Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bugün, Bu Gece, Yarın
Bugün, Bu Gece, Yarın

Bugün, Bu Gece, Yarın

Rachel Lynn Solomon

“Aşk hakkında kitaplarda okuduklarım haricinde pek bir şey bilmiyor olabilirdim ama aşkın bundan daha uzun sürdüğüne emindim. Bu bir patlamaydı, kıvılcım değil. Gerçekti.” Bugün…

“Aşk hakkında kitaplarda okuduklarım haricinde pek bir şey bilmiyor olabilirdim ama aşkın bundan daha uzun sürdüğüne emindim. Bu bir patlamaydı, kıvılcım değil. Gerçekti.”

Bugün — Ondan nefret ediyor.

Yıllar boyu sınavlar, bilgi yarışmaları, öğrenci konseyi seçmeleri ve bir sürü branşta rekabet hâlinde olan Rowan Roth ve Neil McNair için bugün savaşın son günüydü. İkisi de okul birincisi olmak ve bu ezeli rekabeti sona erdirmek için heyecanla bekliyordu.

Bu Gece — Ona tahammül ediyor.

Neil’a son yenilgisini yaşatmak isteyen Rowan’ın zafere ulaşmak için tek bir yolu vardı: Mezun sınıfların yıl sonunda oynadığı oyunda Neil ile aynı takımda yarışacak ve oyunun sonunda ona öldürücü darbeyi indirecekti.

Yarın — Belki de ona âşık oluyor.

Ancak Rowan, Neil ile zaman geçirdikçe hakkındaki düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu fark edecekti. Dört yıllık ezeli rakibi, “sinir bozucu” McNair, aşk kitaplarında okuyup hayatı boyunca sahip olmayı dilediği büyük aşkı olabilir miydi?

“Rowan ve Neil’ın ilişkisi ağır ağır harlanan bir ateş misali içinize işliyor. Zekice kurgulanmış atışmalarla dolu diyalogları ve ilk aşkın o tatlı, gerilimli hâlini okurken sayfaları çevirmekten kendinizi alamayacaksınız!

Baş döndürücü, merak uyandıran ve içinize işleyen sevgi dolu bir hikâye.”

—Kirkus

“Yazarın maharetli kalemi bu esprili, sıcacık, romantik kurguyu bambaşka bir boyuta taşımış.”

—Publishers Weekly

“Tek oturuşta bitirebileceğiniz, nostaljik esintiler taşıyan, kendi gücünüzün farkına vardıran ve benliğini kabullenme temasını mükemmel bir şekilde ele alan bir kurgu.”

—BookPage

“Sayfaları ardı ardına çevirmenizi sağlayacak coşkulu, derin ve içinizi ısıtacak bir aşk hikâyesi. Rowan ve Neil ile geçirdiğiniz her ânın tadına varacaksınız!”

—Tamara Ireland Stone

“Eğlenceli, romantik ve sevimli… Bu kitap, aşkın beklenmedik sürprizlerine yazılmış bir şiir tadında.”

—Deb Caletti

“Rachel Lynn Solomon, düşmandan aşka usulca evrilen, kusursuzca işlenmiş bir aşk hikâyesini okurlarıyla buluşturuyor. Kitabı bitirdikten sonra kendinizi bu çifti düşünürken bulacaksınız!”

—Jennifer Dugan

**

HABERCİ
Görüyorum ki bayan, beyefendi kitaplarınızda yok.
BEATRICE
Hayır; adı geçse yakardım çalışmalarımı.
—William Shakespeare’den Kuru Gürültü
Her gece hayalini kurar
Ve çığlıklarla uyanırdım
—Sean Nelson’dan “Make Good Choices”

5.54
McNIGHTMARE:
Günaydın!
Bu, müstakbel okul birincisinin ellerinde aşağılayıcı
bir yenilgiye uğramana üç (3) saatin kaldığını ve geri
sayımın başladığını belirten dostça bir hatırlatmadır.
Mendil getir. Ağlak olduğunu biliyorum.

Mesaj, beni 5.55 alarmımdan bir dakika önce uykumdan uyandırdı ve üç hızlı titreşim en az sevdiğim kişinin çoktan uyandığını bildirdi. Neil McNair –rehberimdeki adıyla “McNIGHTMARE”* – sinir bozucu bir şekilde dakikti. Bu, onun nadide iyi özelliklerinden biriydi. Bir dizi sabah tehdidinin ikimizi de ilk derse geciktirdiği ikinci sınıftan beri, mesajlarla birbirimize sataşıyorduk. Geçen sene bir süreliğine olgun olan taraf olmaya karar vermiş ve odamı McNair’siz bir bölge yapmaya ant içmiştim. Yatağa girmeden önce telefonumu sessize alırdım ama yastığın altında parmaklarım, veremediğim kavgacı cevaplarla seğirirdi. Bana mesaj attığını düşünmekten uyuyamazdım. Beni oltaya getirdiğini. Beklediğini.

Neil McNair çalar saatim olmuştu, tabii eğer çalar saatlerin çilleri varsa ve sizin tüm özgüvensizliklerinizi biliyorsa. Çarşafları geri attım, savaş için hazırdım.

ah, ağlamayı hâlâ bir zayıflık belirtisi
olarak gördüğümüzü fark etmemişim

netleştirmek adına, beni sadece bir kere
ağlarken gördüğünü belirtmek isterim
ve bunun beni kesin olarak bir “ağlak”
yaptığından pek emin değilim

Bir kitap için!
Teselli edilemez hâldeydin.

buna duygu derler
sana da bir (1) tanesini hissetmeni
şiddetle öneririm

Ona göre, kitap okurken hissetmeniz gereken tek şey üstünlük duygusuydu. O, tüm Gerçek Edebiyatın ölü beyaz adamlar tarafından yazıldığına inanan türden bir insandı. Eğer yapabilseydi, Hemingway’i son bir kokteyl için hayata döndürür, Fitzgerald ile bir puro içer, Steinbeck ile insan varlığının doğasını incelerdi. Rekabetimiz, (küçük) bir jüri heyetinin onun kompozisyonunu, bizi en çok etkileyen kitap hakkında okul çapında yapılan bir yarışmanın birincisi ilan ettiği birinci sınıfa kadar dayanıyordu. Ben ikinci olmuştum. McNair tüm özgünlüğüyle Muhteşem Gatsby’yi seçmişti. Ben ise en sevdiğim Nora Roberts eseri olan Beyaz Düşler’i seçmiştim; kendisi kazanmasına rağmen bir aşk romanı ile ikinci gelmemem gerektiğini ima ederek küçümsediği bir seçimdi. Bu türden bir tanesini bile okumamış biri için oldukça geçerli bir tutumdu.

O zamandan beri ondan nefret ediyordum fakat değerli bir rakip olduğunu inkâr edemezdim. O kompozisyon yarışması, bir sonraki şansımda ne olursa olsun onu yenmek için daha azimli olmamı sağlamıştı ve birinci sınıf temsilcileri için yapılan bir seçimde yenmiştim de. O da tarih dersinde bir müzakerede beni zar zor köşeye sıkıştırarak karşılığını vermişti. Bu yüzden ben de çevre kulübü için ondan daha fazla teneke kutu topladım ve rekabetimizi daha da güçlendirdim. Sınav puanlarını ve genel not ortalamalarını karşılaştırdık ve okul projelerinden beden eğitimi dersindeki barfiks yarışmalarına kadar her konuda çarpıştık. Birbirimizi yenmeye çalışmaktan vazgeçemeyecek gibiydik… şu âna kadar. Bu hafta mezuniyetten sonra bir daha onu görmeyecektim. Daha fazla sabah mesajı yoktu, uykusuz geceler yoktu. Neredeyse özgürdüm. Telefonumu komodine, günlüğümün yanına bıraktım. Günlüğüm, gecenin bir yarısı yazdığım bir cümleyle açıktı. Daha yakından bakıp gece ikideki saçmalığımın gün ışığında anlam kazanıp kazanmayacağını görmek için lambayı açtım ama oda hâlâ karanlıktı. Yataktan kalkıp tavan lambasını denemeden önce kaşlarımı çatarak düğmeye birkaç kere daha bastım. Olmadı. Bütün gece yağmur yağmıştı, bir haziran fırtınası minik dalları ve çam iğnelerini evimize savurmuştu, yani rüzgâr, bir elektrik hattını koparmış olmalıydı. Tekrar telefonumu kaptım. Yüzde yirmi şarjı kalmıştı. (Ve McNair’den bir cevap yoktu.) “Anne?” diye seslendim, hızla odamdan çıkıp aşağı inerken. Anksiyete, sesimi normalden bir oktav daha yükseltmişti. “Baba?” Annem kafasını ofisten çıkardı. Turuncu gözlüğü burnunun üzerinde yamuk bir şekilde duruyordu ve –bana miras kalan– uzun koyu bukleleri normalden daha da vahşilerdi. Onları toparlamanın imkânı yoktu. Hayattaki iki büyük düşmanım: Neil McNair ve saçlarım. “Rowan?” dedi annem. “Neden uyanıksın?” “Sabah… oldu?” Gözlüğünü düzeltti ve saatine baktı. “Galiba bir süredir buradayız.” Penceresiz ofis, üzeri kırmızı mürekkeple çizilmiş kâğıt yığınlarını aydınlatan devasa masadaki birkaç mum haricinde karanlıktı. “Mum ışığında mı çalışıyorsunuz?” diye sordum. “Zorundaydık. Tüm sokakta elektrikler kesik ve biz son teslim günündeyiz.” Ebeveynlerim, yazar-illüstratör ikilisi Jared Roth ve Ilana García Roth, pek mümkün olmayan hayvan dostlukları hakkındaki resimli kitaplardan, Riley Rodriguez adında eşikergen* bir paleontolog hakkındaki çocuk kitabı serisine kadar otuzdan fazla kitabı birlikte yazmışlardı. Annem, Mexico City’de Rus-Yahudi bir anne ve Meksikalı bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Annesi bir Teksaslı ile yeniden evlendiğinde ve aileyi kuzeye taşıdığında on üç yaşındaymış. Üniversiteye gidip de Yahudi babamla tanışana kadar, yazları babasının ailesiyle birlikte Meksika’da geçirirmiş ve yazmaya başladıklarında (kelimeler: annem, resimler: babam), bir çocuğun her iki kültürü de nasıl benimseyebileceğini keşfetmek istemişler. Babam arkasında belirdi, esniyordu. Üzerinde çalıştıkları kitap, Riley’nin hevesli bir pasta şefi olan küçük kız kardeşi hakkında bir yan hikâyeydi. Pastel renkli kekler, turtalar ve Fransız makaronları sayfalardan fışkırıyordu. “Hey, Ro-Ro,” dedi, bana taktığı klasik isimle. Ben çocukken “row, row, Rowan your boat” şarkısını söylerdi ve bunların şarkının gerçek sözleri olmadığını öğrendiğimde yıkılmıştım. “Son okul gününde bol şans.” “Sonunda geldiğine inanamıyorum.” Gözlerimi halıya diktim, birdenbire gerginliğe kapılmıştım. Okul dolabımı çoktan temizlemiş ve finallerimi sorunsuz halletmiştim.

Bugün o kadar çok yapacak şeyim vardı ki gerginliğe ayıracak tek bir dakikam bile yoktu –öğrenci konseyi eş başkanı olarak, son sınıf veda toplantısını ben yönetiyordum. “Aa!” Aniden uyanmış gibi bağırdı annem. “Tek boynuzlu atla bir fotoğrafa ihtiyacımız var!” Sızlandım. Unutmalarını umut etmiştim. “Sonrayı bekleyemez mi? Geç kalmak istemiyorum.” “On saniye. Ayrıca bugün yıllık imzalayıp oyunlar oynamayacak mıydın?” Annem omzuma dokunarak beni nazikçe ileri geri salladı. “Neredeyse tamamsın. Stres yapma.” Bana her zaman omuzlarımda çok fazla gerilim taşıdığımı söylerdi. Otuz olduğumda omuzlarım muhtemelen kulak mememe değiyor olacaktı. Annem koridordaki dolabı altüst etti ve anaokulunun ilk gününde taktığım tek boynuzlu at şeklindeki sırt çantasıyla geri döndü. O ilk ilk-gün fotoğrafında tamamen neşe ve iyimserlikle doluydum. Anaokulunun son gününde bir fotoğraf çektiklerinde ise o sırt çantasını yakmak istiyormuşum gibi görünüyordum. Çok eğlenmişlerdi, o zamandan beri de okulun her ilk ve son gününde fotoğraf çekiyorlardı. Bu, çoksatan resimli kitapları Unicorn Goes to School* için ilham kaynağı olmuştu. İlham kaynağı olduğum kitabı okuyan çocukların, hakkımda hiçbir fikri olmamasına rağmen o kitap sayesinde beni tanıyor olmaları oldukça garip geliyordu. Hevessizliğime rağmen o sırt çantası beni her zaman gülümsetirdi. Tek boynuzlu atın zavallı boynuzu bir ipliğin ucunda sallanıyordu ve bir ayağı kayıptı. Kayışlarını gidebildiği yere kadar uzattım ve ebeveynlerim için ıstırap dolu bir poz verdim. “Mükemmel,” dedi annem gülerek. “Gerçekten can çekişiyor gibi görünüyorsun.” Ailemle yaşadığım bu an, bugünün sonların günü olup olmayacağını merak etmeme neden oldu. Son okul günü, McNair’den son sabah mesajı, eskiyen sırt çantamla son fotoğrafım.

Her şeye veda etmeye hazır olup olmadığımdan henüz emin değildim. Babam saatine dokundu. “Şuna geri dönmeliyiz.” Bana bir el feneri fırlattı. “Böylece karanlıkta duş almak zorunda kalmazsın.” Lisenin son duşu. Belki de nostaljinin tanımı buydu: Önemsiz sayılması gereken şeyler hakkında duygusallaşmak.



Duştan sonra, saçımı kendi hâlinde kurumaya bırakmanın doğru düzgün bir şekil vereceğine güvenemediğimden nemli bir topuz yaptım. İlk denememde, likit göz kalemiyle kusursuz bir kedi gözü çizmiştim fakat sol tarafta vasat, minik bir dokunuşla yetinmek zorunda kaldım. Makyajla simetrik bir yüz yapmayı becerebilmek için her şeyimi verirdim. Lisenin son kedi gözü, diye düşündüm ve sonrasında kendimi tuttum çünkü bir göz kalemi için ağlamaklı olursam, günün geri kalanını atlatmak için hiç şansım olmazdı. Noktalama işaretleri ve büyük harfleriyle McNair, dünyanın en kötü oyunu Whac-A-Mole* gibi yeniden belirdi.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Siyah Buz ~ Becca FitzpatrickSiyah Buz

    Siyah Buz

    Becca Fitzpatrick

    Âşık olmak hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı… Beni ona bakarken yakalayınca hemen gözlerimi kaçırdım. Bakarken yakaladığına inanamıyordum. Ona karşı hissedebileceğim çekim fikrinden nefret ettim.Beni rehin almıştı. Beni isteğim dışında alıkoymuştu. Son iyilikleri bunu değiştiremezdi. Kendime onun gerçekte kim olduğunu hatırlatmalıydım.Ama gerçekte kimdi?

  2. Saptırılmış Vasiyetler ~ Milan KunderaSaptırılmış Vasiyetler

    Saptırılmış Vasiyetler

    Milan Kundera

    Şaka, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, Ayrılık Valsi, Ölümsüzlük gibi romanlarıyla dünya edebiyatının en seçkin yazarları arasında yer alan Milan Kundera’nın edebiyat, özellikle roman sanatı üstüne...

  3. Çerçeve ~ Rachel CuskÇerçeve

    Çerçeve

    Rachel Cusk

    Evliliği sona ermiş, orta yaşın eşiğinde bir yazar, yaz sıcağında kavrulan Atina’ya, yaratıcı yazarlık dersi vermeye gelir. Rachel Cusk’ın zarif ve büyüleyici romanı, ketum...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur