Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Bir Şehr-i İstanbul ki…
Bir Şehr-i İstanbul ki…

Bir Şehr-i İstanbul ki…

Gökhan Akçura

Şehrin Şenlikli Tarihinden İzlenimler İstanbul hep kendi bildiğini okumuş okumasına da, her kuşaktan, her milletten İstanbullular kendilerince bir şekil vermeye çalışmışlar ona. Ne kadar…

Şehrin Şenlikli Tarihinden İzlenimler İstanbul hep kendi bildiğini okumuş okumasına da, her kuşaktan, her milletten İstanbullular kendilerince bir şekil vermeye çalışmışlar ona. Ne kadar becerebilmişler orası tartışmalı… Ama denemişler en azından. Örneğin terbiye etmek istemişler, Saygısızlıkla Savaş Derneği kurmuşlar. İstanbul terbiyeli, saygılı olmuş mu bilinmez ama Kırk Gün Gece festivalleriyle vur patlasın çal oynasın eğlenmiş. Bugün İstanbullular akın akın sahil kasabalarına gidiyorlar ama bir zamanlar şehirde birçok plaj varmış. Üstelik yine de yetersiz bulunup gazeteler daha fazlası açılsın diye yazıp durmuş. İstanbullular sayfiyeye de pek düşkünmüş.

İlla ki zamanı, mevsimi gelince Boğaz’ın köylerine, Bostancı’ya, Fenerbahçe’ye göçerlermiş. Mehtap âlemleri de ayrı bir keyifmiş. Sayısız kayık izlermiş hanendelerin kayıklarını Boğaz’da… Sadece Boğaz mı, Beyoğlu da bir başka dünyaymış. Tiyatro salonları, gece kulüpleri, kabareler… Bin bir renkli bu dünyada yok yokmuş. Bir de zenci bir Rus’umuz varmış, ilk Maksim’i de zaten o açmış. Ama İstanbul sayısız duraklarda soluklanıp yoluna devam ederken, tarihi sinema ve tiyatro salonları yıkılmış, Şan Tiyatrosu yanmış… Bir Şehr-i İstanbul ki… adlı kitapta İstanbul’un uzun ve canlı öyküsünün en eğlenceli duraklarına uğrayıp oraların en renkli simalarıyla tanışacaksınız. Zaman zaman kıymetini bilmediklerimiz içinizi sızlatacak elbette.

İÇİNDEKİLER

Adaları Güzelleştirme Cemiyeti / 7
Adalar ve “Afedersiniz” Eşekler / 29
İstanbul Sayfiyeleri / 39
Deniz Ne Kadar Güzel Hoş… / 53
Kırk Gün Kırk Gece Cumhuriyet’in İlk İstanbul Festivali / 113
Gülhane Parkı’nda Bahar ve Çiçek Bayramı / 125
Sevgi ve Saygı İstiyorum ya da Nafile Cemiyetler Tarihi / 145
İstanbul’da Bir Siyah Rus / 159
İstanbul Emprezaryoları / 169
Franko, Saray Sineması ve Kontiya / 199
Ucu Yanık Bir Öykü: Şan Sineması / 235
Kokonam Çıldırdı! / 257
Marie Bell Bana Bakıyor / 267
İstanbul’da İlk Kabare Henry Yan ve Catacloum / 283
Bu Şehri Stanbul ki Haldun Taner ve İlk Türk Kabaresi / 291

Adaları Güzelleştirme Cemiyeti 

Yıl 1934. Hafta dergisi, İstanbul’un sayfiye köyleri açısından bir durum değerlendirmesi yapıyor: “İstanbul’un Eyüp’ten Pendik’e, Yeşilköy’den Kavaklar’a kadar uzanan hudutu içinde yazlık köyleri yirmi sene içinde çok değişti. Bir zamanlar Adalar rağbette idi. Yaz gelmeden Adalar’da boş ev kalmaz, yazın vapurlar hıncahınç dolar hele [resmî tatil günü olan] cuma ve pazar Adalar adam almazdı. Sonra bu rağbet Boğaziçi’ne geçti. Sonra Haydarpaşa [tren] hattı üstüne yayıldı. Son birkaç sene Suadiye’ye kadar hat boyu… Bilhassa Suadiye o kadar rağbet buldu ki, burada yepyeni kübik köşkler, bahçeler yapıldı.” İşte böyle bir anda, Adaları Güzelleştirme Cemiyeti, Adalar’ı yeniden gündeme getirmeye çalışacaktır. Kendi deyişleriyle “beş yıldır ölmeye yüz tutan” Adalar’a “diriltici bir rağbet celbettirebilmek” için uğraşılacaktır.1 Cumhuriyet gazetesinde “Hem Nalına Hem Mıhına” mahlasıyla yazan Abidin Daver, “Adaları Güzelleştirme Cemiyeti”nin aslında 1926 yılında kurulduğunu söyler. Ayrıca kendisinin de bu kuruluşta yer aldığını açıklar: “O senelerde yazın Büyükada’da oturduğum için, beni de cemiyetin ilk idare heyetine seçmek lütfunda bulunmuşlardı. Bizim ilk projemiz, eski hükümet konağının bulunduğu yerde bir bahçe vücude getirmek ve bu bahçenin ortasına sular akan bir kaide üzerinde bir abide yapmaktı. Bunun için de Yat Klübü’nde bir de balo tertip etmiştik. Balo çok güzel oldu ama bir balonun hasılatıyla benim tasavvur ettiğim bahçeli ve çağlayanlı abide olamadı. Sonraları bizim Adaları Güzelleştirme Cemiyeti’nin gene arasıra sesi işitildi ama Adalar’ın mevcut tabii ve sun’i güzelliklerine yeni bir şey ilave edilemedi.”

kış uykusundan uyanan cemiyet 

Anlaşılıyor ki cemiyet kurulmuş ama önce pek bir hareket olmamış. 1934 yılında uzun süredir kış uykusuna yatmış olan Adaları Güzelleştirme Cemiyeti artık uyanmaya karar vermiş gözükmektedir. Abidin Daver bu ayağa kalkma gayretini can-ı gönülden kutlar ve gazetelerde okuduğu “faaliyet programı”ndan bir bölüm aktarır: “Cemiyet, Turing Klüple teşriki mesai edecek ve Belediye’nin gözetimi altında faaliyete başlayacaktır. Adaları güzelleştirme ve seyyah celbi işlerinin propaganda kısmını Turing Klüp, imar işlerini de Cemiyet’le Belediye yapacaktır. Güzelleştirme işine Büyükada’dan başlanacak, Yürükali mevkiine asrî bir plaj yapılacaktır. Otel ve pansiyonlar sıkı bir kontrole tabi tutulacak, ücretler Belediye tarafından tayin edilecektir. Yolların bozuk olan yerleri tamir ettirilecek, hamal ve arabacıların yeknesak bir şekilde giyinmeleri mecburi kılınacaktır. Tur yoluna her beş yüz metrede mesafeleri gösterir levhalar ve kanapeler konacaktır.

Muhtelif zamanlarda müteaddit müsabakalar ve eğlenceler tertip edilecektir. Cemiyet şimdiki halde güzelleştirme işine yirmi bin lira tahsis etmiştir.” 1 Daha önce kaleme aldığımız bir yazıda “Adaları Güzelleştirme Cemiyeti” ile “Belediyenin Mürakabesi Altında Büyükada Teşebbüs Grubu”nu birbirine karıştırmıştık. 1933 yılında kurulan bu “Teşebbüs Grubu”nun, “Halk Fırkası, Turing ve Otomobil Klübü, Belediye, Vilayet ve Matbuat” tarafından oluşturulduğu nizamnamesinde belirtiliyordu. Grubun amaçları ise şöyle sıralanıyordu: “1. Büyükada lehinde ilânat ve neşriyatta bulunmak, prospektüs ve afişler ile propaganda yapmak. 2. Adaya gelenlerin sıkılmamaları için mahalli eğlenceler ve şenlikler tertip eylem. 3. Büyükada ile olan vesaiti nakliyenin intizamına bakmak. 4. Büyükada’da ikameti teshil için ve asri hale koymak üzere otellere ve sayfiyelere nezaret etmek. 5. Büyükada’ya yerli ve ecnebi seyyah celbine çalışmak.” Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklobedisi’nde cemiyetin kurucusunun Emin Âli Durusoy olduğunu yazar. Adaları Güzelleştirme Cemiyeti’nin kendi belgelerinden de genel başkanının (vali ve belediye reisi) Muhittin Üstündağ olduğunu öğreniyoruz. Yönetim Kurulu’nda Akay Gemileri İşletmesi yöneticisi ile CHP Adalar Kazası Başkanı’nın bulunduğunu biliyoruz.1 Gerek kurucuları ve yöneticileri, gerekse yukarıda sıralanan amaçların Adaları Güzelleştirme Cemiyeti’yle çakıştığını görünce, bu iki kuruluşun belki de aynı kişilerden oluştuğunu düşünmemek mümkün değil. Turing belgelerine baktığımzda bu karışık durumun biraz daha aydınlandığını görüyoruz. “Türkiye Turing ve Otomobil Klöbü’nün 1933 senesine dair raporu”nda şu bilgiler yer alıyor: “Her husustaki mesaimizde bize azamî müzaherette bulunan Vali ve Şehremini Muhittin Beyfendinin [o dönemde vali ve belediye reisliğini tek kişi yapmaktadır] emir ve tensiplerile Klöbümüz Adada mevcut bulanan Adaları Güzelleştirme Cemiyeti ile tevhidi mesai ederek faaliyete geçmiştir. Mezkûr Cemiyette mümessilimiz Emiroğlu Ziya Beydir.

Vali Beyefendinin bizzat riyaset ettikleri bu Komisyonunun faaliyeti neticeleri görülmeye başlandı: a) Büyük Adadaki sekiz kilometreden ibaret bulunan Tur yoluna mesafe işaretleri ve güzel manzaralı yerlere sıralar ve ana yollardan ayrılan yollara istikâmetleri gösteren levhalar konulacaktır. b) Yaz mevsimi için her otelin vereceği fiat Belediyece tasdik edildikten sonra oteller fazla fiat istemeyeceklerdir. c) Adada mevcut bütün kiralık evlerin icar bedelleri, mahalleri, büyüklükleri hakkında mükemmel bir liste yapılmıştır; bu liste tabettirilerek müracaat edenlere meccanen [ücretsiz] tevzi olunacak ve bu suretle bazı tellalların ihtikârlarına meydan verilmeyecektir. d) Yürük-Ali plajı Belediyece istimlâk edilmek üzeredir. Orada asrî ufak bir plaj vücuda getirilecektir. e) Bu sene Adada 5 Temmuzdan 16 Eylüle kadar devam etmek üzere 6 fête [bayram] yapılacaktır. Bunların idaresi ve şenlik programlarının tanzimi için ayrıca artistik bir komite teşkil edilmiştir. Bunlardan maada 17 Ağustosta bir yelken yarışı yapılacaktır. f) Büyükada’daki hamal teşkilatı, arabacılar, tarifeler meseleleri nazarı dikkate alınmıştır. Bunlar daima kontrol altında bulundurulacaktır. g) İskele civarında renseignement [bilgi] vermek, teshilât göstermek, şikâyetleri dinlemek üzere bir büro açılmıştır.

maya kararlıdırlar. Bütün bu gelişmelerin ardından, gazete sütunlarında yapılan ve yapılacak işlerle ilgili bilgiler art arda gözükmeye başlar. “Adaların İmarı”1 başlıklı bir yazıda Adaları Güzelleştirme Cemiyeti’nin İstanbul valisi ve belediye reisi Muhittin Bey’in de katıldığı bir toplantıda, Yörükali Plajı’nın bu yıl bitirileceği ve Heybeli-Büyükada ve Yörükali iskeleleri arasında bir vapurun işletilmesinin karar altına alındığı açıklanır. Haber şöyle devam ediyor: “Cemiyet, Ada otelcileriyle anlaşmış, otel fiatlarını tesbit etmiştir. İskele meydanında saat önünde daima bir memur bulunacak; araba, otel fiatlarından şikâyet edenlerin şikâyetlerini dinleyecektir. Fazla alınmış para varsa hemen geri alınacak, müşteriye iade edilecektir.” Toplantıda “en mühim mesele” olarak gündeme gelen su temini konusunda da önemli bir karar alınmıştır. Her gün bir vapur Terkos suyunu Ada’ya taşıyacaktır ve bu suyun tenekesi bir kuruşa satılacaktır.

Yazı bazı istatistiki bilgiler de aktarmaktadır: O yıllarda Büyükada’da günde 1.600 ekmek tüketildiğini, yazları ise bu sayının en az 7.600’e yükseldiğini öğreniyoruz. Cuma ve pazar günleriyse Adalar’a 40.000 kişi akın etmektedir. Makale şu temenni ile noktalanıyor: “Adalar imar edilir, bazı dertlerine deva bulunursa, şüphe yok ki bu sayı bir misli artacaktır.” 1934 yılının haziran sonlarında Cemiyet’in yeni etkinlikleri gazete sütunlarında arka arkaya yer alır. Büyükada’ya dikkatleri çekmek için düzenlenen şenlikler 12 Temmuz’da başlar. İlk gün Yat Kulübü bahçesinde Şehir Tiyatrosu artistleri tarafından yeni hazırlanan Adalar Revüsü sahnelenir.2 Davetlilerin sıcaktan rahatsız olmamaları için elbise konusu serbest bırakılmıştır. Adalar Revüsü’nün temsili bittikten sonra dansın geç vakitlere kadar süreceği, sabaha karşı saat üçte şehirden gelenleri geri götürmek için özel bir vapur tahsis edileceği gazetelerde açıklanır. Ama daha sonra çıkan haberlerden “havanın fenalığından dolayı huzur bulunamadığını” öğreniriz. Hatta erkenden geri dönmek zorunda kalanlar, davetiyelerini bir hafta sonra Tepebaşı Bahçesi’nde revünün yeniden temsil edilişinde kullanabilmişlerdi.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Edebiyat
  • Kitap AdıBir Şehr-i İstanbul ki...
  • Sayfa Sayısı304
  • YazarGökhan Akçura
  • ISBN9789753298254
  • Boyutlar, Kapak11x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviOğlak Yayınları / 2020

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Zaman Ötesi İstanbul ~ Gökhan AkçuraZaman Ötesi İstanbul

    Zaman Ötesi İstanbul

    Gökhan Akçura

    Şehrin Öncesi, Şimdisi, Sonrası Şehirler, sadece içlerine hapsolduğumuz cehennemler ya da sefasını sürdüğümüz, vaatlerinin, hayallerinin peşine düştüğümüz bir harikalar diyarı değildir. Şehirler aynı zamanda...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur