Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Başkası ve Şiddet
Başkası ve Şiddet

Başkası ve Şiddet

Hamdi Bravo, Işıl Bayar Bravo

Devletin kuruluşu bireyler için düzen ve güvenliği olanaklı kılsa da şiddetin tamamıyla ortadan kalkmasını sağlamamıştır. Bugün uygar dünyayı tanımlarken siyasal referansımız genelde liberal ve…

Devletin kuruluşu bireyler için düzen ve güvenliği olanaklı kılsa da şiddetin tamamıyla ortadan kalkmasını sağlamamıştır. Bugün uygar dünyayı tanımlarken siyasal referansımız genelde liberal ve parlamenter demokrasilerdir; siyasal olanın özünü ise ‘özgürlük’ ve ‘müzakere’ kavramları belirler. Ancak demokrasiler de dâhil bütün rejimlerin siyasal alanını oluşturan ögeler içerisinde güç karşılaşmalarına ve çatışmalara tanık oluruz.

Hannah Arendt, 20. yüzyılın savaş ve devrimlerin, dolayısıyla şiddetin yüzyılı olduğunu ifade eder. Felsefesinde özellikle şiddetin ve kötülüğün sıradanlaştırılmasına, günlük yaşamın olağan bir parçası olarak görülmesine itiraz eder. Schmitt, siyasal olanın merkezine ‘gücü’ yerleştirir. Ona göre bir halk kendini düşman olarak tanımlanan üzerinden tanımlar. Walter Benjamin, hukuk ve adalet arasında kurduğu ilişki ile şiddeti mitik, ilahi ve mesiyanik tavır üzerinden okur. Nazi kamplarında tutsak olmuş bir Yahudi olan Levinas, İkinci Dünya Savaşı sırasında yaratılan şiddet ve yaşatılan trajedinin temelinin ‘akıl’ ve ‘Ben’ merkezli Batı felsefe geleneğinde olduğunu öne sürer. Ricouer’ün felsefesinde şiddet “Ahlaksal sorumluluğu taşıyan kimdir?” sorusu üzerinden ele alınır. Derrida, yasanın gücü ile şiddet arasındaki ilişkiye odaklanır.

Bu kitap, Schmitt’ten Derrida’ya başkası ve şiddet kavramlarının felsefi serüvenini ele almaktadır. “Filozofların Gözünden” serisi tüm okurlar için kılavuz niteliğindedir.

İçindekiler
Giriş
Işıl Bayar Bravo – Hamdi Bravo 11
1
Carl Schmıtt:
Ontolojik Düşman ve Devletin Şiddet Tekeli 23
m. cafer şakar
2
Walter Benjamın:
Yasa Şiddetinden Mesiyanik Şiddete; Başkalık ve
Barbarlık
55
özlem derin
3
Hannah Arendt:
Şiddet ve İktidar İlişkisinin Yeniden Değerlendirilmesi 81
berrak coşkun
4
Emmanuel Levınas:
Başka(sı) Kavramında Şiddetin İmkânı Sorunu 106
nurhayat çalışkan akçetin
5
Paul Rıcoeur:
Başkası ve Yapabilirliğin İmhası Olarak Şiddet 137
sengün meltem acar keskin
6
Jacques Derrıda:
Şiddet, Köken, Öteki ve Yazı Üzerine 161
banu alan sümer – erdem baykal
Dizin 187

Giriş

Işıl Bayar Bravo – Hamdi Bravo

Felsefe tarihine bakıldığında ‘doğa’ ile ‘insan dünyası’ arasındaki temel bir ayrımla sık sık karşılaşılır. Günümüzde bu ayrımın sorunlu olduğuna, dahası doğayla kurduğumuz ilişkilerde ve insanı konumlayışımızda sorun da ürettiğine ilişkin yaygın bir kabul gelişiyor olsa da, pek çok dönem ve filozofta bu ikilikle örtük ya da açık şekilde karşılaşılır. Doğa saldırganlığın, vahşiliğin ve şiddetin hem yuvası hem de üreticisi olarak görülürken, aklın ve kuralların egemen olduğu insan dünyasında bu olgulara nadiren rastlandığına inanılır. Bu özellikler daha çok doğal yönlerini disipline edememiş, bu yanlarını aşamamış az sayıdaki canavarın insan dünyasına taşıdığı kusurlar olarak görülür.

Oysa olgular bu saptamaları doğrulamamaktadır. Doğa saf bir vahşet ve şiddet alanı olmadığı gibi, insan dünyasında bu özelliği taşıyan olgularla karşılaşma oranı da hayvan dünyasından az değildir. İnsan dünyasında bireysel ya da kitlesel şiddetin yaşanmadığı bırakın bir dönemi, bir an bile yok gibidir. Başkalarının fiziksel ya da manevi şiddetine maruz kalmamış herhangi bir insan yaşamış mıdır, bu bile sorgulamaya açıktır. Durum bu olduğu için neredeyse bütün insanlık tarihi, insanın insana yönelik şiddetini engellemek için var edilen kural ve kurumların tarihi olarak bile okunabilir. İnsanların birbirine zarar vermesini engellemek için farklı toplumlarda çeşit çeşit ahlaklar oluşturulmuştur. Koşullar gerektirdikçe aynı toplumlar çare olur umuduyla yeni ahlak kurallarını kabul etmekten geri durmamıştır. Ahlakların gücü tek başına yetmeyince, bunları kutsamak ve yüreklere nakşetmek için gücünü kutsallıktan alan çeşit çeşit dinler yeryüzünün değişik kısımlarına egemen olmuştur. Zamanla kutsallığın da yetmediği anlaşılınca, bütün toplumun iradesini ve gücünü arkasına alan, güvenlik güçleriyle, mahkemelerle, zindanlarla desteklenen hukuk dizgeleri devreye sokulmuştur. Bu da yeterli olmamış, bütün toplumu eğitmek üzere sınırsız sayıda ve seviye seviye okullar açılmıştır. Ne var ki geldiğimiz noktada tanık olduğumuz manzara bize, insan dünyasında şiddeti sonlandırmaya hiçbir şeyin yetmediğini göstermektedir. İşin kötüsü, şiddeti durdurmak amacıyla oluşturulan ne varsa bizzat kendisi şiddetin üreticisi hâline gelmektedir. Bunun sebebinin ne olduğu, şiddet üzerine düşünen herkesin temel araştırma konusudur. Bunu dışsal unsurlara bağlamak elbette bir açıklama yoludur. Ancak açıktır ki bu, insanın dünyayı kavrayışıyla yakından ilgilidir. Bu kavrayışı kimi filozoflar gibi felsefeye, metafiziğin geleneksel düşünme tarzına bağlamak mümkündür. Bu haklı bir zemine dayanan bir iddiadır da. Böyle düşünen Levinas ya da Derrida gibi filozofların düşünceleri gerçekten ilgiye değerdir. Ancak insanda onu böyle davranmaya iten doğal kavrayış eğilimleri olması ihtimalini de dışlamamak gerekir. Hobbes, Schopenhauer ve kitabımızda yer alan Schmitt gibi düşünürler de bu noktaya dikkati çeker. Bütün canlılar gibi varlığını sürdürme kaygısı taşıyan insan dünyayı, çevresini, nesneleri ve diğer insanları ayrıştırarak kavrar. Bilinci aracılığıyla önce kendisi ile kendisi-olmayanı ayrıştırır, sonra da yine aynı yolla kendisi için yarar ve zararlarına göre dışsal varlıkları ayrıştırır. Başka şeyler hem kendinin farkına varmasını sağlar hem de nasıl eylemesi gerektiğinin işaretleri olarak iş görür. Kendisine yarayanları korumaya ve kendine yakın tutmaya çalışırken, varlığına zarar verenleri değiştirmeye ya da uzaklaştırmaya çalışır. Şiddet olgusu da bu bağlamda ortaya çıkar.

İnsan dünyasını uzun süre gözlemiş ve tecrübe etmiş kimseler, insanın kendine yararlı olanı da değiştirmeye ya da uzaklaştırmaya çalışmaktan geri durmayacağını bilir. Ne var…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Felsefe
  • Kitap AdıBaşkası ve Şiddet
  • Sayfa Sayısı192
  • YazarIşıl Bayar Bravo, Hamdi Bravo
  • ISBN9786258411942
  • Boyutlar, Kapak13.5 x 21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviFol Kitap / 2022

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Emek ve Mülkiyet ~ Işıl Bayar Bravo, Hamdi BravoEmek ve Mülkiyet

    Emek ve Mülkiyet

    Işıl Bayar Bravo, Hamdi Bravo

    Aristoteles’e göre kendi yaşamlarına hizmet eden her araç insanlar tarafından mülk edinilebilir; hatta köleleştirilmiş diğer insanlar da buna dâhildir. Locke’a gelindiğinde mülkiyet hâlâ özgürlükle...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur