Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Ebeveynler Nasıl Eğitilir? Keşif Günlüğü
Ebeveynler Nasıl Eğitilir? Keşif Günlüğü

Ebeveynler Nasıl Eğitilir? Keşif Günlüğü

Jenny Smith

Ah, şu büyükler! Eve geç kaldığınız için annenizle aranız mı açıldı? Ödevinizi zamanında teslim etmediğiniz için babanız harçlığınızı mı kesti? Peki ya anne babanız…

Ah, şu büyükler!

Eve geç kaldığınız için annenizle aranız mı açıldı? Ödevinizi zamanında teslim etmediğiniz için babanız harçlığınızı mı kesti? Peki ya anne babanız evde yokken sizinle ilgilenmeye gelen büyüklerin yaptığı garip şakalara ne demeli? KISACASI: Tüm yetişkinlerin (sizinle) bir sorunu olduğunu mu düşünüyorsunuz? Sakin olun, çünkü tam size göre bir kitabımız var: Ebeveynler Nasıl Eğitilir? Keşif Günlüğü.

Evet, yanlış duymadınız. Artık ebeveynleri nasıl “kullanmanız” gerektiğine dair dâhiyane fikirlerle ve ipuçlarıyla dolu muhteşem bir yol göstericiniz var: Eğlenceli kişiliği ve parlak zekâsıyla usta bir ebeveyn eğitmeni (adayı) olan Katya’nın keşif günlüğü size profesyonel bir dünyanın kapılarını aralayacak. Derin bir nefes alın, konsantre olun ve stratejilere kulak verin.

Güç sizde, kontrolü ele alın!

“Ebeveynler Nasıl Eğitilir? Keşif Günlüğü”nü büyüklerin karmaşık dünyalarını bir parça da olsa anlayabilmeniz ve yönetebilmeniz için tasarlanmış bir proje gibi düşünebilirsiniz. Ya da bunları boş verip kendinizi bastırmakta zorlanacağınız kahkahalarınıza teslim edebilirsiniz. Unutmadan hatırlatalım; kitaptaki tüm bilgiler Katya tarafından test edilip onaylanmıştır. Yani, rahat olun… Ama yine de fazla abartmayın! Ne de olsa yetişkinler çok sayıda karmaşık kullanım modu ve işlev içerirler.

Bu eğlenceli ve komik günlükle birlikte deneyimli bir ebeveyn eğitmeni aday adayı olmanıza çok az kaldı. Yolun çok başında olduğunuzu düşünüp hemen pes etmeyin sakın, çünkü daha ilk sayfadan itibaren ipler elinizde olacak… mı acaba? Herkes yanılgıya düşer mi, bir dâhi bile?.. Eh, belki biraz. Ama Katya bu; onunla her türlü macera komik, eğlenceli ve bazen duygu yüklü, kısacası tanıklık etmeye değer. Ah… Hele bir Ben Clayden var ki… Kendisi adeta bir ilah; öylesine yetenekli, öylesine yakışıklı…

SONSÖZ: Kitap kardeşlerin kullanımına kesinlikle yasaktır!
Şişşt! Her şey aramızda…

TEBRİKLER!
En az bir büyüğünüz sizinle ilgileniyor olmalı. Muhtemelen bu
yetişkin uzunca bir süredir, hatta büyük olasılıkla doğduğunuzdan
beri sizinle birlikte. Sonunda bu koca koca yetişkinleri başarılı
bir şekilde “kullanabilmek”, onların hızına yetişebilmek ve onları
az da olsa anlayabilmek için bazı önemli detaylar keşfedeceksiniz.
Hazır mısınız?

Sırları bu basit keşif günlüğünde gizli:
* Başınızdaki büyüklerden (anne, baba, anneanne, babaanne…
hiç fark etmez) yüksek performans elde edecek,
* Basit bakım ve onarım işlemlerini kolayca halledecek,
* İşleyişin çoğu durumda sorunsuz bir şekilde devam
etmesini sağlayabileceksiniz. 

DİKKAT!
Yetişkinler çok sayıda karmaşık kullanım modu ve işlev içerir.Zorlu denemelere kalkışmadan önce bu özellikleri yadırgamamanız ÖNEMLİ. Bol bol alıştırma yapmalısınız. 

YETİŞKİNLERİ “KULLANMADAN” ÖNCE:
Bu kitap, büyüklerinizin kullanım ve bakımına dair detaylı bilgi içerir; ciddi ve özenli bir şekilde okuyun. Çekinmeden NOT ALABİLİRSİNİZ. Ha, bir de unutmadan; bu kitabı ihtiyaç durumunda kolayca erişebileceğiniz güvenli bir yerde muhafaza ediniz. 

28 Temmuz Salı, 16.23

Bu keşif günlüğünü hangi dâhinin yazdığını merak ediyorsanız size hemen kendimi tanıtayım! Adım, Katya. On üç yaşındayım ve yetişkin davranışları konusunda muhtemelen dünyanın önde gelen uzmanlarından biriyim. Uzun yıllardır, onların tuhaf kullanım koşulları ve işlevleri –hem vahşi ortamlarda hem de esaret altındayken– üzerine çalışmalar yürütüyorum. Kendimi az da olsa şu meşhur doğa tarihi uzmanları (örnek: David Attenborough) gibi görmekten hoşlanıyorum; aramızdaki fark, ben çalışmalarımı şempanze, sırtlan ve meyve yarasaları yerine annem, anneannem ve Julie teyzem üzerinde yürütüyorum. Onlar ve diğer yetişkinler üzerinde yürüttüğüm bu çalışmalar sırasında yaşadıklarım beni bu mükemmel günlüğü yazmaya itti. Ne de olsa bu işi birinin üstlenmesi gerekiyor… Peki, bunu benim gibi bir Yetişkin Davranışı Uzmanı’ndan daha iyi kim yapabilir? Hiç kimse. Evet arkadaşlar, dışarıda tam anlamıyla vahşi bir orman var. Ağzına kadar ebeveyn dolu bir orman… ve bildiğiniz gibi, orman kanununa göre ya avlanırsın ya da av olursun! Şimdi başlayalım…

u detaylı keşif günlüğünde, yıllar boyunca sürdürdüğüm kapsamlı çalışma ve deneyler sonucu yetişkinler üzerine elde ettiğim gizli bilgileri sizinle paylaşarak, onların tuhaflıklarına adapte olmanız için size yardımcı olacağım.

Aşağıdaki konularda kendinizi geliştirmeniz garanti
kapsamındadır:
1) Ebeveynlerin anlamsız davranışlarını anlamak,
2) Bir sonraki adımlarını tahmin etmek,
3) Adımları kendi avantajınıza kullanmak. 

Yardımlarım sayesinde daima anne ve babanızdan bir adım önde olarak, onların tüm utanç verici anlarını zararsız ziyansız atlatacaksınız. Ne kadar süper, değil mi? Muhtemelen, (henüz) keşfedilmemiş bir dâhi ve konusunda (yüksek olasıkla dünya çapında) bir uzman olan benim gibi birinin ilginç ve heyecan verici bir yerde yaşıyor olduğunu düşünüyorsunuzdur; devasa bir şehirde ya da civarında en azından bir adet alışveriş merkezi olacak kadar büyük bir kasabada… Hayır, ben bu kadar şanslı değilim. Yakın zamanda (benim tarafımdan) yapılan bir ankette “en sıkıcı kasaba” seçilen Zelanda’da yaşıyorum. Zelanda, isminden tahmin ettiğiniz gibi, sessiz sakin veya şirin bir kasaba değil. Küçük kulübeler, kırmızı tuğla kullanılarak yapılan gösterişli müstakil evler ve benim de içinde yaşadığım eski ve yeni belediye konutlarıyla dolu, giderek genişleyen garip bir yer daha çok.

Annem, on beş yaşındaki ablam Mandy ve sekiz yaşındaki erkek kardeşim Jack ile birlikte yaşıyorum. Babam artık buralarda değil. Ailemize son dakika katılan bir üyemiz daha var, onun adı ise Raskal. Kendileri on iki yaşında bir teriyer, yani insan yaşıyla tam tamına yetmiş beş yaşında! Ufak tefek, beyaz, tüy yumağı gibi bir köpek. Komik sivri kulaklarına rağmen en büyük hobisiyse insanların yüzlerini yalamak. Annem, Mandy, Jack ve Raskal dışında sülalemin geri kalanı da bu kasabada yaşıyor. Her nedense kimse burayı terk etmiyor. Garip, ama gerçek. Bir yandan araştırma yapmak için harika bir ortam yaratsa da en az bir akrabamla karşılaşmadan yolda yürümem imkânsız. Gen havuzumdan birine rastlamadan bahçeye, parka, civar dükkânlara… ya da herhangi bir yere gidemiyorum.

Ninem (annemin annesi) bir mini markette çalışıyor. Mesela o… o kadar meraklıdır ki, burnunu işime sokmadan markete bile gidemem. Örneğin bu sabahı ele alalım. Markete dondurma almaya gitmiştim. Ninem o sırada -asık suratıyla- tuvalet kâğıtlarından koca bir piramit yapıyordu. Fark ettirmeden yanından geçmeye çalıştım, ama nafile. Bir anda, “Duyduğuma göre kardeşinin BAĞIRSAKLARI BOZULMUŞ!” diye avazı çıktığı kadar bağırdı. Öyle ki, bulunduğunuz beş kilometre içindeki herkes bu muhteşem bilgiyi öğrenmiş oldu. “Susan teyzen söyledi. Şimdi nasıl, iyileşiyor mu?” “Evet,” diye fısıldadım, kıpkırmızı suratımla. “Pis iş! Peki ya sen, SEN DE ishal oldun mu?” Kısacası, Zelanda’da yaşıyorsanız özel hayat diye bir kavramdan bahsedemezsiniz.

Yine de ninemin her zaman söylediği gibi, her işte bir hayır vardır, diyerek bu tatsız anıları geri plana atmalıyım. Hayatıma dair en trajik detayları bile afişe edip yaptığım her şey hakkında yorumda bulunmaya hakları olduğunu düşünen bunca yetişkinle çevrelenmek zor. Ancak bu sayede, çok kritik beceriler ve teknikler geliştirebildim; hepsini bu son derece faydalı keşif günlüğümde paylaşacağım.

FAYDALl İPUCU:
Büyüklerin “Yetişkinlere Hükmetme” planlarınızı ortaya çıkarmalarına engel olmak için bu kitabı kahverengi bir defter kabıyla
kaplayıp üzerine siyah, kalıcı mürekkeple ZORLU MATEMATİK DENKLEMLERİ yazabilirsiniz. Böylece anne babanız sizi her bu kitapla gördüğünde, keyiflenip göğsünü kabarta kabarta sizinle gururlanır. 

Bu, yetişkinler söz konusu olduğunda size avantaj sağlayacak harika numaralardan biridir. İçinizden, anlattıklarına neden inanayım ki, diye geçiriyor olabilirsiniz, o yüzden kendimden biraz daha bahsetmem gerek sanırım. Boyum 1.50, gözlerim yeşil, omuzlarıma kadar inen siyah saçlarım ise ne yazık ki pek ilgi çekici değil. Çenemin fazla sivri olduğunu düşünüyorum –ki bu da pek sevgili ailemden gelen bir özellik. Yaşadığımız yer sivri çeneli insanlarla dolu. Korkutucu derecede cılız olan bacaklarım ve titrek dizlerim çoğu zaman çubuk krakerlere benzetilir.

Annem benim “çarpıcı” bir görünüme sahip olduğumu söyler, bu da aslında kuzenim Hannah –uzun sarı saçları ve harika bir burnu vardır– kadar güzel olmadığımı söylemenin Arapçası. Neyse ki Hannah benim en yakın arkadaşım; o yüzden bunu fazla dert etmiyorum. Dünyadaki ikinci en iyi arkadaşımsa Louise; kıvırcık kırmızı saçlarıyla pek şekerdir ve takma adı Loops’tur. Hannah ve Loops her açıdan müthiştir. Beni öyle çok güldürüyorlar ki, bazen neredeyse çatlayacak gibi oluyorum. Ama artık itiraf vakti. Her ne kadar ebeveynleri eğitme ve onları kullanma konusunda kendimi dünya çapında bir uzman olarak görsem de (bunun fazla iddialı bir söylem olduğunu kabul ediyorum), söz konusu ben olduğumda, her zaman o kadar da süper sayılmam. Koordinasyonum biraz zayıftır.

Ya da Hannah’nın deyişiyle fazla sakarım! Okul servisinde mutlaka bir şeylere takılırım ya da bir sonraki derse yetişmek için koştururken insanlara çarpıp elimdeki kitap ve defterleri yerlere saçarım. Artık bir ergen olduğum için düzenli olarak “dev sivilcenin laneti” başlıklı bir kısa film çekmem gerekiyor. Çoğunlukla sivri çenemi ya da sivilcenin yüzümde çıktığı herhangi bir yeri, ev ödevi dosyamın arkasına saklama üzerine türlü stratejiler geliştirdim. Üstelik kendimi utanç verici durumlara sokmakta üstüme yok. Örneğin ilkokul son sınıftayken, okula, hayır kurumlarından biri için kostüm giyip gittim… ama gösteri gününden bir hafta önce! Kendimi o palyaço kostümünde (iğrenç bir papyon ve devasa ayakkabılarla birlikte) düşündükçe hâlâ dehşete kapılıyorum. Fakat bu durum bile “özel” bir insanın yanındayken kendimi utandırmaktan usanmayışımın yanında hiç kalır. “O” etrafımdayken tamamen devre dışıyım. Çünkü… ben ona resmen aşığım! Şanslı insan, ha-ha! Kendileri Hannah ile birlikte hem kasabada hem de okulda peşinde dolaşıp durmamıza rağmen varlığımdan haberi bile olmayan, dayanılmaz ve inanılmaz derecede etkileyici Ben Clayden… Hannah da ona resmen aşık. Ama her ne kadar mümkün görünmese de, eğer ikimizden biri onu elde etmeyi başarırsa diğeri vazgeçip Himalayalarda yaşayan kel, dişsiz bir rahibe olacak. Bunun üzerine resmi bir anlaşma yaptık.

BEN CLAYDEN: BİLGİ DOSYASI
• Bizden üç yaş büyük.
• On altı yaşında ve taş gibi (yani FAZLA yakışıklı!).
• Anne babası doktor olduğundan kasabanın lüks
kesiminde oturuyor.
• Zelanda’daki ve muhtemelen dünyadaki en
muhteşem çocuk.
• Sanat konusunda çok yetenekli. Leonardo da Vinci
ya da Picasso’dan bile daha iyi olabilir, ama en
önemlisi…
• AKRABAMIZ DEĞİL!

İnanın bana şu son madde büyük bir avantaj. Özellikle ailecek buralı olduğumuz göz önünde bulundurulacak olursa belki de bir mucize. Ben Clayden’ın korkunç bir bedensel özrü olsa bile, sırf akrabamız olmadığından, üremek için onu da hesaba katmak zorunda kalabilirdik. Ama kesinlikle bir özrü yok, hatta özürle ilgisi bile yok. Uzun boylu, sportif, koyu altın sarısı saçları ve harika gözleri var; hani şu bakıp bakıp kendinizi kaybedeceğiniz masmavi gözlerden…

Üstelik çenesi de sivri falan değil! Survivor yarışmasına katılıp da boğazlanan bir kedi gibi ciyaklasa bile yarışmayı kazanırdı çünkü ülkedeki tüm kızlar, anneler ve nineler, kısacası tüm kadınlar ona oy verirdi. O kadar yakışıklı! Onu görünce hızlı ve derin derin soluk alıp vermeye başlıyorum. Ya da yanından geçerken bazen Hannah’nın bana nefes almamı hatırlatması gerekiyor. Ben Clayden’a aşık olmak hayatlarımızı mahvetti. Kimse onun kadar mükemmel olamaz. Mesela bir ara Thomas Finch’den hoşlanıyordum. Arkadaşı Neil Parkhouse, Hannah’ya benim Thomas’ın kız arkadaşı olmayı isteyip istemeyeceğimi sormuş; ben de “olur,” diye cevap gönderdim ama sonra bir daha konuşmadık. Tuhaf, öyle değil mi? Benden hoşlandığını biliyordum. Bir keresinde matematik dersindeyken adımı tükenmez kalemle koluna yazmıştı.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Beriahome Harf Kupa

Aynı Kategoriden

  1. Büyücü ve Diğer Gotik Öyküler ~ Kyoka İzumiBüyücü ve Diğer Gotik Öyküler

    Büyücü ve Diğer Gotik Öyküler

    Kyoka İzumi

    “Ay ışığında, onların evin önünde zıplayan ve dans eden korkunç siluetlerini görebiliyordum. Bunlar dağların ve nehirlerin kötü ruhları mıydı?”  Fantazi ve gizem öyküleri kaleme...

  2. Çöl ~ Catherine FisherÇöl

    Çöl

    Catherine Fisher

    Kuraklığın pençesindeki bir uygarlığın ve onu kurtarmak için bir araya gelen cesur insanların öyküsü “Şarkı Kuyusu’na gideceğim. Oradaki suyu içecek ve onu ölüm ile...

  3. Baba ~ Mario PuzoBaba

    Baba

    Mario Puzo

    Şiddet dolu, katı, kırılan ama bükülmeyen bir gelenek. Gerekirse kanla korunan alternatif bir ahlak. Bir jest olarak ölünen ve öldürülen, stilize bir savaş… Hatırlanacak...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur