Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Devletler ve Toplumsal Devrimler
Devletler ve Toplumsal Devrimler

Devletler ve Toplumsal Devrimler

Theda Skocpol

Fransa, Rusya ve Çin’in Karşılaştırmalı Analizi İnsanlık tarihinde toplumsal devrimler ender görülen olaylardır. Belki de bu yüzden olsa gerek, tarihin yaklaşık son üç yüzyıllık…

Fransa, Rusya ve Çin’in Karşılaştırmalı Analizi

İnsanlık tarihinde toplumsal devrimler ender görülen olaylardır. Belki de bu yüzden olsa gerek, tarihin yaklaşık son üç yüzyıllık dönemine insan dünyasının çehresini değiştirmiş Fransız, Rus ve Çin Devrimleri gibi üç geniş çaplı devrimin sığdırılabilmiş olması bugün tarihçilerin ve sosyal bilimcilerin hâlâ kafasını karıştırıyor. Hatta kimi uzmanlara kalırsa modern çağın kısa tarihini toplumsal devrimlerin “geçit alayı” olarak okumak da mümkün. Başarılı olmuş bu büyük devrimlerin yanı sıra onların gölgesinde kalmış sayısız devrimci hareket de uluslararası siyaset ve sosyolojiye uzun yıllar üzerinde çalışabileceği malzemeler vermeye devam ediyor.

Theda Skocpol’ün kısa süre içinde devrimler tarihi, tarihsel sosyoloji ve siyaset bilimi alanlarının klasiklerinden biri hâline gelmiş bu abidevi eseri, toplumsal devrimlerin anlaşılmasında temel kaynaklardan biri olarak önemini ve güncelliğini hâlâ koruyor. Büyük çaplı toplumsal değişimlerin dinamiklerini kendi dönemlerinin yapısal koşullarıyla ilişkilendiren Skocpol, modern devletler ile devrimler arasındaki sıkı bağlantıyı ve bunların uluslararası modern devletler sistemiyle ilgisini üç büyük devrim ve onların gölgesinde kalmış İngiltere, Japonya ve Prusya devrimleri gibi örnekler üzerinden çözümlüyor. Ayaklanmaların, isyanların, çatışmaların ve uluslararası gerginliklerin ortasında, sınıflar, zümreler ve tabakaların değişen çıkarlarının ve ittifaklarının modern çağın örgütlenme biçimleriyle nasıl doğrudan ilgili olduğunu ortaya koyuyor. Küçük kıvılcımların büyük halk hareketlerini ve onların öngörülemez sonuçlarını nasıl doğurduğunu etkileyici bir berraklıkla sergiliyor.

İÇİNDEKİLER

Önsöz 13
1
Devrimleri Açıklamak: Var Olan Kuramlara
Alternatifler
22
1. Yapısal Bir Bakış Açısı 42
2. Uluslararası ve Dünya-Tarihsel Bağlamlar 49
3. Devletin Potansiyel Özerkliği 60
4. Karşılaştırmalı Tarihsel Yöntem 74
5. Neden Fransa, Rusya ve Çin? 86
Birinci Kısım
Fransa, Rusya ve Çin’deki Toplumsal Devrimlerin
Nedenleri
2
Krizdeki Eski Rejim Devletleri 95
1. Eski Rejim Fransası: Bourbon Mutlakiyetinin
Çelişkileri
102
2. Mançu Çini: Göksel İmparatorluktan İmparatorluk
Sisteminin Çöküşüne
130
3. İmparatorluk Rusyası: Az Gelişmiş Bir Büyük Güç 155
3
Tarımsal Yapılar ve Köylü Ayaklanmaları 206
1. Fransız Devrimi’nde Derebeylerine Karşı Köylüler 217
2. Obşçinaların Devrimi: Rusya’da Köylü Radikalizmi 235
3. İki Karşıt Örnek: İngiliz ve Alman Devrimlerinde
Köylü Ayaklanmalarının Yokluğu
254
4. Çin’de Köylülügün Güçsüzlügü ve Gentry’nin
Kırılganlığı
268
İkinci Kısım
Fransa, Rusya ve Çin’de Toplumsal Devrimlerin
Sonuçları
4
Ne ve Nasıl Değişti: Devlet İnşası Üzerine Bir
Odaklanma
287
1. Siyasal Liderlikler 292
2. Devrimci İdeolojilerin Rolü 299
5
Fransa’da “Modern Devlet Yapısının” Doğuşu 309
1. Bir Burjuva Devrimi mi? 310
2. 1789 Toplumsal Devrimci Krizinin Etkileri 320
3. Savaş, Jakobenler ve Napoléon 328
4. Yeni Rejim 346
6
Rusya’da Diktatör Parti Devletin Ortaya Çıkışı 362
1. 1917’nin Toplumsal Devrimci Krizinin Etkileri 363
2. Bolşeviklerin Yönetimi Ele Geçirme Mücadelesi 372
3. Stalinist “Yukarıdan Devrim” 386
4. Yeni Rejim 395
Çin’de Kitleleri Harekete Geçiren Parti
Devletinin Yükselişi
411
1. 1911’den Sonra Toplumsal Devrimci Durum 412
2. Kentlerde Üstlenen Kuomintang’ın Yükselişi ve
Çöküşü
421
3. Komünistler ve Köylüler 437
4. Yeni Rejim 456
Sonuç 488
Kaynakça 504
Dizin 557

Tablolar ve Haritalar
Tablo 1: Fransa, Rusya ve Çin’de Toplumsal Devrimlerin
Nedenleri
Tablo 2: Fransa, Rusya ve Çin’de Toplumsal Devrimlerin
Sonuçları
Harita 1: Fransız “Eski Rejimi”nin Belli Başlı Yönetsel Birimleri
Harita 2: Avrupa Rusyası’nın Belli Başlı Bölgeleri
Harita 3: 1790 ve Sonrasında, Fransa’nın İdari Birimleri
Harita 4: 1917’ye Doğru Avrupa Rusyası’nın Demiryolları
ve Belli Başlı Sanayi Alanları
Harita 5: Çin’in İlleri ve Bitişik Bölgeleri, 1930
Harita 6: Çin’in 1930’lara Doğru Demiryolları ve Belli Başlı
Sanayi Bölgeleri

Önsöz

Bazı kitaplar taze kanıtlar sunarken, diğerleri okurun eski sorunları yeni bir ışık altında görmesini sağlamak için argümanlar oluşturur. Bu çalışma kesinlikle ikinci türdendir ve modern dünya tarihindeki toplumsal devrimci dönüşümleri çözümlemek için birreferans çerçevesi önerir. Bununla birlikte, 1787-1800 Fransız Devrimi’nin, 1917-1921 Rus Devrimi’nin ve 1911-1949 Çin Devrimi’nin nedenlerini ve sonuçlarını en iyi şekilde açıklamak için karşılaştırmalı tarih yöntemini kullanır. En çok kabul gören devrim kuramlarında ortak olan açıklama tipleri ve varsayımlar üzerine eleştirel düşünceyle geliştirilen ve kitabın ilk bölümünde ana hatları belirtilen çözümleme ilkeleri, tarihsel olarak gerçekleştikleri hâliyle devrimlerde neyin karakteristik (ve sorunsal) olduğu hakkındaki anlayışımızı yeniden yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Kitabın geri kalanında, uygulamada ortaya çıkacak yeni türden açıklayıcı argümanlar için çağrıda bulunarak Birinci Bölümün programını yapmaya girişir. Birinci Kısımda Fransa, Rusya ve Çin’deki devrimci krizlerin ve çatışmaların kökleri, sırasıyla Bourbon, Çarlık ve İmparatorluk Eski Rejimlerinin uluslararası konumları ve devlet ile sınıf yapıları çözümlenerek saptanmaktadır. Eski Rejim devletlerinin krize girme biçimleri ile devrimci ara dönemler [interregnum] sırasında köylü ayaklanmalarının ortaya çıkışı özellikle vurgulanmaktadır. Ardından İkinci Kısımda devrimler, Napolyoncu Fransa, Stalinist Rusya ve (1950’lerden sonraki) Çin Komünizmi örneklerindeki ilk ortaya çıkışlarından, görece istikrarlı ve Eski Rejimlere göre farklı biçimde yapılanmış Yeni Rejimlerin pekiştirilmesine dek izlenmektedir. Burada, devrimci liderliğin devlet inşa edici çabalarına ve devrimcileştirilmiş toplumlardaki yeni devlet örgütlerinin yapılarına ve etkinliklerine özel bir dikkat gösterilmiştir. Eski Rejim’den yenisine sürüklenişlerinde Fransız, Rus ve Çin devrimleri, tek ve kapsayıcı bir toplumsal-devrimci modelin üç karşılaştırılabilir örneği olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, bu devrimlerin hem benzerlikleri hem de tekil özellikleri önceki kuram ve tarihsel tartışmalardan farklı bir biçimde aydınlatılmış ve açıklanmıştır.

Kitaplar yazarlarının deneyimlerinden çıkan benzersiz yollardan geçerek olgunlaşırlar ve bu kitap da bu kuralın dışında değildir. Bu kitaba ilişkin düşünceler, 1970’lerin başında Harvard Üniversitesi’nde lisans öğrencisi olarak geçirdiğim zamanda filizlendi. 1970’lerin başı (her ne kadar şimdilerde yankıları azalmış olsa da), ben de dâhil birçok öğrencinin siyasal faaliyetleri için parlak bir dönemdi. ABD, Vietnam Devrimi’ne karşı vahşice savaşıyordu, aynı anda ülke içindeki toplumsal hareketler, ırksal adalet ve dış askeri müdahalelere hemen son verilmesi için çağrıda bulunarak ulusal siyasal sistemimizin iyilik ve kötülük güçlerine meydan okuyordu. Bu süreç, kesinlikle devrimci dönüşümleri anlamak konusundaki ilgimi filizlendirdi. Ayrıca, demokratik sosyalist ideallere olan bağlılığım da yıllar boyunca olgunlaştı. Yine de Devletler ve Toplumsal Devrimler’in doğrudan doğruya günlük siyasal faaliyetlerden doğduğunu ima etmek yanlıştır. Nitekim öyle olmadı. Aslında kitabım kütüphanenin ve çalışmanın görece sessiz “fildişi kulesi”nde gelişti. Bir lisans öğrencisi olarak, makrososyolojik kuram ile karşılaştırmalı toplumsal ve siyasal tarih alanlarındaki çalışmaları izledim. Bu çalışma dizilerinin sınırlarında bulmacalar ortaya çıkıyordu. Birçok formüllendirme aşaması boyunca, şimdi burada cisimleşen savlara ve çözümlemelere beni sürükleyen şey, sorunlu konulara yanıtlar formüllendirme ve ardından da yanıtları en uç noktalara dek izleme girişimleridir.

Çalışmamı biçimlendiren deneyimlerimin başında, Güney Afrika olgusuyla entelektüel yüzleşmem gelir. O mutsuz ülkenin tarihi, Parsoncu yapısal-işlevselci toplumsal düzen ve değişim açıklamalarının resmen çürütülmesi ve kitle tatminsizliğinin kesinlikle baskıcı olan apartheid rejimine karşı bir devrime götüreceğine dair sıradan ve rahatlatıcı öngörülere karşı baş edilemez bir meydan okuma olarak beni etkiledi. Liberal adaletin, kaçınılmaz biçimde muzaffer olmadığı görülüyordu. Marksist sınıf çözümlemesi, Güney Afrika’da beyaz olmayanların konumunu anlamak ve sosyoekonomik değişimlerin uzun dönemli eğilimlerinin şifresini çözmek için, yapısal-işlevselcilikten ya da göreceli yoksunluk kuramından daha yararlı görünür. Fakat sınıf çözümlemesi terimleriyle kurallara sadık biçimde çalışırken, Güney Afrika devletinin yapısını ve Afrikalıların siyasal rolünü uygun biçimde açıklamak bir yana, onu kavramlaştırmak bile güçtür. Yine de bunlar, Güney Afrika’da neden bir toplumsal devrimin gerçekleşmediğini (ya da yakın zamanda muhtemelen gerçekleşmeyecek olmasını) açıklayan anahtarlar olarak görünmektedir.

Çalışmamı biçimlendiren bir başka deneyim, Çin Devrimi’nin tarihsel kökenlerini derinlemesine ve uzun süre araştırmaktı. Çalışma izlencemi yapılandırmak için, her üç harekete de tarihsel olarak bir uçtan diğerine değişen Çin toplumu bağlamından bakarak Taiping İsyanı’nın, Kuomintang Milliyetçi Hareketi’nin ve Çin Komünist Partisi’nin göreceli başarılarını ve hatalarını karşılaştırdım ve açıklamaya çalıştım. Geç İmparatorluk ve modern Çin’den derin biçimde etkilenerek, “geleneksel” ya da “feodal” gibi kabul gören toplumbilimsel kategorileştirmelerin uygulanabilirliği konusunda (Çin’e ve belki de diğer tarım devletlerine) derin kuşkuya kapılarak bu araştırmayı sonuçlandırdım. Ayrıca, devrimlerin nedenlerinin, sadece sınıf ve devlet yapılarının karşılıklı özgül ilişkileri ile süreç içindeki iç ve dış gelişmelerin karmaşık etkileşimlerine bakarak anlaşılabileceğine ikna oldum.

Öteki karşılaştırmalı devrim öğrencilerinin çoğu, deyim yerindeyse (Fransız Devrimi aracılığıyla Rus Devrimi’ni yada Rus Devrimi aracılığıyla Çin Devrimi’ni yorumlayarak) Batı’dan Doğu’ya hareket ederken benim entelektüel yolculuğum küreyi çevreleyen öteki yoldan oldu. İlk olarak Çin’i inceledikten sonra, Batı Avrupa’nın karşılaştırmalı siyasal gelişimi üzerine genel çalışma izlencesinin bir parçası olarak Fransa üzerine çalıştım. Her ne kadar Fransa’nın İngiltere’ye benzediği “varsayımını” anladıysam da Fransa’nın mutlakiyetçi Eski Rejimi birçok açıdan İmparatorluk Çin’ini andırıyordu. Fransız ve Çin devrimci süreçlerinin temel benzerliklerinin şifresini de çözdüm. Hem Fransız hem de Çin Devrimi, mutlak monarklara karşı toprak sahibi üst sınıfların ayaklanmasıyla başlar ve köylü ayaklanmalarını kapsayan bu devrimler daha merkezî ve daha bürokratik Yeni Rejimler ile sonuçlanır. Son olarak, Çin ve Fransa üzerine çalışırken kullandığım aynı analitik terimlerle Rusya’nın Eski Rejimini ve devrimci Rusya’yı yorumlamaya başladım. Bu “proleter” devrimin 1917’den sonraki (1921’den 1930’ların başına dek) kaderini anlamak için tarımsal yapılara ve devlet inşasına önem vermek yararlı bir yol gibi görünüyordu.

Yine de sistematik devrimler araştırmasından yaptığım çıkarsamanın değinilmeye değer bir başka tuhaflığı var. Bu alanda çalışan birçok sosyoloğun aksine, devrimleri kuram olarak açıklamayı hedefleyen toplumbilimsel yazını oldukça geniş bir biçimde okumadan önce gerçek devrimlerin tarihi hakkında çok şey öğrendim. Bu yazını gözden geçirdiğimde de çok geçmeden düş kırıklığına uğradım. Devrimci süreçlerin kendisi, benim bildiğim tarihlere oldukça zayıf bir biçimde karşılık gelen biçimlerde tasarlanmıştı. Ayrıca, devrim deneyimine sahip olan ya da olmayan ülkelerin benzerliklerine ve farklılıklarına dair öğrendiklerim veri alındığında, sunulan nedensel açıklamalar ya ilgisiz ya da açıkça yanlış görünüyordu. Daha fazla ilerlemeden (en azından kendimi tatmin etmek için) temeldeki sorunun ne olduğunu düşündüm: Toplumbilimsel kuramlar devrim hakkındaki açıklamalarını, liberaldemokratik ya da kapitalist toplumlarda siyasal protestonun ve değişimin nasıl meydana geldiği konusunda ideal olduğu varsayılan modellerden çıkarırlar. Böylece Marksist olmayan kuramlar, devrimleri tipik toplumsal reform hareketlerinin radikal ve ideolojik olarak özgül, değişik biçimleri olarak tasarlamaya eğilimlidirler ve Marksistler de devrimleri burjuvazinin ya da proletaryanın öncülük ettiği sınıf eylemleri olarak görürler. Bu kuramların çoğunlukla mutlak monarşist devletlere ve köylü tabanlı toplumsal düzenlere sahip tarım ülkelerindeki devrimlerin nedenleri ve başarıları hakkındaki kavrayışlarının büyük bir sınırlılık göstermesinde şaşılacak ne var dedim kendi kendime.

Bu kitapta en yüksek noktaya ulaşmaya yazgılı olası bir proje, var olan devrim kuramlarının uygunsuzluğuna dair eleştirimi aydınlatmak ve alternatif bir kuram, yaklaşım ve açıklayıcı varsayımlar geliştirmek için Fransız, Rus ve Çin devrimleri arasındaki karşılaştırmaları ve bu örnekler ile diğer ülkeler arasındaki karşıtlıkları kullanmak yolunda bu entelektüel deneyimler karışımından ortaya çıktı. Bildiğim devrim kuramlarının savlarını ve kanıtlayıcı argümanlarını reddetmekle yetinmeyip üzerinde çalıştığım, farklı biçimlerde konumlanmış belli başlı devrimler boyunca etkili olduğunu duyumsadığım genel mantığı aydınlatmak zorundaydım. Karşılaştırmalı tarihsel çözümleme bu konuda bana ilerlenecek ideal bir yol olarak göründü.

Karşılaştırmalı çözümlememe dâhil etmek istediğim üç devrim, tarihçiler ve alanın uzmanlarınca geniş çapta araştırılmış olduğu için şanslıydım. Var olan geniş bir yazın, keşfedilmemiş ya da kullanılmamış birincil kanıtlara dayanarak yeni katkılar yapmayı uman uzmanlar için bir felaket olabilir. Fakat karşılaştırmalı sosyologlar için bu, ideal bir durumdur. Kaçınılmaz bir biçimde, ayrıntılarına girilmeden kavranan karşılaştırmalı tarihsel tasarılar kanıtlarını neredeyse tamamen “ikincil kaynaklar”dan çıkarırlar; bu ikincil kaynaklar, konuya ilişkin tarihsel ya da kültürel alan uzmanları tarafından, kitap ya da dergi makalesi formunda şimdiye dek yayımlanmış araştırma monografileri ve sentezlerdir. Karşılaştırmalı tarihçilerin görevi –ve yapabilecekleri özgül bilimsel katkı– karşılaştırmalı çalışmada incelenen geniş zaman dilimlerinin ve çeşitli mekanların özgül görünümleri hakkında yeni veriler ortaya koymak değil, çeşitli tarihsel örnekler boyunca ortaya çıkan tüm nedensel düzenlilik savlarının önemini ve prima facie [ilk bakıştaki] geçerliliğini saptamaktır. Karşılaştırmacının, büyük oranda karşılaştırmalı çalışmaların üzerine kurulduğu zorunlu temeli oluşturan birincil araştırmaları yapmaya ne zamanı ne de uygun yeteneği vardır. Bunun yerine karşılaştırmacı, karşılaştırmalı çözümlemenin mantığına ve kuram düşüncelere göre önemli görülen konularla uğraşan uzmanların yayınlarını aramaya ve sistematik bir biçimde incelemeye yoğunlaşmalıdır. Eğer (sık sık olduğu gibi) belirli bir tarihsel dönem ya da olay hakkında uzmanlarca tartışılan noktalar karşılaştırmalı bakış açısından en fazla önem verilen noktalar değilse, o zaman karşılaştırmalı çözümlemeci uzmanların çalışmalarında sunulan kanıtları, onların esas tasarılarına biraz teğet geçerek uyarlamaktan kaçınmamalıdır. Ayrıca karşılaştırmacı, aynı konudaki bilgiyi bir örnekten diğerine araştırırken olabildiğince sistematik olmak zorundayken, ülkeden ülkeye giriştikleri araştırma ve polemiklerinde uzmanlar çeşitli konuları vurgulama eğilimindedir. Açıkçası, karşılaştırmacının çalışmaları ancak uzmanlarca geniş bir birincil yazının inşa edilmesinden sonra mümkün olabilir. Karşılaştırmacı, geliştirmeye giriştiği karşılaştırmalı, açıklayıcı savların dikte ettirdiği şekilde araştırılması gereken ilgili her konu hakkında az da olsa malzeme bulmayı ancak o zaman umabilir.

Bu kitabın kaynakçasının da gösterdiği gibi Fransa, Rusya ve Çin hakkındaki zengin yazını kapsamlı bir biçimde ele almayı başardım. Söz konusu her yazın büyük bir derinliğe ve genişliğe sahip olup her biri, ilk başta (en kolay okuyabildiğim iki dil olan) İngilizce ve Fransızca olarak basılmış (ya da bu dillere çevrilmiş) birçok makale ve kitabı kapsamaktadır. Bir tarihsel yazında ya da diğerinde belirli konulara olan ilginin azlığına verilebilecek bir iki istisna dışında, üstesinden gelmek zorunda kaldığım sorunlar, temel bilgilere ulaşma zorluğundan kaynaklanmıyordu. Karşımdaki asıl sorun, tutarlı bir karşılaştırmalı tarihsel sav geliştirmek için devasa bir tarihsel yazını araştırmak ve uzmanların katkılarını değerlendirmek ve kullanmaktı. Bu sorunların üstesinden ne ölçüde gelebildiğimi değerlendirmek (tarihçiler ve alan uzmanları da dâhil) okuyuculara kalmıştır. Bu kitap, hem bu devrimlerden biriyle ilgilenen insanlar arasında hem de genel olarak modern devrimleri (onların geçmişteki nedenlerini ve başarılarını, gelecekteki olasılıklarını) anlamakla ilgilenen insanlar arasında tartışmaları harekete geçirmede ve daha ileri araştırmalara ilham vermede küçük bir ölçüt olarak iş görürse memnun olacağım. Karşılaştırmalı tarih, kuram ile tarihin birbirini etkilemesinden doğar ve sırası geldiğinde her ikisinin de zenginleştirilmesine katkıda bulunmalıdır.

Son birkaç yılda bu kitabın savı üzerinde tekrar tekrar çalışmak, tek başına dev bir yapboz ile bitmek bilmeyen bir mücadele olarak göründü. Ne var ki pek çok kişi destekleyip belirli parçaların nereye uyup nereye uymadığını göstererek, genel tasarımı daha iyi görmem için bana yardımcı oldu.

En başta Barrington Moore Jr.’dan aldığım bilimsel desteğe borçluyum. Michigan Eyalet Üniversitesinde öğrenciyken, onun Diktatörlüğün ve Demokrasinin Toplumsal Kökenleri [Social Origins of Dictatorship and Democracy] adlı yapıtını okumam, bana karşılaştırmalı tarihin görkemli kapsamını tanıttı ve tarımsal yapıların ve çatışmaların modern siyasetin örüntüleri için önemli anahtarlar sunduğunu öğretti. Bunun yanı sıra, Harvard’da Moore’dan aldığım lisansüstü seminerleri (kendi yorumlarımı geliştirmeme bile izin veren) karşılaştırmalı çözümleme yapma yeteneğimin biçimlendiği potalar oldu. Moore özenli görevler verir ve eleştirilerini yaparak tepkisini gösterirdi. Ayrıca seminerlerdeki öğrenciler arası arkadaşlığı destekleyerek entelektüel ortamın canlılığını sağlardı. Gerçekten Moore’un seminerlerindeki öğrencilerden iki arkadaşım, Mounira Charrad ve John Mollenkopf, bana cesaret verip karşılaştırmalı devrimler üzerine bu tasarının her aşamasında tavsiyelerde bulundular.

Bir başka yaşamsal ve uzun süren etki de Ellen Kay Trimberger’den geldi. Onun, Japonya ve Türkiye’de “yukarıdan devrim” üzerine aynı türden çalışmasının 1970’te farkına vardım. O zamandan bu yana Fransa, Rusya ve Çin üzerine çözümlememi geliştirmede Kay’ın düşüncelerinin, yorumlarının ve dostluğunun olağanüstü katkıları oldu.

Birçok ilk kitapta olduğu gibi, bu da ilk başta doktora tezi olarak cisimleşti. Tasarının bu aşaması en acı vereniydi; çünkü çok kısa bir sürede yapılması gereken çok fazla iş üstlenmiştim. Yine de geçmişe baktığımda buna değdiğini görüyorum; çünkü mükemmel olmayan “büyük” birtez, iyi işlenmiş küçük çaplı bir teze göre, bir kitabın yayımlanabilir nihai gelişimi bakımından daha fazla potansiyel sunar. Neredeyse imkânsız görünen bir işi üstlenmekte beni cesaretlendiren, aynı zamanda tezin taslağı üzerine ayrıntılı ve kışkırtıcı yorumlar yapan Daniel Bell’e teşekkür borçluyum. Tez, dikkatli geri beslemeler sağlayan ve çabuk bitirmem için sürekli baskı uygulayan çabasıyla takdire değer George Caspar Homans tarafından jüriye resmi olarak önerildi. Tez jürimin diğer üyesi Seymour Martin Lipset, başından sonuna dek akıllıca tavsiyelerde bulundu ve tezin tamamlanması ilk tasarladığımdan daha uzun sürünce de bunu aleyhime kullanmayacak kadar anlayışlı davrandı. Doktoramın son yıllarındaki mali desteğini, burs sahiplerini araştırma konularını seçmede özgür bırakan Danforth Graduate Fellowship sağladı.

Tezi tamamladıktan sonra ise Charles Tilly bana büyük cesaret verdi ve yapmam gereken düzeltmeler için tavsiyelerde bulundu. Harvard’daki meslektaşlarım ve öğrenciler, kitabın ilerlemesini kolaylaştırmak ve beni teşvik etmek için çeşitli yollardan bana yardımcı oldular. Gözden geçirmelerimizin bitişine yakın, pek çok başka kişi çalışmamın sonuçlanmasını hızlandırdı. Cambridge University Press’ten Walter Lippincott, Jr., tezin elyazmasının erken bir tarihte gözden geçirilmesini sağladı; bunlar, sadece yayımlama sözleşmesiyle değil, John Dunn ve Eric Wolf’un giriş üzerine oldukça yararlı tavsiyeleriyle sonuçlandı. Ayrıca Peter Evans, Birinci Bölümün gözden geçirilmesine yardımcı olan tavsiyelerde bulundu. Mary Fulbrook Üçüncü Bölümün gözden geçirilmesi için araştırma asistanlığı sağladı ve çalışmasının karşılığı Harvard Graduate Society’nin küçük bir bursu ile ödendi. Bu arada Junior Faculty Research Sosyoloji Bölümü’nün fonundan da yararlandım.

Birçok arkadaş, tüm kitabın taslağı üzerinden yazılı yorumlar yapmak için özveriyle zaman ayırdı. Bu gönüllü yardımcılar: Susan Eckstein, Harriet Freidmann, Walter Goldfrank, Peter Gourevitch, Richard Kraus, Joel Migdal ve Jonathan Zeitlin’dir. Ayrıca Perry Anderson, Reinhard Bendix, Victoria Bonnell, Samuel Eisenstadt, Terence Hopkins, Lynn Hunt, Barrington Moore, Jr., Victor Nee, Magali Sarfatti-Larson, Ann Swidler ve Immanuel Wallerstein konuya ilişkin yayımlanmış makalelerimle ilgili yorumlar yaptılar; bu yorumlar kitap üzerindeki son çalışmamı önemli ölçüde etkilemiştir. Belirtmeye gerek yok; yukarıda değinilen insanlar bu çalışmada iyi olan birçok şeyden sorumludur, hiçbiri onun kusurlarından, dolaylı da olsa sorumlu tutulamaz.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) İnceleme-Araştırma Sosyoloji
  • Kitap AdıDevletler ve Toplumsal Devrimler - Fransa, Rusya ve Çin'in Karşılaştırmalı Analizi
  • Sayfa Sayısı560
  • YazarTheda Skocpol
  • ISBN9786258242997
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur