Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Anlamın İzinde
Anlamın İzinde

Anlamın İzinde

Ayşe ŞENER

Yerle gök arası bir çarmıhta yaşadı. Yaşar insan… Biraz gök, biraz yerdi. Göktür ve yerdir insan. Biraz bulut kokusu, biraz çamur lekesiydi. Çıktı ve battı, çıkar ve batar insan. İkisinden hangisi olduğunu bildi. Bilir insan. Kendi içinde bir çatışma ile doğdu. Çatışmada içindeki canlardan birini vurdu. Vurur insan.

Yerle gök arası bir çarmıhta yaşadı.
Yaşar insan…
Biraz gök, biraz yerdi.
Göktür ve yerdir insan.
Biraz bulut kokusu, biraz çamur lekesiydi.
Çıktı ve battı, çıkar ve batar insan.
İkisinden hangisi olduğunu bildi.
Bilir insan.
Kendi içinde bir çatışma ile doğdu. Çatışmada içindeki canlardan birini vurdu.
Vurur insan.

Ah insan! Havalı bir toprak! Çamurlu yağmur. Zehirli çiçek. Kötülüksever iyi, iyiliksever kötü! Tamamen iyi. Tamamen kötü. Çok kötü, az iyi. Az kötü, çok iyi…Zayıf olma gücünü barındıran, güçlü olmanın zafiyetini taşıyan biri işte.
Sen. Ben.

***

İÇİNDEKİLER

GEÇMEMİŞ ÖZ ………………………………………………………………………………………………. 5

SUNUM…………………………………………………………………………………………………………… 9

FATİHA SURESİ / Kuran’ın ön, hayatın öz sözü……………………………………………….. 11

ASR SURESİ / ömrünü kaç geçiyor saat? ölümüne kaç kaldı?………………………….. 17

FİL SURESİ / kutsal sahiplidir. sen sahip çıkabiliyor musun?……………………………. 21

KUREYŞ SURESİ / “yakınlığın” ayrıcalığı ve bedeli………………………………………….. 27

MAUN SURESİ / sosyal sorumsuzluğun kökeni………………………………………………. 33

KEVSER SURESİ / sonsuz ırmağın kıyılarında bir teselli………………………………….. 39

KAFİRUN SURESİ / herkes kendi yoluna………………………………………………………… 45

NASR SURESİ / başarı ahlakı…………………………………………………………………………. 51

MESED/LEHEB SURESİ / kin kendini yakar, yok eder…………………………………….. 57

İHLAS SURESİ / bir olan Allah’la tanışmak……………………………………………………… 63

FELAK SURESİ / siren sesleri ve en büyük sığınak…………………………………………. 67

NAS SURESİ / sığınağa koşmak……………………………………………………………………… 73

HÜMEZE SURESİ / Hutame’sini arıyor olmalı kusur arayan…………………………….. 79

ALAK SURESİ I / bütünüyle varlığı düşün, anla, anlamlandır; oku……………………… 83

ALAK SURESİ II / şiddet yanlılarına kafa ç-ağrısı… kul a kül olma……………………. 93

KADİR SURESİ / ömre bedel anlar… kader anları………………………………………….. 101

TEKASÜR / insan doyumsuzdur. ancak kanaat doyurabilir……………………………… 109

KARİA SURESİ / kendini tart………………………………………………………………………… 113

ADİYAT SURESİ / nefs… senin atın senin benliğin………………………………………….. 117

ZİLZAL SURESİ / hiç bir iyiliği küçümseme………………………………………………….. 121

BEYYİNE / “her şey yeterince açık değil” mi?!………………………………………………… 125

TİN SURESİ / çiftin teki, benliğin tevhidi; insan……………………………………………….. 131

İNŞİRAH SURESİ / hiç daralma sen , göğü solukla………………………………………… 137

DUHA  / göksel teselli…………………………………………………………………………………… 143

SUNUM

Elinizdeki kitap, Kitab’ın karşısına geçtiğimde Allah ile bire bir muhabbet etme, hayatı O’nun aydınlığında anlama ve Bir-likte değerlendirme imkanını elde etmiş olmam ve isteyen herkesle bu imkanı paylaşma telaşımın ifadesidir.

Zaten yüksek ve mutlu bir hayatın hatırasıyla bu alçak bahçeye “düşen/düşkünleşen” insanın ayrılığı sona ermelidir. Hakikatten ayrılık; gönlü tok, sırtı pek olamamadır. Üşümedir. Yoksulluktur bu dünya varoşunda. Bu ayrılık; en çok ta Kitab’ın anlaşılmaması, yani insanın Allah’ı anlayamamış olması, tam yaşama sevincini hissedecekken O’ndan ayrı kalışın boğazına dizilmesi ve yalnızlığıdır.

Ben bu yalnızlığa misilleme olarak Kuran’ı bildim.

Fakat sadece dudaklarda kalan Kuran’ı değil, öze geçmeden cüze geçileni değil, özünden anlaşılmadan yüzünden telaffuz edileni, mübarek günlerde ağır makamlar eşliğinde seslendirilen, ezberlenen ve çokça hatim edilen Kuran’ı değil.

Yüreğin orta yerine dikilmiş anlamsızlığı deviren Kuran’ı…

Kitab’ımla neşeli ve kalabalığım. Başkalarının yalnızlığına da misilleme olmalı bu Kitap.

Ki kimse Kitab’ı hayatından -anlamayarak-çıkarmasın. Aksine bu Kitap’tan bir hayat, bir yaşama sevinci, bir ölüm onuru çıkarsın…

Elinizdeki Kitap kim olursa, hangi kesimden olursa olsun, inançsız, inançlı, hiç bir insanın ötekileştirilmeden doğrudan anlama açılımına katkıda bulunmak için var. Daha çok bir sesleniş uslubunu seçmiş olmam, Kitab’ın iki kapak arasına konmadan evvel bir anlam olarak kanatlanmış olmasına atıf içindir. Sevgili Okur’un seslenilenin ve biricik muhatabın kendisi olduğunu daha koyu hissedebilmesi içindir. Her ayet tam da O’nun için sözlenmiş ve O’na seslenmek istemiştir, duygu ve düşüncesini yoğunlukla yaşasın içindir.

Dil sürçer. Kalem de. Göz de. Bakış açısı da… İnsan gibi.

Her zaman daha doğruya ulaşmak çabasıyla…

Ayşe Şener, Cerrahpaşa, İstanbul

Gökyüzünün inceden inceye iniyor olduğu bir Nisan günü…

FATİHA SURESİ

Kuran’ın ön, hayatın öz sözü…

Kitab’ın adeta kul dilinden söyletilmiş bir önsözü ve hayatın özsözüdür Fatiha Suresi. Orta yerinde geçen “sırat al müstakim/ dosdoğru olmaklık”, her insanın olmazsa olmazıdır.

Önsöz, yazarın okurla selamlaşmasıdır.

Birazdan iki kapak arasında saklanan aklına ve yüreğine yürüyecek insana kitabın doğum nedenini açıkladığı,  önceden söylediği sözüdür. Kitabın varlık amacı doğrultusunda okunması için nezaketli bir tenbihtir.

Bir kitabın önsözünü okumamak, yazarıyla selamlaşmadan paldır küldür kitaba ve hayata dalmak olabilir. Söz konusu kitap, Kuran olunca; hayatı bahşeden, hayatın özsözünü Kitab’ın önsözünde belirttiği şekilde anlamlandırmadan hayata dalmak da, bir anlamda yaşamaya paldır küldür dalmak anlamına gelebilir.

Kitaptaki ilk surenin en bilinen adı Fatiha; açan anlamındadır. İnsanı Allah’a açan, insanın Allah’a açıldığı, hayatı anlama ve anlamı hayata açandır. İnsanla Allah’ın ilk karşılaşmasıdır Fatiha. Hayatla anlamın…

Fatiha’nın bir diğer adı ise; Ümmü’l Kitab/Kitab’ın anası, özü’dür.

Kitab’ın ön, hayatın özsözü…

Bir başka adı ise; Seb ü’l Mesani /Tekrarlanan Yedi

Mesani / tekrarlanan: tekrarlandığı halde sıradanlaşmayan ve bütün zamanlarda geçerliliğini koruyan, Seb u / yedi: tek sayıdan/nicelikten kaynayan nitelik / sonsuzluk çağrıştırıyorsa, Fatiha; tekrarlandığı halde ölümsüzlüğe oynayan o hayatın tek gerçek anlamı olan: dosdoğru olmak’tır. İnsan hep unutabileceği ve yanlışa düşebileceği için tekrarlanması gerekendir. Tekrar edildiği halde insan için her zaman güncelliğini koruyan, hiç bir an geçerliliğini kaybetmeyen, yedice, sonsuzca anlamdır.

Dünyanın en yalancı, en bozguncu insanı bile bu ilahi lafızlarla olmasa bile tekrarlar bu anlamı. Vicdanının bir köşesine çömeldiğinde anar durur dosdoğru olmaya koyulmuş özlemini… Fatiha’yı “okur” farkında olmaksızın. Fatiha’nın özü olan o hayat sırat’ına bakıp, geçemedim diye iç geçirir.

Fatiha’yı günde defalarca okuyan fakat dosdoğu olma titizliğini göstermeyen bir insan, bir toplum belki de Fatiha’yı gerçek anlamda okumuyordur, kimbilir. Öte yandan Fatiha’yı ezberine almamış ya da o kadar tekrar etmeyen bir insan ise gündelik hayatında dosdoğru olmaya itina ederek yaşamaya çalışıyor olabilir. Belki de Fatiha’yı okumuş olmak, onun metnini yaşama çabası olmaksızın tekrarlamak değil, içindeki öz manası olan, dosdoğru olmaya duyarlı bir hayat yaşamaktır.

İşte Kitap, bizim hayatımızı böyle derleyip toplamak ister. Fatiha da öyle. Sürekli kaybolan doğruluk ve dürüstlük bilincimizi bize hatırlatmak ister. Bu yüzden günün en çok tekrarlanan suresidir. Güne ve oradan hayata serpiştirilmiş namazlarda anar, tekrarlar dururuz Fatiha’yı.

Bir seccade üstünde değilsek bile okur dururuz…

Çünkü hayatın alnında dosdoğru olmanın vazgeçilmezliği yazılıdır.

“El hamdü li’llahi rabbi’l alemin”

Hamd, sena, övgü, hayranlık, büyük etkilenim, aşk gibi bağlanma, bir dediğini iki etmeyecek derecede yüceltme, sevgi, sözünü tutma, sözünden hiç çıkmamaya kadar varan her türlü duygu, düşünce, eylem alemlerin rabbi olan Allah’adır. Sadece O’na yaraşır böylesi bir yüceltme ve bağlılıkla dolu bir yaşam…

Bütün beğenilerimi, ilgilerimi, övgülerimi, sevgilerimi, hayranlıklarımı, aşk duyduklarımı gözden geçirmeliyim.

Kimi, neyi, hangi somut veya soyut gücü hamd ediyorum ben?

Ve kul köle oluyorum, eğiliyorum, eriyorum, yok oluyorum, zamanımı, emeğimi, yüreğimi, özverimi, benliğimi, varlığımı harcayıp duruyorum?

“Rabb i’l alemin”

Kavrayabildiğim ya da kavrayamadığım alemlerin, feza/uzayın ve vusat/uzamın, ben, sen gibi bir kara parçasının, bir kalıbın ve kalpten başlayan iç uzayımın, iç alemlerimin, bilinen veya bilinmeyen nice alemlerin yaratanı, yaşatanı, yöneteninin olağanüstü gücünü gördükçe, yaşamım süresince tanık oldukça, aşkın güzelliğine ve erişilmez yetkinliğine…

O’na dır beğenilerim.

Övgüm, sevgim, hayranlığım… O’nadır bağlanışım ve sözlerine dikkat ederek tapınmam.

Hiç bir başka varlığı beğenmem, sevmem, övmem O’nun kadar. Soyut veya somut hiç bir gücü, bir insanı, bir nesneyi, bir aracı amaçlaştırmam! Kimseleri abartmam, yüceltmem, hayranlıkla hamd etmem O’nu hamdettiğim kadar…

Hamdetmem; bir kapılma değil bilinçli bir hayranlık sonrası ona yönelmek, O’nun hayat değerlerini değer bilmek ve o ilkelere göre bir hayat tutturmak anlamına gelir. Hamd kulluktur, bilirim.

Rahman; ayrımsız,bir şart aramadan yaşatan yaratıcılığını, sevgisini, merhametini, acımasını, koruyup kollamasını…

Rahim; var etmesindeki hikmeti, anlamı olumlayıp kendi hayatını da o külli anlama dahil eden müminleri özel olarak seven, şefkati ve merhametiyle daha bir tutkun olan…

“Maliki yevmid din”/Sorgulama gününün tek yetkilisi/Sahibi

Beni sorgulayacak biricik yargıç ta O!

Hayatımın hesabını vereceğim tek hakim O!

Tanıdım Seni bu önsözde… Bu önceden söylediğin özde…

Kitab’a girerken daha ana kapıda, hayata adım atarken daha en başta tanıdım Seni!…

Fatiha ile açtım Kitab’ı ve hayatı. Sabah Fatiha’yla güzel başlangıçlar yaptım. Gün içinde dosdoğru olmalıyım tembihini tekrarladım. Bilinçle… Kendimi ve gündelik yaşamımı kısa sorgulamalara aldım; zamanı durdurduğum namazlarda.

Anlamsız beğenilerim, hoşlanmalarım, yersiz övgülerim, abartılarım, amaçlaştırmalarım, sapkınca tutkunluklarım, takıntılarım, kulluklarım, köleliklerim, tapınmalarım, bir dediğini iki etmelerim sıfırlandı hayatımda, kalbimde Sen olunca!

Sadeleştim. Rahatladı gönlüm. Sağaldı hayatım. Şimdi daha bir kendim oldum, Sen’i tanıyınca…

Sen yerine koyduklarımı, g/özdelerimi g/özden geçirdim. Senden başka her şey yeri ve değeri kadar değerlidir, değerli olmalıdır, iyice bildim.

Bu önsözü daha evvel okusaydım, anlasaydım böyle onursuzca tapınmazdım başkalarına. Hiç bir somut ya da soyut güç yükselmezdi boşuna böylesine göğümde.

Artık şu cümle geliyor dilime:

“İyyêke nağbudu”

Sadece Sana kulluk ederiz!

Kulluk edilecekse sadece Sana edilmelidir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yazarın Diğer Kitapları

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur