Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Masal Masal İçinde
Masal Masal İçinde

Masal Masal İçinde

Ahmet Ümit

“Masal Masal İçinde” Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş… Şapkacı’nın büyük bahtsızlığından nefsine…

“Masal Masal İçinde”

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş…

Şapkacı’nın büyük bahtsızlığından nefsine karşı girdiği mücadeleyi kaybeden Müezzin’e, ancak gözlerini kaybettiğinde hatasını görebilen Köradam’dan bilge babasının mirasıyla hayata yeniden tutunan Kuyumcu’ya… Hatalar, pişmanlıklar, keder ve elemle örülü masallar ders çıkarmasını bilene huzurun sırrını vaat ediyor, çiğ süt emmiş insanı kendi hatalarında pişmeye çağırıyor.

Aydınlık bir göğü, parıltılı bir denizi, verimli toprakları olan güzel mi güzel bir ülke varmış…

“Masal Masal İçinde” hep aşikâr olduğumuz Doğu’ya has masal geleneğinin tüm karakteristik öğelerini –kokusunu, rengini, tadını– Batı’nın çok katmanlı kurgu anlayışıyla bir araya getiriyor ve ortaya yerelden beslenen fakat evrensel olarak da kabul görür standartları başarıyla yakalamış bir roman çıkıyor.

Ahmet Ümit aile yadigârı masallarını taşıdığı çıkınını büyük bir cömertlikle seriyor okurlarının huzuruna.

“Oldukça iyi bir anlatıcı olan annemin düş dünyasını katarak zenginleştirdiği masalları büyük bir keyifle yazıya döktüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.”

Bu kitaptaki masalları annemden dinledim. Annem de küçükken bir masalcıdan dinlemiş. Dedem kızının gönlünü hoş tutmak için bir masalcı tutmaktan çekinmemiş anlaşılan. Annem daha pek çok masal dinlemişti ama hepsini anımsamıyordu. Bana da anlatmış, ben de anımsamıyordum. Aslına bakarsanız bu kitaptaki masalları da çoktan unutmuştum. Yıllar sonra Antep’e baba evine döndüğümde, biraz da rastlantı sonucu annem yeniden anlattı bu masalları. Masalların güzelliği karşısında şaşkınlığa düştüm. Annem çok iyi bir masal anlatıcısıydı ama beni etkileyen yalnızca annemin tatlı dili değildi. Masalların güzelliğindeki giz, çarpıcı kurgusuyla içeriğindeki yoğun anlamda saklıydı.

İnsanoğlunun kişiliğindeki temel özellikleri öylesine gerçekçi bir biçimde gözler önüne seriyordu ki, bu anlatım karşısında hayranlık duymamak olanaksızdı. Masalları yeniden dinlediğimde, bunların mutlaka yazılması gerektiğini düşündüm. Beni bu düşünceye iten nedenlerin başında, görsel anlatımın egemen olduğu günümüz dünyasında, sözlü anlatıma dayalı bu masalların unutulup gideceği endişesi yer alıyordu. Yazmaya bu yüzden başladım. Kimi yerlerini geliştirip değiştirerek ama masalların özüne dokunmadan. Sanıyorum sözlü anlatımda yaşanan serüven bu masalların da başına gelmiştir. Her dinleyen, her anlatan kendinden bir şeyler katarak masalları zenginleştirmiş ya da zayıflatmıştır. Oldukça iyi bir anlatıcı olan annemin düş dünyasını katarak zenginleştirdiği masalları büyük bir keyifle yazıya döktüğümü belirtmeden geçemeyeceğim.

1
Masal Masal İçinde 

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, bir varmış bir yokmuş. Aydınlık bir göğü, parıltılı bir denizi, verimli toprakları olan güzel mi güzel bir ülke varmış. Bu ülkeyi genç bir padişah yönetirmiş. Padişah deyip geçmeyin, bizimki, öteki hükümdarlara hiç mi hiç benzemezmiş. Ne asık suratlı ne de savaş meraklısıymış. Yalnızca halkının mutluluğunu ister, ülkenin kalkınması için çabalar dururmuş. Halk da padişahını sever, ülkedeki herkes onun iyiliğini istermiş. O da davranışlarıyla bu sevgiyi fazlasıyla hak edermiş doğrusu. Ülke hazinesini halkı için harcamaktan çekinmez, her fırsatta yoksulların, yetimlerin yardımına koşarmış. Ama Padişahımız’ın küçük bir kusuru varmış. Övünmeyi pek severmiş. Ne zaman bir iyilik yapsa tahtına kurulur, başlarmış anlatmaya:

“Bugün yoksullara şu kadar altın dağıttım. Açları şöyle doyurdum, yetimleri böyle sevindirdim” diye. Padişah övünmeye başlar başlamaz sarayda ne kadar dalkavuk varsa başına toplanır, her söylediğini alkışlayarak iyice pohpohlarmış onu. Sarayda yalnızca bir kişi üzülürmüş Padişah’ın bu haline. Bu kişi, aynı zamanda Padişah’ın çocukluk arkadaşı olan Vezir’miş. Vezir, arkadaşının aptal yerine konulmasına dayanamaz, onun bu gereksiz böbürlenme huyundan vazgeçmesini istermiş. Ama sahte iltifatlarla başı göklere eren Padişah’ı bu kötü huyundan nasıl vazgeçireceğini de bilemezmiş. Padişah’ın yine iyilikler yaptığı bir gün Vezir iyice sokulmuş tahtın yanına. Sabırla Padişah’ın övünmeye başlamasını beklemiş. Yüzünde tatlı bir yorgunlukla tahta yerleşen Padişah, kendinden memnun gülümsemiş. Onun gülümsediğini gören dalkavuklar bala üşüşen sinekler gibi hemen sarmışlar çevresini. Padişah başlamış o gün yaptığı iyilikleri sayıp dökmeye. Anlatmış da anlatmış. Sözü biter bitmez dalkavuklardan biri atılmış: “Kudretli Hünkârım,” demiş, “yeryüzünde sizin kadar iyi, sizin kadar cömert başka kimse yoktur. Halk bu iyiliklerinizi hiçbir zaman ödeyemez.” Dalkavuğun tatlı sözleriyle kendinden geçen Padişah yanındakileri kıvançla süzerek:

 

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Kırlangıç Çığlığı ~ Ahmet ÜmitKırlangıç Çığlığı

    Kırlangıç Çığlığı

    Ahmet Ümit

    Cinayet işlemek bizi insan değil, katil yapar. Bu duygudan haz almak ilkelliktir. Körebe lakaplı seri katil, 2012 yılında işlediği on iki cinayetin ardından kayıplara...

  2. Beyoğlu Rapsodisi ~ Ahmet ÜmitBeyoğlu Rapsodisi

    Beyoğlu Rapsodisi

    Ahmet Ümit

    Üç arkadaşın öyküsü bu. Beyoğlu’nda büyümüş, Beyoğlu’nda yaşayan üç ayrı kişilik, üç ayrı kimlik, üç ayrı insan. Ölümsüzlük merakıyla başlayan ölümler. Her cinayetin ardında...

  3. Çıplak Ayaklıydı Gece ~ Ahmet ÜmitÇıplak Ayaklıydı Gece

    Çıplak Ayaklıydı Gece

    Ahmet Ümit

    “Çıplak Ayaklıydı Gece” Yeniden dövüşebilmek için kaçıyorduk Devrimden söz edince ne gelir insanın aklına? Belki kayıplar, belki yenilgi ya da korku ama en çok...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Kurt Seyt & Shura ~ Nermin BezmenKurt Seyt & Shura

    Kurt Seyt & Shura

    Nermin Bezmen

    Edebiyat dünyasına ‘Uyandıran Aşk’ isimli şiir kitabı ile adım atmış olan Nermin Bezmen, bu kez Çarlık Rusyasının debdebeli yaşantısından Bolşevik ihtilali ile İstanbul’a sürüklenen...

  2. Masum Cinayetler ~ Tuna SerimMasum Cinayetler

    Masum Cinayetler

    Tuna Serim

    İz bırakmayan bir seri katil… Cinayet… Suçların en büyüğü, günahların en affedilmez olanı.En büyük günah ve suç dense de cinayet ilk insandan beri var...

  3. Efsunlu Cazibe ~ Yaprak ÖzEfsunlu Cazibe

    Efsunlu Cazibe

    Yaprak Öz

    Lidya gözlerini açtı. Bir ses işitmişti. Karanlıkta el yordamıyla abajura uzandı ve ışığı yaktı. Yatak odasının bir köşesinde, yeşil sarmaşıklı duvar kâğıtlarının önünde iri...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur