Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

İyiler Ölmez
İyiler Ölmez

İyiler Ölmez

Mustafa Kutlu

“Kapı açıldı, biri içeri girdi. Onunla beraber yağmurun kokusu, fırtınanın ayazı… Kahveci Hacı Kadir uzun süpürgenin sapına dayanarak gelene baktı. Biraz ürperdi ama renk…

“Kapı açıldı, biri içeri girdi. Onunla beraber yağmurun kokusu, fırtınanın ayazı…

Kahveci Hacı Kadir uzun süpürgenin sapına dayanarak gelene baktı.

Biraz ürperdi ama renk vermedi.

Ne de olsa gecenin bir vakti.

Saç baş birbirine karışmış, sırt çantası taşıyan bir garip adam. Üstelik sakallı.

O yıllarda memlekette sırt çantası yoktu. Demek bu adam yaban ya da turist…

Orada öylece gözlerini kısmış duruyor, dimdik Hacı’ya bakıyor.”

*

SITKI

Kapı açıldı, biri içeri girdi. Onunla beraber yağmurun kokusu, fırtınanın ayazı. Kahveci Hacı Kadir uzun süpürgenin sapına dayanarak gelene baktı.

Biraz ürperdi ama renk vermedi.

Ne de olsa gecenin bir vakti.

Saç-baş birbirine karışmış, sırt çantası taşıyan bir garip adam. Üstelik sakallı. O yıllarda memlekette sırt çantası yoktu. Demek bu adam yaban ya da turist. Orada öylece gözlerini kısmış duruyor, dimdik Hacı’ya bakıyor.

Kadir Usta Hacc’a gidip geldikten sonra saldığı akı karasından fazla sakalını kaşıdı.

Sessizlik ortamı gerdi.

Kadir Efendi eski kulağı kesiklerdendi. Babadan kalma Cihan Otel ve Kıraathanesi’ni işletiyordu. Sakalı salmış ama delikanlı günlerinden kalma meşin bilekliği sağ kolundan çıkarmamıştı.

Bu küçük taşra kentinde gelenek böyle idi. Yaş kırka varıncaya kadar her boku ye, vur-kır sana delikanlı desinler, lâkin Hakk’a riayet et, sonra dost hayatı, alkol falan neyse fırtına evlenince diner.

Yaş kırk dedi mi doğru Hacc’a. Dönünce sakalı salıp, takkeyi

başa geçirip, mescitte en ön safta yerini alırsın.

Kadir de bu köprüden geçmiş namlı kabadayılardandı. Gün biter, gece biter, müşteriler gider, garsonlar gider, Kadir son bir defa dükkânı süpürür, sobayı kontrol eder, Kıraathane’ye bitişik otelin kâtibini uyandırıp tenbihatını yapar, sonra gönül huzuru ile evine giderdi.

Gececi takımından idi, eski alışkanlık. Sabah namazından sonra yatar, geç uyanır, sıkı bir kahvaltı yapar, kahveye öyle gelirdi.

Çenesini süpürgenin sapına dayayıp seslendi.

– Hoş geldin ağa, buyur.

Karşıdaki bu sıcak daveti bekliyormuş demek, hemen geldi, henüz tam sönmemiş olan koca sobanın başına çöktü. Sırt çantasını çıkardı, iri deri valizini masaya dayadı. Bu valize de dikkat. Başında bir deri kasket, sırtında lacivert yağmurluk vardı.

Üstünden başından akan sular tahta döşemede kendine bir yol bulmuş, Kadir’in süpürgesinden kurtulan kibrit çöplerini, sigara izmaritlerini yüklenerek kapıya doğru akmaya başlamıştı. Kapı altında bir delik, delikten sonra dökme demir boru, bunlarla yürüyen bir hat, en dipte kanalizasyon. Dışarda fırtına uğulduyor, yağmur şehrin üzerine kırbaç gibi iniyor.

Garip misafir şapkayı masaya koydu, ıslak ve uzun saçlarını parmaklarıyla geriye doğru taradı, yağmurluğu çıkarıp bir sandalyeye astı, üstünde siyah bir boğazlı kazak vardı. Kadife pantolon ve askeriye işi botlar. Buralarda bu botlara rastlanmaz, Amerikan pazarından alınmış, ikinci el, ama beton gibi on yıl giysen eskimez.

Ellerini oğuşturup sobaya uzattı, üşümüş belli.

– Tirenden indim, dedim buralarda bir kahve bir otel var mı? Dediler bu saatte anca Hacı Kadir’in ora açıktır, o da şansına.

– İsabet, ben de süpürüp çıkıyordum. Hayırdır, yolculuk nerden?

Garip misafir eliyle mübhem bir işaret yaptı. 

-Gezginim ben.

– Turist mi?

– Yoo!

Yüzüne bir hüzün çöktü.

-Rüzgârın önüne düşmüşüm işte.

Kadir bayağı meraklanmıştı. Süpürgeyi masaya dayadı, bir sandalye çekti.

-Senin karnın açtır şimdi.

Karşıdaki gülümsedi.

– Halden anlıyorsun Hacı abi.

– Hacı olduğumu nerden anladın?

-Paçalarından akıyor be!

Kadir bu garip adamı sevmişti. Bir kahkaha patlattı. 

-Geze geze insan sarrafı olmuşsun.

– Sayılır.

-Şurda bir miktar kesme çorba olacak bir de yarım ekmek. 

-Oh! Bundan iyisi Şam’da kayısı.

Kadir kalktı. İçinden “Şüpheye mahal yok, kafadengi adam” diyerek tezgâhın altındaki dolaptan çorba tenceresini ve yarım ekmeği çıkardı, tencereyi sobanın üzerine, ekmeği masaya koydu.

-Az ısınsın.

-Teşekkür ederim. 

Elini uzattı:

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hikaye
  • Kitap Adıİyiler Ölmez
  • Sayfa Sayısı152
  • YazarMustafa Kutlu
  • ISBN9789759957667
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDergah Yayınları / 2016

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Vatan Yahut İnternet ~ Mustafa KutluVatan Yahut İnternet

    Vatan Yahut İnternet

    Mustafa Kutlu

    “İnsanoğlu toprağı terk ederek etrafını aletlerle çevirip bir sanal dünya kurdu. Burada sıkılıp duruyor. İki serap görüyor: hız ve haz. Bunlar nefsin oyunlarıdır. Ele...

  2. Akasya ve Mandolin ~ Mustafa KutluAkasya ve Mandolin

    Akasya ve Mandolin

    Mustafa Kutlu

    Yazarın “Şehir Mektupları” başlığı altında yazdığı denemeler İstanbul odağında toplandı ve bunlardan bir kısmı aynı adla kitaplaştı (1995). Akasya ve Mandolin ise bu çerçevede...

  3. Akıntıya Karşı ~ Mustafa KutluAkıntıya Karşı

    Akıntıya Karşı

    Mustafa Kutlu

    … Oltanın ucundaki balık şöyle dedi: ‘Yem öyle büyü­lü, çekici, gerçek idi ki; nasıl desem gerçekten daha gerçekti. Şimdi şu son nefesimi verirken itiraf...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Aşk Varmış, Aşk Yokmuş ~ Mine G. KırıkkanatAşk Varmış, Aşk Yokmuş

    Aşk Varmış, Aşk Yokmuş

    Mine G. Kırıkkanat

    Oval odadaki sarışın adam, elleriyle fermuarını okşadı. Sonra esmer kızın ellerini tutup fermuarına götürdü. Kızın yüreği hop etti. “Başkan’ım, müdahale gerekiyor,” dedi. Titreyen sesiyle:...

  2. En Eski Yüz ~ Pelin BuzlukEn Eski Yüz

    En Eski Yüz

    Pelin Buzluk

    Yokuşun başında ha düştü ha düşecek bir siluet görüyorum. Yaklaşıyor mu, uzaklaşıyor mu… Birazdan odamız odun ateşiyle, kandil aleviyle, ıhlamur kokusuyla, radyonun duyulur duyulmaz...

  3. Kapak Kızı ~ Ayfer TunçKapak Kızı

    Kapak Kızı

    Ayfer Tunç

    Karlı bir kış günü, Ankara’dan İstanbul’a giden bir trenin yemek vagonu. Birbirini tanımayan üç kişi; bankacı Ersin, radyo programcısı Selda ve yemekli vagonun garsonu Bünyamin. Kapak Kızı, işte bu üç kişinin romanı.

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur