Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

60 Kadın 60 Öykü
60 Kadın 60 Öykü

60 Kadın 60 Öykü

Sedef Kabaş

” Türkiye’ de uygarlık ile ilkelliğin, çağdaşlık ile gericiliğin, kentlilik ile köylülüğün, en belirgin en acımasız alan kadın konusu.(…) Sedef Kabaş işte bu çelişkili…

” Türkiye’ de uygarlık ile ilkelliğin, çağdaşlık ile gericiliğin, kentlilik ile köylülüğün, en belirgin en acımasız alan kadın konusu.(…) Sedef Kabaş işte bu çelişkili ve çatışmalı alanda at oynatıyor…Başarıyla, her bir kadının ardındaki öykünün özgünlüğünü, öğreticiliğini, yaşam derslerini vurgulayarak.”
Emre Kongar

İçindekiler

Sedefleme
Türkiye’de Kadın Olmak
Ajda Pekkan.
Alev Ebüzziya
Anjelika Akbar.
Arzu Özbakış Kaprol
Arzuhan Doğan Yalçındağ   .
Ayşe Kulin .
Ayten Gökçer   .
Bahar Korçan
Betül Mardin.
Prof. Dr. Beyza Bilgin   .
Canan Ediboğlu
Ceyda Aydede
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı.,
Demet Akbağ.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan
Duygu Asena
Feyhan Kalpaklıoğlu
Güler Sabancı.,
Gülgûn Feyman.
Gülriz Sururi.
Günseli Kato.
Hülya Koçyiğit
Hümeyra
idil Biret
inci Aral.
Lale Aylaman.
Leyla Alaton  .
Leyla Umar
Mehpare Çelik
Meltem Kurtsan
Meral Gezgin Eriş.
Meral Okay
Meral Tamer .
Meriç Sumen.
Mine Kırıkkanat
Muazzez ilmiye Çığ  .
Müjde Ar  .
Nazan Ölçer
Prof. Dr. Necla Arat .
Nesteren Davutoğlu .
Neşe Erberk
Nurcan Akad
Nuriye Akman
Prof. Dr. Nükhet Güz
Oya Eczacıbaşı.
Perihan Mağden .
Piyale Madra
Sema Küçüksöz
Sertab Erener.
Sibel Aşna
Suna Kan.
Suzan Sabancı Dinçer
Şahika Tekand.
Tansu Çiller.
Türkan Saylan
Türkan Saray
Ümit Boyner
Yıldız Kenter
Zeynep Tanbay
Zuhal Olcay.

Sedefleme
ipek son derece ince, hafif, yumuşak, esnek, ışıltılı, değerli bir kumaştır ve görünümünün aksine şaşırtıcı ölçüde sağlam ve dayanıklıdır.
Çapı bir milimetrenin binde birinden daha küçük olan ipek iplik, aynı kalınlıktaki çelik telden beş kat daha sağlamdır. Çelikten daha sağlam olan ipek, pamuktan ise daha hafiftir. Dünyanın çevresi boyunca uzatılacak bir ipek ipliğin ağırlığının ise sadece 320 gram olduğu söylenir. Hem çok sağlam, hem çok hafif olan ipeğin bir başka çarpıcı özelliği ise çok esnek olmasıdır. Kendi uzunluğunun dört katı kadar esneyebilen ipek aynı kalınlıktaki kauçuktan yüzde otuz daha esnektir.
Çelikten daha sağlam, pamuktan daha hafif, kauçuktan daha esnek olan ipek âdeta mükemmel bir bileşimdir. Tıpkı kadınlar gibi…
Kadınlar da ince, hafif, yumuşak, esnek, ışıltılı ve değerlidir, Ve görünümlerinin aksine şaşırtıcı derecede sağlam ve dayanıklıdırlar.
İşte bu kitap, başarıyı ipekten dukuyan kadınların hikâyesini anlatıyor.
İş, siyaset, basın, televizyon, reklam, halkla ilişkiler, müzik, edebiyat, sinema, tiyatro, bale, moda, bilim dünyasında azimle, cesaretle, sabırla baştan yolunu kat etmiş ancak kadın olmanın o ipeksi zarafetinden taviz vermemiş kadınların yolculuğuna ışık tutuyor.
Türkiye’nin ilk kadın başbakanım, ilk kadın valisini, ilk kadın vaizini, ilk kadın genel yayın yönetmenini, TÜSİAD’ın ilk kadın başkanını, Türk akaryakıt sektörünün ilk kadın yöneticisini, sinemanın “sultanı”nı, müziğin “süperstarını, tiyatroların “diva”larını, klasik Batı müziğinin “dâhi çocuklarını, edebiyatın “en çok satan” kadın yazarını, sahnelerin “primabalerinasını, üniversitelerin “en genç” kadın rektörünü, müzelerin “efsanevi” yöneticisini, finans sektörünün “en güçlü” kadın bankacısını, halkla ilişkilerin “duayeni”ni, kadın haklarının “sembol” ismini, BM’nin ödüllendirdiği “kadın girişimci”yi, Avrupa’nın “en güçlü 8. kadını’nı, Avrupa’nın “en güzel kızı”nı, “Fahriye Abla”yı. “Âdemler ve Havvalar”ın yaratıcısını, Eurovizyon birincisini, dünya çapındaki seramik sanatçımızı, dünya çapındaki bilim kadınımızı ve daha nicesini bir araya getiren bu kitap, birbirinden değerli 60 kadının ipek dokulu başarılarını gözler önüne seriyor.

Ülkemizde başarıya giden yo! kadınlar için çok daha uzun, dönemeçli ve engebeli.
XXI. yüzyılın Türkiyesizde, kadınlar hâlâ okumuyor ya da okutulmuyor Okuma yazma bilmeyen kadınlarımızın sayısı 5 milyona yakın, yani Norveç’in toplam nüfusundan daha fazla.
XXI. yüzyılın Türkiyesi’nde, kadınlar hâlâ çalışmıyor ya da çalıştırılmıyor: 13 milyon kadın, sadece “ev işleri” ile meşgul, yani isveç ve Finlandiya nüfusunun toplamından daha fazla.
XXI. yüzyılın Türkiyesi’nde, kadınlar hâlâ baskı görüyor, dövülüyor ve hatta öldürülüyor Son 5 yılda 2 000’e yakın kadın töre cinayetine kurban gitmiş, yani her gün bir kadın töre adına katledilmiş.
Toplumun yüzde 50si kadın olan ülkemizde 2007 genel seçimlerinde elde edilen “büyük basan” sayesinde ise Meclis’teki kadın temsil oram yüzde 9’a çıktı. Ve hâlâ buna sevinmemizi söyleyenler var.
Dolayısıyla, Türkiye’de kadın olmak zor, başarılı kadın olmak ise çok daha zor. Bu nedenle İpek Dokulu Başarılar 60 Kadın 60 öykü, ülkemizdeki kadınlara, bir kitabın sınırları içinde umut ve örnek olsun temennisiyle kaleme alındı. Bu kitabın satırlarında, kadınlarımızın azimle ve incelikle dokudukları eşsiz değerdeki başarıların aslında Türkiye’nin başarısı olduğuna dair vurgular saklı.
1997 yılından beri çeşitli kanallarda gerçekleştirdiğim televizyon röportajlarımın arasından seçtiğim isimlerin yanı sıra 2006, 2007 ve 2008 yıllarında yaptığım yeni röportajlarla zenginleştirdiğim İpek Dokulu Başarılar 60 Kadın 60 öykü aslında ülkemiz kadınlarının verdiği mücadelenin bir Özetini sunuyor.
Portreler ve Sesli Düşünenler programlanma katılan ve sorularıma verdikleri samimi yanıtlar sayesinde unutulmaz söyleşiler gerçekleştirdiğim kadın konuklarımın hepsine bu vesileyle bir kez daha hem izleyicilerim, hem okuyucularım adına teşekkür ediyorum.
2006 yılında yoğun iş temposuna rağmen “Bu kitapta yer almak isterim” diyerek röportaj teklifimi kabul eden ve görüşme için geniş zaman ayırarak kadın dayanışmasının güzel bir örneğini veren Sayın Güler Sabancı’ya özel bir teşekkürü borç bilirim.
2007 ve 2008 yıllarında konuşma imkanı bulduğum değerli isimler ise bu kitabın daha anlamlı ve zengin bir içeriğe kavuşmasına büyük katkı sağladılar; ayırdıktan zaman ve verdikleri destek için hepsine bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.
Elinizdeki bu kitabın genişletilmiş ve zenginleştirilmiş halinin gerçeğe dönüşmesi ise bir başka değerli ismin eşsiz vizyonu sayesinde oldu. Sayın Suzan Sabancı Dinçer kadınlara ışık tutacak bir kitabın yoluna ışık tuttu. Proje için büyük heyecan duydu ve kitabın binlerce kadına ulaşması için büyük destek verdi. Değerli katkısı ve tereddütsüz inancı için sonsuz şükranlarımı sunuyorum, 60 kadının öyküsünün yer aldığı bu kitabın, 60. yıldönümünü kutlayan Akbank tarafından desteklenmesi ise ayrı bir onur kaynağı.
Son olarak, kadın sorunlarına duyarlı bir erkek olarak bu kitabın önsözünü kaleme alan çok değerli hocam Sayın Emre Kongar’a, televizyon programlarımda “sağ kolimi” olan yapımcım Sevgili Serdar’a (Korucu); program kayıtlarını izleyip, röportajları kâğıda döken Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesindeki sevgili Öğrencilerime; röportajların önemli bir bölümünü büyük sabırla kontrol eden Sevgili Ülker (Arıkan) Ablama, kapak fotoğrafı çekiminin iyi geçmesi için büyük çaba gösteren çeyrek asırlık dostum sevgili Melikeme (Kaya) de ayrıca teşekkür ederim. Bu kitabın hazırlanma sürecinde benden desteğini esirgemeyen canım annemi ise sevgiyle kucaklıyorum.
Ülkemiz kadınlarının başarılarının ipek gibi değerli ve kalıcı olmasını dilerim.

Türkiye’de Kadın Olmak

Türkiye’de kadın olmak…
Hem çok kolay hem çok zor…
Atatürk devrimlerini benimseyen kişilerin ve yapının egemen olduğu bir meslekte çalışıyorsanız ya da kentli ve uygar bir kesim içindeyseniz, kolay.
Özellikle Doğu, Güneydoğu Anadolu’da feodal ilişkilerin egemenliğinde iseniz, zor, çok zor, çok çok zor!
Türkiye’de uygarlık ile ilkelliğin, çağdaşlık ile gericiliğin, kentlilik ile köylülüğün, demokratlık ile dinciliğin, endüstri ile tarımın, gelişmişlik ile feodalitenin çatıştığı en belirgin ve en acımasız alan kadın konusu.
Ekili bir toplumsal yapının tutsağı olmuş ülkemizde bu tutsaklığın bedelini en ağır ödeyen kesim kadınlarımız.
Bir yandan yargıda, üniversitelerde, iş yaşamında, sağlık hizmetlerinde en seçkin mevkilerde kendilerini kanıtlamış kadınlarımız, öte yanda, hem aile içinde büyüklerinin tecavüzüne uğrayıp hamile bırakılan, hem de aynı büyüklerin kararıyla ailenin namusunu temizlemek için infaz edilen kadınlarımız.
Sedef Kabaş işte bu çelişkili ve çalışmalı alanda at oynatıyor…
Başarıyla, her bir kadının ardındaki öykünün özgürlüğünü, öğreticiliğini, yaşam derslerini vurgulayarak…
Sedef Kabaş’ı, 1997 yılında, Ben Müsteşarken adlı kitabının yayımlanmasından sonra tanıdım:
Beni o zamanlar yaptığı Portreler programına konuk etmiş ve kitabımı tartışmıştı.
Çekim canlıydı.
Çekimin yapılacağı stüdyoya gittiğimde beni programın yardımcısı Engin adlı bir hanım karşılamıştı.
Program için hazırlandığını sırada, Engin Hanım İle sohbet ederken, “Kitabımı okudunuz mu? Sedef Hanım için yeterli sayıda soru hazırlayabildiniz mi?” diye sormuştum.
Engin Hanım “m verdiği yanıt beni bir hayli şaşırtmıştı:
“Kitabınızı okudum ve çok beğendim. Ama soru hazırlamadım. Sedef Hanım kendi sorularım kendi hazırlar” demişti.
O programda, karşımdaki genç ve güzel kızın aslında derinliği olan bir entelektüel nitelik de taşıdığını büyük bir memnuniyetle görmüş ve çok sevinmiştim.
Kitabımı o denli iyi okumuş ve hazmetmiş, o denli anlamlı sorular sormuş ve konuyu Türkiye’nin yapısal özellikleri içine o denli başarıyla oturtmuştu ki, gerçekten bir kez daha, feminist görüşlerimle övünmüştüm.

Evet, ben bir feministim.
Sadece kadınları sevdiğim, onlara inandığım, saygı duyduğum ve hayranlık beslediğim için değil, Türkiye’nin aydınlık yüzünde ne denli destek görüyor ve başarılı oluyorlarsa da, karardık yüzünde de o denli ezildikleri, horlandıkları, haksızlığa uğradıkları için.
Benim feminizmim “pozitif ayrımcılık” ilkesini de sınırlarının içine alır.
Yani kadınlara öncelik tanır, işe alma tercihleri yaparken, bir erkekle eşit koşullara sahip oldukları zaman, her durumda kadın olanları, sadece kadın oldukları için tercih ederim.
Çünkü bilirim ki bir kadın, bir erkekle eşit konuma gelebilmek için erkeklerden daha çok çalışmak, daha büyük bedeller ödemek zorunda kalmıştır.
Yine bilirim ki, kadınlar, üzerlerindeki feodal kökenli baskı nedeniyle, daha güvenilir, daha muntazam, daha dengelidirler.
Sedef Kabaş bu kitabıyla, bir yandan kadının evrensel kimliğine ışık tutarken, öte yandan Atatürk Türkiyesi’nin aydınlık yüzünü ve tabii diyalektik olarak ister istemez, feodal Türkiye’nin karanlık yüzünü akla ve gündeme getiriyor.
Aslında her bir öykü, temelde, endüstri devrimini kaçırmış bir dintarım toplumundan, yani Osmanlı İmparatorluğu’ndan çağdaş bir ulusdevlet yaratmayı başarmış bir deneyimden, XX. yüzyılın gerçek mucizesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nden ve onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten söz etmektedir.
Çünkü bugün Türkiye’deki her başardı kadının ardında Atatürk’ün desteği vardır.
Çünkü bugün ülkemizde kadınlar basanlarını Atatürk’ün aydınlanma devrimine borçludur.
Sedef Kabaş medya mensubu başarılı bir genç kadın olarak bu surecin hem bir ürünü, hem de onun yansıtıcısıdır.

Emre Kongar

Ajda Pekkan

“Ben bir pop starıyım, fiziğim tabii çok önemli”

Bir derginin kapak kızı olunca önce sinemanın kapıları açılıyor. Sarı saçları, ceylan gözleri ve Avrupai havasıyla çok kısa zamanda dikkatleri üzerinde topluyor. Ama asıl şöhreti sinemada değil, sahnede yakalıyor. Okuduğu her parça neredeyse bir Türk pop müziği klasiği. O ise, şarap misali güzelliğiyle hâlâ baş döndürüyor. Bugünkü konuğum Sayın Ajda Pekkan.
Ajda Pekkan olmanın faturası ne Ajda Pekkan bir “süperstar” oldu, peki olamadıkları ne?
__Çok güzel ve zor bir soru. Ajda Pekkan’ı sorunlarıyla, güzellikleriyle bu kadar kısa süreye sığdırmak çok zor. Ama kısaca tan in t lamaya çalışırsak; kadın olmak, ünlü biri olmak, birtakım evrimlerden geçerek bugünlere gelebilmek ve bunca yıl ayakla kalabilmek, bunun mücadelesi, ü/.veriler. ödenen diyetler, üzüntüler. Böyle bir fatura var… Ama bütün kötü günlerimi unutturan sevenlerim de var.
Gözler hep üzerinizde. Her zaman güzel olmak, bakımlı olmak, başarılı olmak durumunda hissediyor musunuz kendinizi? Hiç, “Artık ben olduğum gibi olmak istiyorum” deme ihtiyatı duymuyor musunuz?
Hayır, keşke öyle olsa. Çok rahatlayacağım ben de ama hayır onu bir tek evde ya da dinlenmeye çekildiğim zaman yapabiliyorum. İşimde sonsuz prensip sahibi bir insanım. Ayrıca benim başlıca ilkelerimden biri, kendime bakmaktır. Ben bir pop starıyım, fiziğim tabu çok önemli. Program Öncesi sohbetimizde size, “Sedef Hanım ne kadar incesiniz, bunu nasıl başarabiliyorsunuz?” diye sordum, siz de bana, “Genelde….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Kadın-Erkek
  • Kitap Adı60 Kadın 60 Öykü
  • Sayfa Sayısı460
  • YazarSedef Kabaş
  • ISBN9759916459
  • Boyutlar, Kapak 14,5x23 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDoğan Kitap / 2008

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur