
Yalnızca bipolar bozuklukla yaşayanlar ve yakınları için değil; aynı zamanda nörobilim, tıp, psikoloji, sosyoloji ve genetik gibi, yaşam ve toplum bilimleriyle ilişkili pek çok disiplinde çalışan, bu alanlarda eğitim gören öğrenciler; merak eden, okuyan, araştıran, farklılığa ve çeşitliliğe duyarlı herkes için bir kılavuz.
Elinizde tuttuğunuz kitap bilimsel titizlikle yazılmış, derin bir insan sevgisinin ve yıllara dayanan bir klinik deneyimin ürünüdür. Prof. Dr. Sibel Çakır, duygudurum bozukluklarının nörobiyolojik doğasını içtenlikle kavrayan, hastayı sadece tanısıyla değil, tüm insani boyutlarıyla gören bir hekim olarak bu eserde alanında çığır açıyor.
Bir beyinbilimci olarak, bu kitabın, hem uzmanlara hem de hastalara rehberlik edecek bir pusula olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Bireyin yalnızca semptomlarıyla değil, yaşam bağlamı içinde anlaşılmasının önemini vurgulayan bu çalışma, etik duyarlılığı ve bilimsel yetkinliğiyle örnek niteliğinde. Prof. Çakır’ın yaklaşımı, hem tıp dünyasına hem de topluma umut ve denge sunuyor. Bu kitabı yalnızca okumak değil, üzerinde düşünmek ve yaşama geçirmek de gerekir.
Prof. Dr. Türker Kılıç
Nihayet bipolar bozukluğun ne olduğunu, insan yaşamını nasıl etkilediğini öğrenmek ve anlamak isteyenler için sade, bilimsel ve içten yaklaşımı harmanlamış bir kitap. Okuyup bitirdiğinizde, yazarın benzetisiyle, durulmayan bir zihinle ve “buzla ateş arasında” yaşamanın yolları üzerine konunun uzmanı bir hekimle beraber düşünmüş oluyorsunuz.
Prof. Dr. Yankı Yazgan
Bipolar bozukluk alanının çalışkan akademisyeni Prof. Dr. Sibel Çakır bu güzel eserle bipolar bozukluğu olan hastaların gündelik yaşamlarına katkıda bulunuyor, onların bilgi ve farkındalıklarını artırmaya çalışıyor, müthiş bir kaynak kitap sunuyor.
Prof. Dr. Ömer Aydemir
***
Prof. Dr. Sibel Çakır, 1996 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Psikiyatri uzmanlık eğitimini İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde aldı. İhtisas yıllarından itibaren bipolar bozukluk, duygudurum bozuklukları ve geriatrik psikiyatri alanlarında çalıştı. University of Texas San Antonio’da “Bipolar bozuklukta kognitif işlevler” konusunda doktora sonrası araştırmacı, Hollanda Riagg Rijnmund’da ziyaretçi psikiyatr olarak çalıştı. 2018 yılına dek İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda psikiyatri uzmanı, doçent ve profesör öğretim üyesi olarak görev yaptı; Duygudurum Bozuklukları Birimi ve Geriatrik Psikiyatri servislerinden sorumlu öğretim üyesi oldu. 2018-2019 yılları arasında Fransız Lape Hastanesi Tıbbi Direktörlüğünü yürüttü. 2020 yılından itibaren Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanlığını sürdürüyor. Bipolar bozukluk ve geriatrik psikiyatri ile ilgili çok sayıda ulusal ve uluslararası makalesi bulunmaktadır. Bipolar Yaşam Derneği ve Bipolar Bozukluklar Derneği’nin kurucu üyesi ve önceki Yönetim Kurulu Başkanıdır. Çakır, Bipolar Bozukluklar Derneği bünyesinde ülkenin her bölgesinde duygudurum bozuklukları alanında yetkin uzmanlar yetiştirmeyi amaçlayan “Duygudurum Bozuklukları Uzmanlık Sonrası Eğitim Programı (DUSEP)” koordinatörüdür. Duygudurum bozukluklarında bütünsel yaklaşım ve tedaviye inandığı için, ilaç tedavileriyle birlikte kişiselleştirilmiş psikiyatri, psikososyal yaklaşımlar, psikoterapiler, bireysel ve grup psikoeğitimi, sanat terapileri ve diğer psikorehabilitasyon alanlarında da çalışmakta, toplum temelli projelerde yer almaktadır. Geriatrik psikiyatri, duygudurum bozukluklarıyla birlikte diğer akademik çalışma alanı olup yaşlılık depresyonu, uyku bozukluğu, geç başlangıçlı psikoz, yaşlıda anksiyete bozukluğu, Alzheimer hastalığı ve diğer demans alanlarında çalışmaktadır. Önleyici psikiyatri alanında duygularımızı anlamak, duygudurumu dengede tutmak, sağlıklı ve iyi yaşlanan beyin ve yaşlanma psikolojisi alanında eğitimler vermektedir.
ÖNEMLİ NOT: Kitaptaki ilaç bilgileri genel bir fikir vermek amaçlı olup hangi ilacın, hangi dönemde, hangi dozda, kime verileceği sadece doktor kararıyla belirlenmelidir. İlaçların kişinin bedensel özelliklerine göre ciddi yan etkileri olabilir.
İçindekiler
Önsöz ve Teşekkür…………………………………………………………… 11
1. Bipolar Bozukluk Nedir? ……………………………………………. 17
2. Bipolar Bozukluk Neden Olur? ………………………………….. 34
3. Bipolar Bozukluk Ne Sıklıkta Görülür,
Hangi Yaşta, Nasıl Başlar? …………………………………………. 44
4. Bipolar Bozukluk Tanısı Nasıl Konur?……………………….. 50
5. Bipolar Bozukluk Yaşam Boyu Nasıl Seyreder? …………. 61
6. Bipolar Bozukluğun Tedavisi …………………………………….. 66
7. Psikoterapi ve Psikososyal Tedaviler …………………………. 86
8. Bipolar Bozuklukla Birlikte Görülebilen Diğer
Psikiyatrik Sorunlar Nelerdir? …………………………………… 96
9. Bipolar Bozuklukta Fiziksel Sağlık; Obezite, Tiroit
Bozuklukları, Karaciğer ve Böbrek Sorunları…………….. 102
10. Hastane Yatışı ve Sonrası Nasıl Bir Hayat Bekliyor?
Eskisinden Güçlü Olmak Mümkün mü?……………………. 105
11. Bipolar Bozuklukta Ailenin Rolü,
Aile İçi İlişkiler, İletişim…………………………………………….. 109
12. Bipolar Bozuklukta İyileşmeye
Katkı Sağlayan Yaşam Alışkanlıkları ………………………… 120
13. Bipolar Bozukluk ve Cinsel Yaşam……………………………. 126
14. Gebelik, Doğum ve Sonrası,
Ebeveynde Bipolar Bozukluk…………………………………….. 128
15. Çocukta ve İleri Yaşta Bipolar Bozukluk …………………… 132
16. Bipolar Bozukluk ve İntihar………………………………………. 135
17. Bipolar Bozuklukta Bilişsel İşlevler …………………………… 138
18. Bipolar Bozukluk ve Okul Hayatı, Meslek Seçimi,
Meslek Hayatı ………………………………………………………….. 141
19. Yasal ve Adli Konular ………………………………………………. 149
20. Damgalama (Stigma) ve
Sosyal Medyada Bipolar Bozukluk……………………………. 158
21. Bipolar Bozukluk, Yaratıcılık ve Gelecekte Tedaviler… 163
22. Tetikleyiciler, Erken İşaretler ve Acil Durum Planı……. 172
23. Uzun Süre Bipolar Bozuklukla Yaşamak…………………… 178
24. Bipolar Bozukluk Teşhisi Olmayan Biri Olarak
Duygudurumumu Nasıl Dengede Tutabilirim? ………… 181
25. Duygudurumumda Değişiklikler Var,
Ne Zaman Psikiyatriste Başvurmalıyım?…………………… 183
Sonsöz……………………………………………………………………………… 185
Ekler………………………………………………………………………………… 187
Terimler sözlüğü……………………………………………………………… 208
Kaynaklar………………………………………………………………………… 213
1.
Bipolar Bozukluk Nedir?
“Psikiyatri bilimsel metodolojiye dayalı bir sanattır.”
Hagop S. Akiska
Bipolar Bozukluk eski ismiyle manik depresif hastalık, iki uçlu ya da iki kutuplu bozukluk olarak da adlandırılmış duygudurum bozukluğudur. Bipolar bozukluk tanısı alan kişi genç erişkinlikte başlayan, yaşamı boyunca önceden kestirilemeyen zamanlarda, normal duygudurumundan belirgin biçimde farklı ve belirgin sıkıntıya neden olan mani, depresyon, hipomani ya da karma özellikli dönemler yaşar (Şekil 1). Bu farklı duygudurum dönemlerine epizod ya da atak denir. Kişinin normal yaşam çizgisinden oldukça farklı olan bipolar bozukluk atakları herkeste farklı şiddette, farklı sıklık ve sırayla görülür. Duygudurum kelimesi ise kişinin yaygın ve sürekli olarak, belli bir zaman diliminde (genellikle birkaç hafta boyunca) kendisini hissettiği baskın duygu halini ifade eder. Depresyon döneminde kişinin duygudurumu depresif, yani çökkün (mutsuz, elemli), mani döneminde ise yükselmiş, öforik, aşırı neşeli, coşkulu ya da huzursuz ve gergindir. Her insanın onu üzen ya da sevindiren farklı duygular hissettiği olağan yaşantıları vardır fakat bipolar bozukluktaki duygudurum değişiklikleri, kişinin normal yaşamındaki üzüntü ya da sevinçlerinden çok daha şiddetli olup çevresindeki kişilerce fark edilir, fiziksel sağlığını, güvenliğini, işlevselliğini ve ilişkilerini belirgin olarak bozar.
Bipolar bozukluğun bir tarihi var
Tarihte ilk kez MÖ 4. yüzyılda Hipokrat melankoliyi, yani bugünkü adıyla depresyonu melas (siyah) ve chole (safra) kelimelerinden türeterek, karaciğerden çıkan kara safranın beyni etkileyip derin bir hüzne çevirmesi şeklinde tarif etmiş. Kapadokyalı hekim Aratheus ise 1. yüzyılda mani belirtilerini tarif ederek, bir kişide hem melankoli hem de mani dönemi görülebileceğini söylemiştir. Aratheus bugünkü bipolar bozukluğu tarif etmektedir. Avrupa’da ortaçağ karanlığı, akıl hastalarının yeterli bakım göremeyip izole edildiği, şiddet gördüğü, sağlık konusunda uzun bir geri kalma dönemini beraberinde getirir. Doğu’da ise çok önemli bir tıpçı ve aynı zamanda felsefeci olan, 980 yılında Buhara’da doğan İbn-i Sina, mani ve depresyonun kişilik özellikleriyle ilişkisi üzerinde durur. Akıl hastalıklarına yaklaşım da coğrafyalara göre farklılık gösterir. Anadolu ve Asya’da akıl hastalıklarına daha insani biçimde yaklaşılmış, tedavi imkânları aranmış buna karşılık Batı’da toplumdan dışlanma, şiddet görme, izole edilme gibi kötü muameleler uygulanmıştır. Batı’da ancak 18. yüzyılda bu kişilerin hasta olduğunun anlaşılmasıyla psikiyatri klinikleri kurulup akıl hastalıkları incelenmeye başlanır. Fransız hekimler Jean Pierre Falret ve Jules Baillarger mani ve depresyonun döngüsel olduğunu söylerler. 19. yüzyılda ise “Akıl hastalıkları, sinir ve beyin hastalıklarıdır” fikrinin kabulüyle araştırmalar artar ve Alman psikiyatrist Emil Kraepelin 1899’da “manik-depresif psikoz” ile daha sonra Eugen Bleuler tarafından şizofreni olarak adlandırılan dementiapraecox’un [erken bunama] ayrı sorunlar olduğunu tespit eder. Emil Kraepelin manik depresif psikozun iyileşebildiğini, hastaların uzun dönemler iyi kaldıklarını, genetik geçişleri olduğunu tanımlamış, uzun dönemli izlem araştırmaları yapmış, araştırmaları psikiyatri tarihinde dönüm noktası olmuştur. O zamana kadar şizofreni ve bipolar bozukluk hastaları ayrılmadan birlikte incelenirken, Kraepelin belirtiler ve klinik seyri tanımlamış, şimdiki bipolar bozukluk alt tiplerini ortaya koymuş ve daha sonraki sınıflandırma sistemlerinin altyapısını çıkarmıştır. O sıralarda psikiyatride psikanalizin etkisi, baskısı vardı ve sınıflandırmalar, tanı koyma sistemleri göz ardı edilmekteydi. Fakat “Manik Depresif Psikoz”, tanı olarak 1952’de Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayımlanan DSM-1’de yer aldı. “Bipolar”, yani “iki kutuplu” terimini ise ilk kez 1957’de Almanca literatürde Karl Leonard kullandı, Carlo Perris ise 1966’da yazdığı İngilizce makalede manik depresif psikozun alt tipleri olarak unipolar ve bipolar depresyondan bahsetti.
Manik depresif psikozda ruhsal yaşam bir sarkaç gibi sallanır, bazen neşenin zirvesine ulaşır, bazen de umutsuzluğun derinliklerine iner. Ancak bu hareketler rastgele değil, belirli bir içsel ritme tabidir.
Emil Kraepelin
1980’de ise “Bilimin ideolojiye karşı zaferi” diye adlandırılan biyolojik araştırmalar, metodoloji ve istatistiklerle desteklenen ve tanı ölçütlerini detaylı belirleyen DSM-3’te “Bipolar bozukluk”, afektif bozukluklar şemsiyesi altında yer aldı. Manik depresif psikoz yerine “bipolar bozukluk” terimi kullanılıyordu artık. Böylece daha önce şizofreni tanısı konan pek çok kişinin, bipolar bozukluğu olduğu anlaşıldı ve bazı benzerlikleri olsa da bu iki farklı psikiyatrik sorun daha net tanı ölçütleriyle ayrıldı. 1996’da DSM-4’te ise Bipolar 1 ve 2 bozukluk ayrımı yapıldı. Bu ayrıma aşağıda ayrıntısıyla değineceğiz. Bugün kıdemli psikiyatristlerin çoğu, günümüzde çok daha nadir olsa da şizofreni şeklinde tanı ya da tedavi almış bipolar bozukluğu olan kişilerle karşılaşmıştır ki maalesef ben de gördüm. Bipolar bozukluk tarihinde önemli bir dönüm noktası da 1949’da Avustralyalı hekim John Cade’in lityumun mani atağı tedavisinde etkili olduğunu göstermesi olur. Lityum, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1970 yılında mani atağı tedavisi, 1974 yılında ise koruma tedavisi için onaylanır. O zamana kadar bipolar atak dönemlerinde sakinleştirici olarak kullanılan
….
Bu kitabı en uygun fiyata Amazon'dan satın alın
Diğerlerini GösterBurada yer almak ister misiniz?
Satın alma bağlantılarını web sitenize yönlendirin.
- Kategori(ler) İnceleme Psikoloji
- Kitap AdıDalgalandım Da Duruldum - Duygudurumu ve Bipolar Bozukluğu Yönetme Rehberi
- Sayfa Sayısı216
- YazarSibel Çakır
- ISBN9786255941749
- Boyutlar, Kapak13.5x19.5 cm, Karton Kapak
- YayıneviDoğan Kitap / 2025