Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Türk Maden Sanatında Kitabeli Pirinç Şamdanlar – Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Koleksiyonu
Türk Maden Sanatında Kitabeli Pirinç Şamdanlar – Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Koleksiyonu

Türk Maden Sanatında Kitabeli Pirinç Şamdanlar – Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Koleksiyonu

Çiğdem Karaçay

Bu kitabın konusu Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki teberrükat eşyaları arasından kitabeli pirinç şamdanlar üzerinedir. Eserler, Osmanlı’da Batılılaşma sürecinin hız kazandığı dönem ile çağdaştır. Oluşan…

Bu kitabın konusu Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki teberrükat eşyaları arasından kitabeli pirinç şamdanlar üzerinedir. Eserler, Osmanlı’da Batılılaşma sürecinin hız kazandığı dönem ile çağdaştır. Oluşan yeni beğeninin şamdanlara yansıması, eserlerin biçimsel özelliklerinde kendini göstermektedir. Öte yandan eserlere kazınmaya devam eden kitabelerin ihtiva ettiği bilgiler, bu dönemde de şamdanların işlevsel veya sanatsal bir obje olmalarının ötesinde taşıdıkları manevi değerin yazılı belgeleridir ve akıp giden zamanın farklı kültürel evrelerinde Türk toplumunda inanç bağlamında gelişen yardımlaşma kavramının önemine vurgu yapmaktadır.

Suzan KOÇ ve İsmail KOÇ’a
şükranlarımla…

İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ ……………………………………………………………………………. 7
GİRİŞ ……………………………………………………………………………….. 9
BİRİNCİ BÖLÜM:
MADEN SANATININ MENŞEİ VE GELİŞİMİNE DAİR ………………….. 15
1.1. Tarih Öncesi Çağlarda Maden ………………………………………. 15
1.2. Orta Asya’da Üç Büyük Türk Devleti: Hunlar, Göktürkler ve
Uygurlarda Maden Sanatı …………………………………………….. 17
1.3. Türk-İslam Devri Maden Sanatının Gelişimi ……………………. 21
1.4. Maden Sanatında Kullanılan Başlıca Madenler, Yapım ve
Süsleme Teknikleri ……………………………………………………… 29
1.5. Türk Maden Sanatında Şamdanlar ………………………………… 31
İKİNCİ BÖLÜM:
KATALOG ……………………………………………………………………….. 43
2.1. Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Koleksiyonundaki Kitabeli
Pirinç Şamdanlar ………………………………………………………… 43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
BATILILAŞMA SÜRECİNDE OSMANLI ŞAMDANLARI ………………… 97
3.1. Değişen Estetik Beğeninin Şamdanlara Yansıması …………… 97
3.1.1. Klasik Dönem Osmanlı Şamdanlarının Biçimsel
Özelliklerini Kısmen Koruyan Şamdanlar …………………. 98
3.1.2. Dönemin Estetik Beğenisi Çerçevesinde Biçim Kazanan
Şamdanlar …………………………………………………………. 103
3.2. Kitabelerin İzinde ……………………………………………………… 109
3.3. Türk Sanatında Şamdan Tasvirleri ……………………………….. 117
SONUÇ …………………………………………………………………………. 129
KAYNAKLAR ………………………………………………………………….. 133

ÖN SÖZ 

Vakıflar Genel Müdürlüğünce açılan ve merkez müze konumunda olan Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, vakıf kültürünün önemli bir bölümünü oluşturan teberrükat eserler açısından kuşkusuz Türkiye’nin en zengin müzesidir. Müze koleksiyonu 13. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki zaman dilimine ait halı, kilim, ahşap, maden, çini, tekstil, deri ve el yazması eser gruplarından oluşmaktadır. Vakıf kültüründe gönüllülük esasına dayalı yardımlaşma ve dayanışmanın somut örneğini teşkil eden müze koleksiyonu bir zamanlar gündelik hayatta kullanılan işlevsel bir eşyada dahi estetik değer yaratma arzusunu gözler önüne sermektedir.

Ankara Vakıf Eserleri Müzesine ilk ziyaretim 2015 yılında halı koleksiyonunu inceleme amaçlıydı. Türk halı sanatından seçkin eserleri, raylı sistem, kitap sayfası ve çekmece içerisi gibi farklı sergileme teknikleri ile ziyaretçilere sunan müzenin halı koleksiyonu başta olmak üzere tüm sergi salonlarını hayranlıkla gezdim. Anadolu Türk halı sanatı açısından, müzenin zengin koleksiyonunu sonraki yıllarda akademik çalışmalarıma taşıdım. 2022 yılında müzenin madeni eserler koleksiyonundaki şamdanlara yönelik bir araştırma yapmak için Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvuruda bulundum. Araştırmacılara gerekli izni sağlayarak bilimsel çalışmalara katkı sağlayan yönetim anlayışları sayesinde olumlu cevap aldım. Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki kitabeli pirinç şamdanları ilk defa topluca ele alan bu kitabın oluşum sürecinde öncelikle Vakıflar Genel Müdürlüğüne sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca Vakıflar Genel Müdürlüğü Kültür ve Tescil Daire Başkanı Sayın Mevlüt Çam’a, müze araştırmalarımı yürüttüğüm esnada Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Müdürü olarak görev yapan emekli Sanat Tarihçi Sayın Melek Alparslan’a ve Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Müze Araştırmacısı Sayın Selman Kardeşlik’e katkılarından dolayı müteşekkirim. Son olarak kitabelerin okunması hususunda yardımlarını esirgemeyen Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Sayın M. İhsan Hacıismailoğlu’na teşekkür ederim.   

Dr. Çiğdem KARAÇAY 

1 Ocak 2024

GİRİŞ 

Ankara Vakıf Eserleri Müzesi, Ankara’nın Altındağ ilçesinde Anafartalar mahallesindedir. Günümüzde müze olarak kullanılan bina, cumhuriyetin ilk yıllarında eğitim yapısı olarak inşa edilmiştir. 1928 ve 1941 yılları arasında Hukuk Mektebi olarak hizmet vermiş, sonraki yıllarda çeşitli amaçlarla kullanıldıktan sonra 2004 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından müze amaçlı kullanılmak üzere restorasyonu yapılarak 7 Mayıs 2007 tarihinde açılmıştır. Müzede giriş  ve üst katta sergi salonları, idare odaları, kütüphane ve seminer odası, bodrum katta depolar, laboratuvar bölümü ve çok amaçlı sergi salonu yer almaktadır. 13. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki zaman dilimine ait eserlere ev sahipliği yapan müzede halı, kilim, ahşap, çini, tekstil, deri, el yazması ve madeni eser gruplarından 2666 eser bulunmakta ve bu eserlerden 247 tanesi teşhirde sergilenmektedir. Müze koleksiyonundaki eserler vakıf geleneği ile insanlık yararına sunularak Allah’ın rızasını kazanmak başta olmak üzere, ibadet ettikleri mekânları güzelleştirmek gayesi ile hayırsever kişiler tarafından Türkiye’nin çeşitli illerindeki ibadethanelere bağışlanan teberrükat eşyalarındandır. Bu noktada “vakıf” ve “teberrükat” terimlerini açıklamak konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.  

Sözlükte “durmak; durdurmak, alıkoymak” anlamındaki vakıf (vakf) kelimesi terim olarak “bir malın maliki tarafından dinî, içtimai ve hayri bir gayeye ebediyen tahsisi”  şeklinde özetlenebilecek hukuki bir işlemle kurulan ve  İslam medeniyetinin önemli unsurlarından birini teşkil eden hayır müessesesini ifade etmektedir (Günay, 2012, s. 475). Vakıf terminolojisine göre, “kişinin mülkiyetine veya tasarruf hakkına sahip olduğu menkul ya da gayrı menkullerinden bir kısmını veya tamamını Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle kamunun herhangi bir ihtiyacını karşılamak üzere, dinî, hayri ve içtimai bir gaye için ebediyyen tahsis etmesidir”. Kişinin bu davranışının arkasında mecburiyet ya da zorlama değil, insanlığa karşı ferdi sorumluluk hissi ve vicdani hizmet duygusu vardır.  İslam hukukuna göre kurulan vakıfların önemli unsurlarından biri, bizzat insanların yararlanması için kamuya terk edilen bina ve müesseselerdir. Buna “hayrât” denir. Diğeri ise bu müesseselerin ebedi olarak yaşaması ve topluma hizmet sunabilmesi için bırakılan gelir kaynaklarıdır. Buna “akarât” denir. Osmanlı Devleti’nde cami, medrese, hastane, han, hamam, köprü, çeşme, su tesisi, imarethâne gibi kamusal nitelikli kurumların neredeyse tamamı, padişahlar ve diğer yönetici zümreler ile bunların yakınlarınca hayrât olarak yaptırılmıştır. Hayrâtların hizmetlerinde sürekliliği sağlamak üzere gelirlerini temin eden kervansaray, bedesten, dükkân, bağ, bahçe gibi diğer mal ve mülkler akar olarak vakfedilmiştir (URL 1). Bir vakfın nasıl yönetilip işletileceği, vakfedilen maldan kimlerin hangi esas ve ölçüler içinde yararlanacağı vakfedenin iradesi ile belirlenir. Vakfeden kişinin bu konudaki beyan ve  şartlarını içeren yazılı belgeye “vakfiyye” adı verilmektedir (Günay, 2012, s. 478).

Vakıflar kanalıyla toplumsal servetin önemli bir bölümü yardımlaşma ve dayanışma anlayışı ile özel mülkiyetten çıkarak toplumsal mülkiyet kategorisine aktarılmaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin en köklü ve büyük kurumlarından biri Vakıflar Genel Müdürlüğüdür. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Selçuklu ve Osmanlı’da kurulan ve günümüze intikal eden 52.000 vakfın temsil ve idaresini yürütmekle birlikte yeni kurulan vakıfların kuruluş, dağılış ve denetim işlemlerini gerçekleştirmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü bu tarihi vakıfların tüzel kişiliklerini günümüzde bünyesinde sürdürmekte, kurucularının belirledikleri amaçlar doğrultusunda ihtiyaç sahiplerine eğitim, kültür, sağlık ve sosyal alanlarda hizmet vermektedir. Bunun yanı sıra Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye’nin her köşesinde bulunan ve her biri anıtsal nitelik taşıyan “Vakıf Kültür Varlıklarının” korunması ve geleceğe ulaştırılması sorumluluğu ile çalışmalarını sürdürmektedir (URL 1).

Vakıflar Genel Müdürlüğünce açılan vakıf müzeleri, vakıf kültürünün önemli bir bölümünü oluşturan “teberrükat” eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Teberru kelimesi sözlükte “bir şeyi içinden gelerek ve karşılık beklemeden vermek” anlamına gelmektedir (Aybakan, 2011, s. 215). Vakıf kültürünün dinî anlamda en temel dinamiği Allah’ın rızasını kazanmak için insanlığa yararlı hizmetler sunulmasıdır. Vakıf kuranlar, hayrât eserlere çok çeşitli gruplardan eşyalar bağışlamışlardır. Kişi veya kuruluşlar tarafından bağışlanan her türlü eşya, teberrükat eşyası olarak tanımlanmaktadır (Çevrimli, 2013). Halı, kilim, Kur’an‐ı Kerim, cüz, kitap, rahle, sakal‐ı  şerif ve muhafaza kutusu, Kâbe örtüsü, sancak, minber, vaaz kürsüsü, kapı ve pencere kanatları,  şamdan,  şamdan mumu, avize, kandil, âlem, hat levha, saat, gülapdan, buhurdan, hüccet, berat, ferman ve tarikat‐tekke eşyaları, teberrükat eşyalarına örnek olarak verilebilir. Özellikle cami ve mescitlerde üzerinde namaz kılmak için seccadeler, halılar ve kilimler; karanlık mekânları aydınlatmak için kandil, şamdan ve şamdan mumları; Kur’an okumak amacıyla el yazma Kur’an‐ı Kerim ve rahleler; camilerin iç mekânını süslemek için hat levhaları bağışlanmıştır (Kardeşlik, Palalı, Arıcı, 2021).   Vakıf geleneği ile başlayan ve Allah’ın rızasına nail olabilmek için insanlık yararına sunulan bu eşyalar, eski eser kavramının oluşmasına paralel zamanla etnografik eser ve tarihi eser tanımlaması içerisinde yer almıştır (Çevrimli, 2013). Vakıf kökenli cami ve mescitlerde bulunan teberrükat eşyalarından eski eser niteliğinde olanların envanter kayıtları Vakıflar Genel Müdürlüğünce yapılmıştır. Taşınır kültür varlığı kapsamında olan eserlerin bir kısmı Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait müzelerde, bir kısmı Kültür Bakanlığına ait mahalli müzelerde teşhir edilmektedir. Halen kullanılmakta olan bazı eserler gerekli güvenlik önlemleri alınması koşulu ile camilerde kalmıştır. Kültür varlığı özelliği olmayan ancak gelecek kuşaklar için saklanması uygun olanlar ise Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait teberrükat depolarında muhafaza edilmektedir (URL 2).

Bu kitabın konusu Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki teberrükat eşyaları arasından kitabeli pirinç şamdanlar üzerinedir. T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü 30.09.2022 tarih ve E‐93960049‐150.05‐317333 sayılı iznin alınmasının ardından Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki madeni eserlere ait envanter kayıtları incelenmiştir. Müzenin madeni eserler koleksiyonu, Osmanlı’nın dinî ve askerî hayatında kullanım alanı bulan âlemler, kılıç ve geç dönemlere ait şamdanlardan oluşmaktadır. Sayıca en büyük grup şamdanlara aittir. Müze koleksiyonunda sadece bir  şamdan sedef kakmalı ahşaptır. Diğer  şamdanlar bakır, pirinç, tunç ve tombak gibi maden sanatı örneklerindendir.  

Müze envanterine 172 pirinç  şamdan, 38 bakır  şamdan, beş tombak şamdan ve iki tunç şamdan kayıtlıdır. Pirinç şamdanların diğer  şamdanlara kıyasla fazla sayıda olması, bu çalışmada pirinç  şamdanlar üzerine yoğunlaşmayı gerekli kılmıştır. Müzede bulunan 172 pirinç  şamdandan 35 tanesi parça halinde –sadece kaide, sadece gövde,  şamdan parçası, vb. günümüze ulaşmıştır1. Müze envanterine kayıtlı 172 pirinç  şamdan arasından kitabe ihtiva eden 34 pirinç  şamdana bu çalışmada yer verilmiştir. Eserler, biçimsel özellikleri açısından müzede bulunan diğer pirinç şamdanların üslup özelliklerini kapsayıcı niteliktedir. Bu bağlamda kitabeli 34 pirinç şamdan örneklem olarak katalogda yer almaktadır.  

Sanat tarihi araştırma yöntemleri esas alınarak gerçekleştirilen çalışmada, katalog oluşturularak eserlerin detaylı tanımları yapılmıştır. Katalog bölümü şamdanlara ait fotoğraflar ile desteklenmiştir. Kitabelerine göre 18. yüzyılın ilk yarısı ile 20. yüzyılın ilk çeyreği arasındaki zaman dilimine tarihlendirilen şamdanların üslup özellikleri belirlenmiştir.

Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki pirinç  şamdanlar üslup açısından iki farklı grupta değerlendirilebilir. Birincisi, klasik dönem Osmanlı  şamdanlarının biçimsel özelliklerini kısmen de olsa devam ettiren eserlerdir.  İkincisi, klasik üslup ile bağlarını tamamen koparan, Batılılaşma Dönemi’nin yeni beğeni anlayışı ile biçim kazanan  şamdanlardır. Müze koleksiyonundaki  şamdanlar, Türk maden sanatındaki biçimsel gelişimleri esas alınmak suretiyle çağdaşı olan örneklerle karşılaştırılmıştır. Müzelerde ve özel koleksiyonlarda incelenmeyi bekleyen daha pek çok  şamdan bulunduğu bilinci, eserlerle ilgili genel kanıya varmak hususunda ihtiyatlı davranmayı gerektirmiştir.  

Ankara Vakıf Eserleri Müzesindeki  şamdanlar, estetik değeri yüksek biçimsel özelliklerinin yanı sıra kitabeleri ile ait oldukları döneme ışık tutmaktadır. Kitabeler; vakfeden kişi ismi, hangi ibadethaneye vakfedildiği ve tarih bilgisi ihtiva etmektedir. Bazı eserlerin kitabelerinde kişi isminin yanı sıra ünvanlara da yer verilmesi, şamdanları vakfeden kişilere dair daha detaylı bilgilere ulaşmaya imkân tanımıştır. Nevşehir’in Arapsun köyündeki bir camiye eş  şamdanları vakfeden kişi dönemin Sadrazamı Silahdar Seyyid Mehmed Paşa’dır. Erzurum’da inşa ettirdiği caminin tefrişinden de kendini sorumlu tutan ve  şamdanların yanı sıra camiye çok sayıda teberrükat eşyası bağışladığı vakıf kayıtlarından anlaşılan kişi Erzurum Valisi  İbrahim Paşa’dır. Denizli’nin Kadı kariyesinde (Babadağ) bir köy camisine vakfedilen, çağdaşlarına göre dekoratif özellikleri ile dikkati çeken şamdanları vakfeden kişi, Osmanlı padişahı III. Selim’in annesi Mihrişah Valide Sultan’dır. Bu sayede özellikle 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın ilk çeyreğinde Anadolu’daki cami ve mescitlere vakfedilen  şamdanların, dönemin estetik beğenisine göre  şekillenen üslup özelliklerinin oluşumunda vakfeden kişilerin etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Envanter kayıtlarına göre; Vakıflar Genel Müdürlüğü (Ostim depo) ile Çanakkale, Çankırı, Denizli, Erzurum, Kastamonu ve Kütahya’dan çeşitli cami ve mescitlerden müzeye getirilen  şamdanlar, Osmanlı’da Batılılaşma sürecinin hız kazandığı dönem ile çağdaştır. Oluşan yeni beğeninin şamdanlara yansıması, eserlerin biçimsel özelliklerinde kendini göstermektedir. Öte yandan eserlere kazınmaya devam eden kitabelerin ihtiva ettiği bilgiler, bu dönemde de şamdanların işlevsel veya sanatsal bir obje olmalarının ötesinde taşıdıkları manevi değerin yazılı belgeleridir ve akıp giden zamanın farklı kültürel evrelerinde Türk toplumunda inanç bağlamında gelişen yardımlaşma kavramının önemine vurgu yapmaktadır.  

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Sanat Sanat Tarihi
  • Kitap AdıTürk Maden Sanatında Kitabeli Pirinç Şamdanlar - Ankara Vakıf Eserleri Müzesi Koleksiyonu
  • Sayfa Sayısı140
  • YazarÇiğdem Karaçay
  • ISBN9786057789525
  • Boyutlar, Kapak13,5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviPhoenix Yayınevi / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur