Fernando Pessoa değişik türlerde yazdığı metinlerle perdelere bölünmüş bir oyun ya da oyunlar değil, çok sayıda oyun kişisinin canlandırıldığı bir oyunlar toplamı yaratmıştır. Denebilir ki, birçok bakımdan yalnız bir insan olarak yaşamış olan bu ilginç yaratıcı, her biri özgün bir şair ya da yazar olarak yarattığı kişilerle bu yalnızlıktan bir ölçüde kurtulmayı başarmış, hatta onların birbirlerinin yapıtlarını değerlendirerek çok kişili bir dünya kurmalarını da sağlamıştır.
Bu kitapta onun kendi adı dışında Alberto Caeiro, Alvaro de Campos ve Ricardo Reis takma adlarıyla yazdığı şiirlerin ancak sınırlı bir bölümünü sunuyoruz. Pessoa’nın 1935’te öldüğünde geride bıraktığı 25 000’i bulan belge, bugün hâlâ tam olarak elden geçirilmiş ve yayımlanmış değil. Ne var ki, toplu yapıtlarının yayımlanmış olan bölümü bile onun çok önemli bir dünya şairi olduğunu kanıtlamaya yetiyor.
İçindekiler
Fernando Pessoa (Cevat Çapan)………………………………….. 13
ALBERTO CAEIRO
I. Hiç Koyun Gütmedim Ben…………………………………. 19
II. Günebakan Gibi Keskindir Bakışım …………………….. 22
IX. Ben Bir Koyun Çobanıyım ……………………………….. 23
XIII. Yavaş Yavaş, Çok Yavaş…………………………………… 24
XIV. Uyakların Hiçbir Anlamı Yoktur Benim İçin ……… 25
XV. Şu Aşağıdaki Dört Şarkı………………………………….. 26
XXXI. Bazen Çiçekler Gülümser Diyorsam …………….. 27
XXXV. O Yüksek Dalların Arkasındaki Ay Işığı ………… 28
XLVIII. Evimin En Yüksek Penceresinden………………… 29
XLIX. İçeri Girip Pencereleri Kapatıyorum ……………… 31
Eğer Ben Öldükten Sonra Yazmak İsterlerse
Yaşamöykümü …………………………………………………….. 32
Sessiz Bir Havlu Attı Kar Her Şeyin Üstüne……………… 33
ALVARO DE CAMPOS
Denize Övgü ………………………………………………………. 37
Tanımaya Başlıyorum Kendimi. Ben Yokum……………… 76
Topla Pılını Pırtını Bir Yere Gitmemek İçin………………. 77
Bilmiyorum Yıldızlar mı Hükmediyor Dünyaya………… 78
Gülünçtür Bütün Aşk Mektupları…………………………… 79
RICARDO REIS
Gülleri Yeğlerim Sevgilim ……………………………………… 83
Adonis’in Bahçelerindeki Gülleri Seviyorum Ben ……… 84
Güllerle Taçlandırın Beni ………………………………………. 85
Lidia, Bizim Güzümüz Geldiğinde …………………………. 86
Sanki Her Öpücük……………………………………………….. 87
Yazgı Korkutuyor Beni, Lidia. Hiçbir Şey Kesin Değil… 88
Tanrılardan Tek Dileğim ……………………………………….. 89
Hiç Kimse, Bu Uçsuz Bucaksız, El Değmemiş
Ormanında …………………………………………………………. 90
Lidia, Hiçbir Şey Bilmiyoruz Biz. Yabancıyız ……………. 91
Tek Dileğim Tanrılardan Beni Unutmaları………………… 92
Art Arda Kıyıya Çarpan Dalgalar……………………………. 93
Sayısız Varlıklar Yaşar İçimizde ………………………………. 94
FERNANDO PESSOA
O Geçerken………………………………………………………… 97
Suskun Havuzu Düşünüyorum………………………………. 98
Hayır, Hiçbir Şey Söyleme …………………………………….. 99
Özruhsalöykü ……………………………………………………. 100
Bulutlar Karanlık ……………………………………………….. 101
Uyuyorum. Düş Görürsem, Bilmiyorum
Uyandığımda …………………………………………………….. 102
Yola Çıkmak! Yitirmek Ülkeleri ……………………………. 103
Duyulan Gülümseyişi Yaprakların…………………………. 104
Gülümseyerek Yavaş Yavaş…………………………………… 105
Bir Pus Gibi İçimde ……………………………………………. 106
Sokakta Gülen Çocuk…………………………………………. 107
Bir Kaçağım Ben ………………………………………………… 108
Macellan …………………………………………………………… 109
Portekiz Denizi………………………………………………….. 110
Portekiz Kralı Don Sebastio …………………………………. 111
Kronoloji……………………………………………………………….. 113
Fernando Pessoa
Günümüzde Portekiz’in XX. yüzyıldaki en ünlü ve en önemli şairi sayılan Fernando Pessoa, gerçek değeri ve önemi kendi ülkesinde bile ancak ölümünden sonra anlaşılan ilginç bir insan. Onunla ilgili bir yazısında Octavio Paz, “Şairlerin yaşamöyküleri olmaz. Onların yaşamöyküleri yapıtlarıdır,” diyor. Kendi adının dışında Alberto Caeiro, Alvaro de Campos ve Ricardo Reis gibi üç değişik adla şiirler yazan, her biri için özel bir dünya ve biçem yaratan Fernando Pessoa’nın yaşamöyküsünü bu şairlerden hangisinin yapıtlarına bakarak çıkaracağız? İmgeleminin yarattığı birçok kimlikleri ve imzaları olan Pessoa, 1888’de Lizbon’da doğdu. Adalet Bakanlığı’nda çalışan ve zaman zaman dergilerde müzik eleştirileri yazan bir memur olan babasını 1893’te kaybetti. İki yıl sonra annesi Portekiz’in Durban Başkonsolosu Joao Miguel Rosa’yla evlenince Fernando da annesiyle birlikte Güney Afrika’ya gitti ve üniversite öncesi öğrenimini oradaki İngilizce eğitim yapan okullarda tamamladı. Daha lise yıllarındayken İngilizce şiirler yazan Pessoa, yükseköğrenim için 1905’te Lizbon’a döndü. Bir yıl aradan sonra girdiği Lizbon Üniversitesi’nde edebiyat okumaya başladıysa da, ertesi yıl çıkan öğrenci olayları yüzünden öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Daha sonraki yıllarda geçimini değişik şirketlerde İngilizce ve Fransızca iş mektupları yazarak sağladı. Bu arada, şiir ve yazılarını değişik imzalarla Portekiz’in öncü dergilerinde yayımlıyordu. Ancak, 1935’te sirozdan öldüğü zaman hemen hemen hiç tanınmayan ve pek az yapıtı yayımlanmış bir şairdi.
Ölümünden belli bir süre sonra yalnız kendi adıyla değil, Alberto Caeiro, Alvaro de Campos ve Ricardo Reis imzasıyla yazdığı şiirler ve Bernardo Soares imzasıyla yazdığı denemeler, hem Portekiz’de hem de birçok yabancı dile çevrilerek başka ülkelerde de öneminin anlaşılmasını sağladı. İlk şiirlerini, Güney Afrika’da İngilizce yazan Pessoa, Lizbon’a döndükten sonra da bu dilde yazmayı sürdürdü. O yıllarda Milton, Shelley, Keats ve Poe gibi şairleri okuyordu. Daha sonra Baudelaire’i keşfetti ve bir süre de adı sanı pek bilinmeyen birtakım Portekizli şairlerle ilgilendi ve Portekizce yazmaya başladı. Portekiz Rönesansı’nın sözcüsü sayılan A Aguia adlı dergide 1912’de çıkan ilk yazıları, Portekiz şiiriyle ilgili eleştirel denemelerdi. Bu yazılardan biri, “Yabancılaşmanın Ormanında” başlığını taşıyordu. Pessoa böylece yabancılaşma ve kimlik arayışı serüvenini açıklamış oluyordu. Nitekim Presença dergisinin genç şairlerinden arkadaşı Adolfo Casais Monteiro’ya yazdığı bir mektupta, değişik adlarla yazdığı şiirlerin ve bu şiirlerin şairlerinin nasıl ortaya çıktıklarını şöyle açıklıyor:
1912 yılında birtakım pagan nitelikli şiirler yazmayı düşündüm. –Alvaro de Campos’un biçeminden değişik– Ölçüsüz uyaksız bir şeyler karaladım ve sonra bundan vazgeçtim. Gene de, o bulanık alacakaranlıkta bunları yazan birinin belli belirsiz bir görüntüsü ortaya çıktı (böylece ben farkına varmadan Ricardo Reis doğmuştu). Bir buçuk-iki yıl sonra, Sá-Carneiro’ya bir oyun oynamak geçti içimden. Kişiliği biraz karmaşık pastoral bir şair yaratmak ve onu, Sá-Carneiro’ya gerçekmiş gibi tanıtmak istedim. Birkaç gün bu işle uğraştımsa da, bir yere varamadım. Tam vazgeçmek üzereydim ki, bir gün –8 Mart 1914 günüydü bu– çekmeceleri olan yüksekçe bir dolabın önünde bir tomar kâğıt alıp (her fırsatta yaptığım gibi) ayakta yazmaya başladım. Nasıl olduğunu açıklayamayacağım bir coşkuyla art arda 30 kadar şiir yazdım. Hayatımın zafer günüydü bu; bir daha da böyle bir günüm olacağını sanmıyorum. Önce bir başlık koydum yazdıklarıma: “Sürülerin Çobanı”. Bunun ardından hemen Alberto Caeiro adını verdiğim biri belirdi içimde. Deyimin saçmalığını bağışla ama böylece içimdeki ustam ortaya çıkmış oldu. İlk duyduğum heyecan buydu. 30 şiiri tamamladıktan sonra da, başka bir kâğıda hiç ara vermeden Fernando Pessoa imzasıyla “Eğik Yağmur”u yazdım. Hemen o anda ve eksiksiz olarak.
Fernando Pessoa-Alberto Caeiro’nun Fernando Pessoa’nın kendisine dönmesiydi bu. Ya da daha doğrusu, Fernando Pessoa’nın Alberto Caeiro olarak var olmayışına bir tepkiydi… Alberto Caeiro ortaya çıkınca doğal ve içgüdüsel olarak ona birtakım tilmizler bulmaya çalıştım. Henüz tam olarak ortaya çıkmamış olan Ricardo Reis’i sahte paganizminden kurtarıp ona kendi adını ve kişiliğini kazandırdım; çünkü heyecanımın doruğuna ulaştığım o anda onu görebiliyordum. Ve birden Reis’e karşıt bir kaynaktan bir başka kişi korkusuzca belirdi. Bir darbede ve hiç ara vermeden Alvaro de Campos’un “Zafer Şarkısı” önümdeydi. O adlı şiir ve o adı taşıyan şair.
Pessoa sözcüğünün Portekizce “kimse” anlamına gelmesi, aynı zamanda Latincedeki persona, yani “maske” ya da “oyun kişisi” ile eşanlamlı olması, Pessoa’nın şiirine tutarlı ve ilginç bir içerik kazandırıyor. Denilebilir ki, Pessoa’nın insan kimliğiyle ilgili saplantısı, belki de bu değişik kimlikteki şairleri yaratmasındaki başlıca etkendi. Bu şairlerin her biri, sanki Pessoa’ nın yazdığı ve oynatmaktan hoşlandığı bir oyunun kişileriydi. Pessoa bu oyun kişilerinin her biri için de birer yaşamöyküsü tasarlamıştı. Alberto Caeiro, 1889’da Lizbon’da doğmuş ama ömür boyu köyde yaşamış; 1915’te ölmüştü. Ne bir mesleği ne de eğitimi vardı. Doktor olan Ricardo Reis, 1887’de Oporto’da doğmuş, bir Cizvit okuluna gitmiş, Latince öğrenmiş, tıp öğreniminden sonra, 1919’da kralcı olduğu için Portekiz’den ayrılarak Brezilya’ya yerleşmişti. Alvaro de Campos ise 15 Ekim 1890’da Tavira’da doğmuş, ortaöğreniminden sonra Glasgow’a giderek makine ve gemi mühendisliği okumuştu. Tatillerden yararlanarak Uzakdoğu’da ve Avrupa’da yolculuklara çıkmış olan Campos, Lizbon’da oturmaktaydı. Pessoa’nın pastoral bir şair dediği Caeiro, görünüşte modern şehir hayatının karmaşıklığına karşı doğanın yalınlığını savunan geleneksel görüşleri dile getiren biriydi. Panteist tutumuyla Tanrı’nın niteliklerini ağaçlarda, çiçeklerde, dağlarda, güneşte ve ay ışığında gören Caeiro, kavramsal düşünce karşısındaki kuşkuculuğu yüzünden şiirlerinde somut olgulara daha çok yer veriyordu. Şiirlerini, Caeiro gibi ölçüsüz ve uyaksız koşuk tekniğiyle yazan Alvaro de Campos ise Walt Whitman’ ın ve Marinetti’nin fütürist görüşlerinin etkisi altında şaşırtıcı bir dinamizmin örneklerini veriyordu. Ünlü “Denize Övgü” şiirinde bir yandan makinelerin düzenli işleyişiyle çağdaş uygarlığın akılcılığını, bir yandan da bilinmeyen ülkelere yaptığı yolculuklar ile gene çağdaş insanın bilinçaltı özlemlerinin karmaşıklığını dile getiriyordu. Pessoa, gene düşsel bir oyun kişisi olarak yarattığı Ricardo Reis’in kardeşi Frederico Reis’in ağzından onun şiirinin temelindeki felsefenin hüzünlü Epikürcülük olduğunu söylüyordu. Ölçülü fakat uyaksız şiirlerinde Ricardo Reis’in, paganizmi bir ahlak öğretisi olarak benimsediği ve bu konuda ustası Caeiro’ya, Pessoa’nın kendisinden daha yakın olduğu söylenebilir. Pessoa kuşkucu zekâsını, kişisel poetikasını özetleyen aşağıdaki şiirde olduğu gibi, hemen hemen kendi imzasıyla yazdığı bütün şiirlerinde gösterir.
Özruhsalöykü
Numaracı biridir şair.
Öyle ustaca numara yapar ki,
Gerçekten acı çekerken bile
Rol yapıyormuş gibi görünür.
Ve yazdıklarını okuyanların
İyice hissettikleri,
Onun çifte acısı değil,
Sahte acılarıdır kendilerinin.
Böylece döner durur raylarda
Eğlendirmek için aklımızı
Kalp adını verdiğimiz
O küçük oyuncak tren.
(1931)
Pessoa’nın “Mensagem” (Mesaj) ve “Cancioneiro” gibi lirik ve dramatik şiirleri, karşımıza, yarattığı öbür üç düşsel şairden anlaşılması daha güç bir şair çıkarır. Büyük şairlerin şiirlerinin gerçekten anlaşılmaları için gerekli olan duygu özdeşliği ya da ruh kardeşliği elbette Pessoa’nın şiirleri için de gereklidir.
CEVAT ÇAPAN
ALBERTO CAEIRO
Sürülerin Çobanı’ndan
I. HIÇ KOYUN GÜTMEDIM BEN
Hiç koyun gütmedim ben,
ama onlara göz kulak olmuş gibiyim.
Ruhum bir çoban gibi,
Rüzgârı ve güneşi bilir,
Ve ele ele yürür Mevsim’lerle
Onları izlemek ve dinlemek için.
İnsansız Doğa’nın olanca dinginliği
Benimle yan yana oturmaya gelir.
Ama hüzün içindeyimdir ben,
İmgelemimizdeki günbatımı gibi,
Hani karşı ovanın dibine bir serinlik iner de
Pencereden içeri giren bir kelebek gibi
Gecenin geldiğini hissedersin.
Ama huzur vericidir hüznüm,
Çünkü doğaldır, yerindedir,
Ruhun var olduğunu düşündüğünde,
Ellerin ne yaptığını düşünmeden
Çiçek toplaması gibi
Ruhun hissetmesi gereken bir duygudur bu.
Yolun dönemecinde
Çalan koyun çanları gibi
Mutludur düşüncelerim.
Yalnız ben üzgünümdür
onların mutluluğunu bildiğim için,
Çünkü, eğer ben bunu bilmeseydim,
Hem mutlu hem de üzgün olacaklarına,
Mutlu ve sevinçli olacaklardı.
Rüzgâr hızlanıp yağmurun şiddetleneceğini
…
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) Şiir
- Kitap AdıUzaklıklar, Eski Denizler
- Sayfa Sayısı120
- YazarFernando Pessoa
- ISBN9789750710926
- Boyutlar, Kapak 12,5x19,5 cm, Karton Kapak
- YayıneviCan Yayınları / 2019
Yazarın Diğer Kitapları
Aynı Kategoriden
- Babama ~ Ayşe Kulin
Babama
Ayşe Kulin
Tüm çocuklarına dünyanın Babalı çocuklar dilerim, Doyasıya yaşayabilsinler diye Çocukluklarını. Doyasıya efelensinler diye Komşu çocuklarına. Değil mi ki Benim babam senin baban döver Eve...
- Bilmezsiniz Aşk Nedir ~ Raymond Carver
Bilmezsiniz Aşk Nedir
Raymond Carver
1970’lerin ortalarında Amerika’da Will You Please Be Quiet, Please (Lütfen Susar mısınız. Lütfen) başlıklı öyküleriyle geniş bir okur kitlesine ulaşan Raymond Carver, daha sonraki...
- Şiirin Eşya Deposu – Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle ~ Hazırlayan: Murathan Mungan
Şiirin Eşya Deposu – Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle
Hazırlayan: Murathan Mungan
“Sayısız şiirde adları herhangi bir nedenle anılan sayısız eşya yer alır. Bunlar bazen şiirin temasını, öne çıkarılmak istenen anlamı vurgulamak amacıyla, bazen de yerine...