Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Beyaz Şaman
Beyaz Şaman

Beyaz Şaman

Noah Gordon

Kızılderili Soykırımının, Köleliğe Karşı Direnen Bir Ailenin Beyaz Şaman’ın Romanı Kızılderili ölü gibi uzanmış, iş bitene kadar hiç inlememişti. Bu sırada kadın bir su…

Kızılderili Soykırımının, Köleliğe Karşı Direnen Bir Ailenin Beyaz Şaman’ın Romanı
Kızılderili ölü gibi uzanmış, iş bitene kadar hiç inlememişti. Bu sırada kadın bir su kabağına su doldurmuş; geyik derisinden yapılmış küçük bir torbadan aldığı beyaz bir tozu suyun içersine atarak karıştırmıştı. Hazırlanan ilaç yaralıya verildiğinde, adam bunu büyük bir istekle içti. Kadın, yaralının kalçasının her iki yanına ellerini yerleştirdi, gözlerine bakarak kendi dillerinde şarkı söyler gibi bir şeyler mırıldandı. Kadını seyreden Rob J., tüylerinin diken diken olduğunu hissediyordu

Yuvaya Dönüş

Des Monte’nin Ruhu sabah serinliğinde Cineinnati tren İstasyonuna yaklaşırken, gelişini la

uzaklardan belli ediyordu. Şaman trenin gelmekte olduğunu önce ahşap platformun hafifçe titremesinden, sonra sallanmasından, daha sonra da şiddetle sarsılmasından anladı. Canavar birden

bire [gıgın yağlı metal ve buhar kokusuyla kasvetli alaca karanlığın içinden çıkıverdi. Siyah bir ejderhayı andıran vücudunda pirinç parçalan parlıyor, görkemli kollan hızla hareket ediyor, soluk bir duman bulutunu balinaların su püskürtüşü gibi gökyüzüne doğru fışkırtıyordu. Sonunda lokomotif yavaşlayıp durunca, dumanı gitgide dağılarak geride hafif bir iz bıraktı.

Üçüncü kompartımanın sert tahta sıralarından sadece birkaçı boştu. Tren sarsılarak hareket ederken Saman boş sıralardan birine yerleşti. Çok yeni ve alışılmadık bir ulaşım aracı olmasına rağmen, trenler yine de oldukça rağbet görüyorlardı. Şaman ise tren yolculuğu yerine, düşüncelere dalarak at üstünde yalnız seyahat etmeyi seviyordu. Uzun kompartımanın içi askerler, davulcular, çiftçiler, çocuklu çocuksuz kadınlarla doluydu. Çocukların ağlayıştan onu rahatsız etmiyordu elbette; ancak İçerideki koku için aynı şeyi söyleyemezdi: Kirli çoraplar, pis çamaşırlar, guruldayan bağırsakların gazları, terli ve yıkanmamış vücutlar, puroların ve pipoların dumanlan… Pencere zor ağlacak şekilde yapılmıştı ama Şaman iri yan ve kuvvetli olduğundan camı kaldırmayı başardı. Fakat bu yaptığının bir hata olduğunu anlamakta gecikmedi. Üç kompartıman ilerideki lokomotifin uzun bacalarından püsküren dumanla karışık kor ve kül karışımı, esen rüzgarla birlikte arkaya doğru savrularak açık pencereye ulaşıyordu. Şaman’ın yeni paltosu bir anda kızgın küllerle kaptandı, öksürerek ve öfkeyle söylenerek pencereyi hızla kapattı, kıvılcımlar sönene kadar paltosunu silkeledi.

O esnada koridorun karşı tarafında bir kadının kendisine bakıp gülümsediğini fark etti. Kadın kendisinden on yaş kadar büyüktü. İyi giyimliydi. Üzerinde seyahat İçin uygun, yün kumaştan yapılmış gri bir elbise vardı. Eteğinin çevresinde, san saçının rengine uygun, mavi ketenden bir süs göle çarpıyordu. Bir an için göz göze geldiklerinde, kadın bakışlarım kaçırarak kucağındaki yün eğirdiği iğe baktı. Şaman kadının bakışlarından kurtulduğuna sevinmişti. Bu yas dönemi, kadın İle erkek arasındaki oyunlardan zevk almaya uygun değildi.

Okumak İçin yanına önemli bir kitap almıştı, ancak karasını ne zaman okuduklarına vermeye çalışsa, aklına hemen babası geliyordu.

Kondüktör koridor boyunca yürüyüp yanına kadar gelmişti, fakat adam eliyle omzuna dokununcaya kadar Şaman onu fark etmemişti. İrkilerek başını kaldırdığında karşısında İlginç bir yüz gördü. Kondüktörün bıyığının uçları sivriydi, kızılımsı san sakalı kırlaşmaya başlamıştı. Adamın sakalı Şaman’ın hoşuna gitmişti, çünkü ağzını tamamen kapatmıyordu. “Sağırsınız herhalde!” dedi kondüktör neşeyle. ‘Beyefendi, tam üç defa biletinizi sordum.”

Şaman hiç gocunmadan gülümsedi. Bu durumla hayatında birçok kez karşılaşmıştı. “Doğru, ben sağırım” dedi ve biletini uzattı.

Pencereden bir süre kırları seyretti, fakat kısa süre soma dikkati dağıldı. Manzara çok monotondu; ayrıca tren öyle hızlı gidiyordu W gördüğü şeylerin ne olduğunu anlayabilmesine fırsat bile kalmıyordu. En iyi seyahat yürüyerek ya da at üstünde yapılarıydı: insan bir yere geldiğinde acıkmışsa ya da tuvalete gitmesi gerekiyorsa, ihtiyacını hemen oracıkta giderebilirdi. Oysa tren öyle her yerde durmuyor, homurdanarak yoluna devam ediyordu.

Yanında getirdiği kitap, Hastane Hikâyeleri adını taşıyordu. Alcott adında Massachusettli bit kadın tarafından yazılmıştı. Alcott. savaşın başlangıcından beri hemşirelik yapıyordu, askeri hastanelerdeki acılan ve kötü şartları ortaya koyarak tıp çevrelerinde yankı yaratmıştı. Kitabı okuyunca Şaman kendisini daha da kötü hissetti, çünkü ağabeyi Bigger’ın yaşadığı acılan tahmin edebiliyordu. Bigger’ın, Konfederasyon askerlerinin kayıpları arasında olduğu varsayılıyordu. Kimliği tespit edilemeyen ölüler arasında değilse tabii. Şaman bunları düşünürken aklına yine babası geldi ve düşüncelerini dağıtacak başka bir şey bulmak için telaşla çevresine bakındı.

Kompartımanın Ön taraflarında küçük, sıska bir çocuğun aniden kusmaya başladığını gördü. Bir yığın denk ve üç küçük çocuğun arasında oturan soluk benizli annesi, ansızın yerinden fırladı ve eşyalarını kirletmesin diye çocuğu alnından kavradı. Şaman yanlarına gittiğinde, kadın o tatsız temizliğe başlamıştı bile.

“Yardıma olabilir miyim? Ben doktorum.” “Size verecek paramız yok.”

Şaman kadına aldırış etmedi. Çocuğa bulantının ardından ter basmıştı; fakat alnına dokununca onun üşüdüğünü anladı. Bademcikleri şiş değildi, gözleri parlak sayılırdı. Şamanın sorusu üzerine kadın İsminin Bayan Jonathan Sperber olduğunu söyledi. Lima, Ohlo’luydu. Kocası diğer Quaker’la birlikte Davenport’un elli kilometre batısındaki Springdale’de kalıyordu: kendileri de oraya gitmekteydiler. Hasta çocuğun adı Leşler’di, sekiz yaşındaydı. Çocuğun solgun rengi yavaş yavaş yerine geliyor, öyle hastaymış gibi de görünmüyordu. “Ne yemişti?” Kadın yağlı bir un torbasından ev yapımı bir sucuk çıkardı…

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Tarihi Roman
  • Kitap AdıBeyaz Şaman
  • Sayfa Sayısı695
  • YazarNoah Gordon
  • ISBN9789759025038
  • Boyutlar, Kapak13,5x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviYurt Kitap Yayın / 2005

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Son Yahudi – İspanya’da Ateş ve Kan ~ Noah GordonSon Yahudi – İspanya’da Ateş ve Kan

    Son Yahudi – İspanya’da Ateş ve Kan

    Noah Gordon

    Baskının, Soykırımın, İnancın İspanyol Engizisyonu’nun Kurbanı Yahudilerin Romanı “Oğlum, evden çıkmalısın hemen! Arkadaki pencereyi kullan’ Acele et!” Yonah gürültüyü duyuyordu. Kalabalık bır grup eve...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Aşkta İntikam Olmaz (İskoç Şövalyeleri) ~ Amanda ScottAşkta İntikam Olmaz (İskoç Şövalyeleri)

    Aşkta İntikam Olmaz (İskoç Şövalyeleri)

    Amanda Scott

    İskoç Tutkusu Mackintosh “Vahşi Kedisi” diye anılan Leydi Catriona, klanını savunmak için her şeyi yapacak bir kızdır. Ancak ailesinin arazisinde yaralı bir savaşçı bulduğunda,...

  2. Cehennem ~ Dan BrownCehennem

    Cehennem

    Dan Brown

    Gizli geçitler, karanlık dehlizler ve soluk soluğa bir serüven! “Cehennem”de karşısına çıkan gizemi çözebilmesi için Profesör Langdon’ın eski cebir derslerini yeniden hatırlaması gerek. Okurların...

  3. Esir Kalpler ~ Nahit GürEsir Kalpler

    Esir Kalpler

    Nahit Gür

    Yıkılan bir imparatorluk, Can çekişen bir konak, Yasak bir aşk… Onlarınki Osmanlı’nın en yasak aşkıydı! “Sevmek acı bir arzudur bazen. Seversin ama karşındaki seni...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur