Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Aristo Diyeti İle Yeni Yaşam
Aristo Diyeti İle Yeni Yaşam

Aristo Diyeti İle Yeni Yaşam

Gönül Ateşsaçan

Kilo verip almaktan yoruldunuz mu? Basenleriniz ve göbeğiniz ne yapsanız gitmiyor mu? Sabahları yorgun mu uyanıyorsunuz? Ne yerseniz şişkinlik mi yapıyor? Diyet yapmaktan bıktınız…

Kilo verip almaktan yoruldunuz mu?
Basenleriniz ve göbeğiniz ne yapsanız gitmiyor mu?
Sabahları yorgun mu uyanıyorsunuz?
Ne yerseniz şişkinlik mi yapıyor?
Diyet yapmaktan bıktınız mı?
Yemek yerken suçluluk hissediyor musunuz?
“Canım istiyor” diyerek yediğiniz yemekleri, siz değil gerçekte bağırsak bakterileriniz istiyor olabilir mi?
Protein, hormon, antibiyotik içeren et, balık, tavuk, süt, yoğurt, peynir ve yumurtayı her gün tüketiyor musunuz?
Eskiden yaptığınız diyetler şimdi işe yaramıyor mu?

Bu sorulardan birine bile evet dediyseniz, sizin için bir şeyleri değiştirme zamanı gelmiş demektir. Sürdürülebilir “Aristo Yaşam Programı” ile hayalinizdeki bedene kavuşmanız mümkün. İstediğiniz kadar yiyerek kolay ve kalıcı kilo verebilirsiniz.

Aristo Diyeti, ruhsal ve fiziksel dengede olmanızı sağlayan, bitkisel bazlı, ne sadece vegan ya da protein ne de keto bazlı bir diyet. Detokslar, özel yağ yakıcı karışımlar, yemek tarifleri ve bilinçaltınızı hareketlendirecek olumlamalarla beslenme alışkanlıklarınızı tümden değiştiren sürdürülebilir bir sağlıklı yaşam programı.

O zaman haydi başlayalım…

İçindekiler

Önsöz………………………………………………………………………..11
6. baskı için önsöz ……………………………………………………..15
Giriş: Demek istediğim… …………………………………………..17
1 |Aristo diyeti nedir?……………………………………………………25
2 |Aristo diyeti nasıl zayıflatır? ……………………………………..31
3 |Bilinçaltı teknikleriyle zihinsel dönüşüm ………………….43
4 |Nasıl beslenmeliyiz?………………………………………………….95
5 |Bağırsaklar, beslediğimiz mikroorganizmalar ve
beyin bağlantısı ……………………………………………………….109
6 |Neden hayvansal gıdalar “out” oldu?……………………..119
7 |Detoks……………………………………………………………………..125
8 |Kolay tarifler……………………………………………………………137
Kaynakça…………………………………………………………………183

Önsöz

Monaco
Nisan 2018
07.30 

Sabah gözlerimi açar açmaz erkenden güne başladım çünkü hemen hazırlanıp odadan çıkmam gerekiyordu. Saat dokuzda kongre merkezinde olmam şarttı. Arkadaşlarla sözleşmiştim. Kalktım, terliklerime yöneldim ama… Aah! O da ne? Giyemiyordum! Ayaklarım terliğe girmiyordu; bu duruma hiçbir anlam veremedim. Yüzümü yıkarken ellerim uyuştu, “Ne oluyor?” dedim kendi kendime. Bir gece önce balık yemiştim. Acaba o sebep olabilir mi? Ellerim ve parmaklarım kapanmıyordu, tamamen şişmişti. İlk kez böyle bir şey yaşıyordum. Aynada yüzüme baktım, lensimi taktım. Banyoya girdim ama saçlarımı bile yıkayamadım. Eklemlerimde ağrı yoktu ama şişmiştim, kollarım uyuşuyordu, çantamı dahi taşıyamıyordum. Kahvaltıya vakit yoktu, önceden yanıma aldığım elmayı yedim ve bir ağrı kesici alıp çıktım. Durumum çok değişmedi. Ayakta duramıyor, hiçbir şey taşıyamıyordum. Oturunca kollarım uyuşuyordu. O gün kongrede seçtiğim konulardan biri “Microbiota (Mikrobiyota)” başlığını taşıyordu. Zamanlama çok ilginçti; toplantıda, bağışıklık sistemindeki microbiota dengesizliği ve bunun sonuçları ayrıntılı bir şekilde anlatıldı. Sanırım bendeki tanı yavaş yavaş kendini belli ediyordu. Ardından girdiğim bir diğer toplantıda; proteinlerin, hayvansal proteinlerden de özellikle tavuk yumurtasının, insan bedeniyle uyumsuz olduğundan bahsedildi. Öğlen olmuştu, bir kahve alıp oturdum.

Antalya’da uzun yıllardır medikal estetik konusunda çalışan ve her konuda çok donanımlı bir doktor arkadaşımla konuşmaya başladık. Sohbet arasında, yıllar önce ona vitiligo tanısı konulduğunu, yıllardır hastalık sessiz seyrettiği halde, son bir yılda şiddetini artırdığını öğrendim. Oturup analiz yapmaya çalıştık, “Ne olabilir?” diye sorguluyorduk. Uzun süredir peyniri fazlaca tüketiyordum, iki gece üst üste deniz ürünü yemiştim. Sanırım sorun, tıp fakültesinde bizlere öğretilen ilaç tedavilerinin fazlaca yan etkilerinin olmasıydı. İlaçlar vazgeçilmezimizdi, evet. Ancak yan etkileri özellikle kronik hastalıklarda bir hayli fazlaydı ve ilaçların ikincil hastalıklar oluşturmaları en büyük sorundu. Yıllardır uyguladığım tedaviler, bedeni güçlendirerek iyileştiriyordu. Ozon, manyetik biorezonans, homeopati, beslenme, hipnoterapi, yani tamamlayıcı tıp yöntemleri ile beden güçlenirken, mutlaka besinlerden destek alınması gerekiyordu. Gıdaların zaman zaman hem ilaç hem de zehir haline gelebildiğini çok iyi biliyordum. Doğru beslenme adına acaba bedenimizi çöp bidonuna mı dönüştürüyorduk?

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artık bedeni iyileştiren tedaviler kullanılıyordu, son 10 yılda değişim başlamıştı. Bütünsel Tıp’ta amaç, bedenin savunma ve tamir mekanizmasını uyarıp yönlendirerek, bedenin kendi kendini iyileştirmesi ve yenilemesini sağlamaktır. İngilizce whole person (bütünüyle insan) sözünden türeyen bu terim; insanı, evrende; aklı, duyguları, düşünceleri, fizik yapısıyla bütünüyle ele alır ve her açıdan tanımlar. Holistik (Bütünsel) Tıp, modern tıp ve alternatif tıpta yer alan tedavilerin hepsini bir araya getirir. Biyolojik zekâ denen kavram; bağışıklık ve savunma sistemini kapsayan, beden ahengini koruyan, işleyişini idare eden biyolojik zekâmızı motive ederek yönlendirmekten ibarettir. İşin özü, besinlerin en iyi ilaç olduğunu kabul etmekti. Sanırım çözüm, besinlerle tedaviyi planlamaktı. O güne dönecek olursak, zorunlu olarak dört gün boyunca sürekli antienflamatuvar aldım. Bu süreçte peynir, yumurta yememeye çalıştıysam da tamamen sıfırlayamadım. Hastalarım ve ben glütenden yıllardır uzağız zaten.

Türkiye’ye, İstanbul’a döndüm ama ne dönmek!.. Kongre dönüşü –malum pazar akşamı olur hep– çok kalabalıktı ve uçak yolculuğu epey sıkıntılıydı. Kollarımın, ellerimin uyuşmasından oturamıyordum. Kendimi çok kötü hissediyordum. Ertesi gün ilk işim vegan diyete başlamak oldu ve derhal özel bir hastanenin romatoloji ve nöroloji servislerinden randevu aldım. Tahlil ve tetkikler yapıldı. RA (Romatoid Artrit) tanısı konuldu ve tedavi olarak da yüksek doz kortizon önerildi ancak doğal olarak bu durumdan hiç hoşlanmadım. En büyük sorunum, ellerimin fazlasıyla uyuşmasıydı. Klinikte de, özellikle ince el hareketleri gerektiren, çok ince enjeksiyon iğneleriyle tedavi uyguladığım için ciddi sorunlar yaşamaya başlamıştım. Ellerim o kadar uyuşuyordu ki oturamıyor, ellerimi kullanamıyordum.

10 gün sonra antienflamatuvar etkiyi sağlamak için curcumine (zerdeçal) almaya başladım. Vegan beslenmeye devam ederken hormonal dengem için frekans tedavisine başladım. Stresi dengelemek için geceleri 23.00’te yatağa yattım. Yürüyüş yapmaya ancak üç hafta sonra başlayabildim. Bağırsak dengesi için probiyotik desteği aldım ve vegan diyeti uyguladığımdan B12 takviyesine de başladım. Yumurta, et, süt, yoğurt, balık, tavuk, tereyağını tamamen bıraktığımda bedenimden bana gelen sinyaller tek kelimeyle harikaydı. Uyuşmalar tamamen geçmişti, spora, yürüyüşlerime geri dönmüştüm. Kısacası tüm hayvansal protein tüketimini yüzde 90 oranında azalttığımda çok iyiydim. 60 gün sonra semptomlarım yok olmuştu. Laboratuvar değerlerim tamamen normaldi.

Tanı:
Romatoid artrit.
Tedavi:
Hayvansal proteinleri hiç tüketmeden bitki bazlı beslenme. Bitkisel destek kullanma.
Sonuç:
Tam iyileşme.

Giriş
Demek istediğim…

Benim bir hekim olarak bu kitabı yazmaktaki amacım kimseyi ikna etmek değil, beslenme ve yaşam alışkanlıklarıyla sağlık arasındaki ilişkinin önemini aktarabilmek.

İnsanlık en çok neden korkar?
• Sevilmemekten
• Yalnız kalmaktan
• Parasızlıktan
• Dışlanmaktan
• Onaylanmamaktan
• Kendi gibi olursa kabul edilmemekten korkar. 

Kendimizi onaylayıp seversek biz olabiliriz.
Hayatta en çok kimi şımartıyorsunuz?
Çocuğunuzu?
Sevgilinizi?
Annenizi?
….

Önce en çok kendimizi şımartalım Kilo, bizim kendimize koyduğumuz veya BİZE dışarıdan takılan bir etiketten başka bir şey değil. Başkası için değil kendin için sağlıklı olmayı öğrenmelisin. Yemek ve beslenme arasında önemli farklar vardır Yemek yemek sosyolojik bir ihtiyaç; yemek yerken çevreye, arkadaşlarımıza yoğunlaşırız. Beslenmeyse fizyolojik bir ihtiyaç, bedenimize yöneliriz.

Beslenme sağlıkla ilgilidir. Yemek yemek; aileyi, arkadaşları, toplulukları bir araya getirir, sosyalleşme sağlar ve kabul görme ihtiyacını karşılar. Tarihte insanlık daima önemli günlerde bir masa etrafında toplandı ve yemek yedi. Düğünlerde, doğum günlerinde, yıldönümlerinde, cenazelerde bir araya gelirken yemek yemek daima birleştirici bir araç oldu. Ama bu kitapta konumuz yemek yemek değil beslenmek. İkisini ayırt etmek, yerli yerinde kullanmak kendinize yapacağınız en kâr getiren yatırım olacak. Hayvansal gıdalar mı, bakliyat, sebze, meyve mi daha iyi? Kitabın girişinde bahsettiğim mikrobiyota konusuna dönmek istiyorum öncelikle.

Mikrobiyota ne işe yarar onu açıklayayım… Bağırsaklar sadece atım organı değildir. Çok daha büyük görevleri, işlevleri vardır. Sağlıklı bir emilim, sağlıklı bir atım, hem vücudun yaşam kalitesi hem de tüm yaşamsal fonksiyonları için hayati önemdedir. Unutmayın, serotoninin (mutluluk hormonu) yüzde 95’i bağırsaklardaki bakteriler tarafından salınır. Hayvansal gıdalar, protein, B12 ve demirin yanında bolca hormon ve antibiyotik içerir, lif içermez. Et, balık, tavuk, süt, yoğurt, peynir, yumurta bağırsaklarda bir asit meydana getirir. Yedikçe daha çok yemek isteriz ve bu tür gıdalar bedende enflamasyon denen tepkiye neden olur. Sonuçta bağırsak bakterilerinin dengesi değişir.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Kişisel Gelişim Sağlık
  • Kitap AdıAristo Diyeti İle Yeni Yaşam
  • Sayfa Sayısı184
  • YazarGönül Ateşsaçan
  • ISBN9786258004823
  • Boyutlar, Kapak13x19,5 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDoğan Novus / 2024

Yazarın Diğer Kitapları

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur