Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum
Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum

Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum

Serkan Karaismailoğlu

Hayatınızla ilgili verdiğiniz kararların bazıları ya size ait değilse. Mesela şu an ellerinizin arasında tutmakta olduğunuz bu kitabı alıp almamakla ilgili kararınız tümüyle size ve beyninize mi ait?

Kadın Beyni Erkek Beyni kitabının yazarı Serkan Karaismailoğlu son kitabı Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum ile gene şaşırtıyor bizi. Sadece şaşırmakla da kalmıyoruz, bağırsağın beynin karşısındaki galibiyetini bize o bilindik, esprili üslubuyla anlatırken bir gülümseme yerleşiyor yüzümüze…

İskenderin Uzun ve Karanlık Yolculuğu
Eskiden Buralar Dutluktu
Tükürürüm Böyle Yolculuğun İçine
Çiğneme; Dil ve Çene Kasının Muhteşem Paso Doblesi
Karanlıklar Diyarı Bağırsaklar

Ve daha birçok benzer başlıkla günümüzün popüler konusu mikrobiyotayı anlatıyor bize yazar…

Vücudumuzun işleyişi hakkında bizi bilgilendirdiği kadar eğlendiren bu kitapla bir kez daha buluşuyor Elma Yayınevi okuyucuyla…

İyi okumalar dileklerimizle…

Hayatınızla ilgili verdiğiniz kararların bazıları ya size ait değilse. Mesela şu an ellerinizin arasında tutmakta olduğunuz bu kitabı alıp almamakla ilgili kararınız tümüyle size ve beyninize mi ait? Eğer böyle düşünüyorsanız “mikrobiyota” ile henüz tanışmadınız demektir. Şu an, SİZ, yani yaklaşık 30 trilyon hücreden oluşan canlı, elinizde kitabın arka kapağını okurken, sadece bağırsaklarınızda yaklaşık 40 trilyon mikroorganizmanın yaşadığını biliyor musunuz? Yani sizi SİZ yapan hücrelerin sayısından daha fazla sayıda mikroorganizma içinizde yaşıyor. Üstelik bu mikroorganizmalar sayıca fazla olduğu gibi beyninizi, karakterinizi ve kararlarınızı doğrudan etkileyen kimyasallar üretebilmektedir. Kilo alma probleminden tutun davranışlarınıza kadar, hatta sıkı durun kimi kendinize eş olarak seçeceğinize bile bu mikroorganizmaların karıştığını söylesem herhalde çıldırmış olduğumu düşünürsünüz. Ama akademik olarak beyin çalışan ve sinirbilim doktorası yapmış bir kişiye bağırsaklarla ilgili bir kitap yazdıracak kadar çılgın bir konu mikrobiyota. Bu kitabı okuduktan sonra bağırsaklarınıza ve içindeki canlılara bakışınız çok ama değişecek.

İçindekiler

Bölüm 1
İnsan Olarak Doğup, Mikrop Olarak Ölüyoruz • 11
Bölüm 2
Mutluluğun Formülü Çok Açık; Bir Sen, Bir Ben, Bir de İskender• 31
Bölüm 3
Sadece Kalbe Giden Yol Değil, Beyne Giden Yol da Mideden Geçer • 43
Bölüm 4
İskenderin Uzun ve Karanlık Yolculuğu • 77
Bölüm 5
İkinci Beyin Bağırsak • 137
Bölüm 6
Eyvah Vücudumda Mikrop Var • 153
Bölüm 7
Bağırsak Gezegenine Hoş Geldiniz • 169
Bölüm 8
Kilolarımdan Sen Sorumlusun Ey Bakteri! • 197
Bölüm 9
Ne Yersen Osun • 227
Bölüm 10
Mikrobiyotam Ne Kadar Sağlıklı? • 249
Bölüm 11
Tünelin Ucundaki Karanlık… • 275
Kaynakça • 281

Bölüm 1
İnsan Olarak Doğup,
Mikrop Olarak Ölüyoruz

Mikroskop insana önemini gösterdi, teleskop ise önemsizliğini…
Manly P. Hall

Her sabah olduğu gibi kız gözlerini açtığında onu neyin uyandırdığını bilmiyordu. Yine alarm çalmadan birkaç dakika önce kendiliğinden uyanmıştı. Biyolojik saati, cep telefonundan önce davranarak asıl patronun kendisi olduğunu bir kere daha hatırlatmıştı. Uyanmış olmasına rağmen yataktan kalkmadı. İnatla, yatağın içerisinde, birkaç dakika sonra çalacak olan alarmın ötmesini bekledi. Zira bu çirkin ses, günün başladığının resmi işaretiydi ve ötmeden önceki birkaç dakikanın huzurunu yaşamak istiyordu. Uzun süredir çapını bilmediği bir çemberin üzerinde hayatı tekrarlıyordu; aynı gün, aynı iş, aynı insanlar… Tüm senaryonun aynı olduğu bu filmde, ona düşen tek şey, artık canlandırmaktan bıkmış olduğu karakteri istemeye istemeye oynamaktı.

Düşünceler kafasından hızla geçerken, göz kapakları ağırlaşıp tam uykuya geri döneceği sırada beklenen çirkin ses duyuldu. Telefonun alarmı adeta klaketi sertçe kapatıp “motor” diye bağırdı ve “sıradan bir gün daha” adlı film başlamış oldu. Kız tek eliyle iki-üç hamlede telefonu susturup her gün yaptığı gibi ayakları halının üzerine değer değmez yatağın içerisinde oturur pozisyonda kaldı. Her sabah baktığı halının desenlerine, bugün de sanki ilk kez görüyormuşçasına uzun uzun bakmaya devam etti. Halıya o kadar uzun süre bakmıştı ki karışık desenlerin arasında ilerleyen karıncayı beyni hemen fark etmişti. Dudaklarında dışarıdan fark edilmeyecek hafif bir gülümseme belirdi. En azından bugüne farklı bir başlangıç yapmıştı. Acelesi olan ama hangi taraftan gideceğini bilmeyen bir insan edasıyla oradan oraya giden karınca, kızın kıvrılmış ve halı üzerinde terkedilmiş gibi duran çoraplarının etrafında dolaştı. Yatağın kenarına oturtulmuş, kafası hafif eğik biçimde anlamsızca halıya bakan bir kukla gibi duruyordu. Vücudundaki tek hareket, hafifçe akciğerlerine girip çıkan havanın oluşturduğu hareketten ibaretti. İpin sahibi ipleri çekmezse sonsuza kadar bu şekilde kalabilirmiş gibi bir izlenim vermekteydi. Kızın bütün kasları da kendisi gibi düşünüyordu. Hiçbir kası, dünün tıpatıp aynısı olacak olan sıkıcı güne başlamak istemiyordu. Dışarıdan bakan bir kişi için bu durum sonsuza kadar sürecekmiş gibi bir izlenim verse de kuklanın sahibi ipleri bir anda çekmiş gibi birden ayağa kalktı ve otomatik hareketlerle zorunda olduğu şeyleri yapmaya başladı.

Ayağındaki terliklerin altında çok kuvvetli bir mıknatıs varmış ve kızın ince ayak bilekleri bu çekim gücüne karşı koyamıyormuş gibi ayaklarını halıya sürte sürte banyoya girdi. Avuçlarının içindeki suyu yüzüne çarptığında garip bir rahatlık hissetti. Sanki bunu ne kadar kuvvetli yaparsa bu sıkıcı hayattan uyanabilecekmiş umuduyla yıkıyordu yüzünü. Ama aynı şey yine olmuştu. Kafasını kaldırıp aynaya baktığında; suyun ıslaklığı ile yüzüne rastgele yapışmış saçları, çenesinden tişörtüne damlayan suları ve her zamanki bıkkın surat ifadesini gördü. Yüzünü iyice aynaya yaklaştırarak gözlerinin içine baktı. Göz bebeğinin içindeki karanlığa yoğunlaşarak içerisinde bulunduğu durumun garipliğini algılamaya çalıştı.

Muazzam bir boşluk, bu boşlukta dönen kocaman bir topun üzerindeki küçücük bir bölgenin üzerine yapılmış bir binanın beşinci katındaki bir oda içerisinde, duvarda kendi yansımasına bakıyordu. Tüm insanlığın bu kadar kolay kabullendiği bu gerçek, kızın hiçbir nöronuna sığamayacak kadar büyüktü. Boşlukta dönen bir topun üzerinde ne işi olduğunu bilmiyordu. Neden burada olduğunu, hatta ne olduğunu bile bilmiyordu. “Neyim ben” diye düşündü. “Doğadaki bütün canlılar doğan güneş ile beraber beslenmek, hayatta kalmak ve çoğalmak güdüsüyle güne başlamışken, ben niye bir ayna karşısında varlığımı sorguluyorum” Aslında kız “ne” olduğu sorusunun cevabını çok iyi biliyordu. Ama her sabah yaptığı gibi kendisine hatırlatmak için dudaklarının üzerinde kalmış su damlacıklarını etrafa ve aynaya göndererek sesli bir şekilde tekrarladı:

“Bugün 261. gün. Değişen hiçbir şey yok. Ben Tesla, içi su ve mikrop dolu, milyarlarca hücreden oluşmuş 57 kiloluk bir torbayım sadece. Öldüğüm zaman içimdeki su buharlaşacak, hücrelerim çürüyecek ve bu yerküre üzerinde benden geriye sadece mikroplarım kalacak.”

(…devam edecek)

Şu an elinizde tutmakta olduğunuz bu kitap için birçok insan, birçok tanım ve yorum yapacak. Bir kâğıdın üzerinde yer alan ve belirli bir düzen ile bir araya gelmiş çeşitli harflerin, okuyucunun beyninde yoruma dönüşme süreci oldukça ilginçtir aslında. Okumakta olduğunuz kelimelerin yapacağı ilk iş, fotonlar halinde havada süzülerek gidip gözlerinizde, görmeden sorumlu olan reseptörleri uyarmak olacaktır. Daha sonra bu reseptörlerden çıkan kablolar, göz sinirleri aracılığıyla kafanızın hemen arka tarafında kocaman bir alan kaplayan ve “oksipital lob” adını verdiğimiz beyin bölgesine gidecektir. İlgili merkeze ulaşan “görüntü bilgisi” önce analiz edilecek, daha sonra da beyninizin diğer birçok bölgesiyle bağlantılar kurarak, geçmiş deneyimleriniz doğrultusunda sinir hücrelerinizde çok farklı reaksiyonların oluşmasına neden olacaktır. Yazarın beynindeki birtakım sinir hücrelerinin etkileşimi ile oluşan cümlelerin, okuyucunun beynine giderek çok daha farklı bir reaksiyona yol açması oldukça ilginç bir iletişim şeklidir.

Müzisyen David Eric Grohl, benzer bir iletişimin müzik aracılığıyla nasıl kurulduğunu çok güzel özetlemektedir aslında. Tanımayanlar için hemen belirtelim Dave Ghrol, zamanının en garip ruhlu insanlarından biri olan Kurt Cobain’in, bir o kadar ilginç grubu olan Nirvana’nın bateristidir. Cobain’in ölümü ardından Nirvana grubunun dağılmasıyla Foo Fighters adlı grubu kurup vokalliğini de üstlenen Ghrol, müziğin insan duyguları üzerindeki etkisini şöyle tanımlar:

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Popüler Bilim Sağlık
  • Kitap AdıBeyinde Ararken Bağırsakta Buldum
  • Sayfa Sayısı288
  • YazarSerkan Karaismailoğlu
  • ISBN9786059367165
  • Boyutlar, Kapak, Karton Kapak
  • YayıneviKişisel /

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Pia Mater ~ Serkan KaraismailoğluPia Mater

    Pia Mater

    Serkan Karaismailoğlu

    PİA MATER, bir roman ancak bildiğimiz romanlardan çok farklı. Yazarın tanımlaması ile o bir Nöro-Roman. Bir sinirbilimci olan Serkan Karaismailoğlu daha önce yayımlanmış olan...

  2. Dura Mater ~ Serkan KaraismailoğluDura Mater

    Dura Mater

    Serkan Karaismailoğlu

    Elma Yayınevi uzun zamandır merakla beklenen kitabı Dura Mater’le okurlarının karşısında… “Şu an ellerinizin arasında olan Dura Mater adlı kitap, 3 kitaptan oluşan Mater...

  3. Kadın Beyni Erkek Beyni ~ Serkan KaraismailoğluKadın Beyni Erkek Beyni

    Kadın Beyni Erkek Beyni

    Serkan Karaismailoğlu

    Bu kitabı okuduğunuzda beyninizin cinsiyeti hakkında birçok detayı öğreneceksiniz. Kadınlar ve erkekler arasındaki farkları, karşı cinsin sizi kızdıran, güldüren hatta şaşırtan birçok tepkisinin nedenini...

Men-e-men Birazoku

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur