Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kanından Biraz
Kanından Biraz

Kanından Biraz

Theodore Sturgeon

Hugo ve Nebula ödüllü Theodore Sturgeon kaleme aldığı eserlerle bilimkurgu, fantazi ve korku türlerini derinden etkileyen, sıradışı bir yazar. Korku Yazarları Derneği’nin “Tüm Zamanların…

Hugo ve Nebula ödüllü Theodore Sturgeon kaleme aldığı eserlerle bilimkurgu, fantazi ve korku türlerini derinden etkileyen, sıradışı bir yazar. Korku Yazarları Derneği’nin “Tüm Zamanların En İyi 40 Korku Kitabı” listesine dahil ettiği Kanından Biraz ise vampir edebiyatının dönüm noktalarından biri.

İsimsiz bir savaş sürerken ordu psikiyatristi Philip Outerbridge’ e bir hasta getirilir, gizemli bir geçmişi ve şoke edici bir sırrı olan bu genç adamın adı George Smith’tir. Doktor Outerbridge bu askerle yaptığı terapilerin yanında onun mektuplarını, notlarını ve belgelerini toplayarak dosyasını hazırladıkça George’un travmatik çocukluğu, Anna adında kendinden yaşça büyük bir kadınla yaşadığı çarpık aşk ve herkesten sakladığı korkunç saplantısı hakkındaki gerçekleri keşfedecektir….ama öncelikle şunu belirteyim: Yolu biliyorsunuz.

Anahtar sizde. Ve bu sizin ayrıcalığınız. Dr. Philip Outerbridge’in evine gidin. Çekinmeyin, içeri girin – ne de olsa anahtarınız var. Basamakları çıkın, koridorun sonuna kadar ilerleyin ve sola dönün. Burası Dr. Phil’in çalışma odası, epey rahat ve iyi döşenmiş bir yer. Kitaplar, kanepe, kitaplar, masa, lamba, kitaplar ve yine kitaplar… Masaya geçin, oturun; her şey yolunda. Sağ alttaki çekmeceyi açın. Derin, çift gözlü çekmecelerden biri. Kilitli mi? Ama anahtar sizde – devam edin. Çekmeceyi açın, çekinmeyin. Hah şöyle sonuna kadar açın. Aynen böyle. Şu dosyaları görüyor musunuz, şu sağlam yığını? Bir çeşit çerçeve içine nasıl da sığdırıldıklarına dikkat edin. Pekâlâ, kaldırın onu. (Ayağa kalksanız iyi olur; ağırdır.) İşte. Altında, o ağırlığın altında dümdüz olup ezilmişçesine duran yarım düzine kadar daha dosya var, bildiğiniz basit dosyalardan işte.

Belki de çerçeveyi üstte tutmak için yerleştirilmişlerdir; eh, bu işi başarıyla yaptıkları kesin. Belki de orada olmalarının sebebi ayrıca gizli ve mahrem olmaları, sır gibi saklanmalarıdır. Her iki “belki” de doğru olabilir. Ve belki de değerli olduklarından oradadırlar, şimdi ya da sonrası için. Değer paradır, değer bilgidir, değer eğlencedir… duyarlılıktır, özlemdir. Bu belkiyi de diğerlerine ekleyin. Bu onları mahvetmez. Hem unutmayın ki bu altı dosyadan herhangi biri için, bu belkilerden herhangi biri veya tümü geçerli olabilir. İçlerinden birine bakabilirsiniz. Üstten ikincisi mesela. Fark ettiyseniz diğerleri gibi ona da Dr. Outerbridge’in adı ve büyük kırmızı harflerle KİŞİ SEL–GİZLİ–ÖZEL yazılmış. Eh, durmayın. Devam edin, bu dosyayı çıkarın, çerçeveyi yerleştirin, çekmeceyi kapatın, lambayı açın, evinizdeymişsiniz gibi hissetmeye bakın. Hatta bu dosyadaki belgeleri gözden geçirebilirsiniz. Fakat öncelikle ellerinizi pürüzsüz, sarımsı bej rengi kartonun üstüne koyup gözlerinizi kapatın ve kilitli bir çekmecenin içinde saklı duran, GİZLİ diye işaretlenmiş bu dosyanın barındırdığı sırları bir düşünün.

Birkaç yıl önce, Dr. Phil büyük bir askeri nöropsikiyatri hastanesinde genç bir kadrolu psikologken bu dosyanın nasıl doldurulduğunu bir hayal edin. Terfi için gerekli yaşa gelmesine iki ay daha olduğundan çavuş rütbesi almıştı. Oysa üniversitedeki ilk yılından beri ünlü bir üniversite kliniğinde psikolojik tanı ve tedavi konusunda eğitim görmüş, staj yapmış ve klinik psikoloji alanında yüksek lisans derecesi almıştı. Savaş zamanıydı ya da ona çok benzer bir dönemdi işte.

Hastanenin işi başından aşkındı, bocalıyordu, içerisi ana baba günüydü. Personel, ister gemi mühendisleri, ister Baltık dilleri profesörleri olsun, savaştaki faaliyetlerden etkilenen herhangi bir kuruluştaki personel kadar yeni numaralar öğrenmek, işleri duyulmamış kısa yollardan çözmek, pek çok uğursuz saat uyumadan çalışmak zorundaydı.

Memleketin her köşesindeki bazı inşaatçılar ve öğretmenler gibi, bazı hastane personeli de çok fazla mesai, çok az yardım, çok az imkân ve çok fazla gelenekselliğin yükü altındaydı, yine de en büyük yükleri daimi, yıpratıcı, kaçınılmaz vasıf gerekliliğiydi. Tank fabrikalarındaki bazı işçiler her bir cıvatayı gerçekten özenle sıkıyordu; bazı kaynakçılar birleştirdikleri parçaları gerçekten önemsiyordu.

İşte o zamanlar, bazı doktorlar da onlar gibiydi ve yaptıkları işi önemsemekten asla vazgeçmediler; iş ne denli sıkıcı, ne denli zor olursa olsun, hatta tüm dünya bir anda düşman kesilip karşılık verse, vazgeç dese, bırakıp git dese bile aldırış etmediler. Belki de bu dosyaların değeri ve böylesine gizli tutulmalarının sebebi, bu geçmişi anımsatacak bir nitelikleri bulunmasındandır. Bir tanesini açın ve o geçmişi yeniden yaşayın. Deyin ki bu bir zaferdi. Deyin ki bu bir trajedi. Deyin ki bu asla kefareti ödenemeyecek korkunç bir yanlış… öyle ki yapıldığı için bir daha asla tekrarlanmayacak. Deyin ki, işte beni öldüren dava; ölmemiş olsam da öldüğümde onun yüzünden öleceğim. Deyin ki, işte burada, benim büyük iç görüm, ilham kaynağım, o gün gelip çattığında ise kitabım ve ölümsüzlüğüm yatıyor.

Deyin ki, bu bir başarısızlık; bu bence herkesin başarısızlığı, ben-ben Tanrı’ya dua ediyorum ki başkasının başardığı, oysa benim yapmam gereken ama yapmadığım o küçücük şeyi asla keşfetmeyeyim. Deyin ki… kilitlerle korumaya alınmış, üstüne saklanmış ve son olarak da gizlilik beyanı ile korunmuş her dosya hakkında söylenecek bir şey var. Ama şimdi gözlerinizi açın ve önünüzdeki o dosyaya bakın. Kenarındaki içerik kısmında şöyle yazıyor:

“GEORGE SMITH

”Tırnak işaretleri, üstüne bastırılarak dikkatle, neredeyse 66 ve
99 gibi görünecek şekilde yazılmış.
Devam edin.
Açın şunu.
Yolu biliyorsunuz. Anahtar sizde. Ve bu sizin ayrıcalığınız. Nedenini bilmek ister misiniz? Çünkü siz Okursunuz ve
okuduğunuz şey de bir kurgu. Ah, evet öyle, bu bir kurgu. Dr.
Philip Outerbridge’e gelince, o da bir kurgu ve buna aldırmayacaktır. O yüzden devam edin – size bir şey söylemeyecektir.
Gayet güvendesiniz.

Öyle, öyle, cidden öyle, bu bir kurgu…

Burada daktiloyla yazılmış bir mektup var, sanki antet kısmını çıkarmak için üstten cetvel yardımıyla yırtılmış gibi görünüyor. Tarihin üzerinde kalan O-R harfleri mürekkeple yazılmış, el baskısı, büyük ve net.

Merkez Hastanesi Genel Merkezi,
Portland Ore.: bilinen diğer adıyla–
Yardımcı Personel Ofisi
Freudsville, Oregon.

Sevgili Phil, Her şeyden önce yukarıdaki K-D yazımına dikkat et. Bu kayıt dışı anlamına geliyor ve bunun altını çizmek istiyorum. Gelecekte bunu görürsen, hatta gördüğünde, açıklamaya ihtiyacın olmayacaktır. Kısaltılabilecek ve şifrelenebilecek her şey benim için bir lütuftur, özellikle de bu deliler evini sizin şu kargaşanızdan kurtarmadan benim idareme verdiklerinden beri. Acemilerin kabalıklarını mazur görün, sevgili doktor; inan, bana iyi geliyorlar.

Ayrı ve son derece resmi bir kapağın altında –ve bağlantılar üzerinden– bir AX544 dosyasına ilişkin senin için yazdığım talimatları bulacaksın. Ben albayım, sen çavuşsun. Ben yöneticiyim, sen sadece personelsin. Talimatlar da bu yüzden zaten.

Öte yandan biz eski arkadaşız ve sen uzmanlık alanında benden altı kat daha kıdemlisin. Emirler arasında bahsedilmeyen gerçek şu: Affedersiniz, kusura bakmayın diyerek geçiştirilemeyecek kadar büyük bir hataya neden olduk. Bu asker, denizaşırı harekât ara toplanma bölgesinden çıkarıldı ve kıt akıllı, ilaç bağımlısı bir binbaşı tarafından “sınıflandırılmamış psikoz” başlığıyla ve “tehlikeli, şiddetli” ifadeleriyle damgalanarak buraya geri gönderildi. Askerin onun burnuna yumruk attığı göz önüne alındığında düpedüz kindarlıktan kaynaklanmış da olabilir. Suçlu olabilir –şu anda geçerli olan kanıtlara göre– ama deli değil. Bana öyle geliyor ki o doğru olanı yaptı ama binbaşının kıt anlayışına göre bir subaya vurmak delilik ve bu yüzden o, askeri hapishane yerine tımarhanenize gönderildi. İşleri karmaşıklaştıran şey, bu adamı kaybetmiş olmamız.

Yetersiz personel, iş yükü ve her türlü sorun yüzünden bu asker üç aydır teşhis veya tedavi olmaksızın tecritte kaldı ve eğer oraya vardığında suçlamalarınıza uymuyorduysa bile artık kesinlikle uyuyordur. Her nasıl olduysa bu durum dikkatsizliğin âlâsı gibi gözüküyor, adaletsizlikten bahsetmiyorum bile. Resmi düzende “tanı ve tedavi” ne anlama geliyor düşün, lütfen Phil, diz çökmüş hâlde o adamı oradan ve ordudan öyle bir çıkar ki hiçbir komisyona, davaya veya manşete konu olmasın. Dahası, bu davanın esası bir yana, bu ufak meseleleri bir kenara atmalıyız. Bir yatağa ihtiyacımız var. Benim yatağa ihtiyacım var.

Ya da böyle bir şey yine yaşanırsa ihtiyacım olacak diyelim. O meselenin başarıyla üstesinden geleceğin konusunda sana güveniyorum, Philip. Geçerli bir tanı değil, kulağa da geçerli gelen bir tanı lazım. Bundan sonra taburcu olur. Ödül olarak da, takdir etse de etmese de, o öküz binbaşıya bizzat attığı yumrukları müesseseye yazacağız. yerinde bulunmayan ev sahibin, kaybettiği haberini aldım. Bunu, söz konusu hastayla ilgili olarak ek dosyalara ilişkin talebime yanıt olarak öğrendim.

Başka da bir şey yok. A.W

İşte bir mektubun karbon kopyası.
Sahra Hastanesi
Smithton Kasabası, Cal.: bilinen diğer adıyla

Lazımlık Bürosu 14 Ocak
Reik’in Çiftliği, Kaliforniya

Sevgili Al: Mektupla teşhisi koymuşsun hemen. Şarlatan doktorun on dolarlık bir ıslak mendil gönderdiği ve onunla yüzünü silip geri gönderdiğinde diz kapağı iltihabı tanısı koyabildiği o tekniği çalışıyor olmalısın. Bugün o adamla yarım saat geçirdim –yeminim olsun, Al, ayırabildiğim tek vakit bu– ve onu en üst katta, güvenli bir hücrede yapayalnız buldum. Çok kibar ve sessizdi. Hiçbir öneride bulunmasa da soruları güzel cevaplıyordu.

Onu biraz umutlandırmakta hiç tereddüt etmedim – tek isteği dışarı çıkmaktı ve ona benimle işbirliği yaptığı takdirde bu isteğine kavuşacağı fikrini verdim. Beni memnun etmek için gereğinden fazla hevesliydi. İlk kez ve muhtemelen de bir kereliğine, bir subay olmadığım için memnunum. Subayları pek sevmiyor. Senin de söylediğin gibi, eğer böyle hisseden her askeri tecrit altına alırsak iskân için Kaliforniya eyaletinin tamamını tahliye etmek zorunda kalacağız.

Herhangi bir test yapmak için ilk gittiğimde yanımda hiçbir şeyim yoktu – zamanımın olmayışı da buna dahil, kahretsin. Gus’ı bir kompozisyon kitabı ve birkaç tane tükenmez kalem alması için gönderdim ve hastaya, hayat hikâyesini aklına nasıl geliyorsa öyle yazmasını söyleyerek dışarıdan bakmanın faydalı olabileceğini düşündürdüm ona.

Ben tekrar dönene kadar onu meşgul edecektir bu, dönüşüm de çok uzun sürmez – hatta daha da erken dönebilirim, eğer otuz saatlik bir mesaiyi ve benim için bir uyku gidericiyi uygun görürsen.

Yorgunluklarımla,
Phil

Yazılı bir transkripsiyonun üçüncü veya dördüncü kopyası.

George’un Raporu George’un adı ilk defa duyulduğunda insanlar Tokyo’nun dışındaki büyük bir sahne alanındaydı ve o kadar meşguldüler ki, o işlerle meşgul olmayanlara bile bir sürü iş düşüyordu. Askeriyede sıradan bir olaydır bu, binlerce adam boş boş otururken geriye kalan bir avuç adamın da kendini paraladığı bir ortamdır orası. Bu işlerden biri de postaydı. Postaların sansürlenmesi gerekiyordu; askeri şeyler ve bilhassa bu savaşa has belirli, özel şeyler. Bunun dışındakiler mektubu yazan kişiden başka kimseyi ilgilendirmezdi.

Gerçi dikkatli davranması gereken bir teğmen, dikkatli davrandığı hâlde yine de bu hatayı yaptı. Sansürlemesi gerektiği mektuplardan birini sonradan fark ettiğinde şaşkına döndü. Onu Tabipler Birliği’nde binbaşı olan bir arkadaşına götürdü ancak o sadece bir doktor değildi, bir psikiyatristti. Mektuba baktı ve teğmene bu konuda endişelenmesine gerek olmadığını ve teğmenin de bildiği üzere askeriyeyi ilgilendirecek bir nitelik taşımadığını söyledi. Fakat bu hiçbir işe yaramadı çünkü mektup artık binbaşının elindeydi ve bu durum onu aynı şekilde rahatsız etmişti. Bu yüzden mektubu yazan askeri çağırdı.

Ertesi gün binbaşı, odasında masasını toplarken bu asker de kapısının önünde bekliyordu; askerin içeri girmesi için kapıyı açtı. Binbaşının elinde bir sürü kâğıtla dolu bir dosya vardı. “Ee, içeri gel,” dedi ve kâğıtlara baktı. “Ee, Smith.”

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. İnsandan Öte ~ Theodore Sturgeonİnsandan Öte

    İnsandan Öte

    Theodore Sturgeon

    “BİZİ KİMSE YARATMADI. EVRİMLEŞEREK BU HÂLE GELDİK. BİR SONRAKİ AŞAMAYIZ BİZ.” Hugo ve Nebula ödüllü Theodore Sturgeon kaleme aldığı eserlerle bilimkurgu, fantezi ve korku...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Son Kamelya ~ Sarah JioSon Kamelya

    Son Kamelya

    Sarah Jio

    Önce küçük bir tohum düşer kalbin odasına, sonra aşkla yeşerir. Kulak verin, umudun sesini duyabiliyor musunuz? 1940’lı yılların Amerikası’nda bir fırıncının kızı olan Flora...

  2. Yalanlar – Bir Yoklar Romanı ~ Michael GrantYalanlar – Bir Yoklar Romanı

    Yalanlar – Bir Yoklar Romanı

    Michael Grant

    Yetişkinler Tam Yedi Aydır YOKLAR. HER ŞEY BİR GECEDE OLDU. Ölü bir kız, yaşayanların arasında dolaşmaya başladı. Zil ve İnsan Ekibi, Perdido Kumsalı’nı ateşe...

  3. Şimdi ve Daima ~ Ray BradburyŞimdi ve Daima

    Şimdi ve Daima

    Ray Bradbury

    “…Zamana dair bildiğimiz her şeyi, hatta zamanın kendisini ardımızda bıraktık.” Ray Bradbury sadece bilimkurgunun değil fantastik edebiyatın ve korkunun da yirminci yüzyıldaki ustalarından biri....

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur