Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Kırmızıyı Görmek
Kırmızıyı Görmek

Kırmızıyı Görmek

Nicholas Humphrey

Kırmızı bir perde görmek insana dünyaya dair bir şey söyler. Ama zihinde yeni bir olguya da yol açar: zihnimizdeki bir duyuma, kırmızılık hissine. Geleneksel…

Kırmızı bir perde görmek insana dünyaya dair bir şey söyler. Ama zihinde yeni bir olguya da yol açar: zihnimizdeki bir duyuma, kırmızılık hissine. Geleneksel bilim bilinç duyumların nelerden oluştuğunu, bunları nasıl elde ettiğimizi veya bunlara nasıl sahip olduğumuzu bize henüz söylemedi. İşte bu kitap da bilincin amacını evrimsel bir perspektiften değerlendirmeyi amaçlıyor. Felsefe, psikoloji, biyoloji ve bilişsel bilim arasındaki sınırları zorlayan bu kitapta okurlar, bilinç hakkındaki yerleşik bilimsel kabullere meydan okuyan bir bakış açısıyla tanışacaklar.

1
Bilinç Nedir, Ne Yapar, Neden Var ? 11
2
Kırmızılama 16
3
Duyumlar Yaratmak 38
4
Duyumlara Sahip Olmak Neye Benzer 68
5
Duyum ve Empati 88
6
Duyum, Zaman ve Benlik 96
7
Bilinç Neden Önemlidir? 112
Teşekkür 115
Kaynakça 116
Dizin 123

1
[Bilinç Nedir, Ne Yapar, Neden Var ?]

İskoç felsefesinin yol gösterici isimlerinden Thomas Reid saygın bir hâkim olan Lord Kames’e 1775 yılında şöyle yazıyordu: “Zatıâlileriniz şu konuda kanaatlerini bendenizle paylaşırsa minnettar olurum: Acaba beynim özgün yapısını kaybetmesine karşın, olur da birkaç yüzyıl sonra aynı malzemeler akıllı bir varlık ortaya çıkaracak şekilde bir araya getirilirse ben bu varlık olur muyum? Veya beynimden bu türde iki-üç varlık üretilirse, hepsi birden mi ben olurum ve dolayısıyla tek ve aynı akıllı varlık mı olurum?”

2003’te Amerikalı bir country ve western müzik şarkıcısı olan Joe King bana e-postayla şunları yazdı: “Merhaba, benim adım Joe King. Ciddi derecede engelliyim, 20 yaşındayım. Boyum 84 cm, 18 kiloyum, 47 kırık kemiğim var ve 6 ameliyat geçirdim. Son zamanlarda, öldüğümde sahip olduğum tek şeyin bu sakat beden mi olacağı kafamı kurcalıyor. Sorum şu: Bilincin ölümden sonra bile yaşamaya devam edeceğine inanıyor musunuz? Bunu destekleyen sağlam bilimsel kanıtlar var mı?”

Lord Kames’in Thomas Reid’e ne cevap verdiğini bilmiyoruz ve ben de Joe King’e verdiğim cevabı şimdilik söylemeyeceğim. Fakat bu sorular, cevapları olmadan bile, bilincin insan yaşamında muazzam bir öneme sahip olduğunu gösteriyor. İnsanlar kişisel olarak hayatta kalmayı, varlıklarının devam ettirmeyi çok önemserler ve bunu da çoğunlukla kendi bilinçlerinin sürekliliği üzerinden değerlendirirler. Bilinç önemlidir. Hatta belki de her şeyden daha önemlidir.

Elinizdeki kitabın amacı bu bilincin neden önemli olduğunu açıklama çabalarına bir katkı sunmaktır.

Britanyalı psikolog Stuart Sutherland 1989 yılında yayımlanan Psikoloji Sözlüğü’nde bilincin epey istihzai bir tanımını yapmıştı. “Bilinç büyüleyici ama ele avuca sığmaz bir olgudur; ne olduğunu, ne yapıp ettiğini ya da neden evrildiğini tespit etmek imkânsızdır. Bilinç hakkında henüz okunmaya değer hiçbir şey yazılmamıştır.”

Bu tanım uzmanlar nezdinde öyle itibar görüyor ki duysanız şaşırırsınız veya ne bileyim, belki de şaşırmazsınız. İnternette şöyle bir gezindiğimde (Google, Mart 2005), 48 güncel sitenin hâlâ bu alıntıyı onaylayarak aktardığını gördüm. Yararsız olması düşünülerek yapılmış ve bu amacına ulaşmış bir tanım olduğu açıktır. Ama bence bu tanımın insanların hoşuna gitmesinin üç nedeni var ve üçü de insan bilincinin insanın izzetinefsine nasıl katkıda bulunduğuyla ilişkili.

Birincisi, bu tanım doğrudan insanın kendi metafizik önemi hakkındaki hissine oynuyor. Bilinç gerçekten de bir muamma olabilir ama en azından bizim muammamızdır. Eğer bilinci bu kadar özel, hattâ dünyadışı kılan bir şey varsa, o zaman bilince sahip olan bizleri de özel ve dünyadışı kılan bir şey kesinlikle vardır.

İkincisi, bu tanım insanlara gizli bilgiye sahip içerlikliler olma tatminini sunmaktadır. Bilincin ne mene bir şey olduğunu başka birine tarif etmekte zorlanıyor olabiliriz ama kendi durumumuz söz konusu olduğunda nasıl işlediğini gözlemlemek hiç de zor değildir. Ne olduğunu söyleyemesek bile hepimiz kendi zihin dünyamızın mahremiyetinde onun ne olduğunu biliriz.

Üçüncüsü, bu tanım bilimsel araştırmaları istenen yere oturtmaktadır. İnsanlar bilimin maddi dünyanın nasıl işlediğini açıklamaya çalışmasından gayet memnun olsalar da aslında çoğu insan bilimin insan zihninin ya da en azından zihnin bu kısmının nasıl işlediğini açıklamasını istemiyor. Dolayısıyla seçkin bir psikolog bu konu hakkında okunmaya değer tek satır olmadığını söylediğinde, bilinç alanında şimdilik asayişin berkemal olduğu konusunda müsterih olabiliyoruz.

Kimseye itiraf edemeseniz bile, bu üç görüşten herhangi birine gizliden gizliye yakınlık duyuyor olabilirsiniz. Son görüşten bahsetmek gerekirse, açık konuşayım, “bilinç incelemeleri” alanında 30 yıldır çalışıyor olmama karşın, bilincin diğer biyolojik olgulardan herhangi biri olarak muamele görme girişimlerine bu zamana kadar hep direnmiş olmasından sapıkça bir gurur duyuyorum. Bir gün gelip de bu konuda bilimsel bir açıklama elde edersek ve ettiğimizde, bunun en azından diğer bütün açıklamalardan farklı olacağını düşünmek beni rahatlatıyor.

“Büyüleyici ama ele avuca sığmaz bir olgu.” Bunu yine söyleyebilirsiniz. Ama ele avuca sığmaz olduğundan ötürü büyüleyici olduğunu söylüyor olmayalım? Başka türlü olmasını ister miydik?

Felsefeci Tom Nagel “Belli konulardaki kafa karışıklıkları (örneğin özgürlük, bilgi ve hayatın anlamı konusundaki şaşkınlıklarımız) benim gözümde bu sorunlara sözde cevapların hepsinden daha çok içgörü barındırıyor” der.5 Uzlaşmanın ya da kavrayışın çok az olduğu bir alanda sürprizlere hazır olmamız gerekir; sürprizler belki de hiç beklemediğimiz taraftan, hattâ belki de tam arkamızdan gelebilir. Bilincin neden önemli olduğunun anahtarı, kim bilir belki de bilinç konusundaki kafa karışıklığımızda saklıdır?

Esrarengiz bir hikâye anlatırken cevabı kitabın dördüncü sayfasında vermek her zaman iyi bir fikir değildir. Fakat ben iştahınızı kabartacak kadarını baştan söylemeyi göze alıyorum. Sutherland’in kafa karışıklığından doğan bilinç tanımının, hedefine onun düşündüğünden bile daha çok yaklaştığını savunacağım. Eğer ben haklıysam, son gülen bizzat Sutherland olacaktır.

Gelin şimdi bir daha bakalım. Sutherland bilincin ne olduğunu tespit etmenin imkânsız olduğunu söylüyor. Ama belki de bu şekilde, bilincin ne olduğunun temelinde yatan iki özelliğe dolaylı olarak bizzat temas ediyor: Bilinç tam da ele avuca sığmaz ve büyüleyicidir.

Bilincin ne yaptığını tespit etmenin imkânsız olduğunu söylüyor. Ama aslında bilincin belki de en iyi yaptığı şeylerden birine dair mükemmel bir örnek vermiştir: İnsanlara bilinci tanımlamaları ve anlamlandırmaları için meydan okur ve onları gizemle yüz yüze getiriyor.

Bilincin neden evrildiğini söylemenin imkânsız olduğunu savunuyor. Ama aslında tam da tarihte ortaya çıktığı şekliyle bilince ev sahipliği yapan insan yaşamına nasıl değer biçildiğine muazzam etkide bulunmuş olabilecek bir şeye işaret ediyor.

Son olarak, bilinç hakkında okunmaya değer hiçbir şey yazılmadığını savunuyor. Ama belki de kendisi, farkında olmasa da, bilinç hakkında okunmaya değer gayet beklenmedik bir şey yazmıştır: Bizatihi bu tanımdan bahsediyorum.

Tüm bu belkiler epey davetkârdır. Ama ben şimdilik beklemeye alacağım. Öncelikle ilgilenmek istediğim daha sıradan (sadece biraz daha sıradan) şeyler var. Genel sorularla ilgilenmekten bahsediyorum: “Bilinç nedir? Ne iş yapar? Neden evrilmiştir?” Bu soruları güzelce bir sıralayıp cevaplamak üzere yepyeni bir yaklaşım önereceğim.

Bu sorulara cevap vermenin imkânsız olduğunu düşünmenin elbette hiçbir haklı gerekçesi yok. Ama bu konuda çok sayıda kötü cevap üretildiği ve okunmaya değer yeterince şey yazılmadığı konusunda Sutherland’e kesinlikle katılıyorum. Dolayısıyla bu alanı özel bir dikkatle incelemek –yeniden incelemek– istiyorum. Biz teorisyenlerin iş görmelerini sağlayacak bir bilinç kavramı geliştirmeyi amaçlıyorum, böylece hangi…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Düşünce-Genel Felsefe
  • Kitap AdıKırmızıyı Görmek
  • Sayfa Sayısı128
  • YazarNicholas Humphrey
  • ISBN9786256584112
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Ruh Tozu ~ Nicholas HumphreyRuh Tozu

    Ruh Tozu

    Nicholas Humphrey

    “Nasıl ki sıradan dünyaya serpilen peri tozu onu altına dönüştürüyorsa, ruh tozu da hayvan etini büyülü bir duyum ve öz bilinç dünyasına dönüştürür. Sonuç...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur