Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Ucuzayiyenler
Ucuzayiyenler

Ucuzayiyenler

Thomas Bernhard

Bağımsız bir bilim insanı olan Koller, on altı yıl önce Viyana’da Türkenschanz Parkı’nda bir köpeğin ısırması sonucu sol bacağını kaybetmiş ve o günden itibaren…

Bağımsız bir bilim insanı olan Koller, on altı yıl önce Viyana’da Türkenschanz Parkı’nda bir köpeğin ısırması sonucu sol bacağını kaybetmiş ve o günden itibaren fizyonomi üstüne bilimsel çalışmasına odaklanmıştır. Koller fizyonomi incelemesini yıllarca kusursuz bir tasarı halinde kafasının içinde taşır. Yürüyüşe çıktığı bir gün bir tür aydınlanma ânı yaşar. Tasarladığı bilimsel incelemenin ilk dört bölümünü, sol bacağını kaybetme olayını yaşamadan kısa bir süre önce Viyana Açık Mutfağı’nda (VAM) tanıştığı dört “Ucuzayiyen”in fizyonomileri üstüne araştırmasına ayırmaya karar verir. Eklemeyi kesinleştirdiği beşinci bölümse kendi fizyonomisine ilişkin olacaktır.

Koller’in UCUZAYİYENLER adını verdiği delice bilimsel tasarısı gerçekleşebilecek midir? Tesadüfler gerçekten tesadüf müdür?

“Ucuzayiyenler”, hem trajedi hem fars niteliğinde, tersinin yüzüyle çarpıştığı bir anlatı. Hayatın saçma oluşundan ne azı ne fazlası.

Bernhard’ı belli bir ölçüde Canetti’nin yanı sıra kesinlikle Karl Kraus ve Nikolay Gogol gibi figürlerle, bu büyük oruç vaizleriyle ilişkilendiriyorum. Ve zaten öyleydi: Bernhard bir oruç vaiziydi. Ne zaman onu düşünsem bir kilise kürsüsünde görür gibi oluyorum. Pazar cemaatini nefes alamayacak noktaya getirene kadar, deyim yerindeyse hırpalarken. Zaten onun rolü de buydu, öyle değil mi? Bu, Avusturya geleneğinde çok tipik bir unsurdur, 17. yüzyılın Dominikan vaizinin amacı cemaate tövbe ettirmektir; Bernhard işte bunun üstesinden geldi.
W. G. Sebald

*

Üzerinde çalıştığı inceleme için Wertheimstein Parkı’na gitmek üzere haftalardır akşama doğru, ayrıca üç gündür sabah saat altıya doğru da katettiği yolda –ki tam da Wertheimstein Parkı’nda hüküm süren ideal doğa koşulları sayesinde uzun zaman sonra Fizyonomi adlı incelemesine dair bütünüyle değersiz düşüncelerden işe yarar, hatta en sonunda fevkalade faydalı düşüncelere geri dönebilmiş ve dolayısıyla odaklanamama hali içinde çoktandır bir kenara bıraktığı, yazılmasına bağlı olarak neticede bir başka yazının, onun yazılmasına bağlı olarak aslında yine bir başka yazının ve onun yazılmasına bağlı olarak bu kesinlikle yazılması gereken üç yazıya dayalı dördüncü bir yazının ortaya çıkacağı, gerçekten gelecekteki bilimsel çalışmasının ve dolayısıyla genel anlamda gelecekteki varoluşunun bağlı olduğu, fizyonomi konulu yazıya tekrar başlamış– birden ve aniden, âdeti olduğu üzere ihtiyar dişbudağa doğru yürümek yerine ihtiyar meşeye doğru yürümüş ve bu sayede, kendi taktığı isimle Ucuzayiyenler’e, yıllarca hafta içi, yani pazartesiden cumaya Viyana Açık Mutfağı’nda, yani VAM denilen yerde, daha doğrusu Döbling Caddesi’ndeki VAM’da birlikte ucuza yediği beylere rastlamış.

İhtiyar meşe yerine önceki günlerde olduğu gibi kendiliğinden ihtiyar dişbudağa doğru yürüyebilirmiş ama bir anda ihtiyar dişbudağa değil, ihtiyar meşeye doğru yürümüş, çünkü Koller’in söylediğine bakılırsa söz konusu günde ihtiyar dişbudağa doğru yürüseymiş, muhtemelen Ucuzayiyenler’e değil, bambaşka bir şeye rastlayacak, o gün seçtiği yoldan başka bir yol seçseymiş, yani ihtiyar meşeye değil de ihtiyar dişbudağa doğru yürüseymiş karşısına başka, hatta muhtemelen tam ters bir konu, söylediğine bakılırsa farklı bir yol yerine bu yolu seçtiği için rastladığından bambaşka bir konu çıkacakmış, sonuçta ihtiyar dişbudak yerine ihtiyar meşeye doğru yürüdüğü için söz konusu günde Ucuzayiyenler’e rastlamış.

İlk başta ister istemez günlerdir yeniden bütünüyle fizyonomiye yoğunlaşan düşüncelerinin uygunsuzca bölünmesi olarak gördüğü şey, yani yıllardır unutmuş olduğu Ucuzayiyenler’e dair anılar ve bu anılardan türeyen düşünceler, kafasının bir anda bütünüyle Einzig ve Goldschmidt, Grill ve Weninger’le meşgul olmaya başlaması, birdenbire ve aslında bütünüyle beklenmedik bir biçimde ona Fizyonomi incelemesi için sadece yararlı değil, kendisi tarafından neredeyse on altı yıldır hiç ara vermeden ve yoğun bir biçimde sürdürülen bu çalışma için belirleyici ve muhtemelen çalışmanın esasını teşkil eden noktalarda temelden aydınlatıcı gelmiş.

Ucuzayiyenler’e attığı ve ilk başta asıl amacından affedilmez bir sapma addettiği bakış bir anda bunun tam tersi, yani hayatının amacını gerçekleştirmek olarak gördüğü Fizyonomi incelemesinin odağına bir bakış olmuş. Kendisi tarafından bütünüyle beklenmedik bir biçimde seçilen ve ihtiyar dişbudak yerine ihtiyar meşeye giden yolda aniden, hem de kafasının içinde gerçekte olduğundan çok daha büyük ve hakikaten daha şiddetli bir yoğunlukla Einzig ve Goldschmidt, Grill ve Weninger adlı beylerle karşılaşınca birdenbire, çalışmasını ve dolayısıyla Fizyonomi incelemesini tam da bir önceki gün beklentisinin aksine durmuş olduğu noktadan aynı anilik ve yoğunlukla devam ettirme imkânı bulmuş.

Şimdi kendisi, yani Koller, bu beklenmedik teşviki değerlendirip zaten epey ilerlemiş olan Fizyonomi incelemesinin bir bölümü olarak Ucuzayiyenler üzerine Ucuzayiyenler başlıklı bir deneme yazmak istiyor ve bu deneme Fizyonomi incelemesi için temel bir anlam, büyük bir önem taşıyormuş. Onun, yani Koller’in bakışları bir anda Ucuzayiyenler olarak Einzig ve Goldschmidt, Grill ve Weninger adlı beyleri yakalamış, ki bunun Fizyonomi incelemesi için belirleyici bir an olduğunu bugün rahatlıkla söyleyebilirmiş.

Ucuzayiyenler ve Ucuzayiyenler’in günün birinde çalışması bağlamında en ufak bir bilimsel değer taşıyabileceği doğal olarak yıllardır bir an olsun aklından geçmemiş, böyle bir düşüncesi olsaymış, kuşkusuz fizyonomik düşünme sürecinde Ucuzayiyenler’den çok daha önce faydalanırmış ama kendisi, yani Koller bilimsel çalışması açısından önemsiz ve alakasız görünen başka her şey gibi Ucuzayiyenler’i de bilincinden kovmuş ve en sonunda hepten unutmuş, dolayısıyla tam da Ucuzayiyenler’in Fizyonomi incelemesi bağlamında kendisi için aydınlatıcı olması ona o anda, yani Wertheimstein Parkı’nda ihtiyar dişbudak yerine ihtiyar meşeye giden yolda ister istemez daha da büyük bir sürpriz olmuş.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Sarsıntı ~ Thomas BernhardSarsıntı

    Sarsıntı

    Thomas Bernhard

    Thomas Bernhard külliyatı içinde özel bir yeri olan, yazarın erken dönem eserlerinden SARSINTI, heterojen sayılabilecek iki farklı tonda anlatıyı birleştiren, insan doğasına ilişkin karanlık,...

  2. Soğuk – Bir Soyutlama ~ Thomas BernhardSoğuk – Bir Soyutlama

    Soğuk – Bir Soyutlama

    Thomas Bernhard

    Thomas Bernhard hayatının en karanlık, en kısıtlayıcı ve kurucu dönemlerine tanık etmeye devam ediyor okuru. İkinci Dünya Savaşı sonrasının baskıcı ve boğucu atmosferinde verem gibi...

  3. Hakikatin İzinde – Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat Yazıları ~ Thomas BernhardHakikatin İzinde – Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat Yazıları

    Hakikatin İzinde – Konuşmalar, Okur Mektupları, Söyleşiler, Edebiyat Yazıları

    Thomas Bernhard

    Düzyazının hiddetli sesi Thomas Bernhard’ın başlıca gazete yazılarını, okur mektuplarını, bildirilerini ve önemli söyleşilerini bir araya getiren HAKİKATİN İZİNDE, tıpkı romanlarında ve tiyatro oyunlarında...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Öfke ~ Salman RushdieÖfke

    Öfke

    Salman Rushdie

    Hayat öfkedir. Cinsel, ödipal, siyasi, büyülü, hayvanca öfke bizi en yüksek doruklarımıza çıkarır ve en bayağı derinliklerimize indirir. Yaratıcılık, esin, özgünlük, tutku gibi, şiddet,...

  2. Fareler ve İnsanlar ~ John SteinbeckFareler ve İnsanlar

    Fareler ve İnsanlar

    John Steinbeck

    Birlikte dolaşan iki gezgin toprak işçisinin bağlılığı ve dostluğu üzerine bir roman. Bu romanda Steinbeck, insan ruhunu derinlemesine ortaya koyan keskin gözlemlerini, kendine özgü...

  3. Demir Gül ~ Marsha CanhamDemir Gül

    Demir Gül

    Marsha Canham

    1600’lü yılların başında Atlantik’in engin sularında nefes kesen bir maecera! Bir yandan ticaret filolarını korsanlardan korumaya, öte yandan ezeli bir rekabet içerisinde deniz hâkimiyetini...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur