içerideydi. İskele kazıklarını ve çapa halatlarını yutan zerzevat salları, bulanık suları sebze çorbasına çevirirdi.
* * *
O zamanlar insanlar bugün sahip olduklarından daha büyük beyinlere sahiptiler, dolayısıyla gizemlerin büyüsüne kapılabilirlerdi. 1986’da kafa karıştıran gizemlerden biri de, yüzerek büyük mesafeler kat etmelerine imkân olmayan onca yaratığın, Guayaquil’in batısında yanardağlarla kaplı bir takımada olan Galápagos Adaları’na nasıl ulaştığıydı hem de adalarla anakara arasındaki bin kilometrelik mesafe, çok derin sularla, Antarktika’dan taze taze gelen buz gibi sularla doluyken. İnsanlar bu adaları keşfettikleri zaman, oraları kendilerine mesken tutmuş sakangurlar, iguanalar, çeltik fareleri, lav kertenkeleleri, örümcekler, karıncalar, kınkanatlılar, çekirgeler, keneler ve sakırgalar zaten vardı; dev kara kaplumbağalarını saymaya ne hacet. Bu canlılar nasıl bir ulaşım yolu kullanmışlardı? Birçokları, o koca beyinlerini şu cevapla tatmin edebiliyordu: Onlar doğal sallarla geldiler.
* * *
Kimileriyse şunu savunuyordu: Sözü edilen doğal sallar o kadar çabuk suyu emer ve çürüyüp un ufak olurdu ki, karadan uzak sularda hiç böyle bir sal gören olmamıştı; üstelik adalarla anakara arasındaki akıntı o türden derme çatma bir taşıtı batıya doğru değil, kuzeye doğru sürüklerdi. Denizcilikten anlamayan tüm o yaratıkların parmaklarının uçlarını bile ıslatmadan doğal bir köprü üstünde yürüdüklerini ya da atlama taşları arasındaki kısa mesafeleri yüzerek geçtiklerini ve o zamanlar var olan bu oluşumların sonradan dalgaların altında kalıp gözden kaybolduklarını öne sürenler de vardı. Ama biliminsanları, 1986 yılında koca beyinlerini ve şeytani araçlarını kullanarak okyanus tabanının haritalarını çıkarttılar. Dediklerine bakılırsa, adalarla anakara arasına giren hiçbir kara kitlesinin izine rastlanmamıştı.
* * *
O koca beyinler ve uçuk düşünceler çağında bazı insanlar da adaların bir zamanlar anakaranın parçası olduğunu ve korkunç bir afet sonrasında ondan koptuğunu iddia ederlerdi. Ama adaların herhangi bir şeyden kopmuş gibi bir halleri yoktu. Besbelli genç volkanlardı bunlar; durup dururken, oldukları yerde püskürüvermişlerdi. Aralarından pek çoğu o zamanlar o kadar bebek yaştaydı ki, her an yeniden patlamaları beklenebilirdi. 1986 yılında adalar henüz fazla mercan bile üretememişti, dolayısıyla mavi lagünlerden ve beyaz kumsallardan, yani eskiden birçok insanoğlu tarafından ideal bir ahret hayatının aperitifleri olarak görülen hoş tatlardan yoksunlardı.
Bir milyon yıl sonra onların da beyaz kumsalları ve mavi lagünleri olacaktı. Ama bu öykünün başladığı sıralar, adalar hâlâ çirkin lav tümseklerinden, kubbelerinden, koni ve helezonlarından ibaretti. Dokunsan dağılıverecekmiş gibi bir görüntüleri vardı. Yarları, uçurumları, çukurları ve vadileri verimli topraklarla ya da tatlı sularla dolup taşmazdı; en incesinden, en kurusundan volkan külleriyle kaplıydı.
* * *
O zamanlar ortaya atılan bir diğer teori de, ulu Tanrı’nın o yaratıkları kâşifler tarafından bulundukları yerde yaratmış olduğu yolundaydı; dolayısıyla hiçbir vasıtaya ihtiyaçları olmamıştı.
* * *
Başka bir teoriye göre, ikişer ikişer kıyıya indirilmişlerdi – Nuh’un Gemisi’nin iskelesinden aşağı kışkışlanmışlardı. Eğer sahiden de bir Nuh’un Gemisi vardıysa, ki belki de vardır, hikâyeme şu ismi de verebilirim: “İkinci Bir Nuh’un Gemisi.
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Edebiyat Roman (Yabancı)
- Kitap AdıGalápagos
- Sayfa Sayısı312
- YazarKurt Vonnegut
- ISBN9789750759246
- Boyutlar, Kapak12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2023
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Anahtar ~ Juniçiro Tanizaki
Anahtar
Juniçiro Tanizaki
Yirmi yılı aşan birliktelikte karısının vücudunun güzelliğini ilk kez görerek şaşıran bir koca için, evlilik hayatı yeni başlamış sayılır. Şu güçten düştüğüm yaşlarımda bile,...
- Hizmetçinin Sırrı ~ Freida Mcfadden
Hizmetçinin Sırrı
Freida Mcfadden
“Misafir odasına girme.” Parmak uçlarıyla kapıya dokunurken Douglas Garrick’in yüzü gölgelendi. “Karım… çok hasta.” Muhteşem çatı katı dairelerini gezmeye devam etsek de kapalı kapının...
- İyi Hırsızlar ~ Katherine Rundell
İyi Hırsızlar
Katherine Rundell
Kâşif ’in Costa Ödüllü yazarından “Ama zaten çalınmış bir şeyi geri alacağız. İyi hırsızlarız biz!” “Gerekli hırsızlar,” dedi Vita. Vita Marlowe’u gemiyle İngiltere’den New...