Birazoku.com sitesinde de kitapların ilk sayfalarından biraz okuyabilir, satın almadan önce fikir sahibi olabilirsiniz. Devamı »

Yazar ya da yayınevi iseniz kitaplarınızı ücretsiz yükleyin!

Chef
Chef

Chef

Mustafa Kutlu

Yazar bu eserinde Türkiye’de seksen sonrası yaşanan atmosferi ele almıştır. Bu atmosfer tüketim toplumunun yarattığı ihtirasları, tutkuları öne çıkarmaktadır. Banka şefi baba, emekli ev…

Yazar bu eserinde Türkiye’de seksen sonrası yaşanan atmosferi ele almıştır. Bu atmosfer tüketim toplumunun yarattığı ihtirasları, tutkuları öne çıkarmaktadır. Banka şefi baba, emekli ev kadını anne ve üniversite çağında hemen köşeyi dönme arzusu ile iş dünyasına atılan oğul. Kazanç hırsı, mevki-makam, güç ve güvenlik arzuları aileyi parçalar. Her fert kendi yoluna gider. Ama bu yol nereye çıkmaktadır?

*

Bardan çıktığımda yağmur çiseliyordu.

Sonra bayağı yağmaya başlamış, ben hani sarhoşum ya, farkına varamadım.

Epeyce ıslanmışım.

Islanmışım, çünkü arabayı park ettiğim yere değil ters istikamete gitmişim.

Gitmişim çünkü kafam karışık. Sarhoşsun kardeşim elbette karışık olacak demeyin, benim sarhoşluğum öyle zil-zurna küfelik işlerden değil.

Hani ne demişler: “İçiyorsak sebebi var”.

Yok yok, öyle kara sevda, imkânsız aşk falan değil. Yahu bizimkisi işte bir alışkanlık. İşten çıktıktan sonra her akşam gittiğimiz bara uğrayıp iki tek atmak; her zamanki arkadaşlarla iki çift laf etmek, işte bu

Ama vücudum kaldırmıyor galiba. İki tek atsam bile kafayı buluyorum.

Kafayı bulunca!…

Zihnimin bir tarafı açılıyor.

Konuşkan, bilgili, ağzı laf yapan bir taraf bu. O zaman ya ben konuşuyorum, yani iştahla veya damarıma basıp konuşturuyorlar.

Hele o avukat, hele o zibidi, tüm ek yerlerimi ezberlemiş kerata. Bakın kerata deyiverdim. Demek ki, hem seviyor, hem kızıyorum. Bizim bankanın avukatı, Daha doğrusu serbest avukat ama bankanın işlerine de bakıyor.

Ben: bu bar ayağına o alıştırdı zaten. İpini satmış, dünya yansa umurunda olmayan, aslında içinde para veya kadın geçmeyen konuları hiç, ama hiç ciddiye almayan; buna mukabil her meselede güya söyleyecek sözü varmış gibi yırtık dondan fırlayan bir fırlama. Eline diyelim İngiltere’nin Orta Doğu siyaseti ile ilgili veya Milli Takım’ın oynadığı futbol ile ilgili üç cümle ver; seninle sabaha kadar tartışabilir.

Bir nevi laf ebesi.

Çekirdek çıtlatır ve ha bire konuşur.

Ulan yapma şu pisliği diyorum, hani çekirdek konusunda; beni çıldırtmak için her akşam bir kesekâğıdı çekirdek ile çıkagelir, çekirdek bitmeden sohbet bitmez. Dolan tablalar boşaltılır, sigaranın birini yakar, ötekini söndürür, iki de bir tuvalete koşturur -biracı kendisi, muhtemelen prostat başlangıcı ama, söylesen hem üstüne kondurmaz, hem itiraz eder; daha gencim ben der, ne prostati.. ulan ne gençliği be, kıçının kılı ağarmış, hala gençlikten bahsediyorsun-, hovarda mizaç bir bekar adam.

Ben onun hovardalığını da ciddiye almıyorum. Gerçi bara uğrayan hemen bütün kadınlarla tanışıyor, se-

lamlaşıyor ama hiçbiri ile çıktığını sanmıyorum.

Onun hovardalığı dilinde.

Sanki bizatihi yaşamış gibi bir sürü hikâye, fantezi, dedikodu anlatıyor.

Bunları anlatırken yuzu kızanıyor, soluk alış-verişi sıklaşıyor, hatta ağzı gözü çarpılıyor diyebilirim. Evlenmemiş.

Geçmişi beni ilgilendirmez. Ne sordum ne öğrenmek istedim. Bana ne canım. Belki de sapığın tekidir. Yok, yok, adama iftira atmayalım, bunca bekar kalmış insan var, hepsi de sapık mı bunların.

Cinsellikten çok bahsediyor ya, belki bu yüzden çamur atıyorum. Yoksa sevimli adam, esprili. Esprileri kabasaba da olsa sarhoş kafa ile çekiliyor. Zekâ seviyesi çok düşük, aklı sadece para işlerine yetiyor. Zaten yükünü tutmuş diyorlar, bir arabası var binmeye kıyamazsın. Benim araba tutkunu olduğumu bildiği için dalıma çok basıyor. İşte herifi şöyle solladım, gazı şöyle kökledim, bizim doru kısrak şahlanıverdi diye anlatıyor. Adam arabasına kısrak diyor, gel de işkillenme. Bu konuda çok kafa patlatan olmuş. Batı’da çok yazılmış bunlar. Bizim hanzo avukat bilmez bunları, o sadece yaşar. Bana da öyle diyor. Orhan Veli’den okuyarak yüzüme üfürüyor “Bak böcekler de öyle yapıyor”. Yalınkat adam, bütün şiir bilgisi üç dört mısralık. Oysa Roland Barthes ne diyor: “Bagajında hız, ev, güvenlik, cinsel arzu, kariyer, özgürlük, aile, erkeklik gibi bir sürü vasıf taşıyan otomobil”.

Eklendi: Yayım tarihi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Kategori(ler) Hikaye
  • Kitap AdıChef
  • Sayfa Sayısı214
  • YazarMustafa Kutlu
  • ISBN9789759954536
  • Boyutlar, Kapak13.5x21 cm, Karton Kapak
  • YayıneviDergah Yayınları / 2023

Yazarın Diğer Kitapları

  1. Hesap Günü ~ Mustafa KutluHesap Günü

    Hesap Günü

    Mustafa Kutlu

    “Musallada bir tabut, yeşil örtü üstünde, yapayalnız… İkindi okunmuş, namaz kılanlar camiye girmiş, kılmayan kalabalık cami duvarına yanaşıp saçak altına sığınmış. Alafranga bir muhit;...

  2. Bu Böyledir ~ Mustafa KutluBu Böyledir

    Bu Böyledir

    Mustafa Kutlu

    Lunapark metaforu içinde bir çekirdek ailenin başından geçenler. Yazar, ülkemizdeki sosyal değişimi eleştirirken bir yandan da insanın dünya hayatındaki temel varoluş meselesine vurgu yapıyor....

  3. Akıntıya Karşı ~ Mustafa KutluAkıntıya Karşı

    Akıntıya Karşı

    Mustafa Kutlu

    … Oltanın ucundaki balık şöyle dedi: ‘Yem öyle büyü­lü, çekici, gerçek idi ki; nasıl desem gerçekten daha gerçekti. Şimdi şu son nefesimi verirken itiraf...

Bebhome Kahve

Aynı Kategoriden

  1. Sürgün ve Krallık ~ Albert CamusSürgün ve Krallık

    Sürgün ve Krallık

    Albert Camus

    Jean-Paul Sartre, Albert Camus’nün ölümünden sonra şunları yazmıştı: “Uzun süre düşünmeden seçimini yapmayan, bir kez seçince de buna bağlı kalan ender insanlardandı… Camus’nün insancılığında,...

  2. Mühür ~ Gökçer TahincioğluMühür

    Mühür

    Gökçer Tahincioğlu

    “Bendire üç kere uzun vuruldu ve müritlerin dalgalanması durdu… Şeyhin eline yüzlerini sürdükten sonra, cübbesini üç kez öpen tekrar yerine dönüyor, diz çökerek, başını...

  3. Yedinci Gün ~ İhsan Oktay AnarYedinci Gün

    Yedinci Gün

    İhsan Oktay Anar

    Aklıyla olduğu kadar gözleriyle de gördükleri kendisine fazlaca ağırlık vermiş olacak ki Ulu Hakanımız havagazı lambasını kapattı ve o karanlıkta bir sâyepüşun altındaki yaldızlı koltuğa oturdu. Gecenin o saatinde hâlâ, ipek gömleği, kruvaze yeleği, siyah redingotu üzerindeydi.

Haftanın Yayınevi
Yazarlardan Seçmeler
Editörün Seçimi
Kategorilerden Seçmeler

Yeni girilen kitapları kaçırmayın

Şimdi e-bültenimize abone olun.

    Oynat Durdur
    Vimeo Fragman Vimeo Durdur