Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Ada
Ada

Ada

Ragnar Jónasson

1987’nin sonbaharında genç bir çift, İzlanda’nın Batı Fiyortları’nda romantik bir tatile gider. Ancak tatil beklenmedik bir felaketle son bulur. Bundan on yıl sonra bir…

1987’nin sonbaharında genç bir çift, İzlanda’nın Batı Fiyortları’nda romantik bir tatile gider. Ancak tatil beklenmedik bir felaketle son bulur.

Bundan on yıl sonra bir grup arkadaş Elliðaey Adası’nda av evinde bir hafta sonu tatili ayarlar. Dış dünyadan tamamen kopuk bu ıssız adada gruptan biri ölür.

Gizli İzlanda serisinin ilk kitabı Karanlık’ta tanıştığımız Müfettiş Hulda Hermannsdóttir’in hikâyesinde geriye gidiyoruz. Hulda hem kariyerindeki engellerle hem de geçmişinin ağır yüküyle baş etmeye çalışırken on yıl arayla işlenen iki cinayetin arasındaki bağı araştırıyor.
Ragnar Jónasson, okuru İzlanda’nın nefes kesen gri coğrafyasında dolaştırıp gerilimli bir maceraya ortak ediyor.

“Yazarın o bayıldığımız kasvetli İskandinav atmosferini taşıyan en iyi maceralarından biri.”
New York Times Book Review

***

Giriş
Kópavogur, 1988

Çocuk bakıcısı geç kalmıştı.

Çift akşamları nadiren dışarı çıktığından, bakıcının müsait olup olmadığını epey önceden sormuşlardı. Kız daha önce birkaç kez onlar için bakıcılık yapmıştı ve yandaki sokakta oturuyordu ama bunun dışında onu ya da ailesini pek tanımıyorlardı; gerçi mahallede annesiyle karşılaştıklarında onunla konuşuyorlardı.

Ama yedi yaşındaki kızları, yirmi bir yaşında olan ve ona göz alıcı bir yetişkin gibi görünen bu kıza hayrandı. Sürekli birlikte ne kadar eğlendiklerinden, kızın ne kadar güzel giyindiğinden ve ne kadar heyecanlı uyku öncesi hikâyeleri anlattığından söz ediyordu. Kızlarının bakıcının kendisiyle ilgilenmesi konusunda hevesli olması, çiftin daveti kabul ederken kendilerini daha az suçlu hissetmelerini sağladı; küçük kızları sadece emin ellerde olmakla kalmayıp aynı zamanda eğlenecekti. Kızla akşam altıdan gece yarısına kadar kalması için anlaşmışlardı ama saat çoktan altıyı geçmişti, hatta altı buçuk olmak üzereydi; akşam yemeği yedide başlayacaktı.

Adam arayıp kıza ne olduğunu sormak istediyse de karısı konuyu büyütmek istemedi: Kız er ya da geç gelecekti. Mart ayında bir cumartesi akşamıydı ve çocuk bakıcısı gecikene kadar mutlu bir bekleyiş vardı. Çift, kadının bakanlıktaki iş arkadaşlarıyla eğlenceli bir akşam geçireceği için heyecanlıydı. Evlerinde bir video oynatıcı yoktu ama özel bir gün olduğu için baba-kız yerel bir video dükkânına gidip bir makine ve üç kaset kiralamışlardı ve küçük kızın yorgunluktan sızıp kalana kadar ayakta kalma izni vardı. Nihayet zil çaldığında, saat altı buçuğu biraz geçiyordu. Aile, Reykjavík’in hemen güneyindeki Kópavogur kasabasında, küçük bir apartmanın ikinci katında yaşıyordu.

Burası, Reykjavík ile metropol bölgesindeki diğer kasabalar arasında sıkışıp kalmış, sakinlerinin çoğunun başkentteki işlerine gidip geldiği, huzurlu bir yerdi. Anne diyafonun ahizesini eline aldı. Çocuk bakıcısı sonunda gelmişti. Az sonra kız sırılsıklam kapıda belirdi ve yürüyerek geldiğini söyledi. Yağmur o kadar şiddetliydi ki kızın kafasından aşağı bir kova su boşaltılmış gibi görünüyordu. Utanarak, bu kadar geç kaldığı için özür diledi. Karı koca kızın özürlerini geçiştirdiler, geldiği için teşekkür ettiler, ona evin başlıca kurallarını hatırlattılar ve bir video oynatıcı kullanmayı bilip bilmediğini sordukları sırada çocuk araya girdi ve yardıma gerek olmadığını söyledi.

Belli ki video eğlencesinin başlayabilmesi için annesiyle babasını bir an önce sepetlemek istiyordu. Taksinin dışarıda beklemesine rağmen, anne kızından ayrılamadı. Ara sıra dışarı çıktıkları halde kızını bırakmaya alışkın değildi. “Merak etmeyin” dedi çocuk bakıcısı sonunda. “Ona iyi bakarım.” Bunu söylerken insanın içini rahatlatacak kadar güvenilir görünüyordu ve geçmişte kızlarına bakma konusunda iyi bir iş çıkarmıştı. Böylece sağanak yağmura adım atarak taksiye doğru ilerlediler. Akşamın ilerleyen saatlerinde, anne kızını giderek daha çok merak etmeye başladı. “Saçmalama” dedi kocası. “Bahse girerim çok iyi vakit geçiriyordur.”

Kol saatine bakarak ekledi: “Şimdiye kadar ikinci veya üçüncü filmine geçmiştir ve dondurmanın tamamını mideye indirmişlerdir.” Karısı, “Sence danışmadaki telefonu kullanmama izin verirler mi?” diye sordu. “Telefon etmek için geç bir saat değil mi? Herhalde çoktan televizyonun karşısında uyumuşlardır.” Sonunda, planladıklarından biraz daha erken, saat on biri biraz geçe eve doğru yola koyuldular. O sırada üç çeşit yemek bitmişti ve dürüst olmak gerekirse, gece biraz sönük geçmişti. Ana yemek, kuzu eti, yavandı ve yemekten sonra insanlar kalabalık dans pistine yığılmıştı. DJ başlangıçta eski popüler parçaları çalmıştı ancak sonradan daha yeni, liste başı şarkılara geçmişti. Bunlar da kendilerini hâlâ genç olarak görmelerine rağmen –ne de olsa henüz orta yaşlı değillerdi– pek onların tarzına uymuyordu. Yağmur damlaları taksinin camlarından aşağıya süzülürken, konuşmadan eve döndüler.

Açıkçası pek parti insanı sayılmazlardı; evdeki rahatlarına çok düşkünlerdi ve akşam onları yormuştu. Gerçi fazla da içmemişlerdi, sadece yemekte bir kadeh kırmızı şarap. Taksiden indiklerinde kadın, kızlarının uyuduğunu umduğunu, böylece ikisinin de doğruca yatağa girebileceklerini söyledi. Acele etmeden merdiveni çıktılar ve çocuğu rahatsız etmemek için zili çalmak yerine, kapıyı anahtarla açtılar. Ama anlaşılan, kızları uyumamıştı. Koşarak yanlarına geldi, kollarını annesiyle babasına doladı ve onlara alışılmadık bir şekilde sıkıca sarıldı. Kızlarının uyanık olduğunu görünce şaşırdılar. “Ne kadar enerjiksin” dedi babası ona gülümseyerek.

“Eve dönmenize çok sevindim” dedi küçük kız. Bakışları tuhaftı: Bir terslik vardı. Çocuk bakıcısı oturma odasından çıktı ve onlara tatlı tatlı gülümsedi. Anne, “Nasıl geçti?” diye sordu. Çocuk bakıcısı, “Çok iyi” diye cevap verdi. “Kızınız çok iyi bir çocuk. İki video izledik; birkaç komedi. Gerçekten çok keyif aldı. Ve hazırladığınız köftelerin çoğunu bitirdi, biraz da patlamış mısır yedi.”

“Geldiğin için çok teşekkürler; sen olmasaydın ne yapardık bilmiyorum.” Baba ceketinden cüzdanını aldı, birkaç banknot sayıp kıza uzattı. “Tamam mı?” Kız parayı saydı, sonra başıyla onayladı. “Evet, mükemmel.” Çocuk bakıcısı gittikten sonra, baba kızlarına döndü. “Yorulmadın mı tatlım?” “Evet, azıcık yoruldum. Ama biraz daha izleyebilir miyiz?” Babası başını iki yana salladı ve nazikçe, “Üzgünüm, çok geç oldu” dedi. “Ah, lütfen. Henüz yatmak istemiyorum” dedi küçük kız, ağlamaklı bir ses tonuyla.

“Tamam, tamam.” Baba onu oturma odasına soktu. Televizyondaki akşam programı bitmişti ama video oynatıcıyı açtı ve yeni bir kaset koydu. Sonra divanda kızına sokuldu ve filmin başlamasını beklediler. “Güzel bir akşamdı, değil mi?” “Evet… evet, iyiydi” dedi küçük kız. Pek inandırıcı değildi. “Bakıcı sana… nazik davrandı, değil mi?” “Evet” dedi çocuk. “İkisi de nazikti.” Babası şaşırdı.

“İkisi de mi?” diye sordu. “Onlar, iki ayrı kişiydi.” Babası dönüp ona baktı ve sakince tekrar sordu: “Onlar mı? Ne demek istiyorsun?” “Onlar, iki ayrı kişiydi.” Kız cevap vermeden önce bir süreliğine duraksadı. Gözlerindeki korkuyu gören babası, ister istemez ürperdi. “Bakıcının arkadaşlarından biri mi geldi bize?” “Hayır. Ama biraz tuhaftı babacığım…”

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Karanlık ~ Ragnar JónassonKaranlık

    Karanlık

    Ragnar Jónasson

    Genç bir Rus kadının cesedi İzlanda sahiline vurur. Üstünkörü bir soruşturmanın ardından bunun bir intihar vakası olduğuna hükmedilir ve dava dosyası kapatılır. Olaydan bir...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

  1. Kurtarma Mesafesi ~ Samanta SchweblinKurtarma Mesafesi

    Kurtarma Mesafesi

    Samanta Schweblin

    Ben hep en kötü olasılıklara kafa yorarım. Şu an bile kafamda hesap yapıyorum, Nina birden havuza düşerse arabadan çıkıp koşarak ona ulaşmamın ne kadar...

  2. Sırlar Aşka Engel mi? ~ Rachel GibsonSırlar Aşka Engel mi?

    Sırlar Aşka Engel mi?

    Rachel Gibson

    Hangisi Tercih Edilmeli Aşk mı, Gerçek mi ? Maddie, Truly’ye sevgili ya da koca bulmak için değil, çocukluğunda kötü şeyler yaşadığı kasabaya geçmişiyle yüzleşmek...

  3. Segu – Toprak Surlar ~ Maryse CondéSegu – Toprak Surlar

    Segu – Toprak Surlar

    Maryse Condé

    “Artık yaşamak için herhangi bir neden kalmadığında yeniden yaşamayı öğrenmek. Artık bir gelecek kalmadığında ertesi günden söz etmek. Artık gündüz kalmadığında güneşin doğuşunu görmek.”...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur