Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Köle Olmayacağız – Konuşmalar 1990-1995
Köle Olmayacağız – Konuşmalar 1990-1995

Köle Olmayacağız – Konuşmalar 1990-1995

Aliya İzetbegoviç

“Her şeye kadir olan Allah’a and olsun ki asla köle olmayacağız!” Aliya İzetbegoviç’in çeşitli zaman ve zeminlerde yaptığı konuşmaları ihtiva eden bu kitap, Bosna…

“Her şeye kadir olan Allah’a and olsun ki asla köle olmayacağız!”

Aliya İzetbegoviç’in çeşitli zaman ve zeminlerde yaptığı konuşmaları ihtiva eden bu kitap, Bosna savaşının yarattığı yıkımı Aliya’nın kendi dilinden gözler önüne seriyor. İzetbegoviç’i kimi zaman bir seçim mitinginde Bosna halkına, kimi zamansa uluslararası bir komisyonda bürokratlara hitaben konuşurken buluyoruz. Tüm bu konuşmalar sırasında Aliya gerçek bir önder olarak karşımızdadır.

“Bu fırtına bir gün dindiğinde kendimize dönmek zorunda kalacağız.” diyerek, halkının yalnızca savaşla ilgilenmesinin önüne geçiyor; bir lider olarak insanların daha çok hayatla, sanatla, edebiyatla olan ilişkisini kuvvetlendirme çabası veriyor.

Harareti gittikçe artan bir savaş ortamında dahi barış konusunda ısrar etmekle Aliya, Bosna’ya sahip çıkmanın herkes için vicdani bir vazife olduğunu haykırıyor. İşin özü Aliya, konuşmaları boyunca tüm dünyadan esaslı bir duruş bekliyor…

İÇİNDEKİLER
Bosna Hersek Sadece Kendine Ve Halklarına Aittir………………………… 7
Suçluları Affetmeye Hakkımız Yok……………………………………………………. 15
Bosna’nın Sahiplenilmesinden Bıktık ……………………………………………….. 17
Bizim Zengin Ve Değerli Bir Tarihimiz Vardır……………………………….. 23
Egemenlik Kararı Bosna’nın Kendisine Ait Olmalıdır…………………… 26
Bir Daha Asla Boynumuz Bükük Yürümeyeceğiz ………………………….. 35
Sınırlar Zorla Değiştirilemez………………………………………………………………. 37
Biz Aşırılık ve Radikalizm Vadetmiyoruz ………………………………………… 41
Bosna Hersek Eşsiz Bir Kültür Ve Medeniyet Hazinesidir……………. 45
Köle Olmayacağız………………………………………………………………………………….. 49
Kendi Yolunu Seçme Hakkı ………………………………………………………………… 56
Bosna Hersek Bir Soykırım Sahnesine Dönüşmüştür…………………… 62
Avrupa Bosna’da Savunuluyor, Belki De Gömülüyor…………………….. 65
Nefsi Müdafaa Hakkımız Yadsınamaz Bir Haktır…………………………… 71
Biz Mağlup Değiliz ……………………………………………………………………………….. 73
Bizi Savunun ya da Kendimizi Savunmamıza İzin Verin ……………… 76
Milletimiz İçin Kader Tayin Edici Karar………………………………………….. 80
İç Savaş Değil, Saldırı……………………………………………………………………………. 92
Her Türlü Adil Barışı Kabul Edeceğiz……………………………………………….. 99
Halkın Kendinden Bildiği Ordu………………………………………………………. 102
Sırplar ve Hırvatlar Olmadan Toprak Bütünlüğüne Sahip
Bir Bosna Olamaz ………………………………………………………………………… 115
Tünelin Sonundaki Işık……………………………………………………………………… 136
Her Şey Yavaş Yavaş Yoluna Girecek ……………………………………………… 153
Adil Bir Savaş Ve Haksız Bir Barış Arasında…………………………………. 161
Halkın Birliğini Koruduk………………………………………………………………….. 167
Bosna Balkanlarda Bir Toprak Parçasından İbaret Değildir……… 179
Özgürlük Mücadelesi Zor, Kaybetmek de Zor……………………………… 187
Doğu’da ve Batı’da İyi Olan Her Şeye Açığız …………………………………. 192
Hayata Anlamını Veren Özgürlüktür…………………………………………….. 198
Dünyanın Ahlakı, Gücü Ve Güçsüzlüğü Bosna’da
İfadesini Bulmaktadır………………………………………………………………….. 205
Dünya Bosna Hersek’teki Soykırıma Neden
Gözlerini Yumuyor………………………………………………………………………. 211
Bosna’nın Zor Fakat Şanlı Dönemi…………………………………………………. 220
Öncelikli Görevimiz: Devletimizi Korumak ve
Güçlendirmek……………………………………………………………………………….. 230
Bosna Hersek Ordusu Ülkeyi Özgürlüğüne
Kavuşturmadı Fakat Onu Başarıyla Savundu…………………………. 250
Bosna Hersek Devlet Öznelliğini Sürdürüyor………………………………. 269
Bosna Güzelliklerle De Savunulmuştur…………………………………………. 275
İşleyebilecek Bir Devlete İhtiyacımız Var………………………………………. 281
En Üstün Hedefimiz Barışı Korumaktır………………………………………… 287
Dayton Anlaşması Bosna Hersek İçin Bir Fırsattır……………………… 291

BOSNA HERSEK SADECE
KENDİNE VE HALKLARINA AİTTİR
(SDA’NIN (DEMOKRATIK HAREKET PARTISI)
KURUCU TOPLANTISINDA YAPILAN KONUŞMA)

Saygıdeğer dostlar,

Bugünkü kurulda partimizin program deklarasyonu tam metin halinde okunacağından, bugün burada uzun bir program konuşması yapmama lüzum yoktur. Gündem maddelerimiz oldukça yoğun, bu yüzden konuşmaların kısa tutulmasını ve tekrardan kaçınılmasını konuşmacılarımızdan özellikle rica ettik. Bundan başka, ifade etmek ve duymak istediğimiz çok konu vardır. Bu nedenle ben konuşmamı bazı giriş notları ile sınırlı tutacağım.

Konuşmama, geniş bir coğrafyada milyonlarca insan için hürriyetin tekrar hasıl olduğu 1989 yılını kendime ve sizlere hatırlatarak başlıyorum. Sonlanmakta olan bütün bir milenyum boyunca, bu şanlı yıl ile kıyaslanabilecek yalnızca birkaç tarih vardır. Bunlar muhtemelen İstanbul’un düşüşü, Amerika’nın keşfi ve Fransız ihtilalidir. Belki de muasırlar meselenin büyüklüğünü ve ehemmiyetini kimi zaman hissedemiyorlar. Açıktır ki bunun için belirli bir tarihi mesafe gereklidir. Ancak şimdiden görülmektedir ki burada devasa sonuçları ile birlikte müthiş bir dönüm noktası söz konusudur. Dünya artık eski dünya değildir ve artık hiçbir şey aynı olmayacaktır. Diktatörlük ve tek görüşlülüğün, insan ölçütünün ve iradesinin dışındaki ekonomik ve sosyal projelerin, gulagların, ıssız adaların ve monte edilmiş davaların dünyası geri dönüşsüz bir şekilde tarih sahnesinden çekilmektedir. Dünyada Tanrısız ve insansız, hatta Tanrı’ya ve insana karşı bir cennet kurma çabaları büyük bir hezimete uğramıştır.

Yugoslavya manzarası neredeyse Maniheistik bir resim ortaya koymaktadır. Özgürlük, kuzeydeki iki cumhuriyette galip gelmiş, ülkenin geri kalanında ise hâlâ büyük zorluklar ve engellerle mücadele etmektedir. Bazı zamanlar akıbeti belirsiz görünmektedir. Bosna Hersek’teki durum pek çok yönden yetersiz kalmaktadır. Ekonomi, çöküşün eşiğindedir, insanların büyük bölümü ise uzun zamandır yoksulluk sınırında veya bu sınırın altında yaşamaktadır. Bosna Nehri vadisi, ta Tuzla’ya kadar ekolojik felakete teslim olmuş, Krayina’ya ise binlerce insanın bel bağladığı büyük bir projenin iptaliyle adeta diz çöktürülmüştür. Böylelikle, bugün Bosna’yı zorlayan problemleri dört ana grupta tespit etmiş oluyoruz. Bunlar ekonomik, sosyal, ekolojik problemler ve Krayina’ya özgü “Agrokomerc” meselesidir. Partimiz bu problemlerle uğraşmak ve çözümler getirmek üzere dört adet uzman heyet kurmayı amaçlamaktadır.

Ancak, Bosna’nın karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlar bunlar değildir. Bağımsız bir devlet, bir cumhuriyet olarak varlığımızı tehdit eden asıl tehlike ülkemiz üzerinde dolaşmaktadır.

Burada, tamamen haklı sebeplerle karşımıza çıkan ilk soru şudur: Nasıl oldu da böyle bir duruma düştük? Bosna, eski Yugoslavya ve son savaştaki görece kısa kesintiler haricinde, neredeyse 1000 yıldır müstakil bir politik bölge olarak varlığını sürdürmüştür. Kulin Ban’ın mektubu Balkanlar’daki Sloven devletleri arasında elimize ulaşan en eski devlet evrakı olup, halk dilinde yazılmış bir belge olması ile de Avrupa milletleri arasında türünün en eski örneğidir. Öyleyse nasıl oluyor da birtakım mihraklar bugün devletimizi inkar edebiliyor, açıkça ve kendilerinden emin bir şekilde ülkemizi bölme ve parçalama planları yapabiliyorlar?

Bunun pek çok sebebi vardır ancak en önemli sebep Bosna’nın son 40 yıldır kendi halklarına değil, parti bürokrasisine ait olmasında yatmaktadır. Böylece kendi suretini ve kimliğini, dolayısıyla diğer birçok karakteristik özelliğini kaybetmiştir. Bugün kendi arasında çekişen ve iyice zayıf düşmüş bu bürokrasi, mülkiyeti koruma kabiliyetini yitirirken, Bosna kimsesiz kalmakta, bu talihsiz ülkenin üzerine büyük sürüler halinde akbabalar üşüşmektedir.

Kimlikten bahsetmişken, müstakbel partimizin Müslümanlık-Boşnaklık ikilemi ile ilgili tutumunu açıklayarak bir parantez açmak istiyorum. Bu meseleyi tartışmaya açan biz değiliz, mesele kamuoyunda tartışılmaktadır ve öyle görünüyor ki, biz buna dahil olsak da olmasak da çok daha sıklıkla tartışılmaya devam edecektir. Partimiz de bu millete ait herhangi bir meselede geride kalacak değildir.

Söz konusu ikilem (Boşnaklar-Müslümanlar) konusunda altı çizilmesi gereken ana nokta şudur ki, Bosnalı Müslümanlar oldukları şeydir, aradaki fark ise yalnızca isimlerden ibarettir. Her iki isim de tam olarak aynı etnik bölgeyi kapsamakta ve mesele, pratikte bu iki isimden hangisinin daha uygun olduğu tartışmasına indirgenmektedir. “Boşnak” adını savunanlar “Müslüman”ın milli değil, dini bir kimlik olduğunu iddia etmekte ve argümanlarını temellendirmede tarihe atıfta bulunmaktadırlar. Ayrıca, Müslümanca değil Boşnakça konuştuğumuzu, mutfak, mimari ve giyimimizin Bosna menşeli olduğunu (her ne kadar din her kültürde olduğu gibi buraya da güçlü bir damga vurmuşsa da) ve nihayet Bosna adı verilen…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Doğu Batı Arasında İslam ~ Aliya İzetbegoviçDoğu Batı Arasında İslam

    Doğu Batı Arasında İslam

    Aliya İzetbegoviç

    Son yüzyılın en önemli Müslüman düşünür ve devlet adamlarından birisi olan Aliya İzetbegoviç’in başyapıtı sayılan Doğu Batı Arasında İslam, büyük bir bilgi birikimini derin...

  2. Tarihe Tanıklığım ~ Aliya İzetbegoviçTarihe Tanıklığım

    Tarihe Tanıklığım

    Aliya İzetbegoviç

    “Buradakiler hayatımın belirli kesitleri çünkü hayatımın tamamının bazı kısımlarını unuttum, bazı kısımları da bana özeller. Geriye kalanlar ise biyografiden çok tarihi kronoloji mahiyetinde. Hayatımı...

  3. Soğuk ve Acı Barış Günleri – Savaş Sonrası Konuşmalar 1996-2003 ~ Aliya İzetbegoviçSoğuk ve Acı Barış Günleri – Savaş Sonrası Konuşmalar 1996-2003

    Soğuk ve Acı Barış Günleri – Savaş Sonrası Konuşmalar 1996-2003

    Aliya İzetbegoviç

    “Bosna, Allah’a şükür, dayandı ve hayatta kaldı. Bosna bu cehennemden sağ çıktıysa, gelecek bin yılda da ayakta kalacaktır. Bosna’ya diz çöktürecek bir güç artık...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur