Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Ceza Sömürgesi
Ceza Sömürgesi

Ceza Sömürgesi

Franz Kafka

“Kâbusların yazarı.” —JORGE LUIS BORGES Franz Kafka, modern edebiyatın en etkileyici ve rahatsız edici yazarlarından biri. Onun eserleri, bireyin bürokrasi, otorite ve akıl almaz…

“Kâbusların yazarı.” —JORGE LUIS BORGES

Franz Kafka, modern edebiyatın en etkileyici ve rahatsız edici yazarlarından biri. Onun eserleri, bireyin bürokrasi, otorite ve akıl almaz düzenler karşısındaki çaresizliğini gözler önüne serer. Ceza Sömürgesi ise adaletin yozlaşması ve mekanikleşen bir düzenin insanı nasıl yok ettiğini anlatan karanlık bir eser.

Issız bir sömürgede, mahkûmların suçlarını vücutlarına kazıyarak onları infaz eden korkunç bir makine ve ona körü körüne bağlı bir subay, yabancı bir gezgine sistemin “kusursuzluğunu” anlatmaya çalışır. Ancak bu düzen artık çökmeye başlamıştır ve eskiyle yeni arasındaki gerilim kaçınılmaz bir sona doğru ilerler.

Kafka’nın tüyler ürperten anlatımıyla şekillenen bu distopik hikâye, insanın adalet anlayışını, otoriteye itaati ve sistemlerin zalimliğini sorgulatıyor.

*

“Tuhaf bir makine” dedi subay, araştırmacı gezgine ve iyi bildiği makineyi hayranlık dolu gözlerle inceledi. Gezgin; itaatsizlik ve amirine hakaretten hüküm giymiş bir askerin infazına katılmasını isteyen komutanın davetine neredeyse zorla gelmiş gibi görünüyordu. Bu ceza sömürgesinde, infaza karşı genel bir ilgisizlik hâkimdi. Dört bir yanı çorak yamaçlarla çevrili bu derin, kumlu vadide subay ve gezgin dışında, saçı sakalı birbirine karışmış, koca ağızlı ve donuk bakışlı mahkûmla, onun ayak ve el bilekleriyle boynunda ve birbirine yine ara zincirlerle bağlı kısa zincirlerin de içine girdiği ağır zinciri tutan bir asker vardı. Mahkûm öyle itaatkâr görünüyordu ki, bir köpek gibiydi, sanki yamaçlarda serbestçe dolaşmasına izin verilse infaz başladığında geri dönmesi için sadece ıslık çalmak yeterli olacaktı.

Gezgin, makineyle pek ilgilenmiyordu, mahkûmun arkasında, gözle görülür bir umarsızlıkla bir aşağı bir yukarı yürüyordu, subaysa son hazırlıkları yapıyor, bazen yere derinlemesine gömülü makinenin altına giriyor, bazen de üst kısımları kontrol etmek için merdivene tırmanıyordu. Tüm bunlar, aslında bir teknisyene bırakılacak işlerdi ama subay, ya bu makineye özel bir hayranlık duyduğu ya da bazı nedenlerle işi başkalarına güvenip bırakamadığından, bunları büyük bir hevesle yapıyordu. “Artık her şey hazır!” diye bağırdı nihayet ve merdivenden indi. Son derece yorulmuştu, ağzı açık nefes alıyordu ve üniformasının yakasının altına iki zarif kadın mendili sıkıştırmıştı.

“Bu üniformalar tropik iklim için fazla ağır!” dedi gezgin, subayın beklediği gibi makine hakkında bilgi almak yerine. “Kesinlikle,” dedi subay, yağ içindeki ellerini su dolu teknede yıkarken. “Ama onlar bizim için vatan demek ve bizler de vatanımızı yitirmek istemeyiz. Ama şimdi şu makineye bakın…” diye ekledi hemen, ellerini havluyla kurularken bir taraftan da makineyi işaret ediyordu. “Şimdiye kadar elleri kullanmak gerekliydi ama artık makine kendi kendine çalışacak.” Gezgin, başıyla onayladı bu sözü ve subayın peşinden gitti. Subay beklenmedik olaylara karşı kendini güvence altına almak istiyordu, “Elbette aksaklıklar olacaktır,” dedi, “umarım bugün böyle bir şey olmaz ama yine de hazırlıklı olmalıyız. Makine on iki saat boyunca kesintisiz çalışmalı. Aksaklıklar olursa da bunlar ufak tefek şeyler olacaktır ve derhal giderilecektir.”

“Oturmaz mısınız?” diye sordu sonunda, bir yığın hasır sandalyeden birini çekip gezgine uzattı ve o da bunu reddedemedi. Şimdi bir çukurun kenarında oturuyordu ve aşağıya kaçamak bir bakış attı. Pek derin değildi. Çukurun bir tarafında kazılan toprak, duvar oluşturacak şekilde yığılmıştı, diğer tarafta ise makine duruyordu. “Komutanın size bu makineyi daha önce anlatıp anlatmadığını bilmiyorum,” dedi subay. Gezgin ise eliyle belli belirsiz bir hareket yaptı; ki bu subayın işine gelmişti çünkü makineyi şimdi kendisi daha detaylı anlatabilirdi.

“Bu makine,” dedi yaslandığı krank kolunu kavrayarak, “eski komutanımızın bir icadı. Ben ilk deneylerden itibaren, çalışmalar tamamlanıncaya kadar tümüne katıldım. Ama bu icat için övülecek tek kişi kendisidir. Eski komutanımızı tanıyor musunuz? Tanımıyor musunuz? Bütün bu ceza sömürgesinin onun eseri olduğunu söylesem abartmış olmam. Biz, arkadaşları, öldüğü andan itibaren sömürgenin dışa kapalı bir düzeni olduğunu, bu yüzden de halefinin aklında binlerce plan olsa bile, en azından uzun yıllar boyunca eski komutanın yaptıklarına dair hiçbir şey değiştiremeyeceğini biliyorduk. Tahminlerimiz doğru çıktı; yeni komutan durumun farkına vardı. Ne yazık ki eski komutanımızı tanımıyorsunuz. – Ama…” diyerek ara verdi subay, “boş laflar ediyorum, oysa makine gözümüzün önünde duruyor. Gördüğünüz gibi üç kısımdan oluşuyor. Zaman içinde halk, bu kısımlar için isimler geliştirdi. Alttakinin adı yatak, üsttekinin adı çizici, şu ortadaki hareketli parça ise tırmık”.

“Tırmık mı?” diye sordu gezgin. Pek dikkatli dinlememişti, güneş gölgesiz vadide fazla etkiliydi, insanın kafasını toparlaması sahiden zordu. Gezgin; omuzları apoletli, kordonlar sarkan dar, geçit töreni tarzı ceketiyle konuyu hevesle anlatan subayı, daha bir takdire şayan buluyordu, subay ise konuşurken bir yandan da elindeki tornavidayla oradaki buradaki bir vidayı sıkıştırıyordu. Asker de gezginle benzer bir ruh hâli içinde gibi görünüyordu. Mahkûmun zincirini iki bileğine dolamış, başı öne eğik, bir eliyle silahına dayanmış duruyordu. Hiçbir şeyi umursamıyordu. Gezgin buna pek şaşırmamıştı çünkü subay Fransızca konuştuğundan ne asker ne de mahkûm bir şey anlıyordu. Ama mahkûmun, yine de subayın açıklamalarını dinlemeye çalışması çok daha dikkat çekiciydi. Bitkin ama ısrarlı gözlerle subayın işaret ettiği yerlere bakıyordu. O anda gezgin bir soru sorarak subayın sözünü kestiğinde o da tıpkı subay gibi gezgine baktı.

….

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Öykü
  • Kitap AdıCeza Sömürgesi
  • Sayfa Sayısı56
  • YazarFranz Kafka
  • ISBN9786052655436
  • Boyutlar, Kapak13,5 x 21 cm, Karton Kapak
  • Yayıneviİthaki Yayınları / 2025

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Amerika ~ Franz KafkaAmerika

    Amerika

    Franz Kafka

    Amerika, Franz Kafka’nın yazmaya başladığı ilk romandır. Fakat yazar, 1911 yılının sonundan 1914 yılına kadar aralıklarla üzerinde çalıştığı ve Der Verschollene (Kayıp Kişi) başlığını...

  2. Dönüşüm ~ Franz KafkaDönüşüm

    Dönüşüm

    Franz Kafka

    Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu. Demir gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatıyordu. Başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş karnını gördü; kahverengiydi.

  3. Milena’ya Mektuplar ~ Franz KafkaMilena’ya Mektuplar

    Milena’ya Mektuplar

    Franz Kafka

    Franz Kafka, Milena’yı 1920 yılının başlarında, Prag’da, edebiyatçıların toplandığı bir kafede tanıdı. Milena 24 yaşında genç bir gazeteciydi, Kafka ise 38’ini sürüyordu. Milena’nın onun yapıtlarını Çekçeye çevirme arzusu ikisinin yakınlaşmasıyla sonuçlandı, çok geçmeden de defalarca buluşmaları ve mektuplaşmalarıyla birlikte derin ama umutsuz bir aşka dönüştü.

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Gönül Ticareti ~ Hüseyin Rahmi GürpınarGönül Ticareti

    Gönül Ticareti

    Hüseyin Rahmi Gürpınar

    Dünya ne kadar büyük devrimlerle altüst olursa olsun, dünyada erkek daima hâkim, kadın daima onun emir eridir. Kocan, kardeşin, oğlun tepende birer küstah âmirdirler....

  2. Beyoğlu Çığlıkları ~ Murat TuncelBeyoğlu Çığlıkları

    Beyoğlu Çığlıkları

    Murat Tuncel

    “Temizliğe gittiğim evlerden birkaç kuruş alıyordum, ama ev sahiplerinin beni takip etmesi canımdan bezdiriyordu. Kimisi, bir şey almayayım diye arkamdan gezerdi. Kimisi de, işimi...

  3. Tom’un Gazze Günlükleri ~ Şehmus YardımcıTom’un Gazze Günlükleri

    Tom’un Gazze Günlükleri

    Şehmus Yardımcı

    Akşam yemeği için sebze almak isteyen anne ve oğlunu yolda gören caniler, anneden çocuğu koparmak için hızlıca çeker; fakat annesi çocuğunun elini bırakmaz. Caniler,...

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur